Çanakkale Haber

İktidar,Tekalifi Milliye kararlarını Vatandaşa Değil Borçlarını sildiği yandaşa hatırlatmalıdr

GÜNCEL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.04.2020 - 17:18, Güncelleme: 09.04.2020 - 17:18 2105+ kez okundu.
 

İktidar,Tekalifi Milliye kararlarını Vatandaşa Değil Borçlarını sildiği yandaşa hatırlatmalıdr

Önceki hükümetlere dönük eleştiri konusu yaptığı hemen her şey kendi başına da gelen iktidarın, bu kez eleştiri yerine Tekâlifi Milliye Kararlarına atıf yapması gündemdeki yerini koruyor. İktidarın, Koronavirüs Salgını sonrasında yardım toplama kampanyası başlatırken İstiklal Savaşı’mızın Başkomutanı ve Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlaması son derece önemli ve anlamlıdır. Oysa Tekâlifi Milliye Emirleri, karşılıksız bağış, hibe veya yardım değil, bedeli sonradan ödenmek üzere alınan zorunlu borçtu. 1921’de alınan Tekâlifi Milliye borçlarının yüzde 72,3’ü 1923 yılında, geriye kalan borçlar da 1929 sonuna ve son kuruşuna kadar hak sahiplerine ödenmiştir. Türk İstiklal Savaşı’nın seferberlik şartlarıyla bu günkü şartlar aynı olmadığı gibi, başlatılan yardım kampanyasının da Tekâlifi Milliye Kararları ile fazla bir benzerliği yoktur. İktidar Tekâlifi Milliye Kararları ile bugün arasında ille de bir benzerlik kuracaksa; uçulmayan havalimanları, geçilmeyen köprü, tünel ve otoyollara garanti kapsamında yapılacak ödemeleri, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in önerdiği gibi mücbir sebep göstererek ertelemelidir. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan uçuş, geçiş ve her türlü müşteri garantili bu ucube Yap İşlet Devret sistemine son verilmeli, Tekâlifi Milliye Kararları öncelikle bu seçilmiş, korunmuş ve vergi borçları defalarca silinmiş bu garantici yandaşlara hatırlatılmalıdır. Millete küfretmesiyle bilinen ve iktidardan aldığı ihalelerin bedeli 20 Milyar lirayı bulan bir işadamının silinen vergi borcu bile 2 Milyar liranın üzerindedir ve bugünkü kampanyada toplanan paradan kat be kat fazladır. İktidar Tekâlifi Milliye Kararları ile hatırladığı Atatürk’ü üretim, yatırım ve tasarruf ekonomisi konusunda örnek almalı, her bir kuruşun yerli yerinde harcanmasına özen göstermelidir. Genel Başkanımızın da ısrarla vurguladığı gibi behemehâl üretim ekonomisine geçilmelidir. 18 Yıl boyunca tüketim ekonomisine ve betona yatırım yapan iktidarın Koronavirüs salgını ve sarsıntısı nedeniyle üretim ekonomisini hatırlamış olmasından dolayı da İYİ Parti olarak büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İSRAFA SON VERİLMELİ, TASARRUF SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALIDIR İktidarın Tekâlifi Milliye Kararları vesilesiyle Atatürk’ü hatırlaması ve dayanışma babında örnek alması elbette önemlidir. Ancak iktidardan esas beklenen; “itibardan tasarruf olmaz” safsatasını bir kenara bırakıp, israfa, savurganlığa ve lüks harcamalara son vermesidir. Cumhurbaşkanlığı’nın 13 Uçağı; yazlık, kışlık, mevsimlik sarayları; her biri milyon dolarlık araçları olduğu bir dönemde bu iktidar, bu milletten tutumlu olmasını, tasarruf yapmasını ve israf etmemesini hangi yüzle isteyecektir? Ülkemiz ekonomik olarak zor durumdaysa ki zor durumda, o takdirde yapılması gereken, devletten yani kamudan başlamak üzere israfa son verip, tasarruf seferberliği başlatmaktır. YARDIMLAR ÜZERİNDEN AYRIŞMA; MİLLİ BİRLİĞE ZARAR VERİYOR Ekonomi büyük oranda durma noktasına