Çanakkale Haber

Filiz Yıldız Arçukoğlu
Köşe Yazarı
Filiz Yıldız Arçukoğlu
 

Dünya Tarihinde yer alan Bilim Kadınları- Diğer Yarımız..

Belki de en zorlandığım yazı dizim…. Hepsine yer verememe kaygısı bendeki …Onların azmi cesaretine saygısızlık mı ederim düşüncesi…. Kitaplarla birlikte tozlu raflarda birer hayalet gibi dolaşan binlerce kadın…Bilime , insanlığa hizmet etmiş ama nedense gün ışığına çıkarılmayan bilinmesi sakıncalı olan bilim kadınları… varlıkları ile bu alanda daha pek çok karanlık erk zihniyeti,dili, düzeni yıkarak arkalarından kadınların gelmesi mi korkulan?…Var olan alanı paylaşmak mı?... Dünya var olduğundan beri kadın yada erkek diye ayıran bizler, hemen her alan da yer alan kadını yine yok sayan bizler…. ‘’Önce insan doğulur’’ Sonra kadın ve erkek olarak ayrılırız… Birisine tüm imkan ve şartlar sunulurken diğer yarısı aynı imkanlara sahip değil ise Tüm engellemelere rağmen yinede var olmuş ise saygı duymak bir zorunluluktur… Kadınlar da tüm imkansızlıklara rağmen bilim alanında var olabilmişler ve daha yeni yeni ‘’bilim adamı ‘’ hitap etme şeklinden ‘’Bilim insanı’’ doğruluğuna gidebilmekte dilimiz ama ya zihniyetler’’…. Sanat , spor bilim, siyaset, ekonomi v.b gerçekleri neden cinsiyetçi bir dille ayrıştırıyoruz?… ilim alanında başarılı çalışmalar yapmış binlerce kadın bulunmakla birlikte, çok azına ulaşılabiliyor …Bu da kitaplarda yazarak aktarılarak kabul da ediliyor…Yine de günümüzde kadınların pozitif bilimlere, özellikle matematik ve fiziğe yatkın olmadıklarına dair önyargılar mevcut ve buna kadınların kendisi de inandırılmış. Yerleşik düzen ve dinler tarihi ile birlikte pek çok kadın ‘’ Kadının malum yeri’’ ile alanlarda yok sayılırken cesur, akıllı , eğitim almayı başarabilmiş yada zengin güçlü bir aileden gelerek bu imkanlarını sanat felsefe bilim alanında hizmet üretmeye adayan pek çok kadın ya ailesinin korumasında, ya kilise korumasında yada kendi kimliklerini saklayarak erkek isimleri çalışmalarını sürdürebilmiş. Daha önceki yazı dizimizde bahsetmiştik. Tarihte kayda geçmiş ilk kadın matematikçi ve astronom MS 370 yılında İskenderiye’de doğan Hypatia, Erk şiddeti ve dili ile Karanlığın linç ettiği kadın Ve halen bize ‘Karanlığa inat öğe bakalım’ sözü ile ders veren kadın … Ya da M.Ö 550 yıllarında yaşamış İyonyalı Theano, Pisagor’un öğretilerinin ilk savunucularından biri.. Tarihte bilinen ilk Pisagorcu kadın filozof   Bir kadın olarak bu kadınları gururla yazıma taşımak bilmek, paylaşmak hepimizin geleceğimiz adına büyük bir sorumluluk.Bir başlangıç diyelim ve bazılarını paylaşalım sonra tekrar tekrar unutturmadan yeniden hatırlatalım… , Hindistan asıllı, Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Muhammed Akram Nadwi, doğu ülkelerinde İslamın ilk zamanları, o tarihteki kadın âlimleri araştırmış. Tam 40 ciltlik bir eser çıkarmış ortaya. Üzerinde on beş yıl boyunca çalıştığı araştırması, İslam âlemine damga vuran on bin kadın âlim tespit etmiş. Avrupa o zamanlar karanlık çağını yaşamaktadır. Faslı sosyolog Fatima Mernissi, bütün İslam âlemindeki kütüphaneleri gezdiğini, kadınların bir çok eserine rastladığını, ama hepsinin toz altında olduğunu belirtmektedir. Fatima Mernissi bu dertlenmişlik ile İslam’ın Unutulan Kadın Sultanları kitabını yazıp, tarihte, kendi adına hutbe okutup, para bastıran 18 kadın sultan olduğunu tespit etmektedir., Aslında aynı durum Batılı kadınlar için de geçerli. Onlar da tarihin sayfalarında tozlar