Çanakkale Haber

Murat CEVAHİR
Köşe Yazarı
Murat CEVAHİR
 

YALAKA KOYUN, KASABIN KESKİN BIÇAĞINI ÖVERMİŞ.

Evet  Arkadaşlarım: YALAKALIK SEÇİLMİŞ İNSANLARIN İŞİDİR. BÖYLE BİR ŞEREF ( ? ) HER SOYSUZA NASİP OLMAZ. Onlar şirketlerimizin göz bebeği. Tanrı patronlara ve yöneticilerine  eksikliklerini göstermesin. Ne zamandır düşünüp işleyemediğim bu konuyu bu paylaşım yeniden aklıma getirdi. Düşündüm ki,  bizim işyerlerimizde gördüğümüz örnekler ( ? ) bu müstesna mesleğin onur temsilcileri olabilecek seviyede yukarıdalar emsallerinden. Hatta bu mümtaz mesleğin Ordinaryüs Profesör’ü sayılırlar. Bu konuda feyiz aldığımız bu yaradılışın üst seviyedeki temsilcilerini sektörün yarısından  fazlası tüm özellikleri ile tanıyordur mutlak. İŞYERİNDE YEDİĞİNİZ HER DARBENİN ALTINDA “ O “ YALAKA VAR. Olur ya, işyerinde yanlış bir şey yapar insan. Yüz kızartıcı bir husus da değildir üstelik. Tüm insanlar hata yapar ya. Hatta insan bu hatalarından ders alıyorlarsa sorun bile yoktur diye düşünebilirsiniz. Ancak bu YALAKALAR sayesinde bu hata bir süre sonra yine karşısına çıkacaktır insanın. Hemde modifiye edilmiş bir şekilde. Sizin için verilen İş yerinden uzaklaştırılma kararında  öne sürülen nedenlerden biri olarak. Ama sizin bir güvenceniz var. Geçtiğimiz ve daha önceki senelerde üstlerinizin sizin için  öngördükleri üst seviyedeki performans değerlendirmeleri sizin nasıl bir çalışan olduğunuzu ortaya koyacaktır. Sahi aklıma geldi. Sizde bu performans değerlendirmelerinin imzalı bir kopyası varmıydı? Yoksa bu YALAKALAR sayesinde bu hususla ilgili sorun yaşamanız mümkün olabilir. Sizi hiç tanımayan ve ne yaptığınızı bilmeyen birinin size karşı olması mümkün değil.  YALAKA  düzeninde ise bu olasıdır. Zira YALAKA hazretleri sizinle ilgili kurguladığı hikayeleri onlara anlatmıştır. Bir de bakarsınız ki, Müdürlüğü konuşulan bir çalışan yönetimden falan beyin yakını olan birinin şikayeti sonucunda işten atılmış. Bizim YALAKA ne mi yapmış?Ast üst ilişkilerini göz önüne alarak sessiz kalmış. Daha doğrusu iyi polis ve kötü polisi oynamış. Bu YALAKALAR her şeyi kitabına uygun hale getirerek çalışanı mağdur etme konusunda kendilerini usta zannederlerse de uygulamaların böyle gelişmediğini çoğunluk bilir ve olayları yaşadıkça da görürler.. Bu da beceriksiz taraflarıdır.Özetle kendi iş konuları dışında başka her türlü şeye akılları erer. Özellikle kuruluşlarda söz sahibi olan YALAKALARIN bazı insanları nasıl kayırdıkları ve bazılarını ise ne şekilde aşağıladıklarına ilişkin bir çok örneği sıra sıra dizmek mümkün Her şeyi yalakalığını yaptıkları kimsenin menfaatleri doğrultusunda planlayan bu kötü zihniyet  hak ve hukuk mefhumlarına yabancıdır.. İş yerinde kendilerinden olmayan çalışanlar aleyhinde kurgulanan  tüm  oyunların başrolünde bir YALAKA veya ona yakın çalışıp müteselsil YALAKALIK görevini başarı ile ifa eden bir yakının yalanları ve düzenbazlığı vardır. Hepimizin bildiği ve edebiyatçılar tarafından da ifade edildiği üzere “ BELLİ BİR AMAÇLA SÖYLENEN YALAN EN AHLAKSIZ YALAN BİÇİMİDİR.AMA MAALESEF YAŞANANLARDAN DA GÖRDÜĞÜMÜZ GİBİ EN ÇOK İŞE YARAYANLAR DA BU TÜR YALANLAR” Ve de bunu