Çanakkale Haber

Çanakkale Böyle Dava Görmedi

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.05.2016 - 18:52, Güncelleme: 08.05.2016 - 18:52 2727+ kez okundu.
 

Çanakkale Böyle Dava Görmedi

Tüm sanık, müşteki, mağdur ve tanıklara polis zoru ile getirme çıkartan mahkeme, 368 sayfalık iddianamenin okunması için 2 edebiyat öğretmeni istedi. Sanıklar, Müştekiler, mağdurlar 8 gün boyunca mahkemede bulunması zorunlu hale getirildi.   Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülecek olan FETO/PYD davası ile ilgili olarak mahkeme heyeti duruşma tarihine karar verdi. Aralarında eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner, İşadamı Hikmet Sezen, ulusal basında Çanakkale İmamı olarak yer alan Abdullah Ülker gibi sanıklarında yer aldığı, ÇTSO Başkanı Bülend Engin gibi çok sayıda işadamının mağdur ve müşteki sıfatıyla isminin geçtiği duruşmalar 8 gün sürecek.   2016/157 dosya ile 2011 ve 2015 tarihleri arasında işlendiği iddia olunan suçlarla ilgili olarak; Çanakkale Hazırlık bürosunca 1 Nisan 2016 tarih ve 2016/999 sayılı iddianame de mahkeme heyeti incelemelerini tamamladı.Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti 2016/999 sayılı toplam 368 sayfalık iddianame ile ilgili olarak, tutuldu sanıklar Yahya Karadeniz, Hikmet Sezen, Hüseyin İşsever, EnginDikmen, KadriAkbaş, AbdullahBüyükdağ ve Mustafa Çolak'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.   DURUŞMA İL ÖZEL İDARE TOPLANTI SALONUNDA YAPILACAK   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların sayılarının fazlalığı(… kişi) ve Çanakkale Adliyesindeki duruşma salonlarının yetersiz kalabileceği nedeniyle duruşmaların İl Özel İdaresi meclis salonunda yapılması için gerekli çalışmaların yapılması talimatını verdi. İl Özel İdare meclis salonunda yapılacak duruşmalar nedeniyle, Adalet Bakanlığı’nın kullandığı UYAP sistemi ile bilgisayar tesisatının kurulması için Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına yazı gönderildi.   İKİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ DURUŞMADA HAZIR BULUNDURULACAK   368 sayfalık iddianamenin okunmasında yaşanacak güçlükleri de göz önüne alan Mahkeme Heyeti, iddianamenin okutulması için iki adet Edebiyat Öğretmeni’nin de duruşmada hazır bulundurulması talebinde bulundu.   KİMİLERİ ZORLA..   Mahkeme heyeti davanın tutuklu olması sebebiyle aralarında eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner’in de bulunduğu 45 sanığın zorla duruşmaya getirilmesini ve iddianamenin sanıklara tebliğ edilmesini talep etti.   KİMİLERİ YAKALAMA KARARIYLA..   Öte yandan; Harun Şimşek, Abdullah Ülker, Muhammed Feyyaz Çimen, Bekir Baz isimli sanıklarında kovuşturma esnasında yapılan tüm usulü işlemlere rağmen savunmalarının alınamaması nedeniyle söz konusu sanıkların CMK’nın 94. Ve 199. Maddeleri gereğince haklarında yakalama emrinin çıkartılmasına ve sanıklara isnat edilen suç için mahkeme huzurunda ifadelerinin alınması için haklarında tutuklama kararı verilmesi talep edildi.   MAĞDUR VE MÜŞTEKİLERDE ZORLA GETİRİLECEK   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca duruşmanın tutuklu olarak görülmesini gerekçe göstererek suçlardan dolayı mağdur olan aralarında ÇTSO Başkanı Bülend Engin’inde olduğu işadamı ve siyasetçilerden oluşan 29 kişi hakkında duruşmaya zorla getirilme emri çıkartılması talep edildi.Mahkeme heyeti ayrıca iddianame’de müşteki durumunda görülen 11 kişi hakkında da zorla getirilme kararı çıkartılmasını istedi.   REKTÖR YÜCEL ACER’E ZORLA GETİRİLME KARARI   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, savcılığın hazırladığı 368 sayfalık iddianamede sanık, mağdur ve müşteki sayısının fazla olması sebebiyle herkesin aynı duruşmada dinlenemeyeceğini de göz önüne aldı. Bu sebeple; aralarında ÇOMÜ Rektörü Prof.Dr. Yücel Acer’in de bulunduğu çeşitli akademisyen, iş adamı ve öğrencilerinde bulunduğu toplam 66 tanık hakkında da zorla getirilme emri çıkartılmasını talep etti.   SEDAT LAÇİNER DÖNEMİNDEKİ KADROLARA İNCELEME!   FETO/PYD iddianamesi içerisine Sedat Laçiner’in ÇOMÜ Rektörlüğü süresince ÇOMÜ’de kadro alan 200 kadar akademisyen de girdi. Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner’in göreve başladığı günden ayrıldığı güne kadar geçen sürede ÇOMÜ’de kadro alan 200 kadar Doçent olduğunu tespit etti. Söz konusu dönemlerde ÇOMÜ’de Sedat Laçiner’in Doçent Kadrosu açarak, bu kadrolar için sınav açıldığını, bu sınavlar için oluşturulan heyetçe 200 kişinin alındığı da iddianamede yer aldı. Mahkeme heyeti bu dönemde doçentlik sınavını geçerek kadro alan 200 kişinin akıbetini öğrenmek amacıyla YÖK’e yazı yazılmasını karar verdi.   