arasında bırakılmışlardır. Kadınların bilim alanındaki varlığı, ancak son yıllar içinde araştırılmaya ve üzerinde çalışılmaya başlanmıştır. islam âleminde aklınıza gelen kadın âlimler kimlerdir diye başlasam yazıya, kaç kadın ismi gelir acaba ilk anda… Belki de bulmaya zorlanırız…Ya da hiç bilmiyoruz. Bilinmesini istemiyorlar ki…. Umm al-Darda as Suqhra Zamanın en önemli hukukçusu,, 7. yüzyılda Şam ve Kudüs’te, kadı ve imam olarak önemli yeri olan bir İslam âlimidir. Zamanının âlimi olarak, fetvalar vermekte, başka şehirlere gidip vaaz etmektedir.Camide erkeklerle beraber oturan, erkeklerle aynı sırada namaz kılan, onlarla beraber ilim öğrenen, Zamanın büyük âlimlerine hocalık yapmış ve hatta Halife Abdülmelik b. Mervan da öğrencileri arasında bulunmuştur " Allah'a her şekilde ibadet etmeye çalıştım, ama diğer akademisyenleri tartışmaktan daha iyi bir şey bulamadım. " sözleri ile düşüncelerini yaşadığı dönemde açıkça ifade edebilecek kadar kendine güvenen bir kadın.. . ‘’ Hypatia gibi Umm al-Darda da dönemine damga vurmuş büyük âlim ve öğrenci yetiştiren hocalar olmalarına rağmen, her ikisi de daha sonra kadın olmaları dolayısı ile unutulmuşluğa terk edilmiş isimlerdir. Batı’da, 16. Yüzyılda kadınların insan olup olmadığının tartışıldığı dönemlerden sonra, erkeklere kendi aralarında eşit haklar verilmesi konusu ancak 19 ve 20. yüzyılda gündeme gelmeye başlayabilmiştir.Ki ..Duygusal kabul edilen kadının zeki olması bilimde kabul görülmeleri de mucize gibi geç ama gerçekte lütfetmişler sanki …. Yıllarca bilim dünyasında kadınlara çok az yer verildi. Fakat bu kadınların bilimle ilgilenmediği anlamına gelmiyor, zira keşifleri çoğunlukla erkek meslektaşları tarafından unutturuldu, çalındı ya da görmezden gelindi. Pek çok bilim kadınının tarihte çığır açan keşfi hak ettiği ilgiyi görmedi. Gözlem yapmak, hipotez önermek, deneyler yapmak ya da sadece çalışmak için bile yeterince fırsat elde edemediler. Tüm bunlara rağmen başarılı olsalar bile, çalışmaları erkek meslektaşlarına mal edildi ve tarih kitaplarına giremedi. 1700 yılında kurulan Berlin Akademisi’ne, astronom olan Maria Winkelmann, 1710 yılında, kocası hasta yatağında yatarken, yaptığı astronomik gözlemleri onun adına yayımladığı ve kocasının ölümü üzerine akademiye kayıt olmak için müracaat ettiği hâlde kabul edilmemiştir. Akademi’nin başkanı olan Leibniz, Winkelman’ın çalışmalarını bildiği ve kabulünü istemesine rağmen diğer üyeler, akademiye kadın alınmasına itiraz etmişlerdir. Bir başka isim… Vera Rubin'in bilimsel kariyeri acımasız eleştiriler ve düşmanlıklarla dolu. Rubin, üniversiteye kabul edildiğinde lise fizik öğretmeni "Bu büyük bir başarı, tabii bilimden uzak durduğun sürece" demişti. Rubin’in, daha sonra Princeton Üniversitesi’ndeki astronomi programına yaptığı başvuru ‘kadınlara izin verilmediği’ gerekçesiyle reddedildi (bu yasak 1975’e dek sürdü) Karanlık maddeyi keşfederek astronomi alanında yeni bir alan yaratan Rubin, yıllarca Nobel Fizik Ödülü’nü kazanacağı düşünülen bir adaydı. Fakat Nobel alamadan 88 yaşında öldü. Rubin’in ölümü bilim çevresini yasa boğdu. Sayısız bilim insanına ilham kaynağı olmuştu ve onun çalışmaları olmasaydı, birçok bilim insanı şu an hala var olmayan şeyleri araştırıyor olabilirdi.   