gelmiş, esnaf, çiftçi, yevmiyeci, üretici, işsiz ve toplumun önemli bir kesimi yardıma muhtaç hale gelmiştir. Elbette ki Koronavirüs Salgını nedeniyle ülke olarak bir seferberlik halindeyiz, salgına karşı bir savaş veriyoruz ve milletçe dayanışma içinde olmalıyız. Ancak yardımlar üzerinden ayrımcılık ve ayrışma bu millete bu zamanda yapılacak en büyük kötülüktür. Ülke, yıllar yılı iktidarın hatalı politikaları yüzünden kamplaşmış ve kutuplaşmışken, yapılması gereken iktidarı ve muhalefetiyle anlaşmak, uzlaşmak ve salgını el birliği ile bertaraf etmektir. HÜKÜMET YARDIM TOPLASIN, BELEDİYELER ŞARTSIZ BAĞIŞ TOPLASIN, MİLLET MAĞDUR OLMASIN! Yardımlaşmada gaye mümkün olan azami yardım ve bağışı toplamak ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmak olmalı, her kurum ve kuruluş kendi hitap ettiği kitleleri harekete geçirecek bir strateji takip etmelidir. Vatandaşa yapılacak yardımlarda; hükümet, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları iş bölümü yapmalı, ama yardımlaşırken bile kamplaşma, kutuplaşma ve ötekileştirmeye meydan verilmemelidir. Hükümetin, belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının yardım kampanyaları kendi mecralarında yürümeli; hükümet yardım, belediyeler ve STK’lar şartsız bağış toplamalı ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmalı, millet mağdur edilmemelidir. Hükümet, Belediyelere yapılan şartsız bağışları yardım kategorisine sokup engellememeli, iktidar muhalefet ayrımı gözetmeden, bütün belediyeler ve hükümet el ele vermeli, vatandaşın derdine derman olmalıdır. “HESABA BAKİREM HAC LAZIM OLMUŞ, CÜZDANA BAKİREM ZEKÂTA MUHTAÇ” Gönüllülük esasına dayanması gereken yardım kampanyalarının özellikle kamuda adeta zorunlu gibi maaşlardan kesinti yöntemiyle toplanması kabul edilemez. Önceki iktidarlara “memuruna maaş ödeyemeyecek durumdaydılar” iftirasını atanlar, bugün zaten geçim sıkıntısı çeken memurlardan zorunlu yardım bekleyemezler. Sayın Cumhurbaşkanı Mart ayı başında TBMM’de yaptığı grup konuşmasında Suriyeli mülteciler için “40 milyar doları bu işte harcayan Türkiye, evelallah bir 40 daha harcar”, yani paramız ve imkânımız var diyordu. Oysa savaş, olağanüstü hal ve kara günler için ayrılan Merkez Bankası “ihtiyat akçesini” bile harcayan iktidarın bu konudaki inandırıcılığı ne yazık ki kâğıt üzerinde bile kalmamıştır. İktidarın hesabı ve devletin hazinesinin durumu, Hacca gitmek isteyen, ama yeterli imkânı olmayan bir Erzurumlu kardeşimizin kıssasında olduğu gibidir: “Hesaba bakirem Hac lazım olmuş, cüzdana bakirem zekâta muhtaç!” YA TÜM BELEDİYELERİ KUCAKLAYIN; YA DA BELEDİYELERİNİZE KENDİ PARTİ BİNANIZDAN BAĞLANIN Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, Tarabya’da bulunan Cumhurbaşkanlığına ait Huber Köşkü’nden video konferansla partili belediye başkanlarına seslenmiş, kendi belediyelerini övmüş ve bu durum basına yansımıştı. Cumhurbaşkanı kendi belediyelerini övebilir, ancak Cumhurbaşkanlığına ait bir mekândan video konferans yaparken aynı anda ya muhalefet belediyelerine de bağlanmalı, ya da sadece kendi belediyelerine bağlanacaksa kendi parti binalarından bağlanmalıdır. Bu tür partizan yaklaşımlar, bu ucube sistemin “Parti Devleti”ne dönüşmeye başladığını açıkça ortaya koymuş, referandum sürecindeki öngörü ve uyarılarımızı maalesef haklı çıkarmıştır. Sayın Cumhurbaşkanın iktidar muhalefet ayrımının ortadan kalkması gereken küresel Koronavirüs Salgını şartlarında