Çanakkale Haber

SORU YORUM: Yeni Anayasa talepleri ve PKK ile mücadele nereye varacak?

GÜNCEL 26.04.2024 - 03:17, Güncelleme: 26.04.2024 - 03:26 21271 kez okundu.
 

SORU YORUM: Yeni Anayasa talepleri ve PKK ile mücadele nereye varacak?

Herkes şunun farkında olmalıdır. Osmanlıya isyan eden son millet Türk Milletidir. Türk Milleti Mustafa Kemal’in liderliğinde bağımsızlık savaşına girmiş ve savaşın bitimine kadar 9167 şehit vermiştir.

Osmanlının son yıllarında vatan bildiğimiz topraklar birer birer hızla elimizden kayıp gitmiş, işgal edilen ve elden çıkan vatan topraklarından sürgün edilen ve göç yollarında düşen Türk Milletinin evlatları ne yazık ki açlıktan, hastalıklardan, sahipsizlikten ve düşman saldırı neticesinde ölümle yüzleşe yüzleşe, şehit ola ola anavatanları Anadolu’ya sağ salim ulaşmaya çalışmışlardır. Herkes şunun farkında olmalıdır. Osmanlıya son isyan eden Türk Milletidir. Türk Milleti özgür, bağımsız ve vatansız kalmamak için Mustafa Kemal’in liderliğinde bağımsızlık savaşına girmiş ve savaşın bitimine kadar 9167 şehit vermiştir. Evet yanış okumadınız. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda toplam 9167 şehit verdik.  Türk Milleti verdiği 9167 şehide karşılık sınırları belli, meclisi çalışan, tam bağımsız bir devlete kavuşmuş ve dosta düşmana bağımsızlığını ilan etmiştir. İşte böyle oldukça zor koşullarda kurulan bir devlet, amasız fakatsız bin bir badireyi geride bırakarak hiçbir düşman saldırısına izin vermeden ve uğramadan tam yüz yıldır varlığını ve kendisini kuran Türk Milletini her türlü tehlikeden korumuştur. Ama ne yazık ki bizim yüz yıllık devletimiz, kimi siyasilerin şuursuzluğundan, kimi devlet adamlarının çekingen duruşundan ve riski göğüslemedeki isteksizliklerinden, öngörüsüzlüklerinden ötürü Türk Devleti ve Türk Milleti, PKK denilen terör örgütü karşında ağır ekonomik bedeller ödeyerek, binlerce şehitler vererek ne yazık ki PKK terör örgütünü yok etmede yeterince arzulanan başarıyı sağlayamamıştır. Gerek devletimizin ve gerekse siyasi partiler ihtiyaç duyulan siyasal ve yargısal kararları yerince alamadığı ve uygulayamadığı için alınan askeri ve polisiye tedbirler akamete uğramıştır. Türk Milleti, devlet kurmak üzere verdiği savaşta 9167 şehit verirken, PKK belasını defetmek uğruna 15 000 civarında vatan evladımızı şehit verdik ve hala da vermeye devam ediyoruz. PKK’nın eylemleri büyük oranda askeri ve polisiye tedbirlerle en az indirilmiş olsa da ne yazık ki PKK meselesi artık uluslararası arenanın da meselesi olmuş ve hatta PKK ve uzantıları emperyalizmin taşeron örgütü haline gelmiştir. ABD  ve AB, Irak’da kurmaya çalıştığı Kürt Devletçiliğinin bir benzeri için Suriye’yi parçalamış ve Suriye’de de aynı senaryonu hayata geçirmenin son safhasına gelmiştir. Hatta Türkiye’nin Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve diğer harekatları olmasa Akdeniz’e kıyısı olan bir Kürt devletçiği hayata geçmiş olacaktı. İşin askeri boyutunun analizini sonraya bırakarak sosyolojik analizini yapmak her halde daha sağlıklı olacaktır. Türkiye 1984 yılından bu yana hangi sosyolojik hataları ısrarla yapmaya devam etmektedir? Yıllar içinde siyasal iradeler gerekli olan stratejik siyasal ve sosyolojik kararlar alarak Türk Devletine neden PKK terör örgütünü imha ettirememiştir? Geçen süreçte Türk Devletinin PKK ile mücadelede arzuladığı başarıyı yakalayamamasının yurt içi nedenleri nelerdir? ABD, AB ve ulusal çıkarları Türkiye ile çatışan