en iyi bilen hatta bunun ustası da işte bu YALAKALAR. YALAKALARIN KARAKTERİSTİĞİ Bu arada zamanımızda YALAKALIK yapılan kişinin üstün niteliklere sahip olması şart değil. Görünen o ki, bu eylem  YALAKALIK yapan kişinin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde biri ise hiçbir sorun yoktur. Bir süre önce aynı konuda bir yazı hazırlarken, internetin bir köşesinde okumuştum. Amerika Birleşik Devletlerinde Brown Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma ilginç sonuçlar ortaya koymuş. Bu araştırmaya göre bazı insanlarda YALAKALIK doğuştan mevcutmuş.. Neroscience dergisinde yayınlanan diğer bir araştırma da aynı sonucu vermiş. Kısacası bazı insanlar taşıdıkları genden dolayı doğuştan YALAKA olurlarmış. Evet,YALAKALAR şahsiyetsiz ve bir adım öte haysiyetsiz bir türdür. Aslında taptıkları gücün etkisi ile etrafa karşı kendilerini üstün gösteren zavallı ve aptal bir zihniyettir. Bu arada YALAKALAR kendi çıkarlarına aşırı düşkünlerdir. Aynı zamanda YALAKALIK yaptığı insanın sistem içindeki gözü ve kulağıdırlar.( Espiyon sözünü kullanmaktan hoşlanmıyorum ) Her ne kadar zekâ durumları buna pek uygun görünmüyorsa da bazen çizmeyi aşıp onun ağzı olmayı da meziyet addederler. Esasen YALAKA toplum içinde değersiz biri olup mevki-i veya parası olan birine yaranarak  cemiyette yer edinmeğe çalışan ruhen çirkin bir zavallıdır. Sadakat bir lüks.O da bu ucuz türlerde bulunmaz. YOKSA YALAKALIK ŞİRKETLERDE TERFİ VE GÖREVDE KALMA ARACIMI OLDU? Şayet  ZİNCİRLEME YALAKALIK bölümünde anlatılan örneğin yarısının doğru olduğunu kabullenmek bile bu davranış şeklinin çalışanın şirketteki geleceğini müspet yönde etkilediğinin bir göstergesi sayılır ki çalışanlar bunun doğruluğunu biliyordur. İnsan Kaynakları konusunda uzman bir kuruluş olan Değişim Dinamikleri Yönetim Merkezi Başkanı Süleyman Erdemir  Kurumlarda 'YALAKALIK' denilen davranış modelleri terfi aracı oluyorsa o şirketin kurumsallığının sorgulanması gerektiğini ifade ediyor. Günümüz iş yaşamında Kurumsallık olgusu da büyük ölçüde yıprandı. Bazıları Kurumsallığın mümkün olan her yerde şirket logosunun ve renklerini kullanmak olarak yorumluyor gibi. ZİNCİRLEME  YALAKALIK. Bu paragrafa Walt Whitman’ın  bir sözü ile başlayalım. “Hiçbir hayvan kendi türünden birinin önünde diz çökmez" Evet bu sözü içimize sindirdikten sonra aşağıdaki anlatımı herkese daha anlamlı gelecektir.  Şöyle düşünelim.(  A  ) şirketin tepesinde oturan olsun. ( B )’ de ise bir takım insanlar bulunsun ama ( C )  kutusunda  kurumda hâkimi mutlak olarak isimlendirilen  ( A ) ‘nın YALAKASI oturadursun. Bu ( C ) kutusunda adı yazan YALAKANIN  altında ise ( G,U,V,Z ) vb..yöneticiler çalışsınlar. Sistem nasıl mı çalışacak? ( C ) bütün sanatsal kabiliyetlerini ortaya koyarak ( A )’nın YALAKASI olma görevini layıklı ile hatta istenilenin üzerinde bir performansla yapacak  ( G,U,V,Z) deki görevliler ise yalakalık zincirinin kendilerini önemli sayan bir halkası olarak ( C ) ‘nin YALAKALIĞINI tüm kalpleri ile yürüteceklerdir..Zaman için de ise, bu YALAKALIĞIN kendilerine ne şekilde yol, su ve elektrik olarak döneceğini bildiklerinden  bu işin gönüllüsü olacaklardır.  