Kromozomlar hakkında çok şey bilinmiyor olsa da, en azından cinsiyetimizin 23. kromozom çifti X ve Y tarafından belirlendiği biliniyor. Çoğu ders kitabı, bu büyük keşif için Thomas Morgan adlı bir erkeği işaret ediyor, ancak keşif Nettie Stevens adında bir bilim kadınına ait. Stevens, un kurtlarındaki cinsiyet ayrımını inceledi ve cinsiyetin X ve Y kromozomlarına bağlı olduğunu fark etti. Stevens gözlemlerinin neredeyse tamamını tek başına yapmasına rağmen, tüm emekleri çalışma arkadaşı Morgan’a mal edildi ve Nobel Ödülü'nü Morgan aldı. Morgan, ödülü almış olsa da öfkesini bastıramadı ve Stevens’ı küçük düşürmek için, Science dergisinde bir makale yayımladı. Bu makalede Stevens'in tüm deney boyunca gerçek bir bilim insanından çok bir teknisyen gibi davrandığını söyledi, ancak keşfin sahibi yıllar sonra geç de olsa anlaşıldı.   İlk Nobel ödülünü kazanan kadın: Marie Cürie Polonya doğumlu olan Marie Curie, 1870 yılında matematik ve fizik alanında öğrenimini devam ettirmek için Paris’e gider ve orada karşılaştığı Pierre Curie ile evlenir. Aynı Winkelman durumunda olduğu gibi, Marie Curie de birçok çalışmasını ancak kocası üzerinden yürütebilmiştir. Radyasyon konusundaki ortak çalışmaları, onlara 1903 yılında Nobel Ödülü kazandırır ama kocasının ölümünden sonra çalışmalarını devam ettiren Marie Curie, 1911 yılında Nobel ödülünü bu sefer tek başına kazanmıştır. Saygı ile defalarca anlatmamız, anmamız gereken bu bilim insanlarını tüm zorluklara rağmen mücadelelerinden azimlerinden asla vazgeçmemelerinin elbette ki bir nedeni vardı. Onlar insandı…Düşünen üreten, araştıran, sorgulayan ve insanlık adına bir şey yapmak isteyen insan….Ama kadın denildiği anda erkin var ettiği ve sürdürdüğü düzenin içinde neyin korkusunu yaşamakta ve yaşatmakta diye her defasında sormak gerekli ve tekrar tekrar hatırlatmalı biz de varız…hem de her alanda… Başarı azim ve mücadele… Zor da olsa vazgeçmeyen kadınlar… O kadar fazla ki biz sadece birkaçından bahsedebildik ama daha yazacağımız hatırlayacağımız o kadar çok kadın var ki… On iki çocuklu fizikçi kadın Laura Bassi , İlim için ülkesini terk eden kadın Sofya Kovalevskaya, DNA çalışmaları ile başarı elde eden ama ismi anılmayan Rosalind Franklin, Fransız asıllı matematikçi Sophie Germain, 30 yıllık bir inancı bozarak Eşlem Konumu (Law of Conservation of Parity) yasasını çürüten Chien Shiung Wu , Britanyali fosil bilimci Mary Anning , Bilgisayarın ilk programcılarından Amerikalı Grace Hopper…. 2002’den itibaren Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’da ve orada bulunan tek Türk bilim kadını. Kendisi NASA’nın 2020’de hayata geçireceği Uzay Teleskopu projesinin başındaki kadın Prof. Dr. Feryal Özel …Eski Mısır'da yaşamış insanlık tarihinde bilinen ilk kadın doktorlar Merit Ptah ve Peseshet isimli iki kadının olduğunu kim biliyor? Kurtubalı Lubana (ö. 984) doğuda yaşamış iyi bir matematikçiydi. Saray kütüphanesinin başında bulunuyormuş…. O kadar çok ki bilim kadını… Bilim insanı… Özellikle bilim alanında çok dillendirilemeyen kadınları tekrar yazmak tanımak saygıyla anmak gerekli…Gelecek diyoruz. Onlar yaşarken gelecek adına insanlığa hizmet adına yaptıklarını neden unutalım yok sayalım?…Diğer yarınıza , yarımıza haksızlık değimli?… Bir daha ki yazılarımızda tekrar anmak hatırlamak hatırlatmak adına burada bitirmiyoruz…   Kaynaklar http://news.nationalgeographic.com/news/2013/13/130519-women-scientists-overlooked-dna-history-science/ http://listverse.com/2013/10/14/10-groundbreaking-women-scientists-written-off-by-history/ Cemre Yavuz / Sol bilim
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2018 - Cumartesi
Filiz Yıldız Arçukoğlu