sergilediği bu tavırlar, milletimiz tarafından ayrımcılık olarak telakki edilmekte, muhalefet belediyelerinin bağış kampanyalarının engellenmesi de millet hafızasında not edilmektedir. TAKSİT TAKSİT KARANTİNA OLMAZ; RADİKAL ÖNLEMLER ALINMALI, SALGININ BELİ KIRILMALIDIR Sağlık Bakanlığı ve birkaç kurum hariç, iktidar küresel Koronavirüs Salgını tedbirlerinde oldukça geriden gelmekte, bir türlü gündemi yakalayamamaktadır. Hatırlanacağı üzere İYİ Parti’nin ta 30 Ocak tarihinde verdiği “Koronavirüs salgınına ilişkin gerekli tedbirlerin alınması ve TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulması” konulu araştırma önergesi iktidar tarafından reddedilmişti. Sayın Genel Başkanımız da 11 Şubat tarihli konuşmasında salgına dikkat çekerek gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını önermişti. Sayın Genel Başkanımız ve İYİ Parti sözcülerinin teklifleri olan İl Pandemi Kurullarının bir an önce kurulması, Tüm illere dönük karantina uygulaması, başta İstanbul ve ihtiyaç duyulan yerlerde sahra hastaneleri kurulması tedbirleri son derece gecikmeli olarak alınmıştır. Karantina taksit taksit değil, aynı anda olmalı, öncelikle salgının yayılması önlenmeli, en radikal tedbirler cesaretle alınmalı, salgının beli kırılmalıdır. İktidarın teklif ve tavsiyelerimizi gecikmeli de olsa dikkate almasından dolayı memnunuz ancak, zamanın aleyhimize işlediği ve gecikilen her sürenin can kayıplarını artırdığı unutulmamalıdır. EVLERDE İNTERNET ÜCRETSİZ OLMALI, SAĞLIKTA ŞİDDET SON BULMALI Vatandaşlarımızın vergi, SGK, kredi, kredi kartı, elektrik, su, telefon, internet vb. borçlarına erteleme döneminde faiz işletilmemeli, büyükşehirlerde ön ödemeli yani kartlı su ve doğalgaz sayacı olan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi için de gerekli tedbirler alınmalıdır. Üniversiteliler dâhil, milyonlarca öğrencinin internet üzerinden uzaktan eğitim gördüğü bu dönem sonuna kadar konutlar için internet ücretsiz olmalıdır. Tüm bakanlıklar, Sağlık Bakanlığı’nda olduğu gibi Bilim Kurulları oluşturmalı ve bilime kulak vermeli; kararlar tek akılla değil, ortak akılla alınmalıdır. Sağlık çalışanlarını alkışlatmak yetmez! Sadece Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri sınıfına değil tüm sağlık çalışanlarının ek ödemeleri tavandan yapılmalı, makam ve temsil tazminatları artırılmalı ve ek göstergeleri yükseltilmelidir. En önemlisi, sırf teklif muhalefetten geldi diye hafta içinde TBMM Genel Kurulu’nda gündeme alınması reddedilen Sağlıkta Şiddet Yasası teklifimiz, bu kez iktidar tarafından verilmiştir. Teklif kimden gelirse gelsin destekleyeceğiz; biz sözümüzün arkasındayız ve kahraman sağlık çalışanlarımızın yanındayız. Alınacak kararlar ve çıkarılacak düzenlemelerle ilgili İYİ Parti olarak her türlü desteği vereceğimizi Sayın Genel Başkanımız ve parti sözcülerimiz defalarca belirttiler, bir kez daha ifade ediyoruz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in de teklif ve ifade ettiği gibi parti liderleri düzenli olarak bilgilendirilmeli, teklifleri dikkate alınmalı, liderler bir araya gelmeli, iktidarı ve muhalefeti ile verilecek birlik ve beraberlik görüntüsünün bütün toplum kesimlerine dalga dalga yayılacağı; yardımlaşma, birlik ve dayanışma ruhunu daha da pekiştireceği göz ardı edilmemelidir. Ülkemizin, milletimizin ve bütün insanlığın Koronavirüs salgınından bir an önce kurtulmasını Yüce Allah’tan diliyor, vatandaşlarımızın alınan kararlara titizlikle uymalarını ve evde kalmalarını temenni ediyorum. Koray AYDIN İYİ Parti Teşkilat Başkanı Ankara Milletvekili