İsteyen, istediğine, istediği kadar YALAKALIK yapsın bize ne ki demeniz tabii ki mümkün. Konunun herkesi ilgilendiren kısmına gelelim şimdi. Önce  ( G,U,V, Z ) şirkete ne zaman girdiklerine bir bakın. Sistem içindeki yükselişlerini inceleyin ve de şirketteki normal personel yükselme trendi ile (  G, U, V ve Z )’nin sıçramalarını kıyaslayın. ( Diğer husular ile akçeli konulara girmiyorum ama bunlara da bakmakta büyük fayda var ). İşte müteselsil YALAKALIK budur ve böyle işler. Keyfiliğe dayalı bir sistemin en başarılı uygulayıcıları da muhtemelen bizim sektörümüzdedir. Ve de güçlüdürler, Onların gücü tepelerin zafiyetinden kaynaklanır. Bundan ve YALAKALIKTAN oluşan gücünü kendisinin ve etrafındaki YALAKALARIN lehine kullanırlar.Etrafınıza bir bakın. Bu tarifleme kime uyuyor. Eğer üç, dört  değişik şirket mensubu bizde bu iş aynen böyle derse şaşırmayacağım ve bu hastalığın ne denli yaygın olduğunu biz kez daha anlayacağım. PADİŞAH EFENDİMİZ KENDİSİNE DALKAVUK ARARMIŞ.  Başvuranlarla bire bir görüşüp onlara hep “ yahu sen hiç Dalkavuğa benzemiyorsun “diyerek söze başlamış. Hepsinden aldığı cevap “ evet padişahım ben hiç DALKAVUĞA benzemem “ şeklindeymiş. Padişah bu cevabı aldığı her adayı elemiş. Sıra sonuncuya gelmiş.. Padişahın “ Gel bakalım, demek sen DALKAVUKSUN” sözünü aday “ Evet padişahım ben bir DALKAVUĞUM “şeklinde cevaplamış. Padişahın     “ İyide sen pek bir DALKAVUĞA da benzemiyorsun “ diye yönelttiği sualin cevabı ise “ Evet, padişahım ben hiç DALKAVUĞA benzemem “ şeklinde olmuş. Herkes Padişahın bu adayı da beğenmediğini diye düşünürken “ Dur bir daha bakayım sana , yahu  evet sen biraz DALKAVUĞA benziyorsun” sözü ile konuşmasını sürdürmüş Padişah.. Aday Padişahı “ Öyledir Padişahım Devletlüm,hakkı aliniz var ben biraz DALKAVUĞA benzerim” şeklinde cevaplamış. Ve Dalkavuk adayı saray kadrosuna alınmış.İşte bu günün YALAKALARINDAN  beklenen ve onların yaptıkları da tam olarak budur. KALİTELİ BİR YALAKANIN  ÖNCE ZEKİ OLMASI GEREKİR. Evet; görünen de bu. Yukarıdaki örnekte bunu doğruluyor.  Ancak anlayamadığım ve beni hep şaşırtmış olan husus hayatta gördüğüm, tanıdığım en büyük YALAKANIN su katılmamış bir aptal olması. Bu realite bir önceki varsayımı köreltiyor gibi.  Kime ne söylediğini unutup kısa bir süre sonra aynı insana söylediğinin tam tersini söylemesi vb. özellikleri de cabası. Bunu kendime bir türlü izah edemedim. HER KUŞ KENDİ TÜRÜ İLE UÇAR. YALAKA zihniyetin YALAKALIĞINI yaptığı yöneticinin uçarken yarattığı hava akımına kendini kaptırarak onu takip ettiği de bir hakikat. Başlıktaki söz doğru tabii ki siz hiç leylek sürüsüne karışarak onlarla birlikte uçan bir güvercin duydunuz mu?. Bu sözü konumuza uyarlarsak bir şirketteki tüm YALAKALAR birlikte icra-i sanat eylerler anlamı çıkar. Oysaki aynı kurumdaki YALAKALAR sanki rakipler. Düşmandırlar birbirlerine sözü abartılı olmaz. Eğer YALAKALIK yapılan  insan örneğin bir Genel Müdürse ve de mevcut  YALAKALARDAN biri bu zat’ın falan YALAKAYA kendisinden daha yakın olduğunu hissederse ortalık karışacak demektir. Aşırı kıskançtırlar. Biz bu durumu hissedip, gözlemlemiş ve de vardığımız