ADLİ KONTROL ALTINDAKİ SANIKLARIN DURUMU   Aralarında eski ÇOMÜ rektörü Sedat Laçiner’in de bulunduğu 25 sanık adli kontrol şartıyla tutuksuz olarak yargılanıyorlardı. Söz konusu 25 sanık hakkında da karar verene Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların CMK 109/3-b ve 109/3-a maddelerince Sulh Ceza Hâkimliğince verilen adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi.   FETO / PYD DURUŞMASI 8 GÜN SÜRECEK   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, duruşma ile ilgili olarak hazırlıkların tamamlanması ve duruşma günün tarih ve saatini de kararlaştırdı. Toplam 8 gün sürecek duruşmanın başlangıç tarihi ise 13 Haziran 2016 günü olarak belirlendi. 13 Haziranda başlayacak duruşma 14-16-17-20-21-23 ve 24 Haziran 2016 tarihlerinde yapılmasına karar verildi.   Poliste ifade vermeyen ÇAĞİAD Başkanı Hikmet Sezen Cumhuriyet Savcılığı’nda verdiği ifadede özetle; "Ben Çanakkale'de uzun zamandır esnaflık yapmaktayım. Beyaz eşya ve mobilya bayiliğim vardır. 2009 yılı civarı olabilir Çanakkale Genç İşadamları Derneği yönetim kurulu başkanlığına seçildim, daha önce bu derneğin üyesiydim. Arkadaşların ısrarıyla yönetim kurulu başkanı oldum. Amacımız Çanakkale'ye vizyon kazandırmak yine hizmet etmekti. Bu amaçla güzel çalışmalar yaptık. O zamanki valilerle bürokratlarla siyasetçilerle hazırladığımız programlar oldu. Derneğin adını Çanakkale Girişimci İş Adamları Derneği olarak değiştirdik. Derneğin Gülen cemaati mensuplarından oluştuğu doğru değildir. Gerek benim dönemimdeki gerek şuan ki yönetimde bulunan pek çok kişi halen iktidar partisi il, ilçe vs yönetimindedir, milletvekili adayıdır. Yine Çanakkale'de ayrıca ÇASİAD ve MÜSİAD isimli iki iş adamları derneği daha vardır. Kişiler birden fazla bunlara üye olabilir. Bizler Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasında yönetime giremeyince ÇAGİAD'da ayrı bir yönetim oluşturduk. Seçimi kazanan ÇASİAD üyeleri bizlere göre büyük işlere sahip kişilerdi veya kendilerini öyle görüyorlardı. Yine biz yönetime seçildikten sonra 80 civarı üyeyi aidat ödemediklerinden veya uygun olmadıklarından iş hacimleri küçük olduğundan çıkardık. Amacımız derneğimizi büyütmekti” dedi.   Sezen ayrıca;  “2012 yılında da Sedat Laçiner ile protokol imzaladık. Hatta sembolik bir çek hazırlayıp basına görüntü verildi. Bunda amacımız derneğin reklamının yanında diğer dernek ve kuruluşlara da örnek olmasıydı. Hatta ben sürekli diğer kuruluşlar da benzeri faaliyette bulunmaları için çağrıda yaptım. Dernek olarak biz doğrudan da burs verebilirdik ancak bu işlerden fazla anlamadığımız için üniversitenin vakfının bunu daha iyi organize edeceğini düşündük. Bundan dolayı burs paraları ESBAV'ın hesabına yatıp ESBAV bunu öğrencilerin hesabına yatırdı. Yine güven problemi olmasın diyerek paralar ÇAGİAD'ın hesabına yatırılmadı. Burs verilecek öğrencilerin kimin tarafından seçileceği konusunda rektör ile bir konuşmamız olmadı. Bizim genel sekreterimiz Kadri Bey çok aktif bir kişiydi. İşin ayrıntı kısımlarını ona bırakmıştık. Bizim dernek tarafından ESBAV'a burs verilecek öğrencilerin listesinin e-posta olarak gönderilmesi konusunda bilgim yoktur. Bunu ilk kez görüyorum. Kadri çok aktif ve kendi kafasına göre de hareket edebilen bir kişiydi. Ayrıca kendisine yetki de verilmişti. Bize sormadan bu şekilde göndermiş olabilir” diyerek ifade verdi.   İfadelerinden sonra tutuklu olarak yargılanmasına karar verilen Hikmet Sezen yurtdışı konusunda da “ Ben Amerika'ya iki defa gezi amacıyla gittim. Arçelik firmasının düzenlediği bir gezilerdi, birine eşimle gitmiştim, diğerine tek gittim. Fethullah Gülen'i ziyaret ettiğim doğru değildir. Döndükten 1-2 gün sonra ev aldığım iddiası doğru değildir. Bundan üç yıl önce ilkbahar aylarında Karanlık Liman mevkiinde iflas etmiş bir göz doktorundan 575.000 TL karşılığı yazlık satın aldım. 15.000 TL peşinat verdim. Kalan için İş Bankasından kredi kullandım. Halen de kredisini ödemekteyim. Evi almam tamamen tesadüftür. Amerika dönüşümde de bu evi almış değilim. Murat Saruhan neden böyle bir ifade verdi bilemem, kendisi de bir dönem yönetimimizdeydi. Benim Abdullah Ürker ile 05.05.2013-13.05.2013 tarihlerinde yurt dışına giriş çıkış tarihlerimin oluşu tesadüftür. Ben o tarihte yine Arçelik bayisi olarak Tayland'a 8 günlük tura gitmiştim. Zaten turun çoğu yolda geçmektedir. Abdullah Ürker'i de orada görmedim" şeklinde savunmada bulundu. Yakalanan şüpheli Abdullah Ürker Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde ; "Öğretmenlik dışında yazmış olduğum akademik kitaplardan gelirim vardır. Ayrıca babamdan miras yoluyla kalan daire ve dükkânlardan kira gelirlerim vardır. 