İdrar Kaçırma Kadınların Kaderi Değil, Tedavisi Mümkün

Gülmeye korkan, komşusuna gitmekten çekinen, toplu alanlardan uzak duran binlerce kadın… Ülkemizde her 4 kadından 1’i, tıp dilinde “üriner inkontinans” olarak bilinen, halk arasında ise “idrar kaçırma” denilen sorunla mücadele ediyor. Ancak bu rahatsızlık hâlâ ayıplanan ve dile getirilmeyen bir sorun olarak gizlenmeye devam ediyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Çetin Kılıççı, kadınların utanma nedeniyle doktora bile başvurmadığını, bu nedenle tedavi şansının sıklıkla kaçırıldığını vurguluyor. İdrar kaçırma; stres tipi ve yaşa bağlı tip olmak üzere iki şekilde görülüyor. Ani hareket, öksürük veya egzersiz gibi durumlarda yaşanan sızıntı “stres tipi” olarak tanımlanırken, ani idrara çıkma hissi ve tuvalete yetişememe ise yaşla artan formudur. Her iki tipi de kişinin sosyal hayatını alt üst edebilecek boyutlara ulaşabiliyor. Kadınlar sürekli tuvalet arıyor, toplu alanlarda panik yaşıyor, zamanla toplum içine çıkmaktan çekinir hale geliyor. Toplumda birçok kadın bu durumu yaşlanmanın doğal sonucu zannederek kabulleniyor. Oysa obezite, zor doğumlar, kronik kabızlık ve pelvik kas zayıflığı gibi nedenlerle 30’lu yaşlardan itibaren bile görülebiliyor. Tedavi için ilk adım ise utanmadan doktora başvurmak. Tedavide yaşam tarzı değişiklikleri, pelvik kas egzersizleri, medikal ilaçlar ve gerekirse botoks ya da cerrahi müdahaleler uygulanıyor. Son yıllarda geliştirilen laparoskopik yöntemlerle ameliyatlar küçük kesiyle ve 30 dakika gibi kısa sürede tamamlanabiliyor. Doç. Dr. Kılıççı’nın en önemli vurgusu ise şu: “İdrar kaçırmak kader değil. Erken teşhis ve doğru tedaviyle kadınlar yeniden özgürce gülüp yaşayabilir.”