Çanakkale Haber

N.Ebru SAKALLI
Köşe Yazarı
N.Ebru SAKALLI
 

Dünyevi ve Uhrevi

Ben istisnasız her gün; tarih sayfalarından silinip gitmemize engel olduğu, Türk milleti medeni insanların yaşam standartlarına kavuşsun diye ömrünü adadığı, hayatını verdiği böyle dahi bir liderle mükafatlandırdığı için yatıp kalkıp Tanrıya dua edeceğim, şükredeceğim ve bazı soysuzlar kalkıp ona hakaret edecek. Sen benim duama küfür edeceksin, hakaret edeceksin, iftira atacaksın ve benden hoşgörü bekleyeceksin buna ses çıkarmamamı isteyeceksin öyle mi? Sen cemaatlerde, tarikatlarda küçücük çocuklara tecavüz edenleri, din maskesi ile her türlü ahlaksızlığı yapanları bir kere bile eleştirmeyip, sırf içki içti, modern kıyafetleri halkına layık gördü, hilafeti kaldırdı ki, halifeye kul değil Tanrıya kul olmamızı sağladığı için, benim duamı aşağılayacak ve hor göreceksin ve benden buna tepkisiz kalmamı isteyeceksin. Sen daha çok bekleyeceksin...  Bugün modern hayatın bütün nimetlerinden sınırsız faydalanıp, o gün bunları ülkesindeki insanların hizmetine sunmak için canla başla, büyük özveriyle çalışan adama ağza alınmayacak hakaretler edip iftira atacaksın. Sen var ya sen, benim gözümde   dünya üzerindeki en nankör, en riyakâr, en haysiyetsiz, en ahmak insansın...  İnsanların dünyevi alemleri; yani günlük yaşantılarını sürdürdüğü, yediği, içtiği, gezdiği, sevdiği, gülüp oynadığı hayatlarının yanında bir de inançlarını yaşadığı, Tanrıya yakardığı, ibadet ve dua ettiği, onunla iletişim kurduğu uhrevi alemleri vardır. Laik insanlar bu alemleri birbirinden ayırır. Onlar dinsiz değildir. Sadece neyin nerde ne zaman yapılacağını sizden iyi bilir. Zaten olması gereken de budur. İkisini birbirine karıştırırsan ne ibadetinden hayır gelir ne de yaşamından .Bugün hayretler içerisinde izlediğimiz  Müslümanların sahteciliği yaşam tarzı haline getirmelerinden rahatsız olan kitle enteresandır ki laikler .Hâlbuki  buna tepki vermesi gerekenler Müslümanlar olmalıydı.  Bir bakıyorsunuz camiden çıkmayan, alnı secdeden kalkmayan, hacı hoca kılıklı adamlar gözlerimizin önünde her türlü ahlaksızlığı yapabiliyor. Menfaatleri uğruna dini değerlerle istedikleri gibi oynuyorlar. Bu da ahlaklı insanların kafasında soru işaretlerine sebep oluyor. Bunlar nasıl Müslüman diye sorgulamaya başlıyor. Teşhir edercesine ibadet ederek, insanların gözlerine sokarak Müslümancılık oynayarak ahlaksızlıklarını ve günahlarını sansürleyebileceklerini sanıyorlar. Belki sorgulamadan yaşayan insanları kandırabiliyorlar, âmâ zeki olanlar bu tongaya asla düşmüyor. İşte çatışma burada ortaya çıkıyor. Beyinlerinde dinden başka hiçbir olgunun yer almasına müsaade etmeyenler, din ile yatıp din ile kalkanlar yani kısaca biz bunlara din ile afyonlamış bireyler diyoruz. Onları gerçekten Müslüman sanıyor ve ne derlerse ne yaparlarsa koşulsuz biat ediyorlar. Düşünce sistemleri yani işlemcileri sadece dine ve inanca odaklı olduğundan bu sahte Müslümanların oluşturduğu manzarada sadece onların dini ibadetlerini görüyorlar, onlardaki ahlaki değerlere bakmayı hiç akıllarına bile getirmiyorlar. Ülkemizdeki en büyük güncel sorunlardan biri, bir kesim dine odaklı karşısındakini inancına göre yargılıyor. Diğer kesim ahlaka odaklı. Bireylerin topluma olan faydasına, insani davranışlarına daha fazla önem veriyor. İnsanların uhrevi dünyasına karışmayanlar, herkesin inancının kendisini bağladığına inananlar, beyinlerinde bilim ve gelişmeyi ilk sıraya oturtanlar, hesabı sadece Tanrıya vereceğine inananlar, bu sahtekarların oluşturduğu manzarada ilk önce onların Müslümanlığını değil, yaptıkları ahlaksızlıkları görüyorlar.   Ayrıca; Kur’an ın Arapçasından Arapça ibadetten huzur, anlamından yani Türkçe mealinden Türkçe ibadetten rahatsız olan bir Türk toplumunun Müslümanlığı tartışmaya açıktır.  Bugün dünya üzerinde yaşayan Müslümanların hangisinin sahte, hangisinin gerçek olduğunu göstere göstere teşhir edercesine yaptıkları ibadetlerden değil, ahlaklı ve insani davranışlarından, topluma, doğaya olan faydalarından anlıyoruz.   Nazife Ebru Sakallı 
Ekleme Tarihi: 27 Kasım 2019 - Çarşamba
N.Ebru SAKALLI