sonucu doğrulayacak davranış ve konuşmalara bir dönem şahit olmuş ve çok gülmüştük.. KOLTUĞUNUN ALTINDA YALAKA BESLEYENLER. Acaba yanında bir veya bir çok YALAKA bulundurmak bazıları için bir ihtiyaç mı?Birini incelemiştik. Yaşamının her döneminde yanında bu zihniyette birini bulundurma ihtiyacını hisseden biriydi. Sürekli methedilmek, alkışlanmak, yanlışlarını doğru olarak anlatacak kişiliksizleri yamacında barındırmak ve onların sisteme verdikleri zararı ve diğer çalışanların onlara karşı duyduğu  kin ve nefreti görmezden gelerek bu tutumunu her şeye rağmen sürdürenlerin ruhsal ve zihinsel bir gereksinimi olmalı.  İşte bu noktada “ HER KUŞ KENDİ TÜRÜ İLE UÇAR ” sözünü düşünmek ve değerlendirmek gerekli. Demek ki türleri aynıymış sözü bu durum için de  uygun olur mu? Her ne ise, belli ki her ikisi de bir zafiyet göstergesi. YALAKALIK yapılan kişinin de bu oluşuma büyük katkısının bulunduğu da bir gerçek. Sonuçta YALAKALIK yapan kendi ihtiyaçlarını sağlarken, onunda ruhsal  gereksinimlerini karşılamıyor mu ? Hangisi daha zavallıdır bilemem? YALAKALIK NASIL GELİŞİR. HANGİ ÜNVANLARDA NEDEN YOĞUNLAŞIR. Örneği gören ve görev yaptıkları şirketten beklentilerini alamayan çalışanlar, yukarıdaki örneği görünce ne yapsınlar istersiniz ki? Demek ki bu yöntem etkiliymiş diye düşünüp staja başlarlar. Hiç düşündünüzmü? Yönetici kesimin de patronlardan bir takım beklentileri var mutlak. Kendileri için beklentilerinin dörtte birini bile çalışanlardan esirgerler. Olumsuz uygulamalarda ise çalışana patronun kendilerine yaptığının bir kaç mislini çalışanlara yansıtırlar. Bunun nedeni yaranma duygusundan öte değil. Bir de şöyle düşünelim, alt seviyede bir çalışanının aylık geliri 1500 TL diyelim.  Bir yöneticinin ise 8000 TL gelirinin olduğunu farz edelim. İnsan yapısı bu iki gelirin hangisinden kolay vazgeçer? Bana göre alt seviyedeki çalışanının 1500 TL aylık gelirden vazgeçmesi daha kolay. Sistem içerisinde 8000 TL aylık gelirin sürekliliğini sağlamanın en kolay yönteminin örneği gözlerinin önünde olan yöneticinin ise YALAKALIK yapmaktan başka çıkar yolu maalesef yok. Bu günün şartlarında bunu ne kadar normal karşılarsınız bilemem. Bu türler, siyaha, patron istedi diye beyaz demeyi, bir üst istedi diye hiçbir hatası olmayan alt seviyedeki yöneticinin şirketten atılmasına sessiz kalmayı, gıyabında o yöneticinin mizahi hikâyelerini ballandıra ballandıra anlatıp söz konusu insanı görünce herkesin önünde iki büklüm olmayı içine sindirebiliyor demek ki. Eh bundan sonra da çalışanlardan saygı beklemek ne denli mümkün, onu da bilemem. Aslında bu türlere çalışanın sevgi ve saygısından ziyade patronun onun sırtını sıvazlamasının daha gerekli olduğu mutlak. TABİİ Kİ TÜM BU ANLATIMDAN TENZİH ETMEM GEREKEN DEĞERLİ YÖNETİCİ ARKADAŞLARIMIZ DA MEVCUT.ONLARA SAYGILAR SUNUYORUM. Siz yine de bakmayın YALAKA KOYUNUN KASABIN KESKİN BIÇAĞINI ÖVDÜĞÜNE. O yalaka pekala bilir ki, o bıçak şimdilikte olsa kendisini kesmeyecektir. Diğer çalışanlar için kendisi tarafından bilenmiş ve kasabın eline verilmiştir.  Tabii kasapta bizzat kendisi değilse.
Ekleme Tarihi: 05 Eylül 2017 - Salı
Murat CEVAHİR