2000 yılında bana miras olarak gelmiştir. Ben memuriyetimden önce 6-7 yıllık dernek genel sekreterliği tecrübem vardır ve geçimimi o yolla sağladım. Bunun bir devamı olarak Çanakkale ÇAGİAD isimli derneğinin eğitim danışmanlığını yaptım. Yanlış hatırlamıyorsam 2 sene önce danışmanlığı bıraktım. Fahri bir danışmanlık yaptım, ücret almadım. En son Çanakkale ilinde yapılan Türkçe Olimpiyatları organizasyonunda zamanın Valisinin talimatı ile organizasyonda görev aldım. Ticari işletmem yoktur. Burs ve himmet işleri ile hiç ilgilenmedim. ÇAGİAD'ın vermiş olduğu burslara ilişkin bilgim yoktur. Ben aynı zamanda hafız olduğumdan Fetullah Gülen'in Kuran-i Kerim'e dair kaç tefsir kitabı vardır. Birçok insan gibi ben de bunları okudum.”   “Televizyon haricinde Fetullah Gülen'i görmedim tanışmadım. Yurt dışı gezilerine Çanakkale'de bulunduğum sürede eski Valinin görevlendirmesiyle Çin ülkesine gitmiştim. Çin'de Çanakkale'nin tanıtım programı vardı bu nedenle gitmiştim. Çanakkale'deki cemaate yakın olduğu iddia edilen grupların başında imam olarak yer almadım. Mütevelli heyetine dahil değilim. Böyle bir heyetten haberim yok ve kimlerden oluşur bilmiyorum. Gülen cemaatine para toplanması konusunda bir faaliyetim yoktur. Bu sabah İstanbul'dan uçağa binmek üzere yola çıkacaktım. 105 gün süreli ücretsiz izin aldım. Ben Antalya'da daha önceki tarihlerde menisküs ve çapraz bağlarımdaki rahatsızlarım nedeniyle Gürcü uyruklu manuel terapist olarak adlandırılan işlemi yapan kişilerden tedavi görmüştüm.”   “Dört ay önce de ameliyat oldum, ameliyat sonrası iyileşme görülmedi. Şu an sol bacağım sağ bacağımdan incedir. Bu nedenle Gürcistan'a gitme ihtiyacı hissettim. Orada bu işi yapan bir çok insan vardır. Daha öncede tedavi olduğum için ve Gürcistan'a daha önce de gittiğim için bir aşinalığım vardı. Ayrıca tedavi fiyatları ucuz olduğu için orayı tercih ettim. Tiflis'e ben daha önce de çok gittiğim için bu defa gitmemin altında bir amaç veya açıkçası kaçma düşüncesi yoktur. Ailem buradadır. Herhangi bir suç da işlemedim. Tüm suçlamaları reddediyorum" şeklinde savunmada bulundu. Emniyet Müdürlüğü’nde susma hakkını kullanan şüpheli Eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner ise Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde özetle, " 2011-2015 yılları arasında ÇOMÜ rektörlük görevimi yürüttüm. Halen aynı üniversitede öğretim üyesi ve Uluslararası İlişkiler bölüm başkanıyım. 2000 yılında bu üniversitede öğretim üyesi olarak göreve başlamıştım. Rektör olduktan sonra üniversiteyi büyütmek için gecemi gündüzüme katarak ve ailemi ve sağlığımı da ihmal ederek çalışmalarda bulundum. Üniversite benim dönemimde gerek fiziki gerek personel gerekse öğrenci sayısı bakımından büyük ilerleme kaydetmiştir. İmkânlar kısıtlı olduğu için Çanakkale'de bulunan sanayi kuruluşları ile derneklerle diğer sivil toplum örgütleriyle de irtibata geçtim. Valilik ile belediye ile çalışmalarımız oldu. Ben bu konuda üniversiteye her alanda destekte bulunulması için genel çağrıda da bulundum.   ÇAGİAD isimli iş adamları derneği üniversitemizdeki belli sayıdaki öğrenciye burs verebileceği teklifinde bulundu. Ben üniversite olarak burs verme yetkimiz olmadığından üniversitemizin vakfıyla görüşmelerini söyledim. ESBAV adında üniversitenin vakfı mevcuttur. Vakfın gelirleri yok denecek kadar azdı. Benden önceki dönemde kayıt sırasında öğrencilerden para alınıp bunlar daha sonra vakıftan burs olarak istenilen öğrencilere dağıtılıyordu. Ben bunu kanuna aykırı olduğundan kaldırdım. Ben yoğun iş tempom altında vakfa bile hiç uğramadım. Vakfın çalışmalarına katılmadım, zaten ben vakfın doğal başkanıyım, yasal olarak da yetkim yoktur. Vakıf yönetim kurulu tarafından idare edilmektedir. Ayrıca müdür ve personeli vardır. Ben bugün burada çalışan Emel isimli hanımı soruşturma kapsamında yakalanınca ilk kez gördüm. 2011 yılında Cengiz Ataşoğlu Çagiad ile protokol imzalamış, ben 2012 yılında imzaladım. Ancak bu protokolleri inceleyecek olursanız semboliktir, tarih yoktur. Üniversitemize ait herhangi bir kayıt numarası da yoktur. 2012 yılındaki protokol zamanında ÇAGİAD tarafından davet edildiğimizde sembolik bir çek hazırlanmış, benim bundan da haberim yoktu. Basın tarafından bunun çekimi yapıldı. Benim dernek başkanı Hikmet Sezen ile birebir bu işi planladığım iddiası doğru değildir. Hikmet Sezen'i çocuklarımız aynı sınıfta okuması nedeniyle tanırım. Kendisiyle çok sık görüştüğümüz iddiası doğru değildir” dedi.   Laçiner devamla; “Benim bursun sağ görüşlü öğrencilere verileceği şeklinde bir beyanım olmamıştır. Yine Hikmet Sezen ile bu şekilde planlama yapıp cemaat mütevelli heyetinden geçirdiğimiz iddiası doğru değildir. Bunu söyleyen müfteridir. Benim herhangi bir cemaatle ilgim alakam yoktur. Gülen veya Fethullah cemaati olarak adlandırılan oluşumla ilgim alakam yoktur. Benden sonra seçilen rektörün basında yer alan benim zamanımda ÇOMÜ'nün paralel yapı olarak adlandırılan oluşumun merkezi olduğu konusunda beyanını kabul etmiyorum bu doğru değildir. Ben bu belgenin içeriğini de ilk defa siz okuyunca öğrendim, emniyette bana okunmadı.”   “Arama sırasında bir polis memuru benim çalışma odamda bu kağıdı havaya kaldırarak bu sizin mi diye sordu. Ben yazıya uzaktan bakıp kendi yazıma benzetmedim ve benim olmadığını söyledim. Benim çok sayıda kitabım, belgem notum vardır. Böyle bir yazı bana ait değildir. Arama sırasında hazır bulunan muhtar da bu kağıdın nasıl bulunduğuna tam şahit olmamıştır. Tutanak tutulurken polisler bu belgeyi suç unsuru bulundu şeklinde tutanağa geçmek isteyince ben karşı çıkıp itiraz ettim. Ben dediğim gibi bu belgeyi kabul etmiyorum. Kaldı ki ben sizin okuduğunuz belgenin evimde çıktığı iddia edilen belge olduğuna da emin değilim. Ben bu konuda bir suçlamada bulunmak istemiyorum, ancak bu belgeyi kabul etmiyorum aynı zamanda basında köşe yazarlığı da yapmaktayım. Çıkan yazılar bana aittir. Siyaset bilimi çerçevesinde yazılmış ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken yazılardır. Herhangi bir örgüt propagandası vs içermemektedir" şeklinde beyanda bulunup, suçlamaları reddetti. 23.03.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Yücel Acer’inde ifadesi alındı. Acer ifadesinde özetle;  “1994 yılından bu yana Çanakkale'de ÇOMÜ'de görev yapmaktayım. 2015 Mart ayında rektör olarak atandım. Halen bu görevi yürütmekteyim. 23.03.2011 ile 2012 yılı Mart tarihleri arasında rektör yardımcısı olarak görev yaptım. ESBAV isimli Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Bilimsel Araştırma Vakfı ayrı tüzel kişiliktir. Ayrı karar organları vardır. Yönetim kurulu üniversite hocalarından oluşmakla birlikte dışarıdan kişiler de görev alabilir. Ben 2009 yılından 04.08.2011 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği görevini yürüttüm. Daha sonra istifa ettim. 2011 yılı 4 ve 8. ayları arasında yönetim kurulu başkanlığını da yapmıştım. Benim dönemimde ÇAGİAD ile burs anlaşması yapılmamıştır. ESBAV karar defterindeki toplantı tutanaklarında da bahse konu protokol ile ilgili alınan kararlarda imzam bulunmamaktadır. Protokolün benim ve İbrahim KAYA tarafından hazırlandığı iddiası doğru değildir. Ben Uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk üzerine eğitim aldım. Dolayısıyla bazı şüphelilerin benim hukukçu olmam nedeniyle bana güvendikleri yönündeki beyanları doğru değildir. Yine üniversitede arkadaşlık bağlamında vakıfta görev almam yönünde konuşma yapmış olabilirim. Ben bunu da şu anda hatırlamıyorum. Eski rektör Sedat Laçiner döneminde yukarıda da belirttiğim gibi bir süre rektör yardımcısı olarak görev aldım. Rektör yardımcısı olarak vakıftan sorumlu olduğum doğru değildir. Vakıf ayrı tüzel kişiliği olan, karar organları olan bir kurumdur. ÇAGİAD'ın protokol yapıp üniversite öğrencilerimize burs vermesi konusunda o dönem benim kulağıma herhangi bir şikayet, sızlanma da gelmedi. O tarihlerde böyle bir protokol de imzalandığını duymadım. Soruşturma başladıktan sonra benim bunlardan bilgim oldu. Biz de üniversitede gerekli araştırmayı yaptık. 2011 yılında Cengiz ATAŞOĞLU ile Hikmet SEZEN arasında düzenlenen protokol bizim kayıtlarımızda yoktur.   “01.10.2012 tarihli Sedat LAÇİNER ile Hikmet SEZEN arasında düzenlenen protokol kayıtlarımızda mevcuttur. Yapılan araştırmada burs alacak öğrencilerin ÇAGİAD tarafından tespit edilmiş olması nedeniyle ÇAGİAD'a bu konuyu sorduğumuzda yani burs alacak öğrencileri hangi kriterlere göre seçtiklerini sorduğumuzda cevap alamadık. Üniversite rektörünün imzaladığı bir protokol ile burs verildiği durumda bunun kriterlerinin üniversite tarafından belirlenip ilanının yapılması, müracaatların alınıp araştırmadan sonra öğrencilerin tespit edilerek bursun verilmesi gerekirdi. Olayda buna uygun hareket edilmemiştir. Protokolün sonunda protololün yürütülmesinde rektörün sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yine ESBAV'da yönetim kurulu mevcut olup alınan kararlardan ve uygulamadan yönetim kurulu sorumludur. Benim burs olayı ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğum ve bilgim bulunmamaktadır. Necmi AKYALÇIN, Rıza GEZEN, İlhan YAVUZ'un ifadelerinde ve yine BİMER'e yazılan ihbarlarda geçen LAÇİNER döneminde üniversitede paralel yapının merkezi olduğu, kadrolaşma olduğu şeklinde iddiaları açıklamam gerekirse, ben de bir süre rektör yardımcısı olarak görev yaptım. O dönemde bazı görevlendirmelerde akademik kriterlerinin ve teamüllerin dışında şeylerin dikkate alındığı konuşuluyordu. Bunları ispatlamak zordu ve tarafımızca ispatlanması mümkün değildi. Genel sekreter ve bir kısım daire başkanları diğer kurumlardan üniversiteye o dönem getirilmiştir. Bu üniversite içerisinde karşılaşılan bir durum değildir. Ben de benzeri ifadelerle basına açıklamalar da bulunmuştum doğrudur” şeklinde anlatımda bulundu.   Kaynak-Aynalıpazar.com   http://www.canakkaleaynalipazar.com/canakkale-boyle-dava-gormedi/7759/
