Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

ÇILDIRMIŞ BUNLAR

ÇILDIRMIŞ BUNLAR Cumhur’un Başı-Saray’ın Başbakan’ı- Saray’ın Bakanları, ağız birliği yapmışlar, yeri göğü inletiyorlar; “Gerekirse Suriye’ye kara harekâtı yaparız, PYD hedeflerini bombaladık yine bombalarız, Alçak Rus uçakları, İşe yaramayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Eyy Obama tarafını belli et!” Demokratik rejim ve serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde, ülkeyi yönetenler çok dikkatli konuşmak zorundadırlar. Ağızlarına gelen her sözü, dokuz defa düşünmeli, tartmalı öyle konuşmalıdırlar. Neden mi? Beraberce bakalım; Aklı başında, ülkesini seven, vatandaşına saygısı olan eğitimli ve dürüst bir Devlet Adamı şu gerçekleri iyi bilmelidir; -Dünyanın en korkak ve en hızlı kaçan varlığı PARA dır! -İç çatışma veya bir savaş halinde, daha tek kurşun atılmadan ekonomi sallanmaya başlar! Hele, ülke ekonomisi büyük ölçüde dışardan gelecek paraya muhtaç ise, dışardan borç para gelmediğinde ekonomik çarkınız duracak hale geldiyse, yöneticiler dokuz değil, doksan dokuz defa düşünmelidir… Ama sizin yöneticileriniz bu gerçeklerden habersiz ise, ömürlerinde bir bakkal dükkânı bile çalıştırmadan maaş ile geçinmeye alışmışlarsa, senet-çek ödememişlerse, yanlarında çalıştırdıkları kişilerin sorumluluğunun ne kadar ağır bir yük olduğunu bilmiyorlarsa, işiniz zor demektir… İşte Türkiye’nin durumu tam da böyledir. Davutoğlu, ömrü boyunca maaş karşılığı çalışmış biridir. Eleştirmek için söylemiyorum ama bir tesisin nasıl kurulacağını, nasıl üretime geçeceğini, nasıl işletileceğini, o çarkın nasıl döndüğünü bir sanayici gibi bilmesi mümkün değildir. Ya Mehmet Şimşek? İngiltere vatandaşının aklı, daha önce maaşla çalıştığı yabancı finans kuruluşlarında! Zaman kalırsa misafir olduğu Türkiye’yi de düşünecek! Sizleri rakamlara boğmadan üç konu hakkında bilgi aktarmak isterim; Hatırlar mısınız, Erdoğan eskiden her ağzını açtığında, “Kamu Bankalarının Görev Zararlarından” bahseder ve 2002 öncesi yönetimleri yerden yere vururdu. Geçmişteki Kamu Bankalarının Görev Zararlarının oluşma nedeni, Çiftçiye-Köylüye-Esnafa aktarılan kaynaklar yüzündendi. Bu bankaların hesapları defalarca incelendi, ne bir yandaş basına, ne bir yandaş müteahhite tek kuruşluk kredi verilmemişti! Şu an Kamu Bankalarının Görev Zararları tavan yapmış durumda! TC Ziraat Bankası Görev Zararı; 1 Milyar 367 Milyon TL, Halk Bankasının Görev Zararı; 690 Milyon TL oldu. 17/25 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet olaylarının zabıtlarını okuyunca, bu bankaların yandaş medyanın ve sahtekâr işadamlarının kasası gibi kullanıldığı, Genel Müdürlerin evlerindeki ayakkabı kutularından dolarların-avroların fışkırdığını hatırladım. -Türk Hava Yolları, 2002 yılından bu yana tam bir AKP çiftliği gibi kullanılır. İstediklerine reklam verirler, istemediklerine vermezler. Hatta işi terbiyesizliğe kadar götürürler. THY sanki babalarının malı imiş gibi, Sözcü-Cumhuriyet gibi gazeteleri havaalanlarına, uçaklara sokmazlar! THY’ da tam tamına 410 Milyon TL “Görev Zararı” açıkladı. Bademlerin görev zararları, eşe dosta yapılan kıyaklardan oluşur. Böyle olur Bademlerin Görev Zararı… -Eskiden Örtülü Ödenek, Başbakanların namusuna emanet edilirdi. Erdoğan, “Hoop dur bakalım birader! Seni Başbakan yapan kim? Tabii ki ben! O zaman Örtülü ödeneğin, ödeneği benim, örtüsü senin. Sen neleri örtmedin ki? Tamam mı?” dedi ve oraya da çöktü. 2016 yılının bütçesi henüz yok, ülkemiz üç aylık geçici bütçe ile yönetiliyor. Bademler bütçeyi-mütçeyi takarlar mı? Örtülü ödenek, bütçenin geçicisini de, hakikisini de deldi geçti. Yatırımlar durur, her şey durur ama örtülü ödenek durmaz… Ülkeyi yönetenlerin, ülke ekonomisi bu halde iken, hiçbir noktasıyla bizim olmayan bir savaşa taraf olmalarını ancak şu şekilde açıklayabiliriz; Çıldırmış bunlar, gerçekten çıldırmış… Not; Her geçen gün terör batağına biraz daha batıyoruz. Ankara’da yine facia yaşadık. Bu felaketin sorumlusu bellidir. Kim “Şehirlerimizi bomba deposu haline getirdiniz” diyen haini koruduysa, kim IŞİD için “Eğer Irak’ta Sünni Araplar dışlanmamış olsaydı, böyle bir öfke birikmesi olmazdı. Bunlar terörist değil, sinirli çocuklar bunlar” dediyse bu ölümlerin sorumlusu odur. Onu devletin tepesine oturtanlar, olsun olsun ekonomik istikrar var diyenler, şimdi canınız yanıyor mu? Yarın Ankara Cumhuriyet Savcısının dilekçeme verdiği yanıtı yazacağım! Sayın Savcı aynı yazıyı, Ankara’da kaybettiğimiz canları yakınlarına da gönderebilir mi?   Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Şubat 2016 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2016 - Perşembe
Rıfat SERDAROĞLU