kimi devletlerin içimizdeki PKK ve FETÖ benzer yapıları destekledikleri malumun ilanı değil midir? Türklük, millilik ve Atatürkçülük şuurundan yeterince nasibini almamış kimi bireyler ve toplumsal yapılar PKK’nın değirmenine su taşıdıkları acı bir gerçektir. Özellikle çağımızın iletişim olanakları altında Irak ve Suriye örneğinden etkilenen ve PKK ve destekçileri tarafı destek ve teşvik edilen kimi Türk vatandaşları Türk devletinin ve bazı siyasal yapıların hoşgörüsünden cesaret alarak hızla Türk Milletinden, ülkenin birlik ve bütünlüğünden koparak, ayrılıkçı terör örgütü PKK ve uzantısı ve destekçisi siyasal ve sosyal yapıların saflarına kapılarak ve katılarak ülkemizin geleceğini devletimizin varlığını tehlikeye atacaklarını görmemek için kör olmak gerekir. Hal böyleyken anayasal ve yasal tavizlerle PKK terör örgütünün sonunun getirileceğini ummak her halde sosyoloji, psikoloji, siyaset, strateji ve güvenlik biliminin gerçeklerini göz ardı etmek değil midir? Türk Devletinin ve Türk Milletinin bekasını sağlayacak olan yine Türk Milletidir, Türk siyasetçileri ve Türk Devletidir. Türk Devleti ve özellikle Türk siyasetçileri; PKK ve FETÖ ve benzeri yapılara ve ispatlı militanlarına ve destekçilerine karşı en ağır yasal yaptırımları uygulamalıdır. Türk siyasası ve yargı erkleri;  yıkıcı ve bölücüleri, PKK ve FETÖ gibi yapıların militanlarını vatandaşlıktan çıkarma da dahil daha caydırıcı ve pişman edici tedbirleri hayata geçirmek zorundadır. Kimi siyasi ve sosyal yapılarca PKK, FETÖ ve benzeri yapılara karşı tavizkar ve aşırı hoşgörü davranmaya zorlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, art niyetli ve zararlı tavsiyelerin etkisi altına girerse her halde bir vakit sonra kendisini kuran Türk Milletine karşı üzerine düşen vazifeleri yapamayacak hale gelebilecektir. Türk Milleti ve Devleti için yegâne çıkar yol; Atatürk ilkelerine, Türk Devleti kuran temel değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak, ama aynı zamanda emperyal düşünerek tıpkı KKTC’yi oluşturan şartların benzerlerini Misak-ı Milli sınırlarımıza kavuşmanın yollarını aramalı ve öncelikle şimdiki sınırlarımızın dışında kalan Türkleri ve Kürtleri anavatanın güvencesi altına alacak siyasal adımlarım atmalıdır. Bu düşünce ve çözüm yolu kimilerine ütopik, kimilerine korkunç gelebilir. Ancak Türkiye bu veya buna benzer siyasala adımları atmaz ve planları hayata geçirmeye kalkmazsa ve bu yolda gerekli tedbirleri alamazsa korkarım ki daha çok şehitler ve tavizler vermeye devam ederiz. Yeni bir anaysa yapmak isteyenlerin 1921 anayasası gibi bir anayasa yapmaya kalkışmaları veya  var olan anayasanın başlangıç metnini, değişmez maddelerini ve 66 maddesindeki Türklük tanımını ortadan kaldırarak, içini boşaltarak veya etrafından dolaşarak yeni bir ayasayı hayata geçirmeleri halinde  açık açık yazmalıyım; ATATÜRKÜN KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ LAĞV EDİLMİŞ OLACAKTIR. Atatürk’e ve değerlerine saldırılar artacak, Türk Milletinin bütünlüğü yok olacak ve bugün için utanmadan “Ermeni katliamı yapılmıştır” diyenler Türk Milletinin karşına hesap sormak üzere çıkacaklar ve Türk Milletine Anadolu’da huzur ve rahat vermeyeceklerdir. Biz tarihe not düşelim Türk halkı da kararını versin.  
Herkes şunun farkında olmalıdır. Osmanlıya isyan eden son millet Türk Milletidir. Türk Milleti Mustafa Kemal’in liderliğinde bağımsızlık savaşına girmiş ve savaşın bitimine kadar 9167 şehit vermiştir.