Tüm sanık, müşteki, mağdur ve tanıklara polis zoru ile getirme çıkartan mahkeme, 368 sayfalık iddianamenin okunması için 2 edebiyat öğretmeni istedi. Sanıklar, Müştekiler, mağdurlar 8 gün boyunca mahkemede bulunması zorunlu hale getirildi.   Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülecek olan FETO/PYD davası ile ilgili olarak mahkeme heyeti duruşma tarihine karar verdi. Aralarında eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner, İşadamı Hikmet Sezen, ulusal basında Çanakkale İmamı olarak yer alan Abdullah Ülker gibi sanıklarında yer aldığı, ÇTSO Başkanı Bülend Engin gibi çok sayıda işadamının mağdur ve müşteki sıfatıyla isminin geçtiği duruşmalar 8 gün sürecek.   2016/157 dosya ile 2011 ve 2015 tarihleri arasında işlendiği iddia olunan suçlarla ilgili olarak; Çanakkale Hazırlık bürosunca 1 Nisan 2016 tarih ve 2016/999 sayılı iddianame de mahkeme heyeti incelemelerini tamamladı.Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti 2016/999 sayılı toplam 368 sayfalık iddianame ile ilgili olarak, tutuldu sanıklar Yahya Karadeniz, Hikmet Sezen, Hüseyin İşsever, EnginDikmen, KadriAkbaş, AbdullahBüyükdağ ve Mustafa Çolak'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.   DURUŞMA İL ÖZEL İDARE TOPLANTI SALONUNDA YAPILACAK   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların sayılarının fazlalığı(… kişi) ve Çanakkale Adliyesindeki duruşma salonlarının yetersiz kalabileceği nedeniyle duruşmaların İl Özel İdaresi meclis salonunda yapılması için gerekli çalışmaların yapılması talimatını verdi. İl Özel İdare meclis salonunda yapılacak duruşmalar nedeniyle, Adalet Bakanlığı’nın kullandığı UYAP sistemi ile bilgisayar tesisatının kurulması için Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına yazı gönderildi.   İKİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ DURUŞMADA HAZIR BULUNDURULACAK   368 sayfalık iddianamenin okunmasında yaşanacak güçlükleri de göz önüne alan Mahkeme Heyeti, iddianamenin okutulması için iki adet Edebiyat Öğretmeni’nin de duruşmada hazır bulundurulması talebinde bulundu.   KİMİLERİ ZORLA..   Mahkeme heyeti davanın tutuklu olması sebebiyle aralarında eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner’in de bulunduğu 45 sanığın zorla duruşmaya getirilmesini ve iddianamenin sanıklara tebliğ edilmesini talep etti.   KİMİLERİ YAKALAMA KARARIYLA..   Öte yandan; Harun Şimşek, Abdullah Ülker, Muhammed Feyyaz Çimen, Bekir Baz isimli sanıklarında kovuşturma esnasında yapılan tüm usulü işlemlere rağmen savunmalarının alınamaması nedeniyle söz konusu sanıkların CMK’nın 94. Ve 199. Maddeleri gereğince haklarında yakalama emrinin çıkartılmasına ve sanıklara isnat edilen suç için mahkeme huzurunda ifadelerinin alınması için haklarında tutuklama kararı verilmesi talep edildi.   MAĞDUR VE MÜŞTEKİLERDE ZORLA GETİRİLECEK   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca duruşmanın tutuklu olarak görülmesini gerekçe göstererek suçlardan dolayı mağdur olan aralarında ÇTSO Başkanı Bülend Engin’inde olduğu işadamı ve siyasetçilerden oluşan 29 kişi hakkında duruşmaya zorla getirilme emri çıkartılması talep edildi.Mahkeme heyeti ayrıca iddianame’de müşteki durumunda görülen 11 kişi hakkında da zorla getirilme kararı çıkartılmasını istedi.   REKTÖR YÜCEL ACER’E ZORLA GETİRİLME KARARI   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, savcılığın hazırladığı 368 sayfalık iddianamede sanık, mağdur ve müşteki sayısının fazla olması sebebiyle herkesin aynı duruşmada dinlenemeyeceğini de göz önüne aldı. Bu sebeple; aralarında ÇOMÜ Rektörü Prof.Dr. Yücel Acer’in de bulunduğu çeşitli akademisyen, iş adamı ve öğrencilerinde bulunduğu toplam 66 tanık hakkında da zorla getirilme emri çıkartılmasını talep etti.   SEDAT LAÇİNER DÖNEMİNDEKİ KADROLARA İNCELEME!   FETO/PYD iddianamesi içerisine Sedat Laçiner’in ÇOMÜ Rektörlüğü süresince ÇOMÜ’de kadro alan 200 kadar akademisyen de girdi. Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner’in göreve başladığı günden ayrıldığı güne kadar geçen sürede ÇOMÜ’de kadro alan 200 kadar Doçent olduğunu tespit etti. Söz konusu dönemlerde ÇOMÜ’de Sedat Laçiner’in Doçent Kadrosu açarak, bu kadrolar için sınav açıldığını, bu sınavlar için oluşturulan heyetçe 200 kişinin alındığı da iddianamede yer aldı. Mahkeme heyeti bu dönemde doçentlik sınavını geçerek kadro alan 200 kişinin akıbetini öğrenmek amacıyla YÖK’e yazı yazılmasını karar verdi.   ADLİ KONTROL ALTINDAKİ SANIKLARIN DURUMU   Aralarında eski ÇOMÜ rektörü Sedat Laçiner’in de bulunduğu 25 sanık adli kontrol şartıyla tutuksuz olarak yargılanıyorlardı. Söz konusu 25 sanık hakkında da karar verene Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların CMK 109/3-b ve 109/3-a maddelerince Sulh Ceza Hâkimliğince verilen adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi.   