Önceki hükümetlere dönük eleştiri konusu yaptığı hemen her şey kendi başına da gelen iktidarın, bu kez eleştiri yerine Tekâlifi Milliye Kararlarına atıf yapması gündemdeki yerini koruyor. İktidarın, Koronavirüs Salgını sonrasında yardım toplama kampanyası başlatırken İstiklal Savaşı’mızın Başkomutanı ve Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlaması son derece önemli ve anlamlıdır. Oysa Tekâlifi Milliye Emirleri, karşılıksız bağış, hibe veya yardım değil, bedeli sonradan ödenmek üzere alınan zorunlu borçtu. 1921’de alınan Tekâlifi Milliye borçlarının yüzde 72,3’ü 1923 yılında, geriye kalan borçlar da 1929 sonuna ve son kuruşuna kadar hak sahiplerine ödenmiştir. Türk İstiklal Savaşı’nın seferberlik şartlarıyla bu günkü şartlar aynı olmadığı gibi, başlatılan yardım kampanyasının da Tekâlifi Milliye Kararları ile fazla bir benzerliği yoktur. İktidar Tekâlifi Milliye Kararları ile bugün arasında ille de bir benzerlik kuracaksa; uçulmayan havalimanları, geçilmeyen köprü, tünel ve otoyollara garanti kapsamında yapılacak ödemeleri, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in önerdiği gibi mücbir sebep göstererek ertelemelidir. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan uçuş, geçiş ve her türlü müşteri garantili bu ucube Yap İşlet Devret sistemine son verilmeli, Tekâlifi Milliye Kararları öncelikle bu seçilmiş, korunmuş ve vergi borçları defalarca silinmiş bu garantici yandaşlara hatırlatılmalıdır. Millete küfretmesiyle bilinen ve iktidardan aldığı ihalelerin bedeli 20 Milyar lirayı bulan bir işadamının silinen vergi borcu bile 2 Milyar liranın üzerindedir ve bugünkü kampanyada toplanan paradan kat be kat fazladır. İktidar Tekâlifi Milliye Kararları ile hatırladığı Atatürk’ü üretim, yatırım ve tasarruf ekonomisi konusunda örnek almalı, her bir kuruşun yerli yerinde harcanmasına özen göstermelidir. Genel Başkanımızın da ısrarla vurguladığı gibi behemehâl üretim ekonomisine geçilmelidir. 18 Yıl boyunca tüketim ekonomisine ve betona yatırım yapan iktidarın Koronavirüs salgını ve sarsıntısı nedeniyle üretim ekonomisini hatırlamış olmasından dolayı da İYİ Parti olarak büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İSRAFA SON VERİLMELİ, TASARRUF SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALIDIR İktidarın Tekâlifi Milliye Kararları vesilesiyle Atatürk’ü hatırlaması ve dayanışma babında örnek alması elbette önemlidir. Ancak iktidardan esas beklenen; “itibardan tasarruf olmaz” safsatasını bir kenara bırakıp, israfa, savurganlığa ve lüks harcamalara son vermesidir. Cumhurbaşkanlığı’nın 13 Uçağı; yazlık, kışlık, mevsimlik sarayları; her biri milyon dolarlık araçları olduğu bir dönemde bu iktidar, bu milletten tutumlu olmasını, tasarruf yapmasını ve israf etmemesini hangi yüzle isteyecektir? Ülkemiz ekonomik olarak zor durumdaysa ki zor durumda, o takdirde yapılması gereken, devletten yani kamudan başlamak üzere israfa son verip, tasarruf seferberliği başlatmaktır. YARDIMLAR ÜZERİNDEN AYRIŞMA; MİLLİ BİRLİĞE ZARAR VERİYOR Ekonomi büyük oranda durma noktasına gelmiş, esnaf, çiftçi, yevmiyeci, üretici, işsiz ve toplumun önemli bir kesimi yardıma muhtaç hale gelmiştir. Elbette ki Koronavirüs Salgını nedeniyle ülke olarak bir seferberlik halindeyiz, salgına karşı bir