Çanakkale Haber

Dr. İzzet Akın TÜTÜNCÜLER
Köşe Yazarı
Dr. İzzet Akın TÜTÜNCÜLER
 

OĞLUM’a İKİNCİ MEKTUP

İki mektup arasında bir hayli zaman geçmiş. Mektuplarımı mesafeleri değil yılları bağlasın diye yazıyorum oğlum. İlk mektubu sen doğalı birkaç gün olmuşken yazmıştım. Annenin göğsünde yatıyor büyümeye çalışıyordun. Bunu yazarken ise şimdi karşımda kendi kurduğun arabalı bir oyunun büyüsündesin. 6 aylıkken popo üstü oturmalarında düşüyordun, 1 yaşında yürümeye çalışırken düşüyordun, şimdi 2,5 yaşında taklit ettiğin ağabeylerin gibi topa vurmaya çalışırken. Demek ki diyorum oğlum; bu düşmek var hep, sende de bende de hep oldu, herkeste her yaşta olacak. Kaçış yok. Nasıl yavrum bu mektupta daha mı az karamsarım? Bilmem belki de korkuları insanı tedirgin kılıyor, sen ilk doğduğunda çok korkuyordum ve şimdi birbirimizi tanıdıkça daha rahatız galiba. İlk mektupta çok kötülemişim dünyayı. Vazgeçmedim ama çok olmuş o kadarı, sen gene de dikkatli ol. Sayfanın başına geçmeden önce mutfakta göbeğinden bir karpuzu bıçakla deştim ve hunharca yedim, yedim.( Zaten verdiğim kiloları da gene almaya başlamışım!!!) Sonra kimse gelmedi. Kimse gelip “oğlum şunu düzgün ye lütfen, kes tabağa koy ye “ demedi. Açıkçası kendi kendime bir gariplik hissettim. Kendi evimde idim ve baba uyarılarından uzaktaydım kendi evimin babası idim. Rahatsız olduğumu sandığım uyarıların güvencesinden uzakta olmak ne demek az önce bunu hissettim. Dün beni akupunktur iğnelerini kendime saplamış gördüğünde korktum. Sen de korktun. Keşke görmeseydin. Ne yapmaya çalıştığımı anlattım uzun uzun . Aslında anlamadığını sanmıştım. Ama bugün baba “gel şimşek mak kuin kaza yaptı hasta gel iğne yap” deyince biraz içim rahatladı. Şimdi de anneni çağırdın; “fumma fumma buraya gel yardım et” diye. Küçük oyununda senin için dev bir problem var belli ki. Ve şimdi anlıyorum ki beraber büyümekten kastettikleri bu olsa gerek. Bu yardıma ihtiyaçlar da bitmiyor galiba. Doğduğun zamanki paniğimizi hatırlıyorum da, şimdi dinginleşmişiz. Sanki bir aşkın içinde yoğunluğuna şiir yazarken kendimizi unutmuşken şimdi o aşkı üstünden geçen yılların mesafesiyle, uzaktan tarif eder olduk duyguları: daha nesnel daha nesnel. Yani ilk zamanlar senin bütün hayatınla ilgili karşılaşacağın her sorunla ilgili ne yapacağım o zaman diye düşünürken şimdi bir avuç pirinci nasıl saymam gerektiğini babamdan öğrendiğim zamanı hatırlıyorum. Önce avucunu masaya boşalt, ikiye, dörde, sekize, on altıya böl. Elinde 2-3 tane kaldı mı? Şimdi2-3 tane pirinç tanesini avucunu kaça böldüysen onla çarp. Ya da ne bileyim parçalara bölmeyi anladım işte yavaş yavaş 2,5 yaşına geldin önce 2,5 u sonra 5, sonra 10, 20 ,40… Yani ben görürsem tabi o kadar, ama küçük parçalar halinde çözmemiz gerek sorunları hem onlar çok büyümeden hem de çok büyütmeden. Bir dahaki mektubun arası bu kadar uzun olur mu bilmiyorum. Kalemi elime alırken bin sayfa yazacak gibi başlıyorum. Sonra o bin sayfanın her biri bazı kelimelerin içinde kendini anlatıyor ve kısalıyor mektup… Sevgiyle kal…
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2016 - Pazartesi
Dr. İzzet Akın TÜTÜNCÜLER

OĞLUM’a İKİNCİ MEKTUP

İki mektup arasında bir hayli zaman geçmiş. Mektuplarımı mesafeleri değil yılları bağlasın diye yazıyorum oğlum. İlk mektubu sen doğalı birkaç gün olmuşken yazmıştım. Annenin göğsünde yatıyor büyümeye çalışıyordun. Bunu yazarken ise şimdi karşımda kendi kurduğun arabalı bir oyunun büyüsündesin.

