Çanakkale Haber

Puna GÜLEÇÖZ
Köşe Yazarı
Puna GÜLEÇÖZ
 

SON DÜNYA SAVAŞLARI ÜLKE SENERYOLARI-ANALİZLER 3

ALMANYA: Aslına bakarsanız Almanya bu seneryolardan vazgeçmiş gibi görünüyor,bunun sebebi ise seneryoların pek işe yaramadığını anlamış olmalarından kaynaklanıyor yinede elbetteki aralarında konuyla ilgili seneryo üretenlerde yok değil.Kısaca bahsetmek istiyorum: “Kıyamet Tohum Deposu” Olarak Bilinen, Norveç’in Kuzeyindeki Bir Adaya Kurulan “Svalbard Küresel Tohum Deposu” Hangi Kıyameti Bekliyor?başlıklı hazırlanan bir araştırma kitabından bahsetmeden geçemeyeceğim.(Aslına bakarsanız bu araştırmayı çok akıllıca ve haklı bulduğumu ve göz ardı edilemeyeceğinide belirtmek isterim) “Svalbard dünyayı ele geçirme planının bir parçasıdır” Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl, tarım sektörünü elinde tutan GDO devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini iddia ediyor. Svalbard hariç dünyadaki diğer tohum depolarını bekleyen kıyamet nedir? Esas amaç ari üstün ırk yaratmak mı yoksa istenmeyen ırkları yiyeceklerle kısırlaştırmak mı? 2008 yılının Mart ayında, Norveç’in kuzeyindeki Spitsbergen adasında “Svalbard Küresel Tohum Deposu” adı verilen bir ambar kuruldu. Donmuş bir dağın 130 metre altına inşa edilen ambarda şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 3 milyon farklı tohum özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu’na 1100 kilometre uzaklıkta olan buzdağı ambarında bazı dayanıklı tohumlar 1000 yıl kadar bozulmadan kalabilecek. Her türlü nükleer saldırıya, patlamaya ve depreme dayanıklı olan bu tohum deposuna ‘kıyamet tohum deposu’ da deniyor. Dünya üzerindeki tüm tohum çeşitlerini bir araya getirmeyi hedefleyen ambarın amacı, gelecekte dünyanın başına gelebilecek nükleer savaş, meteor düşmesi veya iklim değişimi gibi bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin korunmasını sağlamak. Buraya kadar her şey gayet iyi niyetli görünüyor. Ancak Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl’ın bu proje ile ilgili dehşet verici şüpheleri var. Engdahl, tarım sektörünü ellerinde tutan GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini düşünüyor. Spitsbergen’in buzlaşmış kayalıklarının altında ‘dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme’ planlarının yattığını iddia eden Engdahl, teorisini ambar projesi finansörlerinin kimlikleri ve geçmişleri hakkında ayrıntılı hatırlatmalar yaparak ispatlıyor. İlk baskısı 2007’de yapılan, Nisan 2009’da Türkçeye çevrilen “Ölüm Tohumları/ Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar’ adlı kitabın da yazarı olan Engdahl ile ‘kıyamet muhafızları’ dediği finansörlerin kimlikleri, neler yaptıkları ve Svalbard Küresel Tohum Deposu üzerindeki hedefleri hakkında çok çarpıcı bilgiler veriyor.Engdhal a göre; Kıyamet muhafızları Svalbard Küresel Tohum Deposunun finansörleri kimler? -Öncelikle, bu ambarın Global Crop Diversity Trust (GCDT- Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü) aracılığıyla işletildiğini söylemeliyim. Nisan 2009 rakamlarına göre 123 milyon dolarlık bir finansmanları var. Roma’da kurulan bu örgütün başında Kanadalı Margaret Catley-Carlson bulunuyor. 1998’e dek NewYork merkezli Nüfus Konseyi’nin de (Population Council) başkanıydı. Bu konsey John D. Rockefeller’ın nüfus populasyonunu düşürmek amacıyla 1952’de kurduğu, aile planlaması adı altında gelişmekte olan ülkelerde kısırlaştırma çalışmaları yürüten bir konsey. Diğer GCDT üyeleri arasında Hollywood DreamWorks Animation’a başkanlık eden Lewis Coleman da var. Coleman ABD’nin en büyük Pentagon anlaşmalı askeri endüstri şirketi olan Northrup Grumman Corporation’ın da kurul başkanıydı. Örgütün finansörleri ise; geçen yıl şirketin aktif yönetiminden çekilerek kurduğu Bill-Melinda Gates Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrika’daki çiftçilere yardıma adayacağını beyan eden Microsoft’un kurucusu Bill Gates! Dünyanın en büyük patentli GDO tohum ve tarım kimyasalları devi ABD’li DuPont/Pioneer Hi-Bred! Yine bir ABD’li GDO devi Monsanto! İsviçre menşeli GDO tohum ve tarım kimyasalları şirketi Syngenta! 