Çanakkale Haber

Sizlerden Gelenler
Köşe Yazarı
Sizlerden Gelenler
 

TOPRAĞIN ÇAĞRISI ( ÖMÜR BALCI )

TOPRAĞIN ÇAĞRISI Ne desem, Nasıl başlasam söze Analar dilinin ucuna geleni söylemez Söyleyemez pek Büyüük büyük toprak anam Masal anlatırdı da Varmışı yokmuşa yamar Harmanlardı gönlünce Baklavalar açardı sonunda Keloğlan’a, Kurbağa Prens’e Şimdi ağı karıştı masallara Bir varmışı acı bir gülümseme; Yokmuşu civanlara, tazelere azık Yazık, çoook yazık! Nerede milletin kandırılan efendisi Hibrit tohum, nasırlı ellerin hissesi Ahı büyümekte Her coğrafyadaki sömürülenlerin Geleceğini karartan kim Doğmamış bebeklerin Tüm canlılar kendi dillerince isyanda Duymuyor musunuz? Hani vazgeçilmezinizdi toprağınız Zamansız uyudunuz Faili meçhul cinayetler gibi Yağmalanmış yeşilin Kuruyan nehirlerin faili de Meşhur elbette! Venüs, öz sularımda bezendi Bağrımda taçlandırdı başını İDA Şimdi” Ayazma güzeli” Yarını olmayan çırpınışlarda Sarıkız’ın kâbusunda Acıyla can veriyor Emperyal cadının Ürküten aksi aynada Ve artık çürüyor Gökten düşen üç elma… Ben, Kızıl toprakmışım Kara toprakmışım Humusmuşum Kayaymışım, kummuşum Asırlardır Olmam gerektiği gibi olmuşum Tüm canlılara diriyken ve ölünce barınak Yağmurla, rüzgârla, karla el ele Hep dost Her şartta sıcak Ey insanoğlu! Göz yumarsan Siyanür katmaları için Endemik çaylarıma Üç –beş altın takacaklar Kırıtan gerdanına. Susturmaya çalışsalar da haykırışları Hayli zamandır duyuyorum Yürek yüreğe Volkan gibi çırpınışları Bitirin Bitirin bu yok oluşa doludizgin yarışı Ne geliyorsa elinizden Karınca kaderince İşleyin bereketli döşümü Dantel gibi ince ince… Duyun artık kahırlı çağrımı Hafifletin, Aymazlığınızdan duyduğum ağrımı. Sürekli hırlaşan kediler bile Bahara erebilmek için Kışın sokularak uyurlar birbirine Küçük beyinli diye aşağıladığınız Dünya kuşları, “SİMURG” u yarattılar içlerinde Ve otuzu birden Dev kanatlarıyla uçtular. Kaz dağlarında Hain bir uğultu dillenmede Vakit dar, tehlike yakın Alçaklı yüksekli tepeler Halaya kalkın! Es, rüzgâr es! Savur polenlerimi Ege’de, Kefe yaylasına Marmara’da Çiğdem’e, Açelya’ya Uzan Trabzon’a Ver elini Ayder! Silkinin karanlığınızdan Şafağı muştulasın geceler İnandıkça yaşanır mucizeler… ÖMÜR BALCI
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2019 - Cuma
Sizlerden Gelenler

TOPRAĞIN ÇAĞRISI ( ÖMÜR BALCI )

TOPRAĞIN ÇAĞRISI

Ne desem,
Nasıl başlasam söze
Analar dilinin ucuna geleni söylemez
Söyleyemez pek

Büyüük büyük toprak anam
Masal anlatırdı da
Varmışı yokmuşa yamar
Harmanlardı gönlünce
Baklavalar açardı sonunda
Keloğlan’a, Kurbağa Prens’e
Şimdi ağı karıştı masallara
Bir varmışı acı bir gülümseme;
Yokmuşu civanlara, tazelere azık
Yazık, çoook yazık!

Nerede milletin kandırılan efendisi
Hibrit tohum, nasırlı ellerin hissesi
Ahı büyümekte
Her coğrafyadaki sömürülenlerin
Geleceğini karartan kim
Doğmamış bebeklerin
Tüm canlılar kendi dillerince isyanda
Duymuyor musunuz?
Hani vazgeçilmezinizdi toprağınız
Zamansız uyudunuz
Faili meçhul cinayetler gibi
Yağmalanmış yeşilin
Kuruyan nehirlerin faili de
Meşhur elbette!

Venüs, öz sularımda bezendi
Bağrımda taçlandırdı başını İDA
Şimdi” Ayazma güzeli”
Yarını olmayan çırpınışlarda
Sarıkız’ın kâbusunda
Acıyla can veriyor
Emperyal cadının
Ürküten aksi aynada
Ve artık çürüyor
Gökten düşen üç elma…

Ben,
Kızıl toprakmışım
Kara toprakmışım
Humusmuşum
Kayaymışım, kummuşum
Asırlardır
Olmam gerektiği gibi olmuşum

Tüm canlılara diriyken ve ölünce barınak

Yağmurla, rüzgârla, karla el ele

Hep dost
Her şartta sıcak

Ey insanoğlu!
Göz yumarsan
Siyanür katmaları için
Endemik çaylarıma
Üç –beş altın takacaklar
Kırıtan gerdanına.

Susturmaya çalışsalar da haykırışları
Hayli zamandır duyuyorum
Yürek yüreğe
Volkan gibi çırpınışları
Bitirin
Bitirin bu yok oluşa doludizgin yarışı
Ne geliyorsa elinizden
Karınca kaderince
İşleyin bereketli döşümü
Dantel gibi ince ince…
Duyun artık kahırlı çağrımı
Hafifletin,
Aymazlığınızdan duyduğum ağrımı.
Sürekli hırlaşan kediler bile
Bahara erebilmek için
Kışın sokularak uyurlar birbirine
Küçük beyinli diye aşağıladığınız
Dünya kuşları,
“SİMURG” u yarattılar içlerinde
Ve otuzu birden
Dev kanatlarıyla uçtular.

Kaz dağlarında
Hain bir uğultu dillenmede
Vakit dar, tehlike yakın
Alçaklı yüksekli tepeler
Halaya kalkın!
Es, rüzgâr es!
Savur polenlerimi
Ege’de, Kefe yaylasına
Marmara’da
Çiğdem’e, Açelya’ya
Uzan Trabzon’a
Ver elini Ayder!

Silkinin karanlığınızdan
Şafağı muştulasın geceler
İnandıkça yaşanır mucizeler…

ÖMÜR BALCI

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

19
Ağustos
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.