Çanakkale Haber

Emin VAROL
Köşe Yazarı
Emin VAROL
 

Gazeteci var mı?

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin Yüksek İstişare Konseyi kokteyline girmek için kuyrukta beklediğim bir sırada, yazının başlığındaki GAZETECİ VARMIII? diye seslenildiğini duydum. Cevap vermeden önce sesin geldiği tarafa baktım. Uzun boylu, iri yarı bir adam bağırıyordu.. GAZETECİ VAR MIII? Yüksek sesle Gazeteci varmıı? diye sorulan kokteylin, Ankara’daki lüks bir otelin salonlarında verildiğini hatırlatmalıyım. Kayıt yaptırmak için sırada bekleyen konukların da TÜSİAD ismine yakışır şıklıkta, siyah takım ve uzun tuvaletler giydiklerini ilave etmeliyim. Kuyruktaki bu şık insanlar, önlerine ve arkalarına bakarak kimin Gazeteci olduğunu anlamaya çalışırken, o kişi, bağırarak Gazeteci aramaya devam ediyordu.. Sert bir ifadeyle sol elinde tuttuğu kağıtları sallıyor, sağ eliyle de içinde benim de bulunduğum kuyruğu işaret ederek soruyordu.. GAZETECİ VAR MII? Almanların gaz odalarında yakmak için kalabalıkta Yahudi aradıkları gibi bir hisse kapıldım. Gazeteci olduğumu saklayacak halim yoktu. Ama merak ediyordum. Bu adam niye bu kadar ısrarla Gazeteci var mıı? diye soruyordu. SKANDAL BAŞLIYOR.. TÜSİAD’ın adıma gönderdiği kokteyl davetiyesini havaya kaldırarak “ben varım” dedim. Gazeteci’yim diyerek sıradan çıkarak bu kişinin yanına gittim. Arkamdaki Sözcü Gazetesi’nden bir arkadaşım vardı. O da sesini çıkarmadan sıradan çıktı ve yanıma geldi. Kim olduğumu ve hangi gazeteden geldiğimi sordu? Davetiyenin üzerindeki yazıları göstererek Tv em Ankara Temsilcisi Emin Varol olduğumu belirttim. Elindeki 2 sayfalık kağıdı dikkatlice inceledi, Bir kez daha nerede çalıştığımı sordu, bir defa daha söyledim. Bu defa daha dikkatli bir şekilde elindeki kağıtları inceledi ve “sizi bulamıyorum” dedi. Kendi ismimi listede aramam için yardım istedi. Ancak ben elimdeki davetiyeyi göstererek itiraz ettim. Kim olduğunu sorduğumda cevap alamadım. O ise elindeki kağıtları göstererek ismimin olmadığını söylüyordu. Ben ve arkadaşım ise TÜSİAD’ın davetlisi olduğumuzu, elimizde davetiyemiz olduğunu belirterek, ne olduğunu bilmediğimiz listede, neden ismimizin arandığıınıı soruyorduk. Ancak duvara konuşuyorduk, ses yok.. Belli ki bu kişinin elindeki liste, TÜSİAD’ın davetli listesi değildi.. Davetli listesi olsa ismimiz Peki o halde, o liste kimin listesiydi? Kim hazırlamıştı? O listedeki isimler neye göre sıralanmıştı? Ve TÜSİAD’ın kokteyline, TÜSİAD’ın davetlisi olarak katılan ve elinde davetiyesi olan bu kişilerin elindeki listede olup olmadığını kontrol eden, ismi olmayanları kokteyle almama gibi bir tavırda olan bu insan kimdi? Bu görev o’na niçin verilmişti? Bu davranış biraz da TÜSİAD’a da ayıp oluyordu. Ben itirazımı sürdürdüm. Elimdeki davetiyeyi göstererek, ne olduğunu bilmediğim o listenin benim içeriye girmeme engel olamayacağını söyleyerek salona doğru yürüdüm. Diğer gazeteci arkadaşım ise, elinde davetiye olmadığı için gelen davet mail’ini cep telefonundan göstererek içeri girdi. Birkaç metre gittikten sonra bu defa TÜSİAD görevlilerine kim olduğumuzu söyledikten ve bilgasayardaki davetli listesinde ismimizin bulunmasından sonra içeriye girebildik. GAZETCİ VARMII? diye bağırarak, kokteylde Gazeteci arayan kişi, işini yapmaya devam ederken polis memuru olduğunu öğrendik. Başbakan Ahmet Davutoğlu da kokteyle katılacağı için bir güvenlik önlemi ve yöntemi olduğu söylendi. Ancak bu önlemi alanlar, Kayyum’a geçen bir Gazete’nin muhabirlerini, Gazetenin halen eski sahibinde olduğunu zannederek içeriye almamış otelin kapısında beklettiklerine de tanık olduk. Olur böyle hatalar..
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2015 - Perşembe
Emin VAROL

Gazeteci var mı?

