Çanakkale Haber

Emniyetʹten skandal savunma

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.07.2014 - 15:05, Güncelleme: 04.07.2014 - 15:05 2285+ kez okundu.
 

Emniyetʹten skandal savunma

İstanbul ’daki Gezi Parkı eylemlerinde biber gazı kapsülüyle gözünü kaybeden Okan Özçelik, polisin atış anını görüntülemeyi başardığı halde, açılan tazminat davasında İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden (EGM) skandal savunmalar yapıldı. Görüntülere rağmen bakanlık, “Söz konusu zararın, idarenin yasadışı bir gösteriyi bastırmak amacıyla yaptığı bir faaliyet sırasında meydana geldiğine dair davacının iddiası dışında onu destekleyecek başka bir bulgu ve tespit yoktur” dedi. EGM ise “Davacı taraf sadece soyut iddialar ileri sürmekte, zarar ile idarenin eylemi arasında nasıl bir illiyet olduğunu ortaya koyamamaktadır” diye savunma yaptı.    O ANLARI GÖRÜNTÜLEDİ   Bir şirkette ihracat uzmanı olarak çalışan 32 yaşındaki Okan Özçelik, 1 Haziran 2013’te gösterilerin sürdüğü Gezi Parkı’na geldi. Parkın polisler tarafından boşaltıldığı saatlerde, saat 16.00’da içeriye giren Özçelik, Mete Caddesi’ne bakan kısma yöneldi ve telefonuyla o dakikaları kaydetmeye başladı. Cep telefonu görüntülerine göre şunlar yaşandı: 30 kadar polis geri çekilirken, bir grup gösterici polisi protesto ediyordu. Çevik Kuvvet grubundaki kasklı bir polis, telefonun kadrajına girdi. Yasaya göre 45 derece eğimle havaya ateş etmesi gereken polis, biber gazı tüfeğiyle 15 metre uzakta çekim yapan Özçelik’i hedef aldı. Sol gözüne kapsül isabet eden Özçelik yere düştü. Ancak bu sırada kendi failini ve vurulduğu anı kaydeden Özçelik, İstanbul Retina Enstitüsü’nde ameliyat edildi. Göze yönelik darbenin retinayı besleyen hücreleri yok ettiği, hücrelerin yenilenmesinin mümkün olmadığı ve yüzde 90 oranında görme kaybı oluştuğu ifade edildi.    SKANDALDA DA İKİNCİ PERDE   Okan Özçelik, avukatı Seda Alırsatar aracılığıyla İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde tazminat davası açtı. İstanbul Vali Yardımcısı Aziz Mercan, gönderdiği savunmasında, o gün 106 kişinin gözaltına alındığını ve bu listede Özçelik’in adının bulunmadığını kaydederek, kendilerine atfedilebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığını savundu. İçişleri Bakanlığı da “Zarara neden olan olayın idarenin eyleminden kaynaklandığına dair bir belge ve bilgi bulunmamaktadır” dedi. 9. İdare Mahkemesi ise ilkin idareye başvurulması gerektiğini belirterek, yargılamayı düşürdü. Özçelik, hem İçişleri Bakanlığı’na hem de EGM’ye başvurdu. Kurumlar ret yanıtı verince bu kez İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde dava yeniden başladı. Mahkeme, iki kurumdan savunma istedi. Yeni yanıtlar mahkemeye ulaştığında skandalın ikinci perdesi açılmış oldu.    İŞTE O YANITLAR   EGM Hukuk Müşaviri Erden Sakarya 16 Mayıs’ta görderdiği savunmada idarenin ancak kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları karşılamakla yükümlü olduğunu belirterek, Özçelik’in gözünü kaybetmesinde sorumluluklarının olmadığını iddia etti. Yanıtta, “Zarara neden olan olayın idarenin eyleminden kaynaklandığına dair bir bulgu ve belge bulunmamaktadır. Davacı taraf sadece soyut iddialar ileri sürmekte, zarar ile idarenin eylemi arasında nasıl bir illiyet olduğunu ortaya koyamamaktadır” ifadeleri kullanıldı. Toplumsal güvenlik ve huzur ortamının sağlanmasında kamu yararı bulunduğu ifade edilen yazıda, “Kanunsuz, başkalarına ve ülke bütünlüğüne zarar verici, şiddet olaylarını barındırıcı bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne, idari görevlilerce müdahale edilmemesi, kamu hizmetinin hiç verilmemesi veya eksik verilmesi anlamına gelmektedir” denildi. Özçelik’in vurulduğu an “kanunsuz bir hale dönüşen, göstericiler ve diğer kişilerce tehlike arz edebilecek bir toplumsal olay” yaşandığı ve polislerce yapılan müdahalede hukuka aykırılık bulunmadığı savunularak, “İzinsiz toplumsal gösterinin yetkili mercilerin emri üzerine dağıtılması söz konusudur. İdare, kamu yararını tesis etmek amacıyla hukuk devleti sınırları içinde kalmak kaydıyla yapması gerekeni yapmıştır” denildi. Yanıtta ayrıca Özçelik için, “Davacının zararı belli değildir. Maddi tazminat talebinin kabul edilebilmesi için ortada uğranılan gerçek bir zararın bulunması zorunludur” denildi.    İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Adnan Türkdamar’ın gönderdiği savunmada da “Söz konusu zararın, idarenin yasadışı bir gösteriyi bastırmak ve asayişi sağlamak amacıyla yaptığı bir faaliyet sırasında meydana geldiğine dair davacının iddiası dışında onu destekleyecek başka bir bulgu ve tespit yoktur. Başka bir deyişle, idarenin eylemi ile zarar arasında illiyet bağı bulunmamaktadır” denildi.