Dünya Tarihinde yer alan Bilim Kadınları- Diğer Yarımız..

Belki de en zorlandığım yazı dizim….

Hepsine yer verememe kaygısı bendeki …Onların azmi cesaretine saygısızlık mı ederim düşüncesi….

Kitaplarla birlikte tozlu raflarda birer hayalet gibi dolaşan binlerce kadın…Bilime , insanlığa hizmet etmiş ama nedense gün ışığına çıkarılmayan bilinmesi sakıncalı olan bilim kadınları… varlıkları ile bu alanda daha pek çok karanlık erk zihniyeti,dili, düzeni yıkarak arkalarından kadınların gelmesi mi korkulan?…Var olan alanı paylaşmak mı?...

Dünya var olduğundan beri kadın yada erkek diye ayıran bizler, hemen her alan da yer alan kadını yine yok sayan bizler….

‘’Önce insan doğulur’’

Sonra kadın ve erkek olarak ayrılırız…

Birisine tüm imkan ve şartlar sunulurken diğer yarısı aynı imkanlara sahip değil ise

Tüm engellemelere rağmen yinede var olmuş ise saygı duymak bir zorunluluktur…

Kadınlar da tüm imkansızlıklara rağmen bilim alanında var olabilmişler ve daha yeni yeni ‘’bilim adamı ‘’ hitap etme şeklinden ‘’Bilim insanı’’ doğruluğuna gidebilmekte dilimiz ama ya zihniyetler’’….

Sanat , spor bilim, siyaset, ekonomi v.b gerçekleri neden cinsiyetçi bir dille ayrıştırıyoruz?…

ilim alanında başarılı çalışmalar yapmış binlerce kadın bulunmakla birlikte, çok azına ulaşılabiliyor …Bu da kitaplarda yazarak aktarılarak kabul da ediliyor…Yine de günümüzde kadınların pozitif bilimlere, özellikle matematik ve fiziğe yatkın olmadıklarına dair önyargılar mevcut ve buna kadınların kendisi de inandırılmış.

Yerleşik düzen ve dinler tarihi ile birlikte pek çok kadın ‘’ Kadının malum yeri’’ ile alanlarda yok sayılırken cesur, akıllı , eğitim almayı başarabilmiş yada zengin güçlü bir aileden gelerek bu imkanlarını sanat felsefe bilim alanında hizmet üretmeye adayan pek çok kadın ya ailesinin korumasında, ya kilise korumasında yada kendi kimliklerini saklayarak erkek isimleri çalışmalarını sürdürebilmiş.

Daha önceki yazı dizimizde bahsetmiştik. Tarihte kayda geçmiş ilk kadın matematikçi ve astronom MS 370 yılında İskenderiye’de doğan Hypatia,

Erk şiddeti ve dili ile Karanlığın linç ettiği kadın

Ve halen bize ‘Karanlığa inat öğe bakalım’ sözü ile ders veren kadın …

Ya da M.Ö 550 yıllarında yaşamış İyonyalı Theano, Pisagor’un öğretilerinin ilk savunucularından biri.. Tarihte bilinen ilk Pisagorcu kadın filozof

 

Bir kadın olarak bu kadınları gururla yazıma taşımak bilmek, paylaşmak hepimizin geleceğimiz adına büyük bir sorumluluk.Bir başlangıç diyelim ve bazılarını paylaşalım sonra tekrar tekrar unutturmadan yeniden hatırlatalım…

, Hindistan asıllı, Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Muhammed Akram Nadwi, doğu ülkelerinde İslamın ilk zamanları, o tarihteki kadın âlimleri araştırmış. Tam 40 ciltlik bir eser çıkarmış ortaya. Üzerinde on beş yıl boyunca çalıştığı araştırması, İslam âlemine damga vuran on bin kadın âlim tespit etmiş. Avrupa o zamanlar karanlık çağını yaşamaktadır. Faslı sosyolog Fatima Mernissi, bütün İslam âlemindeki kütüphaneleri gezdiğini, kadınların bir çok eserine rastladığını, ama hepsinin toz altında olduğunu belirtmektedir. Fatima Mernissi bu dertlenmişlik ile İslam’ın Unutulan Kadın Sultanları kitabını yazıp, tarihte, kendi adına hutbe okutup, para bastıran 18 kadın sultan olduğunu tespit etmektedir., Aslında aynı durum Batılı kadınlar için de geçerli. Onlar da tarihin sayfalarında tozlar arasında bırakılmışlardır. Kadınların bilim alanındaki varlığı, ancak son yıllar içinde araştırılmaya ve üzerinde çalışılmaya başlanmıştır.

islam âleminde aklınıza gelen kadın âlimler kimlerdir diye başlasam yazıya, kaç kadın ismi gelir acaba ilk anda… Belki de bulmaya zorlanırız…Ya da hiç bilmiyoruz.