1970’lerde 100 milyon dolarlık bir kaynakla ‘Yeşil Devrim’ diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller! ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada’dan da devlet fonları aktarılıyor.Yani özetle, GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) tohumları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yayarak tarlalardan orijinal tohumların kökünü kazıyan şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları olası bir kıyamet günü için kutuplarda buzdan bir adaya saklıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde ‘zaten var olan’ tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki, Svalbard’a muhtaç kalınacaktır? Ebu Garib tohumları nerede?diye soruyor Engdhal!ve cevaplıyor planlı bir felaketten söz ediyorum. Bunu anlamak için yalnızca 2003 Amerikan bombardımanından sonraki Irak’a bakmak yeterli. Irak medeniyetlerin beşiği ve binlerce yıl önce buğday tarımının doğduğu yerdir. Ebu Garib’de yüzlerce yılda geliştirilen buğday tohumu çeşitlerinin yer aldığı bir tohum bankası bulunuyordu. Amerikan bombardımanından sonra tohum mahzeni tarihe karıştı. Artık kimse o tohumların nerede olduğunu bilmiyor. Düşünün, dünyadaki tüm tohum çeşitleri NATO destekli Svalbard’da bir araya getirilip kontrol altına alındığında, dünyadaki diğer paha biçilmez tohum bankalarını savaşlar ve terörist eylemler ile yok etmek çok kolay olacak! Sonrasında da Monsanto ve DuPont gibi devler kendi GDO tohumlarını tüm dünya çiftçilerine tekelden sunabilecekler. Yani tüm tohum çeşitlerini ele geçirdikten sonra dünyanın diğer tohum bankalarını, tekel oluşturabilmek amacıyla yok edebilirler.Ari ırk yaratma ‘Projesi’ meraklıları için kitabın okunmasını önerebilirim. Şimdi benim analizim ve fikrime gelelim: Savaş ve kıyamet seneryoları o kadar fazla ki;Bu savaşın çoktan başladığını söyleyen dahi var. Kim, neyi iddia ediyor? Kıyamet kapıda mı? Sonrasında ne yaşayacağız? Nasıl ayakta kalacağız?vs vs… saçma endişeler…bizim hocalar da dahil tüm dünya dinleri garip şekilde bir mutasyona uğrayıp kendi seneryosunu yazmış durumda bana göre biz buna kutsal kitabımıza göre “ ZAN”demekteyiz.ve ben size bununla ilgili Rab’binizden bir cevap vereyim mi? Araf suresi 187 ayet de Yüce Allah cevaplar sizleri: Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi Rabbimin katındadır. Rabbinden başka onun vaktini bildirecek yoktur. O göklerde ve yerde bulunanlara çok ağır gelmektedir. [15] O size ancak ansızın gelir." Sanki sen onun hakkında bilgi sahibiymişsin gibi senden onu soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi Allah katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler." Gerçeği kapatıp yola oturmak bana göre ateşin yalayıp yutacağı insan sayısınıda çoğaltmaktır. BUNU SİZE ŞU ŞEKİLDE BELGELERİM: Tarihi belgeler, kıyamet senaryolarının neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğunu, insanoğlunun Dünya'nın yok olmasından her zaman büyük bir dehşet duyduğunu gösteriyor. Bilinen ilk kıyamet senaryosu, M.Ö. 2800 yılına ait bir Asur tabletinde yer alıyor. Kil tablet, gerçekleşmemiş kıyamet senaryosunu şöyle anlatıyor: "Dünyamız, son günlerde yozlaştı. Dünyanın hızla sonuna yaklaştığını gösteren işaretler var. Rüşvet ve yolsuzluk, aldı yürüdü. Çocuklar, artık ana babalarına itaat etmiyor. Tüm bunlar, Dünya'nın sonunun geldiğini gösteriyor." Ancak tablette yazanların aksine sonu gelen Dünya değil, Asur İmparatorluğu oldu. Yakın Doğu'da büyük bir imparatorluk kuran Asurlular, M.S. 612'de Babil ordusu tarafından tarihin karanlık sayfalarına gömüldü. M.S. 1000 Dünya tarihinin en büyük çaplı kıyamet histerilerinden biri M.S. 1000 yılında yaşandı. Papa II. Sylvester, İsa Peygamber'in doğumunun 1000. yıl dönümünde dünyanın yok olacağını söyledi. Cennete gitmek isteyen Hristiyanlar, mallarını yoksullara dağıttı, günahlarının bağışlanması için kiliselere koştu. 