Çanakkale Haber

Bazı insanlar karanlıktan yoğun ışığa geçtiğinde neden hapşırır?

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 01.07.2015 - 18:30, Güncelleme: 01.07.2015 - 18:30 3053+ kez okundu.
 

Bazı insanlar karanlıktan yoğun ışığa geçtiğinde neden hapşırır?

Manchester Üniversitesi’nde patoloji uzmanı Emyr Benbow 1991’de Britanya Göz Hekimleri Dergisi’ne yazdığı mektupta “Küçük ve önemsiz semptomlar bile adı konulduğunda, o konuda fazla bir bilgi sunmuyor olsa bile daha kolay tolere edilebilir” diyordu. Benbow, kendisinin de mustarip olduğu ışık kaynaklı hapşırma refleksinden söz ediyordu. Bunun “normal insanlarda görülebileceğini” öğrendiğinde rahatlamıştı biraz. Bu konudaki ilk araştırma 1950’lerde Fransız araştırmacı Sedan tarafından yapılmış. Göz muayeneleri için kullanılan lambayı bu hastaların gözüne tuttuğunda hapşırdıklarını görmüş. İncelediği altı hasta güneş ışığına, fotoğraf makinalarının flaşına ve biri de ultraviyole ışığa ilk maruz kaldığında hapşırıyordu. 1964’te doktror H C Everett bu sendroma “ışık kaynaklı hapşırma refleksi” adını vermiş ve Nöroloji dergisine bu konuda bir makale yazmıştı. Everett dünya nüfusunun yüzde 17 ila 35’inin bu sendromdan etkilendiğini tahmin ediyordu. Bu refleksin eskiden beri bilindiği görülüyor. Yunan filozof Aristoteles bile bir kitabında bundan söz etmiş, ancak kaynağını ışık yerine ısıya dayandırmıştı. Bu soruna yol açan gen cinsiyetle ilgisi olmayan bir kromozomda bulunuyor ve sadece anneden ya da babadan geçmesi yettiği için dominant bir gen olarak adlandırılıyor. null Işığa çıktığınızda hapşırıyorsanız karanlık bir tünelden çıkarken de aynı tepkiyi verirsiniz ve bu tehlikeli olabilir. 2010’da Nicholas Eriksson öncülüğünde bir grup genetikçi, bu refleksten sorumlu olabilecek iki adet tek nükleotid polimorfizm (SNP) tespit etmişti (rs10427255 ve rs11856995). SNP’ler insanın genetik diziniminde tek harfteki değişikliğe işaret ediyor. Bunlardan biri ışık kaynaklı epilepsi nöbetine neden olan bir genin yakınında bulunuyor. Fakat araştırmacıların topladığı bilgilere rağmen gözdeki ışık etkisinin neden hapşırmaya yol açtığı tam olarak bilinmiyor. Fakat ihtimallerden biri, gözlerle burunu birbirine bağlayan beşinci kafa siniri ya da üç ikiz siniri (trigeminal) üzerinde yoğunlaşıyor. Bir başka ihtimal ise otonom sinir sistemine ait ya da “parasempatik genelleme” olarak bilinen bir işlemin sonucu olabilir. Parasempatik sinir sistemi vücudun sindirim, boşaltım, vücut salgıları ve cinsel uyarılma gibi otomatik işlemlerini düzenliyor. Bir uyarıcı vücudun bir yerindeki parasempatik sinir sistemini uyardığında bunun diğer bölgelerdeki parçaları da harekete geçiyor. Yani ışığa maruz kaldığında gözbebekleri küçülürken bu etki burun mukoza zarında salgıya ve tıkanmaya ve bunun tetiklediği bir hapşırmaya yol açabilir. Işık kaynaklı hapşırma basit ve önemsiz gibi görünebilir. Fakat Benbow’un 1991’de yazdığı mektupta belirttiği gibi belli durumlarda bu refleks tehlike oluşturabilir. Örneğin uzun süre karanlık bir tünelde araba sürdükten sonra gün ışığına çıkmak hapşırma refleksini tetikleyebilir ve hapşırma sırasında yaşanan anlık körlükle birleştiğinde bu durum tehlikeli olabilir. Ayrıca beysbol oyuncuları ve akrobatlar açısından da aynı tehlike söz konusudur. Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.
