Çanakkale Haber

Turgut ÖZKUL
Köşe Yazarı
Turgut ÖZKUL
 

29 EKİM TÜRK’ÜN BAYRAMIDIR ‘’ÇOCUK’’!

O, ‘çocuk’ diye seslenirdi çevresindeki yakın insanlara. İçindeki ‘Çocuk Mustafa’yı hiç öldürmemişti. Onunla dertleşirdi. Yalnızdı. Çünkü Kurtuluş Savaşı’na birlikte başladığı yakın arkadaşları bile sıra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim biçiminin cumhuriyet olacağına karar verileceği anda yanında olamamışlardı. Hatta onu vazgeçirmeye çalışmışlardı. Ama o yılmadı. Kararlılığı, bilge kişiliği ve onurlu duruşu ile bize cumhuriyet yönetimini kazandırdı. İçindeki ölmeyen çocuk ve Türk Milleti’ne karşı olan sevgisi onu Türk Milleti’nin gönlünde başköşeye yerleştirdi. Türk Milleti’nin Atatürk’e olan sevgisi ve saygısı esasında onun Türklük bilincini merkeze alan, Türk’ü onurlandıran duruşundan kaynaklanmaktadır. Yine Atatürk’e karşı yapılan düşmanca saldırıların ve hakaretlerin kaynağında da Türk Milleti’ne ve Türklük bilincine karşı oluşun izleri görülmektedir. Kısacası Atatürk’e olan düşmanlıkları Türk’e olan düşmanlıklarından kaynaklanmaktadır. Atatürk, Anadolu’da Türk İstiklal Mücadelesi’ni yaparken sadece dış düşmana karşı yapmadı bu mücadeleyi. Aynı zamanda emperyalizmin işbirlikçileri iç düşmanlara karşı da bu mücadeleyi özveriyle sürdürdü. Her iki cephede birden yılmadan mücadele ederek zafere ulaştı. İşte bu zafere katlanamayan, dün acı bir zehir gibi içmek zorunda kalan iç düşmanların torunları bugün uygun ortamı bulduklarından semirtilip, şımartılarak o yenilginin intikamını almak için harekete geçirilmiştir. Esasında dünkü düşmanlarımızla bugünkü düşmanlarımızın zihniyeti ve planları aynıdır.  Son yıllarda cumhuriyetin bütün değerlerine ve kurumlarına karşı yapılan saldırıların altında bu geçmişten gelen düşmanlık anlayışı yapmaktadır. Bu saldırılar planlı ve programlı olarak şiddeti her gün daha da artarak devam etmektedir. Önceleri tek tük, cılız saldırılar halinde başlayan bu saldırılar devletin otoritesinin tek elde toplanması ile şiddeti daha da artarak adeta bir karşı devrim şekline dönüşmektedir. Zaten amaç da budur. Yapılan her saldırı ve karşı hareket toplumun tepkisine göre ileri ve geri adımlar atılarak sürdürülmektedir.  Türk Milleti’nin milli değerlerine karşı sürekli ve sistemli bir saldırının olduğunu milli bayram kutlamalarının değersizleştirilmeye çalışılmasından anlıyoruz. 29 Ekim Türk’ün bayramıdır. Kendini Türk hissetmeyenler elbette ki bu bayramı kutlamak istemeyeceklerdir. İstemiyorlar da zaten! Bunu da açık açık dile getirip davranış olarak da yansıtıyorlar. Çeşitli bahanelerle bayram kutlamalarına katılmama, törenleri iptal etme ve erteleme, tasarruf tedbirleri bahane edilerek milli heyecanı diri tutacak uygulamalardan vazgeçme, bayram gösterilerinin toplumun geneline yansımayacak şekilde düzenleme her geçen gün milli heyecanı yok etmeye yönelik davranışlardır. Bu davranışları da ‘Yeni Türkiye’ söylemi adı altında organize etmektedirler. Bu saldırıları, değersizleşmeyi, toplumdaki bozulmayı gördükçe ‘Eski Türkiye’ye bir özlemimiz olmuyor mu, dersiniz? İçimizdeki çocuğu öldürüyorlar. Hayallerimizi öldürüyorlar. Biliyorlar ki içimizdeki çocuk ölürse, hayallerimiz ölürse, geleceğe yönelik umutlarımız da ölür, biz de ölürüz. Merhamet duygumuzu kaybeder, zalimleşiriz. Birbirimizden uzaklaşırız. Sizce uzaklaşmıyor muyuz? Cumhuriyetin getirdiği nimetlerden yararlanarak, cumhuriyetimizi elimizden alıyorlar. Farkında mısınız? Oysaki cumhuriyet; işte bugün yaşadığımız adaletsizliği, her kötülüğün kaynağı cahilliği, insanın insana kulluğunu, bir sınıfın diğer sınıfı sömürmesini, sarayın zulmünü, Allah ile aldatılmamızı yok etmek için ilan edilmişti. Ne yazık ki anlayamadık! Layığımızı bulduk mu dersiniz?
Ekleme Tarihi: 28 Ekim 2017 - Cumartesi
Turgut ÖZKUL

