Kadınlarda Miyom Riski Artıyor: Her 4 Kadından 1’i Şikayetle Doktora Başvuruyor

Yaşam 02.06.2025 - 11:58, Güncelleme: 02.06.2025 - 15:46 4066 kez okundu.
 

Kadınlarda Miyom Riski Artıyor: Her 4 Kadından 1’i Şikayetle Doktora Başvuruyor

Kadınlarda en sık rastlanan jinekolojik sorunlardan biri olan miyomlar, şiddetli ağrı ve kanamayla yaşam kalitesini düşürüyor, doğurganlığı etkiliyor.

Modern çağda kadın sağlığını tehdit eden en yaygın rahatsızlıklardan biri miyomlar. Çoğu zaman belirti vermeden ilerleyen bu iyi huylu tümörler, bazı durumlarda ise şiddetli ağrı, düzensiz adet, kanama ve doğurganlık sorunlarıyla hayatı kabusa çevirebiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen’in verdiği bilgilere göre, Türkiye’de her 4 kadından 1’i miyom nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuruyor. Özellikle 30 yaş üzerindeki kadınlarda sık görülürken, 50 yaş sonrası bu oran %70’e kadar çıkabiliyor. Prof. Dr. Görgen, genetik yatkınlığın da önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekerek, “Annesi, teyzesi veya ablası gibi birinci derece yakınlarında miyom olan kadınlarda risk 2,5 kat artıyor. Düzenli jinekolojik kontroller erken tanı için hayati önemde” diyor. Miyomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir ve nadiren kansere dönüşür. Ancak büyüklükleri ve rahimdeki konumları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle rahim iç yüzeyine yakın yerleşen miyomlar, adet düzensizliğine ve yoğun kanamaya neden olurken, aynı zamanda embriyonun rahme tutunmasını engelleyerek doğurganlığı da ciddi oranda azaltabiliyor. Miyomlar menopoz sonrası küçülebilir, ancak aktif hormonal dönemde kendiliğinden kaybolmaları nadirdir. Şikayet vermeyen miyomlar tedavi gerektirmese de düzenli takibi gerekir. Semptom gösteren durumlarda ilaç, hormon tedavisi ya da cerrahi yöntemler uygulanabiliyor. Özellikle laparoskopik ve histeroskopik miyomektomi yöntemleri hastaya konforlu ve hızlı iyileşme avantajı sunuyor. Prof. Dr. Görgen, miyomların tekrarlayabileceğini belirterek, “Tedavi sonrası sağlıklı yaşam tarzı ve kilo kontrolü miyomların tekrar oluşma riskini azaltabilir. Kırmızı et ağırlıklı beslenme ve hareketsizlik riski artırırken, sebze ağırlıklı beslenme ve düzenli egzersiz koruyucudur” uyarısında bulundu. Gebelik sırasında miyom varlığı genellikle bebeğe zarar vermez, ancak erken doğum, sezaryen gereksinimi ve doğum sonrası kanama riskini artırabilir. Bu nedenle miyomu olan gebelerin yakın takibi önemlidir. Sonuç olarak, miyomlar kadınların yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilirken, erken tanı ve uygun tedaviyle büyük oranda kontrol altına alınabiliyor.  
Kadınlarda en sık rastlanan jinekolojik sorunlardan biri olan miyomlar, şiddetli ağrı ve kanamayla yaşam kalitesini düşürüyor, doğurganlığı etkiliyor.

Modern çağda kadın sağlığını tehdit eden en yaygın rahatsızlıklardan biri miyomlar. Çoğu zaman belirti vermeden ilerleyen bu iyi huylu tümörler, bazı durumlarda ise şiddetli ağrı, düzensiz adet, kanama ve doğurganlık sorunlarıyla hayatı kabusa çevirebiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen’in verdiği bilgilere göre, Türkiye’de her 4 kadından 1’i miyom nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuruyor. Özellikle 30 yaş üzerindeki kadınlarda sık görülürken, 50 yaş sonrası bu oran %70’e kadar çıkabiliyor.

Prof. Dr. Görgen, genetik yatkınlığın da önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekerek, “Annesi, teyzesi veya ablası gibi birinci derece yakınlarında miyom olan kadınlarda risk 2,5 kat artıyor. Düzenli jinekolojik kontroller erken tanı için hayati önemde” diyor.

Miyomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir ve nadiren kansere dönüşür. Ancak büyüklükleri ve rahimdeki konumları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle rahim iç yüzeyine yakın yerleşen miyomlar, adet düzensizliğine ve yoğun kanamaya neden olurken, aynı zamanda embriyonun rahme tutunmasını engelleyerek doğurganlığı da ciddi oranda azaltabiliyor.

Miyomlar menopoz sonrası küçülebilir, ancak aktif hormonal dönemde kendiliğinden kaybolmaları nadirdir. Şikayet vermeyen miyomlar tedavi gerektirmese de düzenli takibi gerekir. Semptom gösteren durumlarda ilaç, hormon tedavisi ya da cerrahi yöntemler uygulanabiliyor. Özellikle laparoskopik ve histeroskopik miyomektomi yöntemleri hastaya konforlu ve hızlı iyileşme avantajı sunuyor.

Prof. Dr. Görgen, miyomların tekrarlayabileceğini belirterek, “Tedavi sonrası sağlıklı yaşam tarzı ve kilo kontrolü miyomların tekrar oluşma riskini azaltabilir. Kırmızı et ağırlıklı beslenme ve hareketsizlik riski artırırken, sebze ağırlıklı beslenme ve düzenli egzersiz koruyucudur” uyarısında bulundu.

Gebelik sırasında miyom varlığı genellikle bebeğe zarar vermez, ancak erken doğum, sezaryen gereksinimi ve doğum sonrası kanama riskini artırabilir. Bu nedenle miyomu olan gebelerin yakın takibi önemlidir.

Sonuç olarak, miyomlar kadınların yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilirken, erken tanı ve uygun tedaviyle büyük oranda kontrol altına alınabiliyor.


 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.