FETO / PYD DURUŞMASI 8 GÜN SÜRECEK   Çanakkale 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, duruşma ile ilgili olarak hazırlıkların tamamlanması ve duruşma günün tarih ve saatini de kararlaştırdı. Toplam 8 gün sürecek duruşmanın başlangıç tarihi ise 13 Haziran 2016 günü olarak belirlendi. 13 Haziranda başlayacak duruşma 14-16-17-20-21-23 ve 24 Haziran 2016 tarihlerinde yapılmasına karar verildi.   Poliste ifade vermeyen ÇAĞİAD Başkanı Hikmet Sezen Cumhuriyet Savcılığı’nda verdiği ifadede özetle; "Ben Çanakkale'de uzun zamandır esnaflık yapmaktayım. Beyaz eşya ve mobilya bayiliğim vardır. 2009 yılı civarı olabilir Çanakkale Genç İşadamları Derneği yönetim kurulu başkanlığına seçildim, daha önce bu derneğin üyesiydim. Arkadaşların ısrarıyla yönetim kurulu başkanı oldum. Amacımız Çanakkale'ye vizyon kazandırmak yine hizmet etmekti. Bu amaçla güzel çalışmalar yaptık. O zamanki valilerle bürokratlarla siyasetçilerle hazırladığımız programlar oldu. Derneğin adını Çanakkale Girişimci İş Adamları Derneği olarak değiştirdik. Derneğin Gülen cemaati mensuplarından oluştuğu doğru değildir. Gerek benim dönemimdeki gerek şuan ki yönetimde bulunan pek çok kişi halen iktidar partisi il, ilçe vs yönetimindedir, milletvekili adayıdır. Yine Çanakkale'de ayrıca ÇASİAD ve MÜSİAD isimli iki iş adamları derneği daha vardır. Kişiler birden fazla bunlara üye olabilir. Bizler Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasında yönetime giremeyince ÇAGİAD'da ayrı bir yönetim oluşturduk. Seçimi kazanan ÇASİAD üyeleri bizlere göre büyük işlere sahip kişilerdi veya kendilerini öyle görüyorlardı. Yine biz yönetime seçildikten sonra 80 civarı üyeyi aidat ödemediklerinden veya uygun olmadıklarından iş hacimleri küçük olduğundan çıkardık. Amacımız derneğimizi büyütmekti” dedi.   Sezen ayrıca;  “2012 yılında da Sedat Laçiner ile protokol imzaladık. Hatta sembolik bir çek hazırlayıp basına görüntü verildi. Bunda amacımız derneğin reklamının yanında diğer dernek ve kuruluşlara da örnek olmasıydı. Hatta ben sürekli diğer kuruluşlar da benzeri faaliyette bulunmaları için çağrıda yaptım. Dernek olarak biz doğrudan da burs verebilirdik ancak bu işlerden fazla anlamadığımız için üniversitenin vakfının bunu daha iyi organize edeceğini düşündük. Bundan dolayı burs paraları ESBAV'ın hesabına yatıp ESBAV bunu öğrencilerin hesabına yatırdı. Yine güven problemi olmasın diyerek paralar ÇAGİAD'ın hesabına yatırılmadı. Burs verilecek öğrencilerin kimin tarafından seçileceği konusunda rektör ile bir konuşmamız olmadı. Bizim genel sekreterimiz Kadri Bey çok aktif bir kişiydi. İşin ayrıntı kısımlarını ona bırakmıştık. Bizim dernek tarafından ESBAV'a burs verilecek öğrencilerin listesinin e-posta olarak gönderilmesi konusunda bilgim yoktur. Bunu ilk kez görüyorum. Kadri çok aktif ve kendi kafasına göre de hareket edebilen bir kişiydi. Ayrıca kendisine yetki de verilmişti. Bize sormadan bu şekilde göndermiş olabilir” diyerek ifade verdi.   İfadelerinden sonra tutuklu olarak yargılanmasına karar verilen Hikmet Sezen yurtdışı konusunda da “ Ben Amerika'ya iki defa gezi amacıyla gittim. Arçelik firmasının düzenlediği bir gezilerdi, birine eşimle gitmiştim, diğerine tek gittim. Fethullah Gülen'i ziyaret ettiğim doğru değildir. Döndükten 1-2 gün sonra ev aldığım iddiası doğru değildir. Bundan üç yıl önce ilkbahar aylarında Karanlık Liman mevkiinde iflas etmiş bir göz doktorundan 575.000 TL karşılığı yazlık satın aldım. 15.000 TL peşinat verdim. Kalan için İş Bankasından kredi kullandım. Halen de kredisini ödemekteyim. Evi almam tamamen tesadüftür. Amerika dönüşümde de bu evi almış değilim. Murat Saruhan neden böyle bir ifade verdi bilemem, kendisi de bir dönem yönetimimizdeydi. Benim Abdullah Ürker ile 05.05.2013-13.05.2013 tarihlerinde yurt dışına giriş çıkış tarihlerimin oluşu tesadüftür. Ben o tarihte yine Arçelik bayisi olarak Tayland'a 8 günlük tura gitmiştim. Zaten turun çoğu yolda geçmektedir. Abdullah Ürker'i de orada görmedim" şeklinde savunmada bulundu. Yakalanan şüpheli Abdullah Ürker Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde ; "Öğretmenlik dışında yazmış olduğum akademik kitaplardan gelirim vardır. Ayrıca babamdan miras yoluyla kalan daire ve dükkânlardan kira gelirlerim vardır. 2000 yılında bana miras olarak gelmiştir. Ben memuriyetimden önce 6-7 yıllık dernek genel sekreterliği tecrübem vardır ve geçimimi o yolla sağladım. Bunun bir devamı olarak Çanakkale ÇAGİAD isimli derneğinin eğitim danışmanlığını yaptım. Yanlış hatırlamıyorsam 2 sene önce danışmanlığı bıraktım. Fahri bir danışmanlık yaptım, ücret almadım. En son Çanakkale ilinde yapılan Türkçe Olimpiyatları organizasyonunda zamanın Valisinin talimatı ile organizasyonda görev aldım. Ticari işletmem yoktur. Burs ve himmet işleri ile hiç ilgilenmedim. ÇAGİAD'ın vermiş olduğu burslara ilişkin bilgim yoktur. Ben aynı zamanda hafız olduğumdan Fetullah Gülen'in Kuran-i Kerim'e dair kaç tefsir kitabı vardır. Birçok insan gibi ben de bunları okudum.”   “Televizyon haricinde Fetullah Gülen'i görmedim tanışmadım. Yurt dışı gezilerine Çanakkale'de bulunduğum sürede eski Valinin görevlendirmesiyle Çin ülkesine gitmiştim. Çin'de Çanakkale'nin tanıtım programı vardı bu nedenle gitmiştim. Çanakkale'deki cemaate yakın olduğu iddia edilen grupların başında imam olarak yer almadım. Mütevelli heyetine dahil değilim. Böyle bir heyetten haberim yok ve kimlerden oluşur bilmiyorum. Gülen cemaatine para toplanması konusunda bir faaliyetim yoktur. Bu sabah İstanbul'dan uçağa binmek üzere yola çıkacaktım. 105 gün süreli ücretsiz izin aldım. Ben Antalya'da daha önceki tarihlerde menisküs ve çapraz bağlarımdaki rahatsızlarım nedeniyle Gürcü uyruklu manuel terapist olarak adlandırılan işlemi yapan kişilerden tedavi görmüştüm.”   “Dört ay önce de ameliyat oldum, ameliyat sonrası iyileşme görülmedi. Şu an sol bacağım sağ bacağımdan incedir. Bu nedenle Gürcistan'a gitme ihtiyacı hissettim. Orada bu işi yapan bir çok insan vardır. Daha öncede tedavi olduğum için ve Gürcistan'a daha önce de gittiğim için bir aşinalığım vardı. Ayrıca tedavi fiyatları ucuz olduğu için orayı tercih ettim. Tiflis'e ben daha önce de çok gittiğim için bu defa gitmemin altında bir amaç veya açıkçası kaçma düşüncesi yoktur. Ailem buradadır. Herhangi bir suç da işlemedim. Tüm suçlamaları reddediyorum" şeklinde savunmada bulundu. Emniyet Müdürlüğü’nde susma hakkını kullanan şüpheli Eski ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner ise Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde özetle, " 2011-2015 yılları arasında ÇOMÜ rektörlük görevimi yürüttüm. Halen aynı üniversitede öğretim üyesi ve Uluslararası İlişkiler bölüm başkanıyım. 2000 yılında bu üniversitede öğretim üyesi olarak göreve başlamıştım. Rektör olduktan sonra üniversiteyi büyütmek için gecemi gündüzüme katarak ve ailemi ve sağlığımı da ihmal ederek çalışmalarda bulundum. Üniversite benim dönemimde gerek fiziki gerek personel gerekse öğrenci sayısı bakımından büyük ilerleme kaydetmiştir. İmkânlar kısıtlı olduğu için Çanakkale'de bulunan sanayi kuruluşları ile derneklerle diğer sivil toplum örgütleriyle de irtibata geçtim. Valilik ile belediye ile çalışmalarımız oldu. Ben bu konuda üniversiteye her alanda destekte bulunulması için genel çağrıda da bulundum.   ÇAGİAD isimli iş adamları derneği üniversitemizdeki belli sayıdaki öğrenciye burs verebileceği teklifinde bulundu. Ben üniversite olarak burs verme yetkimiz olmadığından üniversitemizin vakfıyla görüşmelerini söyledim. ESBAV adında üniversitenin vakfı mevcuttur. Vakfın gelirleri yok denecek kadar azdı. Benden önceki dönemde kayıt sırasında öğrencilerden para alınıp bunlar daha sonra vakıftan burs olarak istenilen öğrencilere dağıtılıyordu. Ben bunu kanuna aykırı olduğundan kaldırdım. Ben yoğun iş tempom altında vakfa bile hiç uğramadım. Vakfın çalışmalarına katılmadım, zaten ben vakfın doğal başkanıyım, yasal olarak da yetkim yoktur. Vakıf yönetim kurulu tarafından idare edilmektedir. Ayrıca müdür ve personeli vardır. Ben bugün burada çalışan Emel isimli hanımı soruşturma kapsamında yakalanınca ilk kez gördüm. 2011 yılında Cengiz Ataşoğlu Çagiad ile protokol imzalamış, ben 2012 yılında imzaladım. Ancak bu protokolleri inceleyecek olursanız semboliktir, tarih yoktur. Üniversitemize ait herhangi bir kayıt numarası da yoktur. 2012 yılındaki protokol zamanında ÇAGİAD tarafından davet edildiğimizde sembolik bir çek hazırlanmış, benim bundan da haberim yoktu. Basın tarafından bunun çekimi yapıldı. Benim dernek başkanı Hikmet Sezen ile birebir bu işi planladığım iddiası doğru değildir. Hikmet Sezen'i çocuklarımız aynı sınıfta okuması nedeniyle tanırım. Kendisiyle çok sık görüştüğümüz iddiası doğru değildir” dedi.   Laçiner devamla; “Benim bursun sağ görüşlü öğrencilere verileceği şeklinde bir beyanım olmamıştır. Yine Hikmet Sezen ile bu şekilde planlama yapıp cemaat mütevelli heyetinden geçirdiğimiz iddiası doğru değildir. Bunu söyleyen müfteridir. Benim herhangi bir cemaatle ilgim alakam yoktur. Gülen veya Fethullah cemaati olarak adlandırılan oluşumla ilgim alakam yoktur. Benden sonra seçilen rektörün basında yer alan benim zamanımda ÇOMÜ'nün paralel yapı olarak adlandırılan oluşumun merkezi olduğu konusunda beyanını kabul etmiyorum bu doğru değildir. Ben bu belgenin içeriğini de ilk defa siz okuyunca öğrendim, emniyette bana okunmadı.”   “Arama sırasında bir polis memuru benim çalışma odamda bu kağıdı havaya kaldırarak bu sizin mi diye sordu. Ben yazıya uzaktan bakıp kendi yazıma benzetmedim ve benim olmadığını söyledim. Benim çok sayıda kitabım, belgem notum vardır. Böyle bir yazı bana ait değildir. Arama sırasında hazır bulunan muhtar da bu kağıdın nasıl bulunduğuna tam şahit olmamıştır. Tutanak tutulurken polisler bu belgeyi suç unsuru bulundu şeklinde tutanağa geçmek isteyince ben karşı çıkıp itiraz ettim. Ben dediğim gibi bu belgeyi kabul etmiyorum. Kaldı ki ben sizin okuduğunuz belgenin evimde çıktığı iddia edilen belge olduğuna da emin değilim. Ben bu konuda bir suçlamada bulunmak istemiyorum, ancak bu belgeyi kabul etmiyorum aynı zamanda basında köşe yazarlığı da yapmaktayım. Çıkan yazılar bana aittir. Siyaset bilimi çerçevesinde yazılmış ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken yazılardır. Herhangi bir örgüt propagandası vs içermemektedir" şeklinde beyanda bulunup, suçlamaları reddetti. 23.03.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Yücel Acer’inde ifadesi alındı. Acer ifadesinde özetle;  “1994 yılından bu yana Çanakkale'de ÇOMÜ'de görev yapmaktayım. 2015 Mart ayında rektör olarak atandım. Halen bu görevi yürütmekteyim. 23.03.2011 ile 2012 yılı Mart tarihleri arasında rektör yardımcısı olarak görev yaptım. ESBAV isimli Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Bilimsel Araştırma Vakfı ayrı tüzel kişiliktir. Ayrı karar organları vardır. Yönetim kurulu üniversite hocalarından oluşmakla birlikte dışarıdan kişiler de görev alabilir. Ben 2009 yılından 04.08.2011 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği görevini yürüttüm. Daha sonra istifa ettim. 2011 yılı 4 ve 8. ayları arasında yönetim kurulu başkanlığını da yapmıştım. Benim dönemimde ÇAGİAD ile burs anlaşması yapılmamıştır. ESBAV karar defterindeki toplantı tutanaklarında da bahse konu protokol ile ilgili alınan kararlarda imzam bulunmamaktadır. Protokolün benim ve İbrahim KAYA tarafından hazırlandığı iddiası doğru değildir. Ben Uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk üzerine eğitim aldım. Dolayısıyla bazı şüphelilerin benim hukukçu olmam nedeniyle bana güvendikleri yönündeki beyanları doğru değildir. Yine üniversitede arkadaşlık bağlamında vakıfta görev almam yönünde konuşma yapmış olabilirim. Ben bunu da şu anda hatırlamıyorum. Eski rektör Sedat Laçiner döneminde yukarıda da belirttiğim gibi bir süre rektör yardımcısı olarak görev aldım. Rektör yardımcısı olarak vakıftan sorumlu olduğum doğru değildir. Vakıf ayrı tüzel kişiliği olan, karar organları olan bir kurumdur. ÇAGİAD'ın protokol yapıp üniversite öğrencilerimize burs vermesi konusunda o dönem benim kulağıma herhangi bir şikayet, sızlanma da gelmedi. O tarihlerde böyle bir protokol de imzalandığını duymadım. Soruşturma başladıktan sonra benim bunlardan bilgim oldu. Biz de üniversitede gerekli araştırmayı yaptık. 2011 yılında Cengiz ATAŞOĞLU ile Hikmet SEZEN arasında düzenlenen protokol bizim kayıtlarımızda yoktur.   “01.10.2012 tarihli Sedat LAÇİNER ile Hikmet SEZEN arasında düzenlenen protokol kayıtlarımızda mevcuttur. Yapılan araştırmada burs alacak öğrencilerin ÇAGİAD tarafından tespit edilmiş olması nedeniyle ÇAGİAD'a bu konuyu sorduğumuzda yani burs alacak öğrencileri hangi kriterlere göre seçtiklerini sorduğumuzda cevap alamadık. Üniversite rektörünün imzaladığı bir protokol ile burs verildiği durumda bunun kriterlerinin üniversite tarafından belirlenip ilanının yapılması, müracaatların alınıp araştırmadan sonra öğrencilerin tespit edilerek bursun verilmesi gerekirdi. Olayda buna uygun hareket edilmemiştir. Protokolün sonunda protololün yürütülmesinde rektörün sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yine ESBAV'da yönetim kurulu mevcut olup alınan kararlardan ve uygulamadan yönetim kurulu sorumludur. Benim burs olayı ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğum ve bilgim bulunmamaktadır. Necmi AKYALÇIN, Rıza GEZEN, İlhan YAVUZ'un ifadelerinde ve yine BİMER'e yazılan ihbarlarda geçen LAÇİNER döneminde üniversitede paralel yapının merkezi olduğu, kadrolaşma olduğu şeklinde iddiaları açıklamam gerekirse, ben de bir süre rektör yardımcısı olarak görev yaptım. O dönemde bazı görevlendirmelerde akademik kriterlerinin ve teamüllerin dışında şeylerin dikkate alındığı konuşuluyordu. Bunları ispatlamak zordu ve tarafımızca ispatlanması mümkün değildi. Genel sekreter ve bir kısım daire başkanları diğer kurumlardan üniversiteye o dönem getirilmiştir. Bu üniversite içerisinde karşılaşılan bir durum değildir. Ben de benzeri ifadelerle basına açıklamalar da bulunmuştum doğrudur” şeklinde anlatımda bulundu.   Kaynak-Aynalıpazar.com   http://www.canakkaleaynalipazar.com/canakkale-boyle-dava-gormedi/7759/
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.