1 Ocak 1000'de beklenen kıyamet kopmayınca Hristiyanlar, bu kez de İsa'nın öldüğü günün yıl dönümünü beklemeye başladı. Ama beklenen olmadı, kıyamet 1033'te de kopmadı.Kıyameti kendi çıkarları için kullananlar da oldu. Papa III. Innocent, 1213'te Kudüs ve kutsal topraklara 5. Haçlı seferlerini düzenleyebilmek için kıyamet korkusundan yararlandı. Kıyametin İslam'ın yükselişinden 666 yıl sonrasına denk düşen 1284 yılında kopacağı kehanetinde bulunan Papa'ya inanan Hristiyanlar, kutsal toprakları alıp dünyayı kurtarmaya çalışken kendi canlarından oldu. 1284'te kıyamet kopmadı, ama 7 yıl sonra son Haçlı krallığı düştü ve Memluk Sultanı Halil Akka kentini aldı. Dünya ise dönmeye devam etti.Kıyamet fikri sanatçıları da etkiledi. Sanatın altın çağı olarak bilinen Rönesans, kıyamet kehanetlerinin yeniden tırmanışa geçmesine de sahne oldu. Bu kehanetler, Bizans İmparatorluğu'nun kalbi İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesi gibi bazı "felaketlerin" takvimleri değiştirdiği fikrine dayanıyordu.Dominikli keşiş Girolamo Savonarola'nın "Tanrı'nın kılıcının, kısa bir süre sonra savaş, veba ve açlık olarak Dünya'nın üstüne geleceği" kehanetinden etkilenen Rönesans'ın önde gelen ustalarından Sandro Botticelli, "Mistik Doğum" adlı tablosunda kayaların altına saklanıp bekleyen küçük iblisler resmetmiş ve resmin altına da kıyametin yakın olduğuna dair not düşmüştü. Almanya'da inşa edilen tekneler Bilim adamları da kıyamet fikrinden etkilendi. Alman matematikçi ve astronom Johannes Stöffler, 1499 yılında gezegenlerin hizalanmasını temel alarak yaptığı kehanette 20 Şubat 1524'te meydana gelecek tufanın dünyayı yok edeceğini söylüyordu. Stöffler'in kıyamet kehaneti, basılan 100 kitapçıkla tüm Avrupa'ya yayıldı. Yüzlerce tekne inşa edildi, Alman asilzadesi Kont von Iggleheim, Rhein Nehri'nde üç katlı bir gemi yaptırdı. Gel gör ki kıyamet, 20 Şubat'ta da kopmadı. Aksine 1524 yılı, oldukça kurak geçti. Iggleheim'ın gemisinde yer kapmaya çalışanlar arasında arbede çıktı, yüzlerce kişi öldü. Kalanlar, kıyametin kopmadığını görünce kontu taşlayarak öldürdü. Stöffler, son bir çaba olarak 1528'i yeni kıyamet tarihi olarak belirledi. O gün de bir şey olmayınca, kendini evine kapattı. Giza Piramidi'nde saklı kıyamet tarihi Hem 1641'te İngiliz kahin "Shipton Ana"nın kehanetlerinden, hem de Mısır'daki Giza Piramidi'nin gizemlerinden etkilenen astronom Charles Piazzi Smyth, farklı bir kıyamet tarihi ortaya attı. Piramidin sadece Mısırlılar tarafından değil, aynı zamanda Nuh Peygamber tarafından inşa edildiğini ileri süren ve piramidin dört bir yanında dünyanın sonunu gösteren izler bulduğunu belirten Smyth'e binlerce insan inandı. 5 Ocak 1881'de New York Times, hem Smyth hem de ona inananlarla dalga geçen bir makale yayımladı: "Piramidin ortasındaki galeride tam 1881 çentik var. Bu da son senemize girdiğimizi gösteriyor." Halley, dünyaya çarpacak Tufanlar ve piramitler dünyanın sonunu getirmeyince insanoğlu, umudunu uzaya bağladı. 1910'da Dünya'nın yakınından geçen Halley kuyrukluyıldızı, kıyameti bekleyenlerin ekmeğine yağ sürdü. İngiliz yazarlar, Halley'in Almanya'nın işgalinin habercisi olduğunu ileri sürerken Fransızlar, kuyrukluyıldızın dehşetli bir sele neden olacağını yazdı. ABD'nin Chicago'da kentinde bulunan Yerkez Rasathanesi'nin Şubat 1910'da Halley'in kuyruğunda siyanür olarak bilinen zehirli bir gaz bulunduğunu açıklaması, tuz biber oldu. Sonunda Mayıs ayında Halley, Dünya'nın yakından geçip gitti ve New York Times, "Hala buradayız" diye başlık attı. Jüpiter Etkisi 1974'te John Gribbin ile Stephen Plagemann, "Jüpiter Etkisi" adlı çok satan kitaplarında gezegenlerin Mart 1982'de Güneş'in aynı tarafında hizalanacağını, bu gök olayının kozmik olaylara neden olacağını ileri sürdü. Böylece yeni bir kıyamet tarihi belirlendi. Gezegenlerin toplam çekim gücünün, Yeryüzü'nün dönüşünü değiştireceği ve yıkıcı depremler olacağı ileri sürülen kitabın, Cambridge mezunu astrofizikçiler tarafından yazılmış olması, güvenirliğini artırıyordu.Korkulan tarih yaklaşırken, binlerce insan dehşete kapılarak olası çıkış yollarının peşine düştü.Kıyamet, 1982'de de kopmadı. Gribbin ve Plagemann, 1983'te "Jüpiter'in Yeniden Gözden Geçirilmiş Etkisi" adlı kitaplarını yayımladılar ve yeniden çok satanlar listesine girdiler. 1999, ünlü kahin Nostradamus'un kitabında dünyanın sonu olarak betimleniyordu. Nostradamus, 1999'un yedinci ayında gökten Dehşet Kralının geleceğini ve dünyanın sonuna neden olacağını yazmıştı. 1 Ocak 2000: Elektronik Kıyamet 1 Ocak 2000'de yeni milenyumun başlangıcı da kıyamet iddialarının kurbanı oldu. Bilgisayarların "00" ile biten yılı anlayamayacağını ileri süren felaket tellalları, Dünya'da yaşamın duracağı, hatta nükleer savaşın başlayacağı kehanetinde bulundu. Independent gazetesi, Uluslararası Para Fonu'nun gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kaos yaşanacağını öngördüğünü yazdı. İnsanlar, 1 Ocak yaklaşırken alışveriş merkezlerine akın ederek yiyecek, su ve diğer malzemeleri depoladı. 1 Ocak 2000'de Dünya, tüm kehanetlerin tersine yeni bir yüzyıla girdi. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ndeki (CERN) Büyük Hadron Çarpıştırıcısı da kıyamet senaryolarından nasibini aldı.İsviçre-Fransa sınırında yerin 100 metre altında kurulan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın protonları ışık hızına çok yakın bir hıza ulaştırarak çarpıştıracağını öğrenen bazı kesimler, bu tür çarpışmaların mikro kara delikler oluşturarak dünyanın sonunu getireceğini ileri sürdü. Kuantum fizikçilerinin "asla asla deme" eğilimleri, kıyamet söylentilerinin daha da hız kazanmasına neden oldu. Her şeye karşın Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, 10 Eylül'de 2008'de çalıştırıldı. Kıyamet kopmadı, ancak çarpıştırıcı 9 gün sonra teknik bir arıza nedeniyle kapatıldı. İnsanlar, 20 Kasım 2009 ve 30 Mart 2010'daki deneylerden sonra çarpıştırıcının dünyanın sonunu getirmeyeceğine ikna oldu. Maya takviminin sonu 2012'inin sonuna yaklaşırken yeni bir kıyamet senaryosu ortaya atıldı. Mayaların M.Ö. 3114'te başlayan ve "Baktun" olarak adlandırılan 394 yıllık dönemlere ayrılan takvimine göre 13. baktun, 21 Aralık'ta sona eriyor. 13. baktunun sona erişi, bazı kesimler tarafından Dünya'nın da sonu olarak yorumlanıyor. Gelecek kıyametler Eğer Dünya, 21 Aralık'ta da yok olmazsa yedekte tutulan tarihler de bulunuyor. Örneğin Amerikalı astrolog Jeane Dixon, İsa'nın 2020'de geri gelerek kötülüğe karşı savaş açacağını ve bu savaşın 2037'de sona ereceğini, daha sonra da dünyanın yok olacağını ileri sürdü. Dixon, daha önce kıyametin 4 Şubat 1962'de kopacağını iddia etmişti.31 Ocak 1990'da Mısır'da doğan, 1974'te KuranıKerim'de 19 Mucizesi olarak bilinen ve İslam dünyasında tartışmalara yola açan "matematiksel sistemi"ni ortaya koyan Mısırlı biyokimyacı Reşad Halife, Dünya'nın sonunun 2280 yılında geleceğini hesapladı. Yahudilerin kutsal kabul ettiği Talmud kitabına göre ise Mesih, Adem'in yaradılışından 6 bin yıl sonra gelecek ve sonraki bin yıl içinde dünya yok olacak. Talmud'a göre Dünya'nın mahvı, 2240'ta başlayacak ve 3240'ta bitecek.Bazı bilim adamları göre ise Büyük Patlama'dan 5 milyar yıl sonra Güneş kırmızı bir deve dönüşerek Dünya'yı yok edecek. 2003 yılında "Büyük Son" teorisini ileri süren bilim adamları ise sürekli genişleyen evrenin yaklaşık 22 milyar yıl sonra tamamen yok olacağını ileri sürüyor.Elbetteki bir çok seneryo daha var ama yazanlar da okuyanlarda anlatanlarda hepsinin bir parçası.Ben insanları vahiyler doğrultusunda uyarıyorum..Kimse kimsenin günah yükünü çekmeyecektir bu da bir ayet.Daha ne zamana kadar bir asalak gibi yaşayacak insanoğlu bunuda bilmiyorum.ama yazmak ve anlatmak benim boynumun borcudur.Umulur ki aklını kullanan insan sayısı artar.Hiç bir anınızda kıyametten uzak olmadığınızı hatırlatırım ve bunuda yine Rab’bimin vahiyle bildirdiği gibi hatırlatırım ARAF 34: “Her toplumun, yaşayacağı belli bir süre vardır. Süresi dolunca, onların yok edilmeleri ne bir an gecikebilir, ne de öne geçebilir.” Ve yine bize bildirilen vahiye göre hiçbir din sadece kendi dinine sahip çıktığını düşünerek ve kurtuluşa ulaştığını dosdoğru yol üzerinde olduğunu düşünerek de hareket etmesin Ankebut 61 “Andolsun, onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?' diye soracak olursan, şüphesiz: 'Allah' diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?” YUSUF SURESİ 106 “Ve onların çoğu, başka varlıklara da tanrısal nitelikler yükleyerek Allah'a inanırlar (imanlarına şirk karıştırırlar)” İSLAM NEDİR?BUNU ÇOK İYİ BİLMEK GEREK.
Ekleme Tarihi: 23 Mart 2017 - Perşembe
Puna GÜLEÇÖZ

SON DÜNYA SAVAŞLARI ÜLKE SENERYOLARI-ANALİZLER 3

ALMANYA: Aslına bakarsanız Almanya bu seneryolardan vazgeçmiş gibi görünüyor,bunun sebebi ise seneryoların pek işe yaramadığını anlamış olmalarından kaynaklanıyor yinede elbetteki aralarında konuyla ilgili seneryo üretenlerde yok değil.Kısaca bahsetmek istiyorum: “Kıyamet Tohum Deposu” Olarak Bilinen, Norveç’in Kuzeyindeki Bir Adaya Kurulan “Svalbard Küresel Tohum Deposu” Hangi Kıyameti Bekliyor?başlıklı hazırlanan bir araştırma kitabından bahsetmeden geçemeyeceğim.(Aslına bakarsanız bu araştırmayı çok akıllıca ve haklı bulduğumu ve göz ardı edilemeyeceğinide belirtmek isterim) “Svalbard dünyayı ele geçirme planının bir parçasıdır” Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl, tarım sektörünü elinde tutan GDO devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini iddia ediyor. Svalbard hariç dünyadaki diğer tohum depolarını bekleyen kıyamet nedir? Esas amaç ari üstün ırk yaratmak mı yoksa istenmeyen ırkları yiyeceklerle kısırlaştırmak mı? 2008 yılının Mart ayında, Norveç’in kuzeyindeki Spitsbergen adasında “Svalbard Küresel Tohum Deposu” adı verilen bir ambar kuruldu. Donmuş bir dağın 130 metre altına inşa edilen ambarda şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 3 milyon farklı tohum özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu’na 1100 kilometre uzaklıkta olan buzdağı ambarında bazı dayanıklı tohumlar 1000 yıl kadar bozulmadan kalabilecek. Her türlü nükleer saldırıya, patlamaya ve depreme dayanıklı olan bu tohum deposuna ‘kıyamet tohum deposu’ da deniyor. Dünya üzerindeki tüm tohum çeşitlerini bir araya getirmeyi hedefleyen ambarın amacı, gelecekte dünyanın başına gelebilecek nükleer savaş, meteor düşmesi veya iklim değişimi gibi bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin korunmasını sağlamak. Buraya kadar her şey gayet iyi niyetli görünüyor. Ancak Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl’ın bu proje ile ilgili dehşet verici şüpheleri var. Engdahl, tarım sektörünü ellerinde tutan GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini düşünüyor. Spitsbergen’in buzlaşmış kayalıklarının altında ‘dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme’ planlarının yattığını iddia eden Engdahl, teorisini ambar projesi finansörlerinin kimlikleri ve geçmişleri hakkında ayrıntılı hatırlatmalar yaparak ispatlıyor. İlk baskısı 2007’de yapılan, Nisan 2009’da Türkçeye çevrilen “Ölüm Tohumları/ Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar’ adlı kitabın da yazarı olan Engdahl ile ‘kıyamet muhafızları’ dediği finansörlerin kimlikleri, neler yaptıkları ve Svalbard Küresel Tohum Deposu üzerindeki hedefleri hakkında çok çarpıcı bilgiler veriyor.Engdhal a göre; Kıyamet muhafızları Svalbard Küresel Tohum Deposunun finansörleri kimler? -Öncelikle, bu ambarın Global Crop Diversity Trust (GCDT- Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü) aracılığıyla işletildiğini söylemeliyim. Nisan 2009 rakamlarına göre 123 milyon dolarlık bir finansmanları var. Roma’da kurulan bu örgütün başında Kanadalı Margaret Catley-Carlson bulunuyor. 1998’e dek NewYork merkezli Nüfus Konseyi’nin de (Population Council) başkanıydı. Bu konsey John D. Rockefeller’ın nüfus populasyonunu düşürmek amacıyla 1952’de kurduğu, aile planlaması adı altında gelişmekte olan ülkelerde kısırlaştırma çalışmaları yürüten bir konsey. Diğer GCDT üyeleri arasında Hollywood DreamWorks Animation’a başkanlık eden Lewis Coleman da var. Coleman ABD’nin en büyük Pentagon anlaşmalı askeri endüstri şirketi olan Northrup Grumman Corporation’ın da kurul başkanıydı. Örgütün finansörleri ise; geçen yıl şirketin aktif yönetiminden çekilerek kurduğu Bill-Melinda Gates Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrika’daki çiftçilere yardıma adayacağını beyan eden Microsoft’un kurucusu Bill Gates! Dünyanın en büyük patentli GDO tohum ve tarım kimyasalları devi ABD’li DuPont/Pioneer Hi-Bred! Yine bir ABD’li GDO devi Monsanto! İsviçre menşeli GDO tohum ve tarım kimyasalları şirketi Syngenta! 1970’lerde 100 milyon dolarlık bir

