Çanakkale Haber

İÇTENCE...
Köşe Yazarı
İÇTENCE...
 

ÇARPIK

Henüz çocukken..  Çarpım tablosunu su gibi ezberleyip,  Logaritmayla delirirken;  O yetmezmiş gibi;  Aynaların ışıkla,  fiziksel kucaklaşmasının etkilerini formüle etmeye çalışırken;   Suyun kimyasına girip,  asit'in turnusol kağıdında alacağı rengi hayretle  gözlemlerken..  Diğer taraftan;  Coğrafya ve tarih bilgilerimizi okul kitaplarımızın yoğun  içeriğine ve derinliğine ek olarak öğretmenlerimiz; Aman çocuklar,  unutmayın!  "Bunuda not alın! " diyerek harita üzerinde bizi bilgilendirirlerdi.    Doğudan-Batıya/ Kuzeyden- Güneye..  Bitki örtüsünden,  toprak zenginliğine..  Hayvancılıktan, hayvan ürünlerine..  Pamuktan,  dokumacılığa..  Sahil kıyısı boyunca doğa zenginliğimizin Turizme olan katkısıyla..  Gururla anlatıp,  gururla yaşadığımız ülkemizin bu eşsiz güzelliklere sahip bölgelerini, tiyatro vari temsili gösteriye dönüştürürdük. Kıyafetleri,  dansları,  yiyecekleri vb..  Çok iyi hatırlıyorum tüm bunlara ek,  yerli malı haftası düzenlerdik..  * Büyüdükçe,  hormonlarımız gibi değişti dünyamız..  Öyle bir noktaya geldik ki..  İçinden çıkamaz olduk..  * Ne kadar zarar ziyan varsa hepsini  şehirlerimiz üstlendi.  •Caddeler eskidi gerekçesiyle yıkıldı.  •Sokaklar adım adım azaldı..  •Tarihi kemerli köprüler yıkıldı.. •Antik şehirleri su bastı..  •Gün geldi, Antik Tiyatrolar görgüsüzce,      fütursuzca, parası olanların açık düğün salonu bile oldu.  •Işıklar değişti.  •Yollar duble yol oldu..  •Paytoncular,  ellerinde şuursuzca salladıkları kırbaçlarıyla,  O onurlu Atlar'ın "Ali kıran,  başkeseni oldu! "   •Özenle ekilen ağaçlar "kaldırım'ın genişliğine engel" diye kesildi..  .. .   •Çarpım tablosu ezberlenemez...  •Aritmetik yapılamaz..   •Logaritma,  beş bilinmeyenli denklemle eşit, çözülemez oldu..  Daha dün sarı mikrofon da soruyorlardı üzerinde okullarının formasını taşıyan,  ortaokul yaşlarındaki çocuklara,   Hangisi daha hızlıdır ışık mı/ses mi? "Aynı hızdadır diyen mi ararsınız, durup düşünen mi,  önce "ses" deyip,  kafasını kaşıyıp "ışık olsun son kararım" diyen mi.. "Hiç bir fikrim yok" diyen mi? Yada umursamaz havalarda espriler yapıp kahkahayı bayanlar mı..     Eğitim sadece çarpık değil/ bir o kadar da boş mu yani?   Üreten,  ürettiği ile geçinen, ihraç eden  bölgelerimiz,  tarımdan hayvancılığa, balıkçılıkdan,  madenciliğe sürdürülen yanlış politikalarla yoksulluğa itilirken ithal eder duruma geldi.  Türkiye Bolluktan,  yokluğa düştü.  Soğan sana ne oldu?  * Şaşkınlıkla, çevremizdeki çarpıklıklara söylene söylene.. Küfür ede ede.. Haykıra haykıra, temize çektik sessizce olanı biteni sineye bastıra/bastıra... Tarihi doku yok edilerek başlayan kentselleşme mimarisi'nin temeli,  bir RANT İDEOLOJİSİ'NİN ÜZERİNE OTURTULDU.  Kiminle daha çok pazar payı, kâr payı paylaşılacaksa herbirine "TALAN  PASAPORTU" çıkartıldı.  Ardından çirkin gökdelenler,  Arap projesinden uyarlama rezidanslar ve kopyalamaktan öteye geçemeyen uyarlanmış camiler şehirlere yayıldı.  Gelişmiş ülkelerin kentleri yüz yıl önce gelişimlerini tamamladı,  bizim rant uğruna alt yapımız talana kurban gittiğinden... ... . Evi,  dükkanı,  arabayı,  malı,  mülkü,  Yağan yağmurlara..  teslim eder olduk. Üstüne villa dikilen dereler kan ağladı, caaanımm Bodrum da! Bir tek Bodrumda mı?  Daha onun gibi... Neler,  neler... içTen
Ekleme Tarihi: 02 Aralık 2018 - Pazar
İÇTENCE...

