Çanakkale Haber

Emin VAROL
Köşe Yazarı
Emin VAROL
 

EMİN VAROL 'ENGELLİ'

El-kol hareketleriyle şoförün dikkatini çekmeye çalışıyor, engelli arabasının üzerinden eğilerek, sağa sola yatarak ellerini havaya kaldırıyordu. Belediye otobüsünün  siyah gözlüklü, beyaz gömlekli ve kravatlı genç şoförü, kulağındaki beyaz kulaklıkları nedeniyle engelliyi duymuyor veya öyle görünüyordu. Siyah gözlükleri nedeniyle de, otobüse binmek için adeta kendisini parçalayan bu adamı görmüyor veya görmüyor gibi yapıyordu Çok sıcak bir Ankara günüydü. 413 numaralı belediye otobüsünün, Çankaya Köşkü’nün arkasındaki durakta aldığı, yolcular arasındaki  engelli bir kişi, sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. Yanından, kendisine “acıyan” ifadelerle bakarak geçen engelsizler, otobüse binerken o, kendisini şoföre fark ettirmeye çalışıyordu. Yırtılan atletinin altında omuzları görünen, diz kapağına kadar bacakları olmayan engelli, hurda haline gelen tekerlekli aracının üzerinde, otobüsün kendisini almadan gideceği zannı ile panik içindeydi.  Daha önce de durakta bırakıldığından olacak ki yaptığı hareketler ve çıkardığı sesler otobüsteki herkesin dikkatini çekerken, otobüsün şoförü kendisini “görmemeye” devam ediyor. Engellinin bulunduğu tarafa bakmak yerine, sol omzunun üzerinden dışarı bakıyor ve zaman zaman da sol eline aldığı akıllı telefonunu karıştırıyordu… Bir ara dikiz aynasından arkaya, otobüsün içine doğru baktı. Benim şimşekler çakan bakışlarımla karşılaştı. Birkaç saniye bakıştıktan sonra, kafasını otobüsün önündeki engelliye çevirdi. İki elini yana açarak “az önce benimle geldin, arızalı” diye bağırdı… Arızalı dediği, belediye otobüslerindeki engelli asansörü idi herhalde… Ancak sıcağın altında, gözlerini kamaştırarak kendisine bakmaya devam eden engelli vatandaşımızı  ikna edemedi. Belli ki belediye otobüs şoförlerinin bu tür tavırlarına alışkındı. Arızalı sözcüğüne inanmadığını anlatır şekilde daha fazla bağırmaya ve arabadan fırlayacak kadar şiddetli el kol işaretleri yapmaya başladı… Gözler, tekrar şoföre çevrildi. Bıçkın şoför kardeşimiz, kendisine bakan onlarca çift gözden çekinmiş olacak ki sinirli hareketlerle önce kulağındaki beyaz kordonlu kulaklığı çıkardı. Sonra sinirli el ve kol hareketleriyle aşağıya indi. Engelliye sinirli sinirli bakarak otobüsün yan tarafındaki engelli asansörünün kumandasını çıkardı. Kumanda o kadar tozluydu ki sürücü, üzeri kirlenmesin diye gövdesini bir adım geriye alarak  kumandayı parmaklarının ucu ile tutuyordu. Belli ki bu kumanda ve  engelli asansörü uzun zamandır kullanılmamıştı. Önemli sayıda engellinin yaşadığı Ankara’da, bu otobüse uzun zamandır engelli binmemişti… Eliyle tozlarını temizlediği kumanda cihazındaki düğmeleri bulan şoför, bu defa hangi düğmenin ne işe yaradığını anlamaya çalıştı. Uzun uzun düğmelere baktıktan sonra rastgele yeşil renkli bir düğmeye basta. Ama hayır o değildi. Asansör dışarı çıkmadı. Bu toz-duman arasında otobüse biran önce binmek isteyen engelliye de laf yetiştiriyordu. Aynı sinirli tonda acele etmemesini ve beklemesini söylüyordu. “Arızalı” dediği engelli asansörünü otobüsten çıkartmayı başaran şoför, üzerine çıkan engelli yurttaşımızı otobüse bindirdi. Asansörü tekrar otobüsteki yerine, kumandayı da yuvasına yerleştirdikten sonra, yaptığı işe bin kere lanet okuyan ifadelerle otobüse döndü. Elini yıkadıktan sonra yerine otururken kapıyı da sert bir şekilde kapattı. Otobüse biner binmez başını iki elinin arasına alarak uyumaya başlayan engelli herhalde, ineceği durağa gelince maruz kalacağı hakaretleri düşünüyordu. Türkiye’de engelli olmak işte böyle bir şey… Sağlıklı günler dilerim.
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2016 - Pazar
Emin VAROL

EMİN VAROL 'ENGELLİ'

El-kol hareketleriyle şoförün dikkatini çekmeye çalışıyor, engelli arabasının üzerinden eğilerek, sağa sola yatarak ellerini havaya kaldırıyordu.
Belediye otobüsünün  siyah gözlüklü, beyaz gömlekli ve kravatlı genç şoförü, kulağındaki beyaz kulaklıkları nedeniyle engelliyi duymuyor veya öyle görünüyordu. Siyah gözlükleri nedeniyle de, otobüse binmek için adeta kendisini parçalayan bu adamı görmüyor veya görmüyor gibi yapıyordu
Çok sıcak bir Ankara günüydü. 413 numaralı belediye otobüsünün, Çankaya Köşkü’nün arkasındaki durakta aldığı, yolcular arasındaki  engelli bir kişi, sıranın kendisine gelmesini bekliyordu.
Yanından, kendisine “acıyan” ifadelerle bakarak geçen engelsizler, otobüse binerken o, kendisini şoföre fark ettirmeye çalışıyordu.
Yırtılan atletinin altında omuzları görünen, diz kapağına kadar bacakları olmayan engelli, hurda haline gelen tekerlekli aracının üzerinde, otobüsün kendisini almadan gideceği zannı ile panik içindeydi.
 Daha önce de durakta bırakıldığından olacak ki yaptığı hareketler ve çıkardığı sesler otobüsteki herkesin dikkatini çekerken, otobüsün şoförü kendisini “görmemeye” devam ediyor. Engellinin bulunduğu tarafa bakmak yerine, sol omzunun üzerinden dışarı bakıyor ve zaman zaman da sol eline aldığı akıllı telefonunu karıştırıyordu…
Bir ara dikiz aynasından arkaya, otobüsün içine doğru baktı. Benim şimşekler çakan bakışlarımla karşılaştı. Birkaç saniye bakıştıktan sonra, kafasını otobüsün önündeki engelliye çevirdi.
İki elini yana açarak “az önce benimle geldin, arızalı” diye bağırdı…
Arızalı dediği, belediye otobüslerindeki engelli asansörü idi herhalde…
Ancak sıcağın altında, gözlerini kamaştırarak kendisine bakmaya devam eden engelli vatandaşımızı  ikna edemedi.
Belli ki belediye otobüs şoförlerinin bu tür tavırlarına alışkındı.
Arızalı sözcüğüne inanmadığını anlatır şekilde daha fazla bağırmaya ve arabadan fırlayacak kadar şiddetli el kol işaretleri yapmaya başladı…
Gözler, tekrar şoföre çevrildi.
Bıçkın şoför kardeşimiz, kendisine bakan onlarca çift gözden çekinmiş olacak ki sinirli hareketlerle önce kulağındaki beyaz kordonlu kulaklığı çıkardı.
Sonra sinirli el ve kol hareketleriyle aşağıya indi.
Engelliye sinirli sinirli bakarak otobüsün yan tarafındaki engelli asansörünün kumandasını çıkardı. Kumanda o kadar tozluydu ki sürücü, üzeri kirlenmesin diye gövdesini bir adım geriye alarak  kumandayı parmaklarının ucu ile tutuyordu.
Belli ki bu kumanda ve  engelli asansörü uzun zamandır kullanılmamıştı.
Önemli sayıda engellinin yaşadığı Ankara’da, bu otobüse uzun zamandır engelli binmemişti…
Eliyle tozlarını temizlediği kumanda cihazındaki düğmeleri bulan şoför, bu defa hangi düğmenin ne işe yaradığını anlamaya çalıştı. Uzun uzun düğmelere baktıktan sonra rastgele yeşil renkli bir düğmeye basta. Ama hayır o değildi. Asansör dışarı çıkmadı.
Bu toz-duman arasında otobüse biran önce binmek isteyen engelliye de laf yetiştiriyordu. Aynı sinirli tonda acele etmemesini ve beklemesini söylüyordu.
“Arızalı” dediği engelli asansörünü otobüsten çıkartmayı başaran şoför, üzerine çıkan engelli yurttaşımızı otobüse bindirdi.
Asansörü tekrar otobüsteki yerine, kumandayı da yuvasına yerleştirdikten sonra, yaptığı işe bin kere lanet okuyan ifadelerle otobüse döndü. Elini yıkadıktan sonra yerine otururken kapıyı da sert bir şekilde kapattı.
Otobüse biner binmez başını iki elinin arasına alarak uyumaya başlayan engelli herhalde, ineceği durağa gelince maruz kalacağı hakaretleri düşünüyordu.
Türkiye’de engelli olmak işte böyle bir şey…
Sağlıklı günler dilerim.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.