kaynakla ‘Yeşil Devrim’ diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller! ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada’dan da devlet fonları aktarılıyor.Yani özetle, GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) tohumları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yayarak tarlalardan orijinal tohumların kökünü kazıyan şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları olası bir kıyamet günü için kutuplarda buzdan bir adaya saklıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde ‘zaten var olan’ tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki, Svalbard’a muhtaç kalınacaktır? Ebu Garib tohumları nerede?diye soruyor Engdhal!ve cevaplıyor planlı bir felaketten söz ediyorum. Bunu anlamak için yalnızca 2003 Amerikan bombardımanından sonraki Irak’a bakmak yeterli. Irak medeniyetlerin beşiği ve binlerce yıl önce buğday tarımının doğduğu yerdir. Ebu Garib’de yüzlerce yılda geliştirilen buğday tohumu çeşitlerinin yer aldığı bir tohum bankası bulunuyordu. Amerikan bombardımanından sonra tohum mahzeni tarihe karıştı. Artık kimse o tohumların nerede olduğunu bilmiyor. Düşünün, dünyadaki tüm tohum çeşitleri NATO destekli Svalbard’da bir araya getirilip kontrol altına alındığında, dünyadaki diğer paha biçilmez tohum bankalarını savaşlar ve terörist eylemler ile yok etmek çok kolay olacak! Sonrasında da Monsanto ve DuPont gibi devler kendi GDO tohumlarını tüm dünya çiftçilerine tekelden sunabilecekler. Yani tüm tohum çeşitlerini ele geçirdikten sonra dünyanın diğer tohum bankalarını, tekel oluşturabilmek amacıyla yok edebilirler.Ari ırk yaratma ‘Projesi’ meraklıları için kitabın okunmasını önerebilirim.

Şimdi benim analizim ve fikrime gelelim:

Savaş ve kıyamet seneryoları o kadar fazla ki;Bu savaşın çoktan başladığını söyleyen dahi var. Kim, neyi iddia ediyor? Kıyamet kapıda mı? Sonrasında ne yaşayacağız? Nasıl ayakta kalacağız?vs vs… saçma endişeler…bizim hocalar da dahil tüm dünya dinleri garip şekilde bir mutasyona uğrayıp kendi seneryosunu yazmış durumda bana göre biz buna kutsal kitabımıza göre “ ZAN”demekteyiz.ve ben size bununla ilgili Rab’binizden bir cevap vereyim mi? Araf suresi 187 ayet de Yüce Allah cevaplar sizleri: Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi Rabbimin katındadır. Rabbinden başka onun vaktini bildirecek yoktur. O göklerde ve yerde bulunanlara çok ağır gelmektedir. [15] O size ancak ansızın gelir." Sanki sen onun hakkında bilgi sahibiymişsin gibi senden onu soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi Allah katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler." Gerçeği kapatıp yola oturmak bana göre ateşin yalayıp yutacağı insan sayısınıda çoğaltmaktır.

BUNU SİZE ŞU ŞEKİLDE BELGELERİM:

Tarihi belgeler, kıyamet senaryolarının neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğunu, insanoğlunun Dünya'nın yok olmasından her zaman büyük bir dehşet duyduğunu gösteriyor. Bilinen ilk kıyamet senaryosu, M.Ö. 2800 yılına ait bir Asur tabletinde yer alıyor. Kil tablet, gerçekleşmemiş kıyamet senaryosunu şöyle anlatıyor: "Dünyamız, son günlerde yozlaştı. Dünyanın hızla sonuna yaklaştığını gösteren işaretler var. Rüşvet ve yolsuzluk, aldı yürüdü. Çocuklar, artık ana babalarına itaat etmiyor. Tüm bunlar, Dünya'nın sonunun geldiğini gösteriyor." Ancak tablette yazanların aksine sonu gelen Dünya değil, Asur İmparatorluğu oldu. Yakın Doğu'da büyük bir imparatorluk kuran Asurlular, M.S. 612'de Babil ordusu tarafından tarihin karanlık sayfalarına gömüldü.