Osmanlının son yıllarında vatan bildiğimiz topraklar birer birer hızla elimizden kayıp gitmiş, işgal edilen ve elden çıkan vatan topraklarından sürgün edilen ve göç yollarında düşen Türk Milletinin evlatları ne yazık ki açlıktan, hastalıklardan, sahipsizlikten ve düşman saldırı neticesinde ölümle yüzleşe yüzleşe, şehit ola ola anavatanları Anadolu’ya sağ salim ulaşmaya çalışmışlardır.

Herkes şunun farkında olmalıdır. Osmanlıya son isyan eden Türk Milletidir. Türk Milleti özgür, bağımsız ve vatansız kalmamak için Mustafa Kemal’in liderliğinde bağımsızlık savaşına girmiş ve savaşın bitimine kadar 9167 şehit vermiştir.

Evet yanış okumadınız. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda toplam 9167 şehit verdik. 

Türk Milleti verdiği 9167 şehide karşılık sınırları belli, meclisi çalışan, tam bağımsız bir devlete kavuşmuş ve dosta düşmana bağımsızlığını ilan etmiştir.

İşte böyle oldukça zor koşullarda kurulan bir devlet, amasız fakatsız bin bir badireyi geride bırakarak hiçbir düşman saldırısına izin vermeden ve uğramadan tam yüz yıldır varlığını ve kendisini kuran Türk Milletini her türlü tehlikeden korumuştur.

Ama ne yazık ki bizim yüz yıllık devletimiz, kimi siyasilerin şuursuzluğundan, kimi devlet adamlarının çekingen duruşundan ve riski göğüslemedeki isteksizliklerinden, öngörüsüzlüklerinden ötürü Türk Devleti ve Türk Milleti, PKK denilen terör örgütü karşında ağır ekonomik bedeller ödeyerek, binlerce şehitler vererek ne yazık ki PKK terör örgütünü yok etmede yeterince arzulanan başarıyı sağlayamamıştır.

Gerek devletimizin ve gerekse siyasi partiler ihtiyaç duyulan siyasal ve yargısal kararları yerince alamadığı ve uygulayamadığı için alınan askeri ve polisiye tedbirler akamete uğramıştır.

Türk Milleti, devlet kurmak üzere verdiği savaşta 9167 şehit verirken, PKK belasını defetmek uğruna 15 000 civarında vatan evladımızı şehit verdik ve hala da vermeye devam ediyoruz.

PKK’nın eylemleri büyük oranda askeri ve polisiye tedbirlerle en az indirilmiş olsa da ne yazık ki PKK meselesi artık uluslararası arenanın da meselesi olmuş ve hatta PKK ve uzantıları emperyalizmin taşeron örgütü haline gelmiştir.

ABD  ve AB, Irak’da kurmaya çalıştığı Kürt Devletçiliğinin bir benzeri için Suriye’yi parçalamış ve Suriye’de de aynı senaryonu hayata geçirmenin son safhasına gelmiştir.

Hatta Türkiye’nin Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve diğer harekatları olmasa Akdeniz’e kıyısı olan bir Kürt devletçiği hayata geçmiş olacaktı.

İşin askeri boyutunun analizini sonraya bırakarak sosyolojik analizini yapmak her halde daha sağlıklı olacaktır.

Türkiye 1984 yılından bu yana hangi sosyolojik hataları ısrarla yapmaya devam etmektedir?

Yıllar içinde siyasal iradeler gerekli olan stratejik siyasal ve sosyolojik kararlar alarak Türk Devletine neden PKK terör örgütünü imha ettirememiştir?

Geçen süreçte Türk Devletinin PKK ile mücadelede arzuladığı başarıyı yakalayamamasının yurt içi nedenleri nelerdir?

