Çanakkale Haber

Rıdvan Uz Mecliste Fark Yaratıyor !...

SİYASET 17.12.2023 - 17:43, Güncelleme: 17.12.2023 - 17:59 8068+ kez okundu.
 

Rıdvan Uz Mecliste Fark Yaratıyor !...

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz TBMM 'de Gündeme getirdiği konularla fark yaratmaya devam ediyor

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz TBMM 'de Gündeme getirdiği konularla fark yaratmaya devam ediyor, son konuşmasında  Sığınmacı İstilasını Dile Getirerek yine gündemi belirledi işte o konuşma; Değerli Milletvekilleri, ‘Biz güvenli Türkiye istiyoruz.’ Hepimiz için güvenli, huzurlu, mutlu, müreffeh, özgür, modern, saygın ve güçlü bir Türkiye istiyoruz. Kendi ülkesine rahatlıkla gidip gelebilen bir kişinin, dünyada mülteci olduğu tek ülke Türkiye olduğuna göre, önceliğimiz bu meseleyi çözmek olmalıdır. Hepimizin hatırlayacağı üzere Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulamaya konulduğu süreçte sizlerin yakasına ‘Yahudi Üstün Cesaret Madalyası’ takıldığı ve “Ben BOP Eş Başkanıyım” diyerek gezildiği günler dün gibi milletimizin hafızasındadır. Ve yine milletimizin hafızasındadır ki; 29 Ekim 2014 tarihinde, cumhuriyetimizin ilanının yıl dönümünde, PKK-YPGPYD terör örgütünün en ağır silahlarıyla vatan topraklarından geçmesine müsaade ederek, bugün Suriye’nin kuzeyine yerleştirildiği unutulmamalıdır. Tüm bunlardan ders alınmasını beklerken, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan Suriye iç savaşının henüz başında, 6 Ağustos 2011’de, ‘Suriye bizim iç meselemizdir.’ diyerek Türkiye’yi savaşın doğrudan tarafı haline getirmiştir. Sosyolojiden, siyaset biliminden ve uluslararası ilişkilerden bihaber, ferasetten yoksun bu politik adımlar, “Şam’da Emevî Camii’nde namaz kılacağız” diyen Erdoğan ve AK Parti hükümeti, 2013 yılında Türkiye’yi eşi benzeri görülmeyen en büyük kitlesel göç dalgasına maruz bırakmıştır. Ve maalesef Türkiye, AK Parti’nin açık sınır politikasıyla birlikte 2015 yılından itibaren dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke konumuna gelmiştir. Hükümetin bugün ısrarla devam eden yanlış dış politikaları, önce İhvancı sonra Sisici Ortadoğu ve Suriye hamleleri sonucunda ülkemiz 5 ana problem ile karşı karşıya kalmıştır. NEDİR BUNLAR? BİR – Türkiye dünyada en fazla sığınmacı bulunduran ülke konumuna gelmiş ve bugün Türk milli kimliği varoluşsal bir demografik tehdit ile karşı karşıya kalmıştır. GÖZÜNÜZ AYDIN İKİ- Güneyde ABD ve Rusya gibi emperyalist gayeleri olan devletlerle komşu haline gelmiştir. ÜÇ- Emperyalist güçler bugün Suriye’nin kuzeyinde 100 Bin kişilik bir terör ordusu beslemektedir. DÖRT- Suriye’nin kuzeyinde bir terör devletinin demografik alt yapısı göz göre göre inşa edilmektedir. BEŞ – Bütün bu milli güvenlik risklerinin ötesinde Türkiye sığınmacılara 100 Milyar dolardan fazla para harcadı ve halen harcamaktadır. Yani Türkiye’nin maruz kaldığı bu kitlesel göç ülkemizin bugününü ve istikbalini tehdit eden, karşı karşıya olduğumuz en büyük milli güvenlik sorunudur. İşte bu yanlış göçmen politikası yüzünden; İÇERİDE BİR – Düne kadar çocuklarımızı tek başına okula, parka ve markete gönderebilirken, bugün ellerinden tutup götürürken bile endişe duyar hale geldik İKİ- Uzun yaz akşamlarında sahillerde, piknik alanlarında, plajlarda ailece huzur içindeyken bugün sığınmacı istilasından dolayı endişe duyar hale geldik. ÜÇ- Kayıtsız ve ruhsatsız iş yeri açarak ve ucuz iş gücü olarak çalışan sığınmacılar yüzünden, kendi Türk evlatlarımız ülkemizde çalışamaz hale getirildi. Gençlerimiz bu sebeplerle başka ülkelere göç etmeye başladı, endişe duyar hale geldik. DÖRT- Gençlerimizi sokaklarda fotoğraflarının çekildiği ve hatta