İstanbul ’daki Gezi Parkı eylemlerinde biber gazı kapsülüyle gözünü kaybeden Okan Özçelik, polisin atış anını görüntülemeyi başardığı halde, açılan tazminat davasında İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden (EGM) skandal savunmalar yapıldı. Görüntülere rağmen bakanlık, “Söz konusu zararın, idarenin yasadışı bir gösteriyi bastırmak amacıyla yaptığı bir faaliyet sırasında meydana geldiğine dair davacının iddiası dışında onu destekleyecek başka bir bulgu ve tespit yoktur” dedi. EGM ise “Davacı taraf sadece soyut iddialar ileri sürmekte, zarar ile idarenin eylemi arasında nasıl bir illiyet olduğunu ortaya koyamamaktadır” diye savunma yaptı.    O ANLARI GÖRÜNTÜLEDİ   Bir şirkette ihracat uzmanı olarak çalışan 32 yaşındaki Okan Özçelik, 1 Haziran 2013’te gösterilerin sürdüğü Gezi Parkı’na geldi. Parkın polisler tarafından boşaltıldığı saatlerde, saat 16.00’da içeriye giren Özçelik, Mete Caddesi’ne bakan kısma yöneldi ve telefonuyla o dakikaları kaydetmeye başladı. Cep telefonu görüntülerine göre şunlar yaşandı: 30 kadar polis geri çekilirken, bir grup gösterici polisi protesto ediyordu. Çevik Kuvvet grubundaki kasklı bir polis, telefonun kadrajına girdi. Yasaya göre 45 derece eğimle havaya ateş etmesi gereken polis, biber gazı tüfeğiyle 15 metre uzakta çekim yapan Özçelik’i hedef aldı. Sol gözüne kapsül isabet eden Özçelik yere düştü. Ancak bu sırada kendi failini ve vurulduğu anı kaydeden Özçelik, İstanbul Retina Enstitüsü’nde ameliyat edildi. Göze yönelik darbenin retinayı besleyen hücreleri yok ettiği, hücrelerin yenilenmesinin mümkün olmadığı ve yüzde 90 oranında görme kaybı oluştuğu ifade edildi.    SKANDALDA DA İKİNCİ PERDE   Okan Özçelik, avukatı Seda Alırsatar aracılığıyla İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde tazminat davası açtı. İstanbul Vali Yardımcısı Aziz Mercan, gönderdiği savunmasında, o gün 106 kişinin gözaltına alındığını ve bu listede Özçelik’in adının bulunmadığını kaydederek, kendilerine atfedilebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığını savundu. İçişleri Bakanlığı da “Zarara neden olan olayın idarenin eyleminden kaynaklandığına dair bir belge ve bilgi bulunmamaktadır” dedi. 9. İdare Mahkemesi ise ilkin idareye başvurulması gerektiğini belirterek, yargılamayı düşürdü. Özçelik, hem İçişleri Bakanlığı’na hem de EGM’ye başvurdu. Kurumlar ret yanıtı verince bu kez İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde dava yeniden başladı. Mahkeme, iki kurumdan savunma istedi. Yeni yanıtlar mahkemeye ulaştığında skandalın ikinci perdesi açılmış oldu.    İŞTE O YANITLAR   EGM Hukuk Müşaviri Erden Sakarya 16 Mayıs’ta görderdiği savunmada idarenin ancak kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları karşılamakla yükümlü olduğunu belirterek, Özçelik’in gözünü kaybetmesinde sorumluluklarının olmadığını iddia etti. Yanıtta, “Zarara neden olan olayın idarenin eyleminden kaynaklandığına dair bir bulgu ve belge bulunmamaktadır. Davacı taraf sadece soyut iddialar ileri sürmekte, zarar ile idarenin eylemi arasında nasıl bir illiyet olduğunu ortaya koyamamaktadır” ifadeleri kullanıldı. Toplumsal güvenlik ve huzur ortamının sağlanmasında kamu yararı bulunduğu ifade edilen yazıda, “Kanunsuz, başkalarına ve ülke bütünlüğüne zarar verici, şiddet olaylarını barındırıcı bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne, idari görevlilerce müdahale edilmemesi, kamu hizmetinin hiç verilmemesi veya eksik verilmesi anlamına gelmektedir” denildi. Özçelik’in vurulduğu an “kanunsuz bir hale dönüşen, göstericiler ve diğer kişilerce tehlike arz edebilecek bir toplumsal olay” yaşandığı ve polislerce yapılan müdahalede hukuka aykırılık bulunmadığı savunularak, “İzinsiz toplumsal gösterinin yetkili mercilerin emri üzerine dağıtılması söz konusudur. İdare, kamu yararını tesis etmek amacıyla hukuk devleti sınırları içinde kalmak kaydıyla yapması gerekeni yapmıştır” denildi. Yanıtta ayrıca Özçelik için, “Davacının zararı belli değildir. Maddi tazminat talebinin kabul edilebilmesi için ortada uğranılan gerçek bir zararın bulunması zorunludur” denildi.    İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Adnan Türkdamar’ın gönderdiği savunmada da “Söz konusu zararın, idarenin yasadışı bir gösteriyi bastırmak ve asayişi sağlamak amacıyla yaptığı bir faaliyet sırasında meydana geldiğine dair davacının iddiası dışında onu destekleyecek başka bir bulgu ve tespit yoktur. Başka bir deyişle, idarenin eylemi ile zarar arasında illiyet bağı bulunmamaktadır” denildi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.