M.S. 1000

Dünya tarihinin en büyük çaplı kıyamet histerilerinden biri M.S. 1000 yılında yaşandı. Papa II. Sylvester, İsa Peygamber'in doğumunun 1000. yıl dönümünde dünyanın yok olacağını söyledi. Cennete gitmek isteyen Hristiyanlar, mallarını yoksullara dağıttı, günahlarının bağışlanması için kiliselere koştu. 1 Ocak 1000'de beklenen kıyamet kopmayınca Hristiyanlar, bu kez de İsa'nın öldüğü günün yıl dönümünü beklemeye başladı. Ama beklenen olmadı, kıyamet 1033'te de kopmadı.Kıyameti kendi çıkarları için kullananlar da oldu. Papa III. Innocent, 1213'te Kudüs ve kutsal topraklara 5. Haçlı seferlerini düzenleyebilmek için kıyamet korkusundan yararlandı. Kıyametin İslam'ın yükselişinden 666 yıl sonrasına denk düşen 1284 yılında kopacağı kehanetinde bulunan Papa'ya inanan Hristiyanlar, kutsal toprakları alıp dünyayı kurtarmaya çalışken kendi canlarından oldu. 1284'te kıyamet kopmadı, ama 7 yıl sonra son Haçlı krallığı düştü ve Memluk Sultanı Halil Akka kentini aldı. Dünya ise dönmeye devam etti.Kıyamet fikri sanatçıları da etkiledi. Sanatın altın çağı olarak bilinen Rönesans, kıyamet kehanetlerinin yeniden tırmanışa geçmesine de sahne oldu. Bu kehanetler, Bizans İmparatorluğu'nun kalbi İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesi gibi bazı "felaketlerin" takvimleri değiştirdiği fikrine dayanıyordu.Dominikli keşiş Girolamo Savonarola'nın "Tanrı'nın kılıcının, kısa bir süre sonra savaş, veba ve açlık olarak Dünya'nın üstüne geleceği" kehanetinden etkilenen Rönesans'ın önde gelen ustalarından Sandro Botticelli, "Mistik Doğum" adlı tablosunda kayaların altına saklanıp bekleyen küçük iblisler resmetmiş ve resmin altına da kıyametin yakın olduğuna dair not düşmüştü. Almanya'da inşa edilen tekneler Bilim adamları da kıyamet fikrinden etkilendi. Alman matematikçi ve astronom Johannes Stöffler, 1499 yılında gezegenlerin hizalanmasını temel alarak yaptığı kehanette 20 Şubat 1524'te meydana gelecek tufanın dünyayı yok edeceğini söylüyordu. Stöffler'in kıyamet kehaneti, basılan 100 kitapçıkla tüm Avrupa'ya yayıldı. Yüzlerce tekne inşa edildi, Alman asilzadesi Kont von Iggleheim, Rhein Nehri'nde üç katlı bir gemi yaptırdı. Gel gör ki kıyamet, 20 Şubat'ta da kopmadı. Aksine 1524 yılı, oldukça kurak geçti. Iggleheim'ın gemisinde yer kapmaya çalışanlar arasında arbede çıktı, yüzlerce kişi öldü. Kalanlar, kıyametin kopmadığını görünce kontu taşlayarak öldürdü. Stöffler, son bir çaba olarak 1528'i yeni kıyamet tarihi olarak belirledi. O gün de bir şey olmayınca, kendini evine kapattı. Giza Piramidi'nde saklı kıyamet tarihi Hem 1641'te İngiliz kahin "Shipton Ana"nın kehanetlerinden, hem de Mısır'daki Giza Piramidi'nin gizemlerinden etkilenen astronom Charles Piazzi Smyth, farklı bir kıyamet tarihi ortaya attı. Piramidin sadece Mısırlılar tarafından değil, aynı zamanda Nuh Peygamber tarafından inşa edildiğini ileri süren ve piramidin dört bir yanında dünyanın sonunu gösteren izler bulduğunu belirten Smyth'e binlerce insan inandı. 5 Ocak 1881'de New York Times, hem Smyth hem de ona inananlarla dalga geçen bir makale yayımladı: "Piramidin ortasındaki galeride tam 1881 çentik var. Bu da son senemize girdiğimizi gösteriyor." Halley, dünyaya çarpacak Tufanlar ve piramitler dünyanın sonunu getirmeyince insanoğlu, umudunu uzaya bağladı. 1910'da Dünya'nın yakınından geçen Halley kuyrukluyıldızı, kıyameti bekleyenlerin ekmeğine yağ

sürdü. İngiliz yazarlar, Halley'in Almanya'nın işgalinin habercisi olduğunu ileri sürerken Fransızlar, kuyrukluyıldızın dehşetli bir sele neden olacağını yazdı. ABD'nin Chicago'da kentinde bulunan Yerkez Rasathanesi'nin Şubat 1910'da Halley'in kuyruğunda siyanür olarak bilinen zehirli bir gaz bulunduğunu açıklaması, tuz biber oldu. Sonunda Mayıs ayında Halley, Dünya'nın yakından geçip gitti ve New York Times, "Hala buradayız" diye başlık attı. Jüpiter Etkisi 1974'te John Gribbin ile Stephen Plagemann, "Jüpiter Etkisi" adlı çok satan kitaplarında gezegenlerin Mart 1982'de Güneş'in aynı tarafında hizalanacağını, bu gök olayının kozmik olaylara neden olacağını ileri sürdü. Böylece yeni bir kıyamet tarihi belirlendi. Gezegenlerin toplam çekim gücünün, Yeryüzü'nün dönüşünü değiştireceği ve yıkıcı depremler olacağı ileri sürülen kitabın, Cambridge mezunu astrofizikçiler tarafından yazılmış olması, güvenirliğini artırıyordu.Korkulan tarih yaklaşırken, binlerce insan dehşete kapılarak olası çıkış yollarının peşine düştü.Kıyamet, 1982'de de kopmadı. Gribbin ve Plagemann, 1983'te "Jüpiter'in Yeniden Gözden Geçirilmiş Etkisi" adlı kitaplarını yayımladılar ve yeniden çok satanlar listesine girdiler. 1999, ünlü kahin Nostradamus'un kitabında dünyanın sonu olarak betimleniyordu. Nostradamus, 1999'un yedinci ayında gökten Dehşet Kralının geleceğini ve dünyanın sonuna neden olacağını yazmıştı. 1 Ocak 2000: Elektronik Kıyamet 1 Ocak 2000'de yeni milenyumun başlangıcı da kıyamet iddialarının kurbanı oldu. Bilgisayarların "00" ile biten yılı anlayamayacağını ileri süren felaket tellalları, Dünya'da yaşamın duracağı, hatta nükleer savaşın başlayacağı kehanetinde bulundu. Independent gazetesi, Uluslararası Para Fonu'nun gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kaos yaşanacağını öngördüğünü yazdı. İnsanlar, 1 Ocak yaklaşırken alışveriş merkezlerine akın ederek yiyecek, su ve diğer malzemeleri depoladı. 1 Ocak 2000'de Dünya, tüm kehanetlerin tersine yeni bir yüzyıla girdi. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ndeki (CERN) Büyük Hadron Çarpıştırıcısı da kıyamet senaryolarından nasibini aldı.İsviçre-Fransa sınırında yerin 100 metre altında kurulan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın protonları ışık hızına çok yakın bir hıza ulaştırarak çarpıştıracağını öğrenen bazı kesimler, bu tür çarpışmaların mikro kara delikler oluşturarak dünyanın sonunu getireceğini ileri sürdü. Kuantum fizikçilerinin "asla asla deme" eğilimleri, kıyamet söylentilerinin daha da hız kazanmasına neden oldu. Her şeye karşın Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, 10 Eylül'de 2008'de çalıştırıldı. Kıyamet kopmadı, ancak çarpıştırıcı 9 gün sonra teknik bir arıza nedeniyle kapatıldı. İnsanlar, 20 Kasım 2009 ve 30 Mart 2010'daki deneylerden sonra çarpıştırıcının dünyanın sonunu getirmeyeceğine ikna oldu. Maya takviminin sonu 2012'inin sonuna yaklaşırken yeni bir kıyamet senaryosu ortaya atıldı. Mayaların M.Ö. 3114'te başlayan ve "Baktun" olarak adlandırılan 394 yıllık dönemlere ayrılan takvimine göre 13. baktun, 21