6 aylıkken popo üstü oturmalarında düşüyordun, 1 yaşında yürümeye çalışırken düşüyordun, şimdi 2,5 yaşında taklit ettiğin ağabeylerin gibi topa vurmaya çalışırken. Demek ki diyorum oğlum; bu düşmek var hep, sende de bende de hep oldu, herkeste her yaşta olacak. Kaçış yok. Nasıl yavrum bu mektupta daha mı az karamsarım? Bilmem belki de korkuları insanı tedirgin kılıyor, sen ilk doğduğunda çok korkuyordum ve şimdi birbirimizi tanıdıkça daha rahatız galiba. İlk mektupta çok kötülemişim dünyayı. Vazgeçmedim ama çok olmuş o kadarı, sen gene de dikkatli ol.

Sayfanın başına geçmeden önce mutfakta göbeğinden bir karpuzu bıçakla deştim ve hunharca yedim, yedim.( Zaten verdiğim kiloları da gene almaya başlamışım!!!) Sonra kimse gelmedi. Kimse gelip “oğlum şunu düzgün ye lütfen, kes tabağa koy ye “ demedi. Açıkçası kendi kendime bir gariplik hissettim. Kendi evimde idim ve baba uyarılarından uzaktaydım kendi evimin babası idim. Rahatsız olduğumu sandığım uyarıların güvencesinden uzakta olmak ne demek az önce bunu hissettim.

Dün beni akupunktur iğnelerini kendime saplamış gördüğünde korktum. Sen de korktun. Keşke görmeseydin. Ne yapmaya çalıştığımı anlattım uzun uzun . Aslında anlamadığını sanmıştım. Ama bugün baba “gel şimşek mak kuin kaza yaptı hasta gel iğne yap” deyince biraz içim rahatladı. Şimdi de anneni çağırdın; “fumma fumma buraya gel yardım et” diye. Küçük oyununda senin için dev bir problem var belli ki. Ve şimdi anlıyorum ki beraber büyümekten kastettikleri bu olsa gerek. Bu yardıma ihtiyaçlar da bitmiyor galiba.

Doğduğun zamanki paniğimizi hatırlıyorum da, şimdi dinginleşmişiz. Sanki bir aşkın içinde yoğunluğuna şiir yazarken kendimizi unutmuşken şimdi o aşkı üstünden geçen yılların mesafesiyle, uzaktan tarif eder olduk duyguları: daha nesnel daha nesnel. Yani ilk zamanlar senin bütün hayatınla ilgili karşılaşacağın her sorunla ilgili ne yapacağım o zaman diye düşünürken şimdi bir avuç pirinci nasıl saymam gerektiğini babamdan öğrendiğim zamanı hatırlıyorum. Önce avucunu masaya boşalt, ikiye, dörde, sekize, on altıya böl. Elinde 2-3 tane kaldı mı? Şimdi2-3 tane pirinç tanesini avucunu kaça böldüysen onla çarp. Ya da ne bileyim parçalara bölmeyi anladım işte yavaş yavaş 2,5 yaşına geldin önce 2,5 u sonra 5, sonra 10, 20 ,40… Yani ben görürsem tabi o kadar, ama küçük parçalar halinde çözmemiz gerek sorunları hem onlar çok büyümeden hem de çok büyütmeden.

Bir dahaki mektubun arası bu kadar uzun olur mu bilmiyorum. Kalemi elime alırken bin sayfa yazacak gibi başlıyorum. Sonra o bin sayfanın her biri bazı kelimelerin içinde kendini anlatıyor ve kısalıyor mektup…

Sevgiyle kal…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.