taciz ve tecavüze uğradığı ülkemizdeki bu durumdan, endişe duyar haline geldik. Tüm bunların yanı sıra Türkiye’nin sosyal hayatına uyum sağlayamayan, eğitim düzeyi düşük, suç ve doğum oranları yüksek böyle bir nüfusa baktığı gerçeği, her yeni gün Türk gencinin bu topraklardaki geleceği için tehlike içermektedir. İşte ülkemizin bu hale getirilmesinin ve vatandaşlarımızın umutsuzluğunun en büyük suçlusu Sayın Erdoğan ve AK Parti hükümetleridir. Sayın Milletvekilleri, Açık kapı politikasıyla ülkemizin bugüne kadar yaşadığı olumsuzlukları anlattık ancak turpun büyüğü heybede. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, önümüzdeki 25 yılda tam 218 Milyon iklim ve siyasi kriz göçmeninden dolayı, 110 Milyon kişinin rotası Türkiye olacağı gerçeği ile karşı karşıyayız. Yani, Türkiye nüfusunun yaklaşık 1,5 katı büyüklüğündeki kitle, sınırlarımıza dayanacak. Hükümet yıllar boyunca geçici siyasi çıkarlar uğruna basitleştirdiği ve hatta müphem hale getirdiği beka sorununun aslını görmek istiyorsa, işte bu işaret ettiğimiz noktaya bakmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı olan Türk milli kimliği, işte bu demografik risk ve tehditlerin kuşatması altındadır. Hükümeti uyarıyorum! Her işte aklınız başınıza sonradan geliyor… Açılım sürecinde sizi uyardık dinlemediniz bedelini hendek operasyonlarında 793 asker ve polisimizin şehit olması ile ödedik. FETÖ konusunda sizi uyardık dinlemediniz bedelini 15 Temmuz gecesi Türk milletinin başına atılan bombalarla ödedik. Ancak bu demografik istila meselesinin sonrası yok; pişmanlığı da yok! Eğer sığınmacı ve kaçaklar meselesinde derhâl harekete geçmezseniz, tarih ve millet huzurunda bunun vebalini ödeyemezsiniz. Kıymetli Milletvekilleri, Biz İYİ Parti olarak, “Göç Doktrini ve Stratejik Eylem Planı”na sahip tek siyasal parti olarak Türkiye’nin Türk yurdu olarak kalması için mücadelemizde hiçbir engel tanımadan çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü: "Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır." Kıymetli Milletvekilleri, Bir de yanı başımızda bir savaş cereyan ediyor. İsrail Gazze’yi işgal etti ve muharebe kurallarını hiçe sayan bir ölçüde masumları katletmeye devam ediyor. Filistin’de; masumiyet de öldü, merhamet de, insanlık da… Türkiye’nin yakın coğrafyasında cereyan eden bu savaş ise hepimizi tedirgin ediyor. Asıl tehdit ise gelecekte. Türkiye’nin son dönemde uyguladığı dış politikanın bazı unsurlarını başarılı bulsam da, Türkiye maalesef PakistanlaşmaAfganistanlaşma ve Filistinleşme sürecine doğru gidiyor. Bilindiği üzere tarihte bazı Filistinliler, topraklarını Yahudilere satmış ve ülkelerinin ilerleyen yıllarda İsrail tarafından işgal edilmesine ve İsrail’in Filistin topraklarında kök salmasına zemin hazırlamışlardır. ONLARIN HATALARINI NE HAZİNDİR Kİ, TORUNLARI CANLARIYLA ÖDÜYOR! Türkiye’nin de önümüzdeki süreçte benzer sıkıntıları yaşaması olasıdır. 2012 yılında 6302 sayılı Tapu ve Kadastro Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla yabancıların toprak alımı sınırı 25 dönümden 300 dönüme çıkarılmıştır. Tapu Kadastro Bilgi Sistemi’ne göre, yabancı uyruklu kişiler 2022 yılına dek Türkiye’den 16 Milyon metrekare tarım arazisi ve tarım vasfı taşımayan arazilerle, 30 milyon metrekareyi aşkın taşınmaz edinmişlerdir. Yani AKP iktidarı çok büyük miktarlarda toprak ve konut satışı gerçekleştirmektedir. Bu satışlarla yabancılar Türk vatandaşlığını da para karşılığında satın almaktadır. KÜRSÜDEN TEKRAR HAYKIRMAK İSTİYORUM, KANLA ALINAN PARAYLA SATILAMAZ! İşte bu gidişat sığınmacı ve kaçak istilası sonrasında; Demografik yapımız değişmiş, Asayiş olayları artmış, Ekonomimiz ve sosyal yapımız bozