Çanakkale Haber

N.Ebru SAKALLI
Köşe Yazarı
N.Ebru SAKALLI
 

SİZ TANRIYI KANDIRDIĞINIZI SANMAYA DEVAM EDİN.

Bütün dini, ahlaki, vicdani ve insani değerlerimizin deformasyona uğradığının, maneviyatımızın yavaş yavaş yok edildiğinin, toplum dinamiklerimizin, dalında çürüyen meyveler gibi teker dejenere edilip çalışmaz hale getirildiğinin farkında mısınız? Artık insanlarımız Tanrı için değil, daha çok kullar için göstermelik ibadet yapmak gibi akıl almaz tavırlar içindeler.  Tanrının Ayetlerine uymak yerine, önce kendi menfaatlerini göz önünde bulunduran ve bu yolda her şeyi mubah kabul eden davranışlar sergiler hale geldiler. Mesela kendi muhitlerinde, yaşadıkları bölgede gayet mütaasıb giyinen, gezen ve davrananlar, mekân ve şehir değiştirdiklerinde açılıp saçılıp, inandıkları dine aykırı davranışları sergilemekten çekinmiyorlar artık. Bu tutum içerisinde olanlar, genellikle maddi açıdan daha fazla kazanç sağlamak adına, daha yüksek ve lüks hayat standartlarına kavuşmak için, her yol mubahtır ilkesini benimsemiş durumdalar. Maneviyatı kendilerine kisve yapıp, tamamen maddi çıkar için kullanmaktan çekinmez oldular. Dini açıdan tamamen yanlış olan davranışları sergilemekten gocunmuyorlar. Bizlerse şaşkınlıkla şahit oluyoruz bu kişilere. Eskiden başörtüsünün, hacının, hocanın toplum gözünde ayrı bir saygınlığı vardı. Bu gün o saygınlıktan eser kalmadı artık.  Bayanlarımız çarşaf giymeyi, türban takmayı, inandıkları için değil, sırf birilerine yaranmak, iktidar yanlısı görünmek için,  erkekler de sakal bırakıp, camilerden çıkmaz hale gelerek Tanrı için değil,  birilerinin tarafında oldukları izlenimi vermek, inanıyormuş gibi görünerek, bir yerlere gelme çabasındalar. Sırf yüksek mevkilere gelme, daha çok maddi çıkar sağlama ve aslan payını kapma adına, resmen inançlarımızla dalga geçercesine tutum takınanların sayısının ayyuka çıktığı bir zaman diliminde yaşıyoruz artık. Kısacası Tanrıyı aldattığınızı sanıyorsunuz. Ama onun asla aldatılamayacağı gerçeğini görmezden geliyorsunuz. Aslında siz kendinizi kandırıyorsunuz. Bu milletin bir kısmı artık, kulundan korktuğu kadar Tanrıdan korkmuyor. Ahlakımız çökmüş durumda, Küçücük çocuklara,  hem de eğitim kurumlarında tecavüz ediliyor. Bu çocukları korumakla yükümlü olan kurumlar, sessiz kalma yolunu tercih edip üstünü apar topar örtüyor. Çok