29 EKİM TÜRK’ÜN BAYRAMIDIR ‘’ÇOCUK’’!

O, ‘çocuk’ diye seslenirdi çevresindeki yakın insanlara. İçindeki ‘Çocuk Mustafa’yı hiç öldürmemişti. Onunla dertleşirdi. Yalnızdı. Çünkü Kurtuluş Savaşı’na birlikte başladığı yakın arkadaşları bile sıra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim biçiminin cumhuriyet olacağına karar verileceği anda yanında olamamışlardı. Hatta onu vazgeçirmeye çalışmışlardı. Ama o yılmadı. Kararlılığı, bilge kişiliği ve onurlu duruşu ile bize cumhuriyet yönetimini kazandırdı. İçindeki ölmeyen çocuk ve Türk Milleti’ne karşı olan sevgisi onu Türk Milleti’nin gönlünde başköşeye yerleştirdi.
Türk Milleti’nin Atatürk’e olan sevgisi ve saygısı esasında onun Türklük bilincini merkeze alan, Türk’ü onurlandıran duruşundan kaynaklanmaktadır. Yine Atatürk’e karşı yapılan düşmanca saldırıların ve hakaretlerin kaynağında da Türk Milleti’ne ve Türklük bilincine karşı oluşun izleri görülmektedir. Kısacası Atatürk’e olan düşmanlıkları Türk’e olan düşmanlıklarından kaynaklanmaktadır.
Atatürk, Anadolu’da Türk İstiklal Mücadelesi’ni yaparken sadece dış düşmana karşı yapmadı bu mücadeleyi. Aynı zamanda emperyalizmin işbirlikçileri iç düşmanlara karşı da bu mücadeleyi özveriyle sürdürdü. Her iki cephede birden yılmadan mücadele ederek zafere ulaştı. İşte bu zafere katlanamayan, dün acı bir zehir gibi içmek zorunda kalan iç düşmanların torunları bugün uygun ortamı bulduklarından semirtilip, şımartılarak o yenilginin intikamını almak için harekete geçirilmiştir. Esasında dünkü düşmanlarımızla bugünkü düşmanlarımızın zihniyeti ve planları aynıdır. 
Son yıllarda cumhuriyetin bütün değerlerine ve kurumlarına karşı yapılan saldırıların altında bu geçmişten gelen düşmanlık anlayışı yapmaktadır. Bu saldırılar planlı ve programlı olarak şiddeti her gün daha da artarak devam etmektedir. Önceleri tek tük, cılız saldırılar halinde başlayan bu saldırılar devletin otoritesinin tek elde toplanması ile şiddeti daha da artarak adeta bir karşı devrim şekline dönüşmektedir. Zaten amaç da budur. Yapılan her saldırı ve karşı hareket toplumun tepkisine göre ileri ve geri adımlar atılarak sürdürülmektedir. 
Türk Milleti’nin milli değerlerine karşı sürekli ve sistemli bir saldırının olduğunu milli bayram kutlamalarının değersizleştirilmeye çalışılmasından anlıyoruz. 29 Ekim Türk’ün bayramıdır. Kendini Türk hissetmeyenler elbette ki bu bayramı kutlamak istemeyeceklerdir. İstemiyorlar da zaten! Bunu da açık açık dile getirip davranış olarak da yansıtıyorlar. Çeşitli bahanelerle bayram kutlamalarına katılmama, törenleri iptal etme ve erteleme, tasarruf tedbirleri bahane edilerek milli heyecanı diri tutacak uygulamalardan vazgeçme, bayram gösterilerinin toplumun geneline yansımayacak şekilde düzenleme her geçen gün milli heyecanı yok etmeye yönelik davranışlardır. Bu davranışları da ‘Yeni Türkiye’ söylemi adı altında organize etmektedirler. Bu saldırıları, değersizleşmeyi, toplumdaki bozulmayı gördükçe ‘Eski Türkiye’ye bir özlemimiz olmuyor mu, dersiniz?
İçimizdeki çocuğu öldürüyorlar. Hayallerimizi öldürüyorlar. Biliyorlar ki içimizdeki çocuk ölürse, hayallerimiz ölürse, geleceğe yönelik umutlarımız da ölür, biz de ölürüz. Merhamet duygumuzu kaybeder, zalimleşiriz. Birbirimizden uzaklaşırız. Sizce uzaklaşmıyor muyuz?
Cumhuriyetin getirdiği nimetlerden yararlanarak, cumhuriyetimizi elimizden alıyorlar. Farkında mısınız?
Oysaki cumhuriyet; işte bugün yaşadığımız adaletsizliği, her kötülüğün kaynağı cahilliği, insanın insana kulluğunu, bir sınıfın diğer sınıfı sömürmesini, sarayın zulmünü, Allah ile aldatılmamızı yok etmek için ilan edilmişti.
Ne yazık ki anlayamadık!
Layığımızı bulduk mu dersiniz?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.