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin Yüksek İstişare Konseyi kokteyline girmek için kuyrukta

beklediğim bir sırada, yazının başlığındaki GAZETECİ VARMIII? diye seslenildiğini duydum. Cevap

vermeden önce sesin geldiği tarafa baktım. Uzun boylu, iri yarı bir adam bağırıyordu..

GAZETECİ VAR MIII?

Yüksek sesle Gazeteci varmıı? diye sorulan kokteylin, Ankara’daki lüks bir otelin salonlarında

verildiğini hatırlatmalıyım. Kayıt yaptırmak için sırada bekleyen konukların da TÜSİAD ismine yakışır

şıklıkta, siyah takım ve uzun tuvaletler giydiklerini ilave etmeliyim.

Kuyruktaki bu şık insanlar, önlerine ve arkalarına bakarak kimin Gazeteci olduğunu anlamaya

çalışırken, o kişi, bağırarak Gazeteci aramaya devam ediyordu.. Sert bir ifadeyle sol elinde tuttuğu

kağıtları sallıyor, sağ eliyle de içinde benim de bulunduğum kuyruğu işaret ederek soruyordu..

GAZETECİ VAR MII?

Almanların gaz odalarında yakmak için kalabalıkta Yahudi aradıkları gibi bir hisse kapıldım. Gazeteci

olduğumu saklayacak halim yoktu. Ama merak ediyordum. Bu adam niye bu kadar ısrarla Gazeteci var

mıı? diye soruyordu.

SKANDAL BAŞLIYOR..

TÜSİAD’ın adıma gönderdiği kokteyl davetiyesini havaya kaldırarak “ben varım” dedim. Gazeteci’yim

diyerek sıradan çıkarak bu kişinin yanına gittim. Arkamdaki Sözcü Gazetesi’nden bir arkadaşım vardı.

O da sesini çıkarmadan sıradan çıktı ve yanıma geldi.

Kim olduğumu ve hangi gazeteden geldiğimi sordu? Davetiyenin üzerindeki yazıları göstererek Tv em

Ankara Temsilcisi Emin Varol olduğumu belirttim. Elindeki 2 sayfalık kağıdı dikkatlice inceledi,

Bir kez daha nerede çalıştığımı sordu, bir defa daha söyledim. Bu defa daha dikkatli bir şekilde

elindeki kağıtları inceledi ve “sizi bulamıyorum” dedi. Kendi ismimi listede aramam için yardım istedi.

Ancak ben elimdeki davetiyeyi göstererek itiraz ettim.

Kim olduğunu sorduğumda cevap alamadım. O ise elindeki kağıtları göstererek ismimin olmadığını

söylüyordu. Ben ve arkadaşım ise TÜSİAD’ın davetlisi olduğumuzu, elimizde davetiyemiz olduğunu

belirterek, ne olduğunu bilmediğimiz listede, neden ismimizin arandığıınıı soruyorduk. Ancak duvara

konuşuyorduk, ses yok..

Belli ki bu kişinin elindeki liste, TÜSİAD’ın davetli listesi değildi.. Davetli listesi olsa ismimiz

Peki o halde, o liste kimin listesiydi? Kim hazırlamıştı? O listedeki isimler neye göre sıralanmıştı?

Ve TÜSİAD’ın kokteyline, TÜSİAD’ın davetlisi olarak katılan ve elinde davetiyesi olan bu kişilerin

elindeki listede olup olmadığını kontrol eden, ismi olmayanları kokteyle almama gibi bir tavırda olan

bu insan kimdi? Bu görev o’na niçin verilmişti? Bu davranış biraz da TÜSİAD’a da ayıp oluyordu.

Ben itirazımı sürdürdüm. Elimdeki davetiyeyi göstererek, ne olduğunu bilmediğim o listenin benim

içeriye girmeme engel olamayacağını söyleyerek salona doğru yürüdüm.

Diğer gazeteci arkadaşım ise, elinde davetiye olmadığı için gelen davet mail’ini cep telefonundan

göstererek içeri girdi.

Birkaç metre gittikten sonra bu defa TÜSİAD görevlilerine kim olduğumuzu söyledikten ve

bilgasayardaki davetli listesinde ismimizin bulunmasından sonra içeriye girebildik.

GAZETCİ VARMII? diye bağırarak, kokteylde Gazeteci arayan kişi, işini yapmaya devam ederken polis

memuru olduğunu öğrendik. Başbakan Ahmet Davutoğlu da kokteyle katılacağı için bir güvenlik

önlemi ve yöntemi olduğu söylendi.

Ancak bu önlemi alanlar, Kayyum’a geçen bir Gazete’nin muhabirlerini, Gazetenin halen eski

sahibinde olduğunu zannederek içeriye almamış otelin kapısında beklettiklerine de tanık olduk.

Olur böyle hatalar..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.