ÇILDIRMIŞ BUNLAR

ÇILDIRMIŞ BUNLAR

Cumhur’un Başı-Saray’ın Başbakan’ı- Saray’ın Bakanları, ağız birliği yapmışlar, yeri göğü inletiyorlar;
“Gerekirse Suriye’ye kara harekâtı yaparız, PYD hedeflerini bombaladık yine bombalarız, Alçak Rus uçakları, İşe yaramayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Eyy Obama tarafını belli et!”

Demokratik rejim ve serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde, ülkeyi yönetenler çok dikkatli konuşmak zorundadırlar. Ağızlarına gelen her sözü, dokuz defa düşünmeli, tartmalı öyle konuşmalıdırlar.
Neden mi? Beraberce bakalım;

Aklı başında, ülkesini seven, vatandaşına saygısı olan eğitimli ve dürüst bir Devlet Adamı şu gerçekleri iyi bilmelidir;
-Dünyanın en korkak ve en hızlı kaçan varlığı PARA dır!
-İç çatışma veya bir savaş halinde, daha tek kurşun atılmadan ekonomi sallanmaya başlar!

Hele, ülke ekonomisi büyük ölçüde dışardan gelecek paraya muhtaç ise, dışardan borç para gelmediğinde ekonomik çarkınız duracak hale geldiyse, yöneticiler dokuz değil, doksan dokuz defa düşünmelidir…

Ama sizin yöneticileriniz bu gerçeklerden habersiz ise, ömürlerinde bir bakkal dükkânı bile çalıştırmadan maaş ile geçinmeye alışmışlarsa, senet-çek ödememişlerse, yanlarında çalıştırdıkları kişilerin sorumluluğunun ne kadar ağır bir yük olduğunu bilmiyorlarsa, işiniz zor demektir…

İşte Türkiye’nin durumu tam da böyledir.
Davutoğlu, ömrü boyunca maaş karşılığı çalışmış biridir. Eleştirmek için söylemiyorum ama bir tesisin nasıl kurulacağını, nasıl üretime geçeceğini, nasıl işletileceğini, o çarkın nasıl döndüğünü bir sanayici gibi bilmesi mümkün değildir. Ya Mehmet Şimşek? İngiltere vatandaşının aklı, daha önce maaşla çalıştığı yabancı finans kuruluşlarında! Zaman kalırsa misafir olduğu Türkiye’yi de düşünecek!