Bilinmesini istemiyorlar ki….

Umm al-Darda as Suqhra Zamanın en önemli hukukçusu,, 7. yüzyılda Şam ve Kudüs’te, kadı ve imam olarak önemli yeri olan bir İslam âlimidir. Zamanının âlimi olarak, fetvalar vermekte, başka şehirlere gidip vaaz etmektedir.Camide erkeklerle beraber oturan, erkeklerle aynı sırada namaz kılan, onlarla beraber ilim öğrenen, Zamanın büyük âlimlerine hocalık yapmış ve hatta Halife Abdülmelik b. Mervan da öğrencileri arasında bulunmuştur " Allah'a her şekilde ibadet etmeye çalıştım, ama diğer akademisyenleri tartışmaktan daha iyi bir şey bulamadım. " sözleri ile düşüncelerini yaşadığı dönemde açıkça ifade edebilecek kadar kendine güvenen bir kadın..

. ‘’ Hypatia gibi Umm al-Darda da dönemine damga vurmuş büyük âlim ve öğrenci yetiştiren hocalar olmalarına rağmen, her ikisi de daha sonra kadın olmaları dolayısı ile unutulmuşluğa terk edilmiş isimlerdir.

Batı’da, 16. Yüzyılda kadınların insan olup olmadığının tartışıldığı dönemlerden sonra, erkeklere kendi aralarında eşit haklar verilmesi konusu ancak 19 ve 20. yüzyılda gündeme gelmeye başlayabilmiştir.Ki ..Duygusal kabul edilen kadının zeki olması bilimde kabul görülmeleri de mucize gibi geç ama gerçekte lütfetmişler sanki ….

Yıllarca bilim dünyasında kadınlara çok az yer verildi. Fakat bu kadınların bilimle ilgilenmediği anlamına gelmiyor, zira keşifleri çoğunlukla erkek meslektaşları tarafından unutturuldu, çalındı ya da görmezden gelindi.

Pek çok bilim kadınının tarihte çığır açan keşfi hak ettiği ilgiyi görmedi. Gözlem yapmak, hipotez önermek, deneyler yapmak ya da sadece çalışmak için bile yeterince fırsat elde edemediler. Tüm bunlara rağmen başarılı olsalar bile, çalışmaları erkek meslektaşlarına mal edildi ve tarih kitaplarına giremedi.

1700 yılında kurulan Berlin Akademisi’ne, astronom olan Maria Winkelmann, 1710 yılında, kocası hasta yatağında yatarken, yaptığı astronomik gözlemleri onun adına yayımladığı ve kocasının ölümü üzerine akademiye kayıt olmak için müracaat ettiği hâlde kabul edilmemiştir. Akademi’nin başkanı olan Leibniz, Winkelman’ın çalışmalarını bildiği ve kabulünü istemesine rağmen diğer üyeler, akademiye kadın alınmasına itiraz etmişlerdir.

Bir başka isim…

Vera Rubin'in bilimsel kariyeri acımasız eleştiriler ve düşmanlıklarla dolu. Rubin, üniversiteye kabul edildiğinde lise fizik öğretmeni "Bu büyük bir başarı, tabii bilimden uzak durduğun sürece" demişti. Rubin’in, daha sonra Princeton Üniversitesi’ndeki astronomi programına yaptığı başvuru ‘kadınlara izin verilmediği’ gerekçesiyle reddedildi (bu yasak 1975’e dek sürdü) Karanlık maddeyi keşfederek astronomi alanında yeni bir alan yaratan Rubin, yıllarca Nobel Fizik Ödülü’nü kazanacağı düşünülen bir adaydı. Fakat Nobel alamadan 88 yaşında öldü. Rubin’in ölümü bilim çevresini yasa boğdu. Sayısız bilim insanına ilham kaynağı olmuştu ve onun çalışmaları olmasaydı, birçok bilim insanı şu an hala var olmayan şeyleri araştırıyor olabilirdi.