YALAKA KOYUN, KASABIN KESKİN BIÇAĞINI ÖVERMİŞ.

Evet  Arkadaşlarım: YALAKALIK SEÇİLMİŞ İNSANLARIN İŞİDİR. BÖYLE BİR ŞEREF ( ? ) HER SOYSUZA NASİP OLMAZ. Onlar şirketlerimizin göz bebeği. Tanrı patronlara ve yöneticilerine  eksikliklerini göstermesin. Ne zamandır düşünüp işleyemediğim bu konuyu bu paylaşım yeniden aklıma getirdi. Düşündüm ki,  bizim işyerlerimizde gördüğümüz örnekler ( ? ) bu müstesna mesleğin onur temsilcileri olabilecek seviyede yukarıdalar emsallerinden. Hatta bu mümtaz mesleğin Ordinaryüs Profesör’ü sayılırlar. Bu konuda feyiz aldığımız bu yaradılışın üst seviyedeki temsilcilerini sektörün yarısından  fazlası tüm özellikleri ile tanıyordur mutlak.

İŞYERİNDE YEDİĞİNİZ HER DARBENİN ALTINDA “ O “ YALAKA VAR.

Olur ya, işyerinde yanlış bir şey yapar insan. Yüz kızartıcı bir husus da değildir üstelik. Tüm insanlar hata yapar ya. Hatta insan bu hatalarından ders alıyorlarsa sorun bile yoktur diye düşünebilirsiniz. Ancak bu YALAKALAR sayesinde bu hata bir süre sonra yine karşısına çıkacaktır insanın. Hemde modifiye edilmiş bir şekilde. Sizin için verilen İş yerinden uzaklaştırılma kararında  öne sürülen nedenlerden biri olarak. Ama sizin bir güvenceniz var. Geçtiğimiz ve daha önceki senelerde üstlerinizin sizin için  öngördükleri üst seviyedeki performans değerlendirmeleri sizin nasıl bir çalışan olduğunuzu ortaya koyacaktır. Sahi aklıma geldi. Sizde bu performans değerlendirmelerinin imzalı bir kopyası varmıydı? Yoksa bu YALAKALAR sayesinde bu hususla ilgili sorun yaşamanız mümkün olabilir. Sizi hiç tanımayan ve ne yaptığınızı bilmeyen birinin size karşı olması mümkün değil.  YALAKA  düzeninde ise bu olasıdır. Zira YALAKA hazretleri sizinle ilgili kurguladığı hikayeleri onlara anlatmıştır. Bir de bakarsınız ki, Müdürlüğü konuşulan bir çalışan yönetimden falan beyin yakını olan birinin şikayeti sonucunda işten atılmış. Bizim YALAKA ne mi yapmış?Ast üst ilişkilerini göz önüne alarak sessiz kalmış. Daha doğrusu iyi polis ve kötü polisi oynamış. Bu YALAKALAR her şeyi kitabına uygun hale getirerek çalışanı mağdur etme konusunda kendilerini usta zannederlerse de uygulamaların böyle gelişmediğini çoğunluk bilir ve olayları yaşadıkça da görürler.. Bu da beceriksiz taraflarıdır.Özetle kendi iş konuları dışında başka her türlü şeye akılları erer.
Özellikle kuruluşlarda söz sahibi olan YALAKALARIN bazı insanları nasıl kayırdıkları ve bazılarını ise ne şekilde aşağıladıklarına ilişkin bir çok örneği sıra sıra dizmek mümkün Her şeyi yalakalığını yaptıkları kimsenin menfaatleri doğrultusunda planlayan bu kötü zihniyet  hak ve hukuk mefhumlarına yabancıdır.. İş yerinde kendilerinden olmayan çalışanlar aleyhinde kurgulanan  tüm  oyunların başrolünde bir YALAKA veya ona yakın çalışıp müteselsil YALAKALIK görevini başarı ile ifa eden bir yakının yalanları ve düzenbazlığı vardır. Hepimizin bildiği ve edebiyatçılar tarafından da ifade edildiği üzere “ BELLİ BİR AMAÇLA SÖYLENEN YALAN EN AHLAKSIZ YALAN BİÇİMİDİR.AMA MAALESEF YAŞANANLARDAN DA GÖRDÜĞÜMÜZ GİBİ EN ÇOK İŞE YARAYANLAR DA BU TÜR YALANLAR” Ve de bunu en iyi bilen hatta bunun ustası da işte bu YALAKALAR.