şükür ki 14 yıldır, dini esaslara ağırlık veren, dindar nesil yetiştirmek için çırpınan bir hükümetimiz var. Ya olmasaydı? Maazallah daha neler görürdü bu millet. Üstelik bu çocukların nasıl aşağılık ana babaları varsa, evlatlarının namusunu üç kuruşa değişebiliyor. Kocasının ölümüne sebep olanlarla, para karşılığında anlaşıp davasından vazgeçen eşlere herhalde bundan sonra daha sık rastlar hale geleceğiz. Ülkemizde, küçük yaştaki kız çocuklarının evlenmesine, hem de 2016 gibi dünyanın uzay çağını yaşadığı bir zamanda,  gayet normal bir şeymiş gibi bakanların sayısı, aklın alamayacağı bir şekilde, küçümsenemez hale geldi. Kadınlarımıza taciz ve tecavüz edenler gün geçtikçe azalacağına, bizde ne yazık ki, tam tersi artıyor. Hırsızlık, tecavüz, masum insanların katli İslamiyet'le aynı kategoride tartışılır duruma getirildi. Şehitlik mertebesini en kutsal mertebe olarak kabul eden biz Müslümanlar, şehitlerimize kelle yakıştırması yapanlara, Mehmetçiğin görevi ölmek, bunun için para alıyorlar diye ahlaksızca açıklamada bulunanlara en önemli mevkilerde rastlayabiliyoruz artık. Sorarım size, böyle ahlaksız bir dönem yaşadınız mı daha önce?  Oysaki hani biz dinimize toz kondurmayan bir millettik. Allah, din, kitap deyince bizim için akan sular dururdu. Demek ki, Müslüman olmak demek, aynı zamanda ahlaklı olmak demek değilmiş. Elhamdülillah Müslüman’mışız gibi yapabiliyormuşuz ama hepimiz ahlaklıymışız gibi yapamıyormuşuz. Müslümanlığın arkasına saklanabiliyoruz ama ahlakın arkasına saklanamıyoruz. Ahlaksızlık yaptığınızda hemen ortaya çıkma gibi bir özelliği var çünkü. Bu da bize, her hangi bir dine sahip olmadan önce, düzgün bir ahlaka sahip olmanın önemini ispatlamış oluyor. Namaz beş vakit, ahlak ise yirmi dört saat farz olmalıdır gerçeği, kafalara yerleştirilmesi gereken en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu duruma nasıl getirildiğimizi sorgulayan ve cevabını çok uzaklarda aramayan bireylerin sayısının çok çok artması temennisiyle ki, o da ancak düzgün bir eğitimle olur. Önce ahlaklı olun, sonra Müslüman olursunuz. Dip not. Tanrı =Türkçe, Allah=Arapça, Rab=İbranice, Huda=Farsça Farklı dilde olanı yadırgamayanlar kendi dilinde olanı neden yadırgar anlam vermek imkânsız.                                          
Ekleme Tarihi: 13 Ekim 2016 - Perşembe
N.Ebru SAKALLI