 

Kromozomlar hakkında çok şey bilinmiyor olsa da, en azından cinsiyetimizin 23. kromozom çifti X ve Y tarafından belirlendiği biliniyor. Çoğu ders kitabı, bu büyük keşif için Thomas Morgan adlı bir erkeği işaret ediyor, ancak keşif Nettie Stevens adında bir bilim kadınına ait. Stevens, un kurtlarındaki cinsiyet ayrımını inceledi ve cinsiyetin X ve Y kromozomlarına bağlı olduğunu fark etti. Stevens gözlemlerinin neredeyse tamamını tek başına yapmasına rağmen, tüm emekleri çalışma arkadaşı Morgan’a mal edildi ve Nobel Ödülü'nü Morgan aldı.

Morgan, ödülü almış olsa da öfkesini bastıramadı ve Stevens’ı küçük düşürmek için, Science dergisinde bir makale yayımladı. Bu makalede Stevens'in tüm deney boyunca gerçek bir bilim insanından çok bir teknisyen gibi davrandığını söyledi, ancak keşfin sahibi yıllar sonra geç de olsa anlaşıldı.

 

İlk Nobel ödülünü kazanan kadın: Marie Cürie

Polonya doğumlu olan Marie Curie, 1870 yılında matematik ve fizik alanında öğrenimini devam ettirmek için Paris’e gider ve orada karşılaştığı Pierre Curie ile evlenir. Aynı Winkelman durumunda olduğu gibi, Marie Curie de birçok çalışmasını ancak kocası üzerinden yürütebilmiştir. Radyasyon konusundaki ortak çalışmaları, onlara 1903 yılında Nobel Ödülü kazandırır ama kocasının ölümünden sonra çalışmalarını devam ettiren Marie Curie, 1911 yılında Nobel ödülünü bu sefer tek başına

kazanmıştır.

Saygı ile defalarca anlatmamız, anmamız gereken bu bilim insanlarını tüm zorluklara rağmen mücadelelerinden azimlerinden asla vazgeçmemelerinin elbette ki bir nedeni vardı. Onlar insandı…Düşünen üreten, araştıran, sorgulayan ve insanlık adına bir şey yapmak isteyen insan….Ama kadın denildiği anda erkin var ettiği ve sürdürdüğü düzenin içinde neyin korkusunu yaşamakta ve yaşatmakta diye her defasında sormak gerekli ve tekrar tekrar hatırlatmalı biz de varız…hem de her alanda… Başarı azim ve mücadele…

Zor da olsa vazgeçmeyen kadınlar…

O kadar fazla ki biz sadece birkaçından bahsedebildik ama daha yazacağımız hatırlayacağımız o kadar çok kadın var ki…

On iki çocuklu fizikçi kadın Laura Bassi , İlim için ülkesini terk eden kadın Sofya Kovalevskaya, DNA çalışmaları ile başarı elde eden ama ismi anılmayan Rosalind Franklin, Fransız asıllı matematikçi Sophie Germain, 30 yıllık bir inancı bozarak Eşlem Konumu (Law of Conservation of Parity) yasasını çürüten Chien Shiung Wu , Britanyali fosil bilimci Mary Anning , Bilgisayarın ilk programcılarından Amerikalı Grace Hopper…. 2002’den itibaren Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’da ve orada bulunan tek Türk bilim kadını. Kendisi NASA’nın 2020’de hayata geçireceği Uzay Teleskopu projesinin başındaki kadın Prof. Dr. Feryal Özel …Eski Mısır'da yaşamış insanlık tarihinde bilinen ilk kadın doktorlar Merit Ptah ve Peseshet isimli iki kadının olduğunu kim biliyor? Kurtubalı Lubana (ö. 984) doğuda yaşamış iyi bir matematikçiydi. Saray kütüphanesinin başında bulunuyormuş….

O kadar çok ki bilim kadını… Bilim insanı…

Özellikle bilim alanında çok dillendirilemeyen kadınları tekrar yazmak tanımak saygıyla anmak gerekli…Gelecek diyoruz. Onlar yaşarken gelecek adına insanlığa hizmet adına yaptıklarını neden unutalım yok sayalım?…Diğer yarınıza , yarımıza haksızlık değimli?…

Bir daha ki yazılarımızda tekrar anmak hatırlamak hatırlatmak adına burada bitirmiyoruz…

 

Kaynaklar http://news.nationalgeographic.com/news/2013/13/130519-women-scientists-overlooked-dna-history-science/ http://listverse.com/2013/10/14/10-groundbreaking-women-scientists-written-off-by-history/ Cemre Yavuz / Sol bilim

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

27
Temmuz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.