ÇARPIK

Henüz çocukken.. 
Çarpım tablosunu su gibi ezberleyip,  Logaritmayla delirirken; 

O yetmezmiş gibi;
 Aynaların ışıkla,  fiziksel kucaklaşmasının etkilerini formüle etmeye çalışırken;  

Suyun kimyasına girip,  asit'in turnusol kağıdında alacağı rengi hayretle  gözlemlerken.. 

Diğer taraftan; 
Coğrafya ve tarih bilgilerimizi okul kitaplarımızın yoğun  içeriğine ve derinliğine ek olarak öğretmenlerimiz;
Aman çocuklar,  unutmayın! 
"Bunuda not alın! " diyerek harita üzerinde bizi bilgilendirirlerdi.   

Doğudan-Batıya/ Kuzeyden- Güneye.. 
Bitki örtüsünden,  toprak zenginliğine.. 
Hayvancılıktan, hayvan ürünlerine.. 
Pamuktan,  dokumacılığa.. 
Sahil kıyısı boyunca doğa zenginliğimizin Turizme olan katkısıyla.. 
Gururla anlatıp,  gururla yaşadığımız ülkemizin bu eşsiz güzelliklere sahip bölgelerini, tiyatro vari temsili gösteriye dönüştürürdük.
Kıyafetleri,  dansları,  yiyecekleri vb.. 
Çok iyi hatırlıyorum tüm bunlara ek,  yerli malı haftası düzenlerdik..
 *
Büyüdükçe,  hormonlarımız gibi değişti dünyamız.. 
Öyle bir noktaya geldik ki.. 
İçinden çıkamaz olduk.. 
*
Ne kadar zarar ziyan varsa hepsini  şehirlerimiz üstlendi. 
•Caddeler eskidi gerekçesiyle yıkıldı. 
•Sokaklar adım adım azaldı.. 
•Tarihi kemerli köprüler yıkıldı..
•Antik şehirleri su bastı.. 
•Gün geldi, Antik Tiyatrolar görgüsüzce,      fütursuzca, parası olanların açık düğün salonu bile oldu. 
•Işıklar değişti. 
•Yollar duble yol oldu.. 
•Paytoncular,  ellerinde şuursuzca salladıkları kırbaçlarıyla,  O onurlu Atlar'ın "Ali kıran,  başkeseni oldu! "  
•Özenle ekilen ağaçlar "kaldırım'ın genişliğine engel" diye kesildi.. 
..
.
 
•Çarpım tablosu ezberlenemez... 
•Aritmetik yapılamaz..  
•Logaritma,  beş bilinmeyenli denklemle eşit, çözülemez oldu.. 

Daha dün sarı mikrofon da soruyorlardı üzerinde okullarının formasını taşıyan,  ortaokul yaşlarındaki çocuklara,  

Hangisi daha hızlıdır ışık mı/ses mi?

"Aynı hızdadır diyen mi ararsınız, durup düşünen mi,  önce "ses" deyip,  kafasını kaşıyıp "ışık olsun son kararım" diyen mi..
"Hiç bir fikrim yok" diyen mi? Yada umursamaz havalarda espriler yapıp kahkahayı bayanlar mı..  
 
Eğitim sadece çarpık değil/ bir o kadar da boş mu yani?  

Üreten,  ürettiği ile geçinen, ihraç eden  bölgelerimiz,  tarımdan hayvancılığa, balıkçılıkdan,  madenciliğe sürdürülen yanlış politikalarla yoksulluğa itilirken ithal eder duruma geldi. 

Türkiye Bolluktan,  yokluğa düştü. 
Soğan sana ne oldu? 

*
Şaşkınlıkla, çevremizdeki çarpıklıklara söylene söylene.. Küfür ede ede.. Haykıra haykıra, temize çektik sessizce olanı biteni sineye bastıra/bastıra...


Tarihi doku yok edilerek başlayan kentselleşme mimarisi'nin temeli,  bir RANT İDEOLOJİSİ'NİN ÜZERİNE OTURTULDU. 

Kiminle daha çok pazar payı, kâr payı paylaşılacaksa herbirine "TALAN  PASAPORTU" çıkartıldı. 

Ardından çirkin gökdelenler,  Arap projesinden uyarlama rezidanslar ve kopyalamaktan öteye geçemeyen uyarlanmış camiler şehirlere yayıldı. 


Gelişmiş ülkelerin kentleri yüz yıl önce gelişimlerini tamamladı,  bizim rant uğruna alt yapımız talana kurban gittiğinden...
...
.
Evi,  dükkanı,  arabayı,  malı,  mülkü, 
Yağan yağmurlara.. 
teslim eder olduk.

Üstüne villa dikilen dereler kan ağladı, caaanımm Bodrum da!
Bir tek Bodrumda mı? 
Daha onun gibi...
Neler,  neler...

içTen

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.