Dünyevi ve Uhrevi

Ben istisnasız her gün; tarih sayfalarından silinip gitmemize engel olduğu, Türk milleti medeni insanların yaşam standartlarına kavuşsun diye ömrünü adadığı, hayatını verdiği böyle dahi bir liderle mükafatlandırdığı için yatıp kalkıp Tanrıya dua edeceğim, şükredeceğim ve bazı soysuzlar kalkıp ona hakaret edecek. Sen benim duama küfür edeceksin, hakaret edeceksin, iftira atacaksın ve benden hoşgörü bekleyeceksin buna ses çıkarmamamı isteyeceksin öyle mi? Sen cemaatlerde, tarikatlarda küçücük çocuklara tecavüz edenleri, din maskesi ile her türlü ahlaksızlığı yapanları bir kere bile eleştirmeyip, sırf içki içti, modern kıyafetleri halkına layık gördü, hilafeti kaldırdı ki, halifeye kul değil Tanrıya kul olmamızı sağladığı için, benim duamı aşağılayacak ve hor göreceksin ve benden buna tepkisiz kalmamı isteyeceksin. Sen daha çok bekleyeceksin... 

Bugün modern hayatın bütün nimetlerinden sınırsız faydalanıp, o gün bunları ülkesindeki insanların hizmetine sunmak için canla başla, büyük özveriyle çalışan adama ağza alınmayacak hakaretler edip iftira atacaksın. Sen var ya sen, benim gözümde   dünya üzerindeki en nankör, en riyakâr, en haysiyetsiz, en ahmak insansın... 

İnsanların dünyevi alemleri; yani günlük yaşantılarını sürdürdüğü, yediği, içtiği, gezdiği, sevdiği, gülüp oynadığı hayatlarının yanında bir de inançlarını yaşadığı, Tanrıya yakardığı, ibadet ve dua ettiği, onunla iletişim kurduğu uhrevi alemleri vardır. Laik insanlar bu alemleri birbirinden ayırır. Onlar dinsiz değildir. Sadece neyin nerde ne zaman yapılacağını sizden iyi bilir. Zaten olması gereken de budur. İkisini birbirine karıştırırsan ne ibadetinden hayır gelir ne de yaşamından .Bugün hayretler içerisinde izlediğimiz  Müslümanların sahteciliği yaşam tarzı haline getirmelerinden rahatsız olan kitle enteresandır ki laikler .Hâlbuki  buna tepki vermesi gerekenler Müslümanlar olmalıydı. 

Bir bakıyorsunuz camiden çıkmayan, alnı secdeden kalkmayan, hacı hoca kılıklı adamlar gözlerimizin önünde her türlü ahlaksızlığı yapabiliyor. Menfaatleri uğruna dini değerlerle istedikleri gibi oynuyorlar. Bu da ahlaklı insanların kafasında soru işaretlerine sebep oluyor. Bunlar nasıl Müslüman diye sorgulamaya başlıyor. Teşhir edercesine ibadet ederek, insanların gözlerine sokarak Müslümancılık oynayarak ahlaksızlıklarını ve günahlarını sansürleyebileceklerini sanıyorlar. Belki sorgulamadan yaşayan insanları kandırabiliyorlar, âmâ zeki olanlar bu tongaya asla düşmüyor. İşte çatışma burada ortaya çıkıyor. Beyinlerinde dinden başka hiçbir olgunun yer almasına müsaade etmeyenler, din ile yatıp din ile kalkanlar yani kısaca biz bunlara din ile afyonlamış bireyler diyoruz. Onları gerçekten Müslüman sanıyor ve ne derlerse ne yaparlarsa koşulsuz biat ediyorlar. Düşünce sistemleri yani işlemcileri sadece dine ve inanca odaklı olduğundan bu sahte Müslümanların oluşturduğu manzarada sadece onların dini ibadetlerini görüyorlar, onlardaki ahlaki değerlere bakmayı hiç akıllarına bile getirmiyorlar. Ülkemizdeki en büyük güncel sorunlardan biri, bir kesim dine odaklı karşısındakini inancına göre yargılıyor. Diğer kesim ahlaka odaklı. Bireylerin topluma olan faydasına, insani davranışlarına daha fazla önem veriyor. İnsanların uhrevi dünyasına karışmayanlar, herkesin inancının kendisini bağladığına inananlar, beyinlerinde bilim ve gelişmeyi ilk sıraya oturtanlar, hesabı sadece Tanrıya vereceğine inananlar, bu sahtekarların oluşturduğu manzarada ilk önce onların Müslümanlığını değil, yaptıkları ahlaksızlıkları görüyorlar.  

Ayrıca; Kur’an ın Arapçasından Arapça ibadetten huzur, anlamından yani Türkçe mealinden Türkçe ibadetten rahatsız olan bir Türk toplumunun Müslümanlığı tartışmaya açıktır. 

Bugün dünya üzerinde yaşayan Müslümanların hangisinin sahte, hangisinin gerçek olduğunu göstere göstere teşhir edercesine yaptıkları ibadetlerden değil, ahlaklı ve insani davranışlarından, topluma, doğaya olan faydalarından anlıyoruz.  

Nazife Ebru Sakallı 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

05
Mayıs
10
Mayıs
29
Aralık
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.