Manchester Üniversitesi’nde patoloji uzmanı Emyr Benbow 1991’de Britanya Göz Hekimleri Dergisi’ne yazdığı mektupta “Küçük ve önemsiz semptomlar bile adı konulduğunda, o konuda fazla bir bilgi sunmuyor olsa bile daha kolay tolere edilebilir” diyordu. Benbow, kendisinin de mustarip olduğu ışık kaynaklı hapşırma refleksinden söz ediyordu. Bunun “normal insanlarda görülebileceğini” öğrendiğinde rahatlamıştı biraz. Bu konudaki ilk araştırma 1950’lerde Fransız araştırmacı Sedan tarafından yapılmış. Göz muayeneleri için kullanılan lambayı bu hastaların gözüne tuttuğunda hapşırdıklarını görmüş. İncelediği altı hasta güneş ışığına, fotoğraf makinalarının flaşına ve biri de ultraviyole ışığa ilk maruz kaldığında hapşırıyordu. 1964’te doktror H C Everett bu sendroma “ışık kaynaklı hapşırma refleksi” adını vermiş ve Nöroloji dergisine bu konuda bir makale yazmıştı. Everett dünya nüfusunun yüzde 17 ila 35’inin bu sendromdan etkilendiğini tahmin ediyordu. Bu refleksin eskiden beri bilindiği görülüyor. Yunan filozof Aristoteles bile bir kitabında bundan söz etmiş, ancak kaynağını ışık yerine ısıya dayandırmıştı. Bu soruna yol açan gen cinsiyetle ilgisi olmayan bir kromozomda bulunuyor ve sadece anneden ya da babadan geçmesi yettiği için dominant bir gen olarak adlandırılıyor. null Işığa çıktığınızda hapşırıyorsanız karanlık bir tünelden çıkarken de aynı tepkiyi verirsiniz ve bu tehlikeli olabilir. 2010’da Nicholas Eriksson öncülüğünde bir grup genetikçi, bu refleksten sorumlu olabilecek iki adet tek nükleotid polimorfizm (SNP) tespit etmişti (rs10427255 ve rs11856995). SNP’ler insanın genetik diziniminde tek harfteki değişikliğe işaret ediyor. Bunlardan biri ışık kaynaklı epilepsi nöbetine neden olan bir genin yakınında bulunuyor. Fakat araştırmacıların topladığı bilgilere rağmen gözdeki ışık etkisinin neden hapşırmaya yol açtığı tam olarak bilinmiyor. Fakat ihtimallerden biri, gözlerle burunu birbirine bağlayan beşinci kafa siniri ya da üç ikiz siniri (trigeminal) üzerinde yoğunlaşıyor. Bir başka ihtimal ise otonom sinir sistemine ait ya da “parasempatik genelleme” olarak bilinen bir işlemin sonucu olabilir. Parasempatik sinir sistemi vücudun sindirim, boşaltım, vücut salgıları ve cinsel uyarılma gibi otomatik işlemlerini düzenliyor. Bir uyarıcı vücudun bir yerindeki parasempatik sinir sistemini uyardığında bunun diğer bölgelerdeki parçaları da harekete geçiyor. Yani ışığa maruz kaldığında gözbebekleri küçülürken bu etki burun mukoza zarında salgıya ve tıkanmaya ve bunun tetiklediği bir hapşırmaya yol açabilir. Işık kaynaklı hapşırma basit ve önemsiz gibi görünebilir. Fakat Benbow’un 1991’de yazdığı mektupta belirttiği gibi belli durumlarda bu refleks tehlike oluşturabilir. Örneğin uzun süre karanlık bir tünelde araba sürdükten sonra gün ışığına çıkmak hapşırma refleksini tetikleyebilir ve hapşırma sırasında yaşanan anlık körlükle birleştiğinde bu durum tehlikeli olabilir. Ayrıca beysbol oyuncuları ve akrobatlar açısından da aynı tehlike söz konusudur. Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.