savaş veriyoruz ve milletçe dayanışma içinde olmalıyız. Ancak yardımlar üzerinden ayrımcılık ve ayrışma bu millete bu zamanda yapılacak en büyük kötülüktür. Ülke, yıllar yılı iktidarın hatalı politikaları yüzünden kamplaşmış ve kutuplaşmışken, yapılması gereken iktidarı ve muhalefetiyle anlaşmak, uzlaşmak ve salgını el birliği ile bertaraf etmektir. HÜKÜMET YARDIM TOPLASIN, BELEDİYELER ŞARTSIZ BAĞIŞ TOPLASIN, MİLLET MAĞDUR OLMASIN! Yardımlaşmada gaye mümkün olan azami yardım ve bağışı toplamak ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmak olmalı, her kurum ve kuruluş kendi hitap ettiği kitleleri harekete geçirecek bir strateji takip etmelidir. Vatandaşa yapılacak yardımlarda; hükümet, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları iş bölümü yapmalı, ama yardımlaşırken bile kamplaşma, kutuplaşma ve ötekileştirmeye meydan verilmemelidir. Hükümetin, belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının yardım kampanyaları kendi mecralarında yürümeli; hükümet yardım, belediyeler ve STK’lar şartsız bağış toplamalı ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmalı, millet mağdur edilmemelidir. Hükümet, Belediyelere yapılan şartsız bağışları yardım kategorisine sokup engellememeli, iktidar muhalefet ayrımı gözetmeden, bütün belediyeler ve hükümet el ele vermeli, vatandaşın derdine derman olmalıdır. “HESABA BAKİREM HAC LAZIM OLMUŞ, CÜZDANA BAKİREM ZEKÂTA MUHTAÇ” Gönüllülük esasına dayanması gereken yardım kampanyalarının özellikle kamuda adeta zorunlu gibi maaşlardan kesinti yöntemiyle toplanması kabul edilemez. Önceki iktidarlara “memuruna maaş ödeyemeyecek durumdaydılar” iftirasını atanlar, bugün zaten geçim sıkıntısı çeken memurlardan zorunlu yardım bekleyemezler. Sayın Cumhurbaşkanı Mart ayı başında TBMM’de yaptığı grup konuşmasında Suriyeli mülteciler için “40 milyar doları bu işte harcayan Türkiye, evelallah bir 40 daha harcar”, yani paramız ve imkânımız var diyordu. Oysa savaş, olağanüstü hal ve kara günler için ayrılan Merkez Bankası “ihtiyat akçesini” bile harcayan iktidarın bu konudaki inandırıcılığı ne yazık ki kâğıt üzerinde bile kalmamıştır. İktidarın hesabı ve devletin hazinesinin durumu, Hacca gitmek isteyen, ama yeterli imkânı olmayan bir Erzurumlu kardeşimizin kıssasında olduğu gibidir: “Hesaba bakirem Hac lazım olmuş, cüzdana bakirem zekâta muhtaç!” YA TÜM BELEDİYELERİ KUCAKLAYIN; YA DA BELEDİYELERİNİZE KENDİ PARTİ BİNANIZDAN BAĞLANIN Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, Tarabya’da bulunan Cumhurbaşkanlığına ait Huber Köşkü’nden video konferansla partili belediye başkanlarına seslenmiş, kendi belediyelerini övmüş ve bu durum basına yansımıştı. Cumhurbaşkanı kendi belediyelerini övebilir, ancak Cumhurbaşkanlığına ait bir mekândan video konferans yaparken aynı anda ya muhalefet belediyelerine de bağlanmalı, ya da sadece kendi belediyelerine bağlanacaksa kendi parti binalarından bağlanmalıdır. Bu tür partizan yaklaşımlar, bu ucube sistemin “Parti Devleti”ne dönüşmeye başladığını açıkça ortaya koymuş, referandum sürecindeki öngörü ve uyarılarımızı maalesef haklı çıkarmıştır. Sayın Cumhurbaşkanın iktidar muhalefet ayrımının ortadan kalkması gereken küresel Koronavirüs Salgını şartlarında sergilediği bu tavırlar, milletimiz tarafından ayrımcılık olarak telakki edilmekte, muhalefet belediyelerinin bağış kampanyalarının engellenmesi de millet hafızasında not edilmektedir. TAKSİT TAKSİT