ABD, AB ve ulusal çıkarları Türkiye ile çatışan kimi devletlerin içimizdeki PKK ve FETÖ benzer yapıları destekledikleri malumun ilanı değil midir?

Türklük, millilik ve Atatürkçülük şuurundan yeterince nasibini almamış kimi bireyler ve toplumsal yapılar PKK’nın değirmenine su taşıdıkları acı bir gerçektir.

Özellikle çağımızın iletişim olanakları altında Irak ve Suriye örneğinden etkilenen ve PKK ve destekçileri tarafı destek ve teşvik edilen kimi Türk vatandaşları Türk devletinin ve bazı siyasal yapıların hoşgörüsünden cesaret alarak hızla Türk Milletinden, ülkenin birlik ve bütünlüğünden koparak, ayrılıkçı terör örgütü PKK ve uzantısı ve destekçisi siyasal ve sosyal yapıların saflarına kapılarak ve katılarak ülkemizin geleceğini devletimizin varlığını tehlikeye atacaklarını görmemek için kör olmak gerekir.

Hal böyleyken anayasal ve yasal tavizlerle PKK terör örgütünün sonunun getirileceğini ummak her halde sosyoloji, psikoloji, siyaset, strateji ve güvenlik biliminin gerçeklerini göz ardı etmek değil midir?

Türk Devletinin ve Türk Milletinin bekasını sağlayacak olan yine Türk Milletidir, Türk siyasetçileri ve Türk Devletidir.

Türk Devleti ve özellikle Türk siyasetçileri; PKK ve FETÖ ve benzeri yapılara ve ispatlı militanlarına ve destekçilerine karşı en ağır yasal yaptırımları uygulamalıdır. Türk siyasası ve yargı erkleri;  yıkıcı ve bölücüleri, PKK ve FETÖ gibi yapıların militanlarını vatandaşlıktan çıkarma da dahil daha caydırıcı ve pişman edici tedbirleri hayata geçirmek zorundadır.

Kimi siyasi ve sosyal yapılarca PKK, FETÖ ve benzeri yapılara karşı tavizkar ve aşırı hoşgörü davranmaya zorlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, art niyetli ve zararlı tavsiyelerin etkisi altına girerse her halde bir vakit sonra kendisini kuran Türk Milletine karşı üzerine düşen vazifeleri yapamayacak hale gelebilecektir.

Türk Milleti ve Devleti için yegâne çıkar yol; Atatürk ilkelerine, Türk Devleti kuran temel değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak, ama aynı zamanda emperyal düşünerek tıpkı KKTC’yi oluşturan şartların benzerlerini Misak-ı Milli sınırlarımıza kavuşmanın yollarını aramalı ve öncelikle şimdiki sınırlarımızın dışında kalan Türkleri ve Kürtleri anavatanın güvencesi altına alacak siyasal adımlarım atmalıdır.

Bu düşünce ve çözüm yolu kimilerine ütopik, kimilerine korkunç gelebilir.

Ancak Türkiye bu veya buna benzer siyasala adımları atmaz ve planları hayata geçirmeye kalkmazsa ve bu yolda gerekli tedbirleri alamazsa korkarım ki daha çok şehitler ve tavizler vermeye devam ederiz.

Yeni bir anaysa yapmak isteyenlerin 1921 anayasası gibi bir anayasa yapmaya kalkışmaları veya  var olan anayasanın başlangıç metnini, değişmez maddelerini ve 66 maddesindeki Türklük tanımını ortadan kaldırarak, içini boşaltarak veya etrafından dolaşarak yeni bir ayasayı hayata geçirmeleri halinde  açık açık yazmalıyım; ATATÜRKÜN KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ LAĞV EDİLMİŞ OLACAKTIR.

Atatürk’e ve değerlerine saldırılar artacak, Türk Milletinin bütünlüğü yok olacak ve bugün için utanmadan “Ermeni katliamı yapılmıştır” diyenler Türk Milletinin karşına hesap sormak üzere çıkacaklar ve Türk Milletine Anadolu’da huzur ve rahat vermeyeceklerdir.

Biz tarihe not düşelim Türk halkı da kararını versin.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.