Sizleri rakamlara boğmadan üç konu hakkında bilgi aktarmak isterim;
Hatırlar mısınız, Erdoğan eskiden her ağzını açtığında, “Kamu Bankalarının Görev Zararlarından” bahseder ve 2002 öncesi yönetimleri yerden yere vururdu.
Geçmişteki Kamu Bankalarının Görev Zararlarının oluşma nedeni, Çiftçiye-Köylüye-Esnafa aktarılan kaynaklar yüzündendi. Bu bankaların hesapları defalarca incelendi, ne bir yandaş basına, ne bir yandaş müteahhite tek kuruşluk kredi verilmemişti!

Şu an Kamu Bankalarının Görev Zararları tavan yapmış durumda!
TC Ziraat Bankası Görev Zararı; 1 Milyar 367 Milyon TL,
Halk Bankasının Görev Zararı; 690 Milyon TL oldu.
17/25 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet olaylarının zabıtlarını okuyunca, bu bankaların yandaş medyanın ve sahtekâr işadamlarının kasası gibi kullanıldığı, Genel Müdürlerin evlerindeki ayakkabı kutularından dolarların-avroların fışkırdığını hatırladım.

-Türk Hava Yolları, 2002 yılından bu yana tam bir AKP çiftliği gibi kullanılır. İstediklerine reklam verirler, istemediklerine vermezler. Hatta işi terbiyesizliğe kadar götürürler. THY sanki babalarının malı imiş gibi, Sözcü-Cumhuriyet gibi gazeteleri havaalanlarına, uçaklara sokmazlar!
THY’ da tam tamına 410 Milyon TL “Görev Zararı” açıkladı.
Bademlerin görev zararları, eşe dosta yapılan kıyaklardan oluşur.
Böyle olur Bademlerin Görev Zararı…

-Eskiden Örtülü Ödenek, Başbakanların namusuna emanet edilirdi.
Erdoğan, “Hoop dur bakalım birader! Seni Başbakan yapan kim? Tabii ki ben!
O zaman Örtülü ödeneğin, ödeneği benim, örtüsü senin. Sen neleri örtmedin ki? Tamam mı?” dedi ve oraya da çöktü.
2016 yılının bütçesi henüz yok, ülkemiz üç aylık geçici bütçe ile yönetiliyor.
Bademler bütçeyi-mütçeyi takarlar mı? Örtülü ödenek, bütçenin geçicisini de, hakikisini de deldi geçti.
Yatırımlar durur, her şey durur ama örtülü ödenek durmaz…

Ülkeyi yönetenlerin, ülke ekonomisi bu halde iken, hiçbir noktasıyla bizim olmayan bir savaşa taraf olmalarını ancak şu şekilde açıklayabiliriz;
Çıldırmış bunlar, gerçekten çıldırmış…

Not; Her geçen gün terör batağına biraz daha batıyoruz.
Ankara’da yine facia yaşadık. Bu felaketin sorumlusu bellidir.
Kim “Şehirlerimizi bomba deposu haline getirdiniz” diyen haini koruduysa,
kim IŞİD için “Eğer Irak’ta Sünni Araplar dışlanmamış olsaydı, böyle bir öfke birikmesi olmazdı. Bunlar terörist değil, sinirli çocuklar bunlar” dediyse bu ölümlerin sorumlusu odur. Onu devletin tepesine oturtanlar, olsun olsun ekonomik istikrar var diyenler, şimdi canınız yanıyor mu?
Yarın Ankara Cumhuriyet Savcısının dilekçeme verdiği yanıtı yazacağım!
Sayın Savcı aynı yazıyı, Ankara’da kaybettiğimiz canları yakınlarına da gönderebilir mi?

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Şubat 2016
Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.