Aralık'ta sona eriyor. 13. baktunun sona erişi, bazı kesimler tarafından Dünya'nın da sonu olarak yorumlanıyor. Gelecek kıyametler Eğer Dünya, 21 Aralık'ta da yok olmazsa yedekte tutulan tarihler de bulunuyor. Örneğin Amerikalı astrolog Jeane Dixon, İsa'nın 2020'de geri gelerek kötülüğe karşı savaş açacağını ve bu savaşın 2037'de sona ereceğini, daha sonra da dünyanın yok olacağını ileri sürdü. Dixon, daha önce kıyametin 4 Şubat 1962'de kopacağını iddia etmişti.31 Ocak 1990'da Mısır'da doğan, 1974'te KuranıKerim'de 19 Mucizesi olarak bilinen ve İslam dünyasında tartışmalara yola açan "matematiksel sistemi"ni ortaya koyan Mısırlı biyokimyacı Reşad Halife, Dünya'nın sonunun 2280 yılında geleceğini hesapladı. Yahudilerin kutsal kabul ettiği Talmud kitabına göre ise Mesih, Adem'in yaradılışından 6 bin yıl sonra gelecek ve sonraki bin yıl içinde dünya yok olacak. Talmud'a göre Dünya'nın mahvı, 2240'ta başlayacak ve 3240'ta bitecek.Bazı bilim adamları göre ise Büyük Patlama'dan 5 milyar yıl sonra Güneş kırmızı bir deve dönüşerek Dünya'yı yok edecek. 2003 yılında "Büyük Son" teorisini ileri süren bilim adamları ise sürekli genişleyen evrenin yaklaşık 22 milyar yıl sonra tamamen yok olacağını ileri sürüyor.Elbetteki bir çok seneryo daha var ama yazanlar da okuyanlarda anlatanlarda hepsinin bir parçası.Ben insanları vahiyler doğrultusunda uyarıyorum..Kimse kimsenin günah yükünü çekmeyecektir bu da bir ayet.Daha ne zamana kadar bir asalak gibi yaşayacak insanoğlu bunuda bilmiyorum.ama yazmak ve anlatmak benim boynumun borcudur.Umulur ki aklını kullanan insan sayısı artar.Hiç bir anınızda kıyametten uzak olmadığınızı hatırlatırım ve bunuda yine Rab’bimin vahiyle bildirdiği gibi hatırlatırım

ARAF 34: “Her toplumun, yaşayacağı belli bir süre vardır. Süresi dolunca, onların yok edilmeleri ne bir an gecikebilir, ne de öne geçebilir.”

Ve yine bize bildirilen vahiye göre hiçbir din sadece kendi dinine sahip çıktığını düşünerek ve kurtuluşa ulaştığını dosdoğru yol üzerinde olduğunu düşünerek de hareket etmesin

Ankebut 61 “Andolsun, onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?' diye soracak olursan, şüphesiz: 'Allah' diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?”

YUSUF SURESİ 106 “Ve onların çoğu, başka varlıklara da tanrısal nitelikler yükleyerek Allah'a inanırlar (imanlarına şirk karıştırırlar)” İSLAM NEDİR?BUNU ÇOK İYİ BİLMEK GEREK.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

07
Eylül
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.