YALAKALARIN KARAKTERİSTİĞİ

Bu arada zamanımızda YALAKALIK yapılan kişinin üstün niteliklere sahip olması şart değil. Görünen o ki, bu eylem  YALAKALIK yapan kişinin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde biri ise hiçbir sorun yoktur. Bir süre önce aynı konuda bir yazı hazırlarken, internetin bir köşesinde okumuştum. Amerika Birleşik Devletlerinde Brown Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma ilginç sonuçlar ortaya koymuş. Bu araştırmaya göre bazı insanlarda YALAKALIK doğuştan mevcutmuş.. Neroscience dergisinde yayınlanan diğer bir araştırma da aynı sonucu vermiş. Kısacası bazı insanlar taşıdıkları genden dolayı doğuştan YALAKA olurlarmış. Evet,YALAKALAR şahsiyetsiz ve bir adım öte haysiyetsiz bir türdür. Aslında taptıkları gücün etkisi ile etrafa karşı kendilerini üstün gösteren zavallı ve aptal bir zihniyettir. Bu arada YALAKALAR kendi çıkarlarına aşırı düşkünlerdir. Aynı zamanda YALAKALIK yaptığı insanın sistem içindeki gözü ve kulağıdırlar.( Espiyon sözünü kullanmaktan hoşlanmıyorum ) Her ne kadar zekâ durumları buna pek uygun görünmüyorsa da bazen çizmeyi aşıp onun ağzı olmayı da meziyet addederler. Esasen YALAKA toplum içinde değersiz biri olup mevki-i veya parası olan birine yaranarak  cemiyette yer edinmeğe çalışan ruhen çirkin bir zavallıdır. Sadakat bir lüks.O da bu ucuz türlerde bulunmaz.

YOKSA YALAKALIK ŞİRKETLERDE TERFİ VE GÖREVDE KALMA ARACIMI OLDU?

Şayet  ZİNCİRLEME YALAKALIK bölümünde anlatılan örneğin yarısının doğru olduğunu kabullenmek bile bu davranış şeklinin çalışanın şirketteki geleceğini müspet yönde etkilediğinin bir göstergesi sayılır ki çalışanlar bunun doğruluğunu biliyordur. İnsan Kaynakları konusunda uzman bir kuruluş olan Değişim Dinamikleri Yönetim Merkezi Başkanı Süleyman Erdemir  Kurumlarda 'YALAKALIK' denilen davranış modelleri terfi aracı oluyorsa o şirketin kurumsallığının sorgulanması gerektiğini ifade ediyor. Günümüz iş yaşamında Kurumsallık olgusu da büyük ölçüde yıprandı. Bazıları Kurumsallığın mümkün olan her yerde şirket logosunun ve renklerini kullanmak olarak yorumluyor gibi.

ZİNCİRLEME  YALAKALIK.

Bu paragrafa Walt Whitman’ın  bir sözü ile başlayalım. “Hiçbir hayvan kendi türünden birinin önünde diz çökmez" Evet bu sözü içimize sindirdikten sonra aşağıdaki anlatımı herkese daha anlamlı gelecektir.  Şöyle düşünelim.(  A  ) şirketin tepesinde oturan olsun. ( B )’ de ise bir takım insanlar bulunsun ama ( C )  kutusunda  kurumda hâkimi mutlak olarak isimlendirilen  ( A ) ‘nın YALAKASI oturadursun. Bu ( C ) kutusunda adı yazan YALAKANIN  altında ise ( G,U,V,Z ) vb..yöneticiler çalışsınlar. Sistem nasıl mı çalışacak? ( C ) bütün sanatsal kabiliyetlerini ortaya koyarak ( A )’nın YALAKASI olma görevini layıklı ile hatta istenilenin üzerinde bir performansla yapacak  ( G,U,V,Z) deki görevliler ise yalakalık zincirinin kendilerini önemli sayan bir halkası olarak ( C ) ‘nin YALAKALIĞINI tüm kalpleri ile yürüteceklerdir..Zaman için de ise, bu YALAKALIĞIN kendilerine ne şekilde yol, su ve elektrik olarak döneceğini bildiklerinden  bu işin gönüllüsü olacaklardır.  İsteyen, istediğine, istediği kadar YALAKALIK yapsın bize ne ki demeniz tabii ki mümkün. Konunun herkesi ilgilendiren kısmına gelelim şimdi. Önce  ( G,U,V, Z ) şirkete ne zaman girdiklerine bir bakın. Sistem içindeki yükselişlerini inceleyin ve de şirketteki normal personel yükselme trendi ile (  G, U, V ve Z )’nin sıçramalarını kıyaslayın. ( Diğer husular ile akçeli konulara girmiyorum ama bunlara da bakmakta büyük fayda var ). İşte müteselsil YALAKALIK budur ve böyle işler. Keyfiliğe dayalı bir sistemin en başarılı uygulayıcıları da muhtemelen bizim sektörümüzdedir. Ve de güçlüdürler, Onların gücü tepelerin zafiyetinden kaynaklanır. Bundan ve YALAKALIKTAN oluşan gücünü kendisinin ve etrafındaki YALAKALARIN lehine kullanırlar.Etrafınıza bir bakın. Bu tarifleme kime uyuyor. Eğer üç, dört  değişik şirket mensubu bizde bu iş aynen böyle derse şaşırmayacağım ve bu hastalığın ne denli yaygın olduğunu biz kez daha anlayacağım.