SİZ TANRIYI KANDIRDIĞINIZI SANMAYA DEVAM EDİN.

Bütün dini, ahlaki, vicdani ve insani değerlerimizin deformasyona uğradığının, maneviyatımızın yavaş yavaş yok edildiğinin, toplum dinamiklerimizin, dalında çürüyen meyveler gibi teker dejenere edilip çalışmaz hale getirildiğinin farkında mısınız? Artık insanlarımız Tanrı için değil, daha çok kullar için göstermelik ibadet yapmak gibi akıl almaz tavırlar içindeler.  Tanrının Ayetlerine uymak yerine, önce kendi menfaatlerini göz önünde bulunduran ve bu yolda her şeyi mubah kabul eden davranışlar sergiler hale geldiler. Mesela kendi muhitlerinde, yaşadıkları bölgede gayet mütaasıb giyinen, gezen ve davrananlar, mekân ve şehir değiştirdiklerinde açılıp saçılıp, inandıkları dine aykırı davranışları sergilemekten çekinmiyorlar artık. Bu tutum içerisinde olanlar, genellikle maddi açıdan daha fazla kazanç sağlamak adına, daha yüksek ve lüks hayat standartlarına kavuşmak için, her yol mubahtır ilkesini benimsemiş durumdalar. Maneviyatı kendilerine kisve yapıp, tamamen maddi çıkar için kullanmaktan çekinmez oldular. Dini açıdan tamamen yanlış olan davranışları sergilemekten gocunmuyorlar. Bizlerse şaşkınlıkla şahit oluyoruz bu kişilere. Eskiden başörtüsünün, hacının, hocanın toplum gözünde ayrı bir saygınlığı vardı. Bu gün o saygınlıktan eser kalmadı artık.  Bayanlarımız çarşaf giymeyi, türban takmayı, inandıkları için değil, sırf birilerine yaranmak, iktidar yanlısı görünmek için,  erkekler de sakal bırakıp, camilerden çıkmaz hale gelerek Tanrı için değil,  birilerinin tarafında oldukları izlenimi vermek, inanıyormuş gibi görünerek, bir yerlere gelme çabasındalar. Sırf yüksek mevkilere gelme, daha çok maddi çıkar sağlama ve aslan payını kapma adına, resmen inançlarımızla dalga geçercesine tutum takınanların sayısının ayyuka çıktığı bir zaman diliminde yaşıyoruz artık. Kısacası Tanrıyı aldattığınızı sanıyorsunuz. Ama onun asla aldatılamayacağı gerçeğini görmezden geliyorsunuz. Aslında siz kendinizi kandırıyorsunuz. Bu milletin bir kısmı artık, kulundan korktuğu kadar Tanrıdan korkmuyor. Ahlakımız çökmüş durumda, Küçücük çocuklara,  hem de eğitim kurumlarında tecavüz ediliyor. Bu çocukları korumakla yükümlü olan kurumlar, sessiz kalma yolunu tercih edip üstünü apar topar örtüyor. Çok şükür ki 14 yıldır, dini esaslara ağırlık veren, dindar nesil yetiştirmek için çırpınan bir hükümetimiz var. Ya olmasaydı? Maazallah daha neler görürdü bu millet. Üstelik bu çocukların nasıl aşağılık ana babaları varsa, evlatlarının namusunu üç kuruşa değişebiliyor. Kocasının ölümüne sebep olanlarla, para karşılığında anlaşıp davasından vazgeçen eşlere herhalde bundan sonra daha sık rastlar hale geleceğiz. Ülkemizde, küçük yaştaki kız çocuklarının evlenmesine, hem de 2016 gibi dünyanın uzay çağını yaşadığı bir zamanda,  gayet normal bir şeymiş gibi bakanların sayısı, aklın alamayacağı bir şekilde, küçümsenemez hale geldi. Kadınlarımıza taciz ve tecavüz edenler gün geçtikçe azalacağına, bizde ne yazık ki, tam tersi artıyor. Hırsızlık, tecavüz, masum insanların katli İslamiyet'le aynı kategoride tartışılır duruma getirildi. Şehitlik mertebesini en kutsal mertebe olarak kabul eden biz Müslümanlar, şehitlerimize kelle yakıştırması yapanlara, Mehmetçiğin görevi ölmek, bunun için para alıyorlar diye ahlaksızca açıklamada bulunanlara en önemli mevkilerde rastlayabiliyoruz artık. Sorarım size, böyle ahlaksız bir dönem yaşadınız mı daha önce?  Oysaki hani biz dinimize toz kondurmayan bir millettik. Allah, din, kitap deyince bizim için akan sular dururdu. Demek ki, Müslüman olmak demek, aynı zamanda ahlaklı olmak demek değilmiş. Elhamdülillah Müslüman’mışız gibi yapabiliyormuşuz ama hepimiz ahlaklıymışız gibi yapamıyormuşuz. Müslümanlığın arkasına saklanabiliyoruz ama ahlakın arkasına saklanamıyoruz. Ahlaksızlık yaptığınızda hemen ortaya çıkma gibi bir özelliği var çünkü. Bu da bize, her hangi bir dine sahip olmadan önce, düzgün bir ahlaka sahip olmanın önemini ispatlamış oluyor. Namaz beş vakit, ahlak ise yirmi dört saat farz olmalıdır gerçeği, kafalara yerleştirilmesi gereken en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu duruma nasıl getirildiğimizi sorgulayan ve cevabını çok uzaklarda aramayan bireylerin sayısının çok çok artması temennisiyle ki, o da ancak düzgün bir eğitimle olur. Önce ahlaklı olun, sonra Müslüman olursunuz.
Dip not. Tanrı =Türkçe, Allah=Arapça, Rab=İbranice, Huda=Farsça Farklı dilde olanı yadırgamayanlar kendi dilinde olanı neden yadırgar anlam vermek imkânsız.
               
                         
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

05
Mayıs
10
Mayıs
29
Aralık
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.