Taner ARÇUKOĞLU
Köşe Yazarı
Taner ARÇUKOĞLU
 

Süslümanlık: Şekille Gösterip Ruhla Aldatanların Dini

Bir zamanlar “Müslüman” denince; akla tevazu, dürüstlük, merhamet ve kul hakkına titizlik gelirdi. O kelimenin ağırlığı vardı; dilde, kalpte ve davranışta taşınırdı. Ama bugün? Artık o kelime bile toplumda şüpheyle, hatta çekinceyle anılıyor. Çünkü çıkarcı bir zümre, dindarlığın ruhunu içinden çekip aldı; geriye sadece şekli, şeması, süsü kaldı. Gönül yerine görüntüyü, vicdan yerine vitrini, iman yerine imajı kutsayan bir anlayış hâkim oldu. Ve işte bu çarpık halin yeni adı belli: Süslümanlık. Süslüman, dinin özünü değil, vitrinini taşır. Allah’a değil, gözlere oynar. Kalbiyle değil, cübbesiyle yaşar. Dini, çıkarına göre evirip çevirir; Kur’an’ı nefsine göre yorumlar. Rüşvete "nasip", kul hakkına "ticaret", yalana "beyaz", iftiraya "gerekli uyarı" der. Gıybet ederken "sadece gerçeği söylüyorum" bahanesinin arkasına saklanır. Üstelik bütün bunları yaparken bir de Hazreti Muhammed’in ümmeti olduklarını söylerler. Oysa Peygamber’in adını dillerinden düşürmeyen bu insanlar, onun ahlakından bir zerre bile taşımazlar. Peki, Hazreti Muhammed kimdi? Yolda bulduğu taşı, başkası takılıp düşmesin diye kenara koyarken bile bunu ibadet sayan bir insan. Bir yetimin başını okşarken sessizce gözyaşlarını içine akıtan, yetim hakkını emanet bilen bir Peygamber. Bir köleye verdiği lokmayı kendi çocuğuna verdiğiyle eş tutan bir vicdan. Kendisine kötülük edenleri bile affeden, “Belki soyundan Allah’a kulluk eden biri çıkar” diyerek beddua etmeyen bir merhamet rehberi. Susuzluktan ölen bir kediden sorumlu olan kadının cehennemlik olduğunu söyleyecek kadar hayvana hakkı gözeten bir Resul. Peki bugünün Süslümanları kim? Namazda en ön safta yer kapar ama sokakta merhametsizdirler. Camiye giderken yerdeki yavru kediyi tekmeler, köpeğe taş atarlar. Hayvana eziyeti ibadet kadar normalleştirmiş, içlerindeki karanlığı en savunmasız canlılardan çıkarırlar. Gözleri yeni açılmış yavru kedileri annelerinden koparıp çöpe atarken hiç utanmazlar. Kendi çocuğunu şefkatle seven ama başka bir canlının yavrusunu çöpe atacak kadar kalbi kurumuş insanlardır bunlar. Hayvanı sevmeyen, insanı da sevemez! Ama Süslüman, dini bir süs eşyası gibi taşır. Ne hayvana, ne insana, ne de Allah’ın yarattığı herhangi bir varlığa saygı göstermez. Merhamet, imanın meyvesidir. O meyve yoksa, ağacın kökü de çoktan çürümüştür. Son söz: Şekil kurtarmaz, eğer niyetin kirliyse. Sakal yetmez, dilin yalanla yoğrulmuşsa. Tesettür örtmez, kalbin çıplaksa. Namaz bile kurtaramaz seni, eğer bir yavru hayvana bile merhametin yoksa. Gerçek Müslümanlık, Hazreti Muhammed gibi yaşamaktır. O’nun adını anıp, O’nun izinden yürümeyenlere ümmet değil, ancak maskeli birer figür denir.          
Ekleme Tarihi: 29 Temmuz 2025 -Salı
Taner ARÇUKOĞLU

Süslümanlık: Şekille Gösterip Ruhla Aldatanların Dini

Bir zamanlar “Müslüman” denince; akla tevazu, dürüstlük, merhamet ve kul hakkına titizlik gelirdi. O kelimenin ağırlığı vardı; dilde, kalpte ve davranışta taşınırdı.

Ama bugün? Artık o kelime bile toplumda şüpheyle, hatta çekinceyle anılıyor. Çünkü çıkarcı bir zümre, dindarlığın ruhunu içinden çekip aldı; geriye sadece şekli, şeması, süsü kaldı.
Gönül yerine görüntüyü, vicdan yerine vitrini, iman yerine imajı kutsayan bir anlayış hâkim oldu.

Ve işte bu çarpık halin yeni adı belli:
Süslümanlık.

Süslüman, dinin özünü değil, vitrinini taşır. Allah’a değil, gözlere oynar. Kalbiyle değil, cübbesiyle yaşar. Dini, çıkarına göre evirip çevirir; Kur’an’ı nefsine göre yorumlar.
Rüşvete "nasip", kul hakkına "ticaret", yalana "beyaz", iftiraya "gerekli uyarı" der.
Gıybet ederken "sadece gerçeği söylüyorum" bahanesinin arkasına saklanır.

Üstelik bütün bunları yaparken bir de Hazreti Muhammed’in ümmeti olduklarını söylerler.
Oysa Peygamber’in adını dillerinden düşürmeyen bu insanlar, onun ahlakından bir zerre bile taşımazlar.

Peki, Hazreti Muhammed kimdi?

  • Yolda bulduğu taşı, başkası takılıp düşmesin diye kenara koyarken bile bunu ibadet sayan bir insan.

  • Bir yetimin başını okşarken sessizce gözyaşlarını içine akıtan, yetim hakkını emanet bilen bir Peygamber.

  • Bir köleye verdiği lokmayı kendi çocuğuna verdiğiyle eş tutan bir vicdan.

  • Kendisine kötülük edenleri bile affeden, “Belki soyundan Allah’a kulluk eden biri çıkar” diyerek beddua etmeyen bir merhamet rehberi.

  • Susuzluktan ölen bir kediden sorumlu olan kadının cehennemlik olduğunu söyleyecek kadar hayvana hakkı gözeten bir Resul.

Peki bugünün Süslümanları kim?

Namazda en ön safta yer kapar ama sokakta merhametsizdirler. Camiye giderken yerdeki yavru kediyi tekmeler, köpeğe taş atarlar.
Hayvana eziyeti ibadet kadar normalleştirmiş, içlerindeki karanlığı en savunmasız canlılardan çıkarırlar.
Gözleri yeni açılmış yavru kedileri annelerinden koparıp çöpe atarken hiç utanmazlar.

Kendi çocuğunu şefkatle seven ama başka bir canlının yavrusunu çöpe atacak kadar kalbi kurumuş insanlardır bunlar.

Hayvanı sevmeyen, insanı da sevemez!
Ama Süslüman, dini bir süs eşyası gibi taşır. Ne hayvana, ne insana, ne de Allah’ın yarattığı herhangi bir varlığa saygı göstermez.

Merhamet, imanın meyvesidir.
O meyve yoksa, ağacın kökü de çoktan çürümüştür.

Son söz:

Şekil kurtarmaz, eğer niyetin kirliyse.
Sakal yetmez, dilin yalanla yoğrulmuşsa.
Tesettür örtmez, kalbin çıplaksa.
Namaz bile kurtaramaz seni, eğer bir yavru hayvana bile merhametin yoksa.

Gerçek Müslümanlık, Hazreti Muhammed gibi yaşamaktır.
O’nun adını anıp, O’nun izinden yürümeyenlere ümmet değil, ancak maskeli birer figür denir.

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.