PADİŞAH EFENDİMİZ KENDİSİNE DALKAVUK ARARMIŞ.

 Başvuranlarla bire bir görüşüp onlara hep “ yahu sen hiç Dalkavuğa benzemiyorsun “diyerek söze başlamış. Hepsinden aldığı cevap “ evet padişahım ben hiç DALKAVUĞA benzemem “ şeklindeymiş. Padişah bu cevabı aldığı her adayı elemiş. Sıra sonuncuya gelmiş.. Padişahın “ Gel bakalım, demek sen DALKAVUKSUN” sözünü aday “ Evet padişahım ben bir DALKAVUĞUM “şeklinde cevaplamış. Padişahın     “ İyide sen pek bir DALKAVUĞA da benzemiyorsun “ diye yönelttiği sualin cevabı ise “ Evet, padişahım ben hiç DALKAVUĞA benzemem “ şeklinde olmuş. Herkes Padişahın bu adayı da beğenmediğini diye düşünürken “ Dur bir daha bakayım sana , yahu  evet sen biraz DALKAVUĞA benziyorsun” sözü ile konuşmasını sürdürmüş Padişah.. Aday Padişahı “ Öyledir Padişahım Devletlüm,hakkı aliniz var ben biraz DALKAVUĞA benzerim” şeklinde cevaplamış. Ve Dalkavuk adayı saray kadrosuna alınmış.İşte bu günün YALAKALARINDAN  beklenen ve onların yaptıkları da tam olarak budur.

KALİTELİ BİR YALAKANIN  ÖNCE ZEKİ OLMASI GEREKİR.

Evet; görünen de bu. Yukarıdaki örnekte bunu doğruluyor.  Ancak anlayamadığım ve beni hep şaşırtmış olan husus hayatta gördüğüm, tanıdığım en büyük YALAKANIN su katılmamış bir aptal olması. Bu realite bir önceki varsayımı köreltiyor gibi.  Kime ne söylediğini unutup kısa bir süre sonra aynı insana söylediğinin tam tersini söylemesi vb. özellikleri de cabası. Bunu kendime bir türlü izah edemedim.

HER KUŞ KENDİ TÜRÜ İLE UÇAR.

YALAKA zihniyetin YALAKALIĞINI yaptığı yöneticinin uçarken yarattığı hava akımına kendini kaptırarak onu takip ettiği de bir hakikat. Başlıktaki söz doğru tabii ki siz hiç leylek sürüsüne karışarak onlarla birlikte uçan bir güvercin duydunuz mu?. Bu sözü konumuza uyarlarsak bir şirketteki tüm YALAKALAR birlikte icra-i sanat eylerler anlamı çıkar. Oysaki aynı kurumdaki YALAKALAR sanki rakipler. Düşmandırlar birbirlerine sözü abartılı olmaz. Eğer YALAKALIK yapılan  insan örneğin bir Genel Müdürse ve de mevcut  YALAKALARDAN biri bu zat’ın falan YALAKAYA kendisinden daha yakın olduğunu hissederse ortalık karışacak demektir. Aşırı kıskançtırlar. Biz bu durumu hissedip, gözlemlemiş ve de vardığımız sonucu doğrulayacak davranış ve konuşmalara bir dönem şahit olmuş ve çok gülmüştük..