KARANTİNA OLMAZ; RADİKAL ÖNLEMLER ALINMALI, SALGININ BELİ KIRILMALIDIR Sağlık Bakanlığı ve birkaç kurum hariç, iktidar küresel Koronavirüs Salgını tedbirlerinde oldukça geriden gelmekte, bir türlü gündemi yakalayamamaktadır. Hatırlanacağı üzere İYİ Parti’nin ta 30 Ocak tarihinde verdiği “Koronavirüs salgınına ilişkin gerekli tedbirlerin alınması ve TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulması” konulu araştırma önergesi iktidar tarafından reddedilmişti. Sayın Genel Başkanımız da 11 Şubat tarihli konuşmasında salgına dikkat çekerek gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını önermişti. Sayın Genel Başkanımız ve İYİ Parti sözcülerinin teklifleri olan İl Pandemi Kurullarının bir an önce kurulması, Tüm illere dönük karantina uygulaması, başta İstanbul ve ihtiyaç duyulan yerlerde sahra hastaneleri kurulması tedbirleri son derece gecikmeli olarak alınmıştır. Karantina taksit taksit değil, aynı anda olmalı, öncelikle salgının yayılması önlenmeli, en radikal tedbirler cesaretle alınmalı, salgının beli kırılmalıdır. İktidarın teklif ve tavsiyelerimizi gecikmeli de olsa dikkate almasından dolayı memnunuz ancak, zamanın aleyhimize işlediği ve gecikilen her sürenin can kayıplarını artırdığı unutulmamalıdır. EVLERDE İNTERNET ÜCRETSİZ OLMALI, SAĞLIKTA ŞİDDET SON BULMALI Vatandaşlarımızın vergi, SGK, kredi, kredi kartı, elektrik, su, telefon, internet vb. borçlarına erteleme döneminde faiz işletilmemeli, büyükşehirlerde ön ödemeli yani kartlı su ve doğalgaz sayacı olan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi için de gerekli tedbirler alınmalıdır. Üniversiteliler dâhil, milyonlarca öğrencinin internet üzerinden uzaktan eğitim gördüğü bu dönem sonuna kadar konutlar için internet ücretsiz olmalıdır. Tüm bakanlıklar, Sağlık Bakanlığı’nda olduğu gibi Bilim Kurulları oluşturmalı ve bilime kulak vermeli; kararlar tek akılla değil, ortak akılla alınmalıdır. Sağlık çalışanlarını alkışlatmak yetmez! Sadece Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri sınıfına değil tüm sağlık çalışanlarının ek ödemeleri tavandan yapılmalı, makam ve temsil tazminatları artırılmalı ve ek göstergeleri yükseltilmelidir. En önemlisi, sırf teklif muhalefetten geldi diye hafta içinde TBMM Genel Kurulu’nda gündeme alınması reddedilen Sağlıkta Şiddet Yasası teklifimiz, bu kez iktidar tarafından verilmiştir. Teklif kimden gelirse gelsin destekleyeceğiz; biz sözümüzün arkasındayız ve kahraman sağlık çalışanlarımızın yanındayız. Alınacak kararlar ve çıkarılacak düzenlemelerle ilgili İYİ Parti olarak her türlü desteği vereceğimizi Sayın Genel Başkanımız ve parti sözcülerimiz defalarca belirttiler, bir kez daha ifade ediyoruz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in de teklif ve ifade ettiği gibi parti liderleri düzenli olarak bilgilendirilmeli, teklifleri dikkate alınmalı, liderler bir araya gelmeli, iktidarı ve muhalefeti ile verilecek birlik ve beraberlik görüntüsünün bütün toplum kesimlerine dalga dalga yayılacağı; yardımlaşma, birlik ve dayanışma ruhunu daha da pekiştireceği göz ardı edilmemelidir. Ülkemizin, milletimizin ve bütün insanlığın Koronavirüs salgınından bir an önce kurtulmasını Yüce Allah’tan diliyor, vatandaşlarımızın alınan kararlara titizlikle uymalarını ve evde kalmalarını temenni ediyorum. Koray AYDIN İYİ Parti Teşkilat Başkanı Ankara Milletvekili
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.