Bankamatik cihazının üstündeki tente sadece bankanın logosunu göstermek için oluşturulmuş bir yüzey, belki en fazla bankamatik ekranına vuran güneşi kesmeye yarayan bir gölgelikti. Bu şiddetli yağmurda para çekeni, yani altına girmiş olanı korumak için değildi. Tentenin dışında ise, iki sinirli, epey ıslanmış ve yaklaşık beş dakikadır para çeken kızın güzelliğinden ve şık giyiminden ötürü nezaketlerini bozmadıkları anlaşılan ıslanmış sıçan yavruları kadar çirkin iki adam bekliyordu. Para çeken kızın hemen arkasında olan adamcağız, sürekli bankamatikteki kızın işlemini görebilecek şekilde duruyor, omzunun üstünden onun ekranda yaptığı işlemleri izliyordu. Kızsa bu durumdan duyduğu rahatsızlık kadar, bir an önce işini bitirip ayrılmak isteğinin de verdiği sıkıntıyla karışık bir öfke duyuyordu. Adamsa bu tacizci tavrını ıslandığı ve sabırsızlıkla kızın cihazın başından ayrılmasını istediği için her saniye daha da artırıyordu. Adamcağız tüm bunları bu güzel kızın özel hayatından bir kesitin içinde olabilmek, bu güzel kız hakkında bir şeyler öğrenebilmek için de yapıyordu belki ama bu suçlamayı ispatlama şansımız yok. Bu adamcağız kızın arkasındaki, heyecanlı ve sıkıntılı bir o kadar da ıslak bekleyişinden kendi arkasından duran adamın para çeken kıza seslenmesiyle irkildi: “hadi be güzel ablacım hadi lütfen bak sucuk olduk burada on dakikadır bankamatiktesin” “tamam tamam işlemlerim bitti de, para çekicem bir de son olarak, ama bankamatikte para yok diyor cihaz” Kızın hemen arkasındaki adamcağızsa artık iyice tenine işlemiş ıslak cekete vuran rüzgarın titrettiği sesle “ben yatırıcam para isterseniz geçin ben para yatırıyım siz onu çekersiniz” diyerek konuşmaya girdi. Bankalarda bekletilenler hastane kuyruğunda bekletilenler gibi hemen parlayamazlar. Çünkü bankada gizli bir güç, paranın verdiği bir öncelik vardır. Bu gizli sözleşme hiçbir bankacılık anlaşmasında açıkça yazmasa da en üsttedir ve herkes bunu bilir. Dolayısıyla banka içinde sıra bekletilen müşteri öndeki adamın kendisinden daha büyük miktarda parayla işlem yaptığının tedirginliği ile çoğu zaman sesini çıkaramaz ve kaderine boyun eğer. Ancak elektrik su faturası gibi ödemeler yapacaklar cılız bir alev şeklinde parlayıp sönen “bu nasıl banka nasıl iş kardeşim” diye güvenlik görevlisine ya da çaycıya sitemde bulunurlar, asla vezne görevlilerine değil. Çünkü birazdan vezne görevlisi sizin bütün hesap hareketlerinizi görecek üç kuruş için gecikmede olan kredi kartı borcunuzdan sizin üç kuruşa muhtaç olduğunuzu ima edecek ve sizi yerin dibine sokacak bir bilgiye sahip olacaktır. Bu yüzden bankada illaki olay çıkaran ve haksızlığa uğradığını iddia eden sağa sola bağıran hatta direk “bu bankanın müdürü nerde kardeşim” diyen birini görürseniz onun güçlü bir nakit akışının olduğunu anlayabilirsiniz. Bir de bu durum bankamatiklerde de geçerli hale gelir ki bankamatik size bazen “bakiye yetersiz dese” de arkanızdaki meraklı bakışlardan bunu sakladığınız sürece o metal cihazı çok önemsemezsiniz. Bazen de ruhsuz ve umursamaz bir sesle banka kaydının size hatırlattığı ve sonunda bir alttan alma sembolü olan “ödeme yaptıysanız bu çağrıyı dikkatealmayın” sesi de aslında bir vezne görevlisinin sizin tüm hesaplarınıza göz atmasının etkisini yapmaz. Dolayısıyla bankamatikte de sıkça “hadi kardeşim lütfen ağaç olduk” seslerini çıkaranlar en çok zengin gözükmek ve sorun çıkarmak isteyenler, banka şubesinde bu yiğitliği asla yapamayanlardır. Neyse bizim kahramanlarımızın böyle kaygıları yok, gerçekten çok ıslandılar. Kızımız birden en arkadan kendine seslenen adamın huysuzluğuna tepkisel bir yanıt vererek “ya pardon da borsacılık oynamıyoz heralde acil bişeyler yaptık” deyince kıza cevap vermek ve tartışmaya girmek istemeyen en arkadaki adam, önündekine hitaben, kendine erkekleri muhatap aldığını da belli ederek “ yok kardeşim öyle ben yatırayım sen çek olmuyor, ikisinin haznesi farklı bankanın koyduğu parayı çekiyoruz biz sadece” dedi. Kızımız tentenin altında sadece kafası ıslanmadığı için ıslanmadığını sanıyordu. “bir kafayı tenteye sokan devekuşu pozisyonunda” cihazdan para alamayacağını anlayarak sırayı arkadaki adamcağıza verdi. Şimdi giden bu kızın para çekemediğine üzülen adamcağızımız sıranın kendine geldiğine, kısmen de olsa tentenin altına girdiğine sevinememişti. Tente ile kızın eteğinin aynı renkte olduğunu fark etti. Arkadaki sinirleri ve sabrı tükenmiş adamdan utanmasa kızı çağırıp “siz bana havale yapın ben size parayı elden vereyim” falan demeyi düşündü. Islanıyor da olsa kızın arkasında durup sıra beklemeyi garip bir şekilde kanıksamıştı. “Para çekecem gerçi para da var elden ödeme tanıdık da yarın veririm vermesem ne olur yani yağmur durunca veririm şu kız ya yol parası için para çekecektiyse” diye kafasından akan düşüncelerin tesiriyle kartını bankamatiğe sokmadan kızın peşinden yürümeye başladı. En arkadaki adamsa artık sıranın kendisine gelmesiyle rahatlamış ve tentenin altına girmişti. Bankamatiğin para vermediğini söyleyen salak kızı umursamadan, ki bu beceriksiz kızın parayı çekemediği ya da yanlış işlem yaptığı olasılığı çok yüksekti, bankamatik kartını cihaza taktı.