KOLTUĞUNUN ALTINDA YALAKA BESLEYENLER.

Acaba yanında bir veya bir çok YALAKA bulundurmak bazıları için bir ihtiyaç mı?Birini incelemiştik. Yaşamının her döneminde yanında bu zihniyette birini bulundurma ihtiyacını hisseden biriydi. Sürekli methedilmek, alkışlanmak, yanlışlarını doğru olarak anlatacak kişiliksizleri yamacında barındırmak ve onların sisteme verdikleri zararı ve diğer çalışanların onlara karşı duyduğu  kin ve nefreti görmezden gelerek bu tutumunu her şeye rağmen sürdürenlerin ruhsal ve zihinsel bir gereksinimi olmalı.  İşte bu noktada “ HER KUŞ KENDİ TÜRÜ İLE UÇAR ” sözünü düşünmek ve değerlendirmek gerekli. Demek ki türleri aynıymış sözü bu durum için de  uygun olur mu? Her ne ise, belli ki her ikisi de bir zafiyet göstergesi. YALAKALIK yapılan kişinin de bu oluşuma büyük katkısının bulunduğu da bir gerçek. Sonuçta YALAKALIK yapan kendi ihtiyaçlarını sağlarken, onunda ruhsal  gereksinimlerini karşılamıyor mu ? Hangisi daha zavallıdır bilemem?

YALAKALIK NASIL GELİŞİR. HANGİ ÜNVANLARDA NEDEN YOĞUNLAŞIR.

Örneği gören ve görev yaptıkları şirketten beklentilerini alamayan çalışanlar, yukarıdaki örneği görünce ne yapsınlar istersiniz ki? Demek ki bu yöntem etkiliymiş diye düşünüp staja başlarlar. Hiç düşündünüzmü? Yönetici kesimin de patronlardan bir takım beklentileri var mutlak. Kendileri için beklentilerinin dörtte birini bile çalışanlardan esirgerler. Olumsuz uygulamalarda ise çalışana patronun kendilerine yaptığının bir kaç mislini çalışanlara yansıtırlar. Bunun nedeni yaranma duygusundan öte değil. Bir de şöyle düşünelim, alt seviyede bir çalışanının aylık geliri 1500 TL diyelim.  Bir yöneticinin ise 8000 TL gelirinin olduğunu farz edelim. İnsan yapısı bu iki gelirin hangisinden kolay vazgeçer? Bana göre alt seviyedeki çalışanının 1500 TL aylık gelirden vazgeçmesi daha kolay. Sistem içerisinde 8000 TL aylık gelirin sürekliliğini sağlamanın en kolay yönteminin örneği gözlerinin önünde olan yöneticinin ise YALAKALIK yapmaktan başka çıkar yolu maalesef yok. Bu günün şartlarında bunu ne kadar normal karşılarsınız bilemem. Bu türler, siyaha, patron istedi diye beyaz demeyi, bir üst istedi diye hiçbir hatası olmayan alt seviyedeki yöneticinin şirketten atılmasına sessiz kalmayı, gıyabında o yöneticinin mizahi hikâyelerini ballandıra ballandıra anlatıp söz konusu insanı görünce herkesin önünde iki büklüm olmayı içine sindirebiliyor demek ki. Eh bundan sonra da çalışanlardan saygı beklemek ne denli mümkün, onu da bilemem. Aslında bu türlere çalışanın sevgi ve saygısından ziyade patronun onun sırtını sıvazlamasının daha gerekli olduğu mutlak.

TABİİ Kİ TÜM BU ANLATIMDAN TENZİH ETMEM GEREKEN DEĞERLİ YÖNETİCİ ARKADAŞLARIMIZ DA MEVCUT.ONLARA SAYGILAR SUNUYORUM.

Siz yine de bakmayın YALAKA KOYUNUN KASABIN KESKİN BIÇAĞINI ÖVDÜĞÜNE. O yalaka pekala bilir ki, o bıçak şimdilikte olsa kendisini kesmeyecektir. Diğer çalışanlar için kendisi tarafından bilenmiş ve kasabın eline verilmiştir.  Tabii kasapta bizzat kendisi değilse.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

04
Kasım
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.