Çanakkale Haber

Puna GÜLEÇÖZ
Köşe Yazarı
Puna GÜLEÇÖZ
 

ÜLKÜMÜZE…DAVAMIZA…BUNLARIN KAPSAMI OCAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMA ZAMANIDIR

Bir milletin yürütücü kuvvetine “ülkü” denir. Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir./H.NİHAL ATSIZ Bugünkü 3 Hilâlin parti, hilâlli bozkurtun da gençlik kollarının sembolü olarak kabul edildigi 1969 kurultayı sert tartismalara, hatta salon dışında gençlerin çatışmalarına sebep olmuştu. Bu yara sarılmadan beklenen itiraf zuhur ediverir. Ve hareketin fikir temellerini atan Atsız'la, hareketin siyasi lideri olan Türkeş'in arası açılır. Bu bir bakıma beklenen akıbettir. Çünki fikir taviz vermez!! Siyaset ise taviz esası üzerine kurulmustur. Atsız da, Türkeş de siyasi hareketle fikir hareketini yanyana yürütemezler. Bu belki de mümkün değildir. Fikirden taviz vermeyen Atsız'ın sert ve kararli neşriyatından dolayi MHP Genel İdare Kurulu 1973 yilinda Atsız tarafindan yayınlanan Ötüken dergisinin okunmasini yasaklar. Oysa 9 Işık bile Atsız'ın Şubat 1962'de Orkun dergisinde yayınlanan Türk milletine çağrısından esinlenerek hazırlanmıştır. Atsız'in 9 maddelik millî kalkınma programı şöyledir: 1. Türkçüyüz 2. Arınmış Türkçeciyiz 3. Yasacıyız 4. Toplumcuyuz 5. Millî gelenekçiyiz 6. Şuurlu demokrasiye taraftarız 7. Ahlakçıyız 8. Bilimciyiz 9. Teknikçiyiz Bu arada 1970 Ocak ayında kurulan ve 1971 muhtırasında kapatıldıktan sonra yeniden faaliyete geçirilen MSP ile MHP arasında bir islâmcılık yarışı başlar. Artık MHP bin kere tövbesini bozanın içeri daldığı, Mevlânâ'nın dergâhı gibidir. Farklı davaların temsilcileri arasındaki bu anlamsız yarış MHP'yi kendi kulvarının dışına itmiştir. Bir süre sonra Atsız'ın eksikligi "Milliyetçiliğin kabuk olduğunu iddia edenler" tarafından doldurulur. Ve bir de bakarlar ki, seçkin kurmay subayların yönettiği bir üniversite hareketi olan MHP hareketi, bir köylü hareketine dönüşüvermis!! Bu gerçek görülür de, MHP Atatürk'le yeniden buluşup, islâmcıları (sözde İslam Allah dan başka her şeye kul olabilen güruhları)dışlayıp yeniden üniversite hareketi haline gelebilirse tekrar Türk milletinin umudu olacaktır."Gerçek bir ülkü hiçbir zaman partiye göre şekillenemz…Tuğrul Türkeş in Ülkü ocakları başkanına yönelttiği basın açıklamasını kınıyor..siz nerde,biz nerde herkes haddini bilecek ocaklar sizlerin kuklası asla olmayacak diyor,geleceğimiz,umudumuz ocaklarımıza sahip çıkalım önerisinde bulunuyorum.Ve ülküsüne gönül vermiş ülküdaşlara Nihal Atsız’ın şu sözlerinide hatırlatıyorum.” Yalnız servet ve refah bir topluma bahtiyarlık getirmez. Olsa olsa hayvana rahatlık getirir. İsviçre çiftliklerindeki inekler de ahır, yem, bakım mükemmelliği yönünden refah içindedirler. Fakat bahtiyar sayılamazlar. Çünkü bahtiyarlık ruhi hazlarla duyulan her haldir ve yalnız insanlara mahsustur. Ruh dediğimiz manevi değer yalnız insanlarda vardır.”H.NİHAL ATSIZ
Ekleme Tarihi: 17 Nisan 2017 - Pazartesi
Puna GÜLEÇÖZ

ÜLKÜMÜZE…DAVAMIZA…BUNLARIN KAPSAMI OCAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMA ZAMANIDIR

Bir milletin yürütücü kuvvetine “ülkü” denir.

Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir./H.NİHAL ATSIZ

Bugünkü 3 Hilâlin parti, hilâlli bozkurtun da gençlik kollarının sembolü olarak kabul edildigi 1969 kurultayı sert tartismalara, hatta salon dışında gençlerin çatışmalarına sebep olmuştu. Bu yara sarılmadan beklenen itiraf zuhur ediverir. Ve hareketin fikir temellerini atan Atsız'la, hareketin siyasi lideri olan Türkeş'in arası açılır. Bu bir bakıma beklenen akıbettir. Çünki fikir taviz vermez!! Siyaset ise taviz esası üzerine kurulmustur. Atsız da, Türkeş de siyasi hareketle fikir hareketini yanyana yürütemezler. Bu belki de mümkün değildir. Fikirden taviz vermeyen Atsız'ın sert ve kararli neşriyatından dolayi MHP Genel İdare Kurulu 1973 yilinda Atsız tarafindan yayınlanan Ötüken dergisinin okunmasini yasaklar. Oysa 9 Işık bile Atsız'ın Şubat 1962'de Orkun dergisinde yayınlanan Türk milletine çağrısından esinlenerek hazırlanmıştır. Atsız'in 9 maddelik millî kalkınma programı şöyledir: 1. Türkçüyüz 2. Arınmış Türkçeciyiz 3. Yasacıyız 4. Toplumcuyuz 5. Millî gelenekçiyiz 6. Şuurlu demokrasiye taraftarız 7. Ahlakçıyız 8. Bilimciyiz 9. Teknikçiyiz

Bu arada 1970 Ocak ayında kurulan ve 1971 muhtırasında kapatıldıktan sonra yeniden faaliyete geçirilen MSP ile MHP arasında bir islâmcılık yarışı başlar. Artık MHP bin kere tövbesini bozanın içeri daldığı, Mevlânâ'nın dergâhı gibidir. Farklı davaların temsilcileri arasındaki bu anlamsız yarış MHP'yi kendi kulvarının dışına itmiştir. Bir süre sonra Atsız'ın eksikligi "Milliyetçiliğin kabuk olduğunu iddia edenler" tarafından doldurulur. Ve bir de bakarlar ki, seçkin kurmay subayların yönettiği bir üniversite hareketi olan MHP hareketi, bir köylü hareketine dönüşüvermis!! Bu gerçek görülür de, MHP Atatürk'le yeniden buluşup, islâmcıları (sözde İslam Allah dan başka her şeye kul olabilen güruhları)dışlayıp yeniden üniversite hareketi haline gelebilirse tekrar Türk milletinin umudu olacaktır."Gerçek bir ülkü hiçbir zaman partiye göre şekillenemz…Tuğrul Türkeş in Ülkü ocakları başkanına yönelttiği basın açıklamasını kınıyor..siz nerde,biz nerde herkes haddini bilecek ocaklar sizlerin kuklası asla olmayacak diyor,geleceğimiz,umudumuz ocaklarımıza sahip çıkalım önerisinde bulunuyorum.Ve ülküsüne gönül vermiş ülküdaşlara Nihal Atsız’ın şu sözlerinide hatırlatıyorum.” Yalnız servet ve refah bir topluma bahtiyarlık getirmez. Olsa olsa hayvana rahatlık getirir. İsviçre çiftliklerindeki inekler de ahır, yem, bakım mükemmelliği yönünden refah içindedirler.

Fakat bahtiyar sayılamazlar. Çünkü bahtiyarlık ruhi hazlarla duyulan her haldir ve yalnız insanlara mahsustur. Ruh dediğimiz manevi değer yalnız insanlarda vardır.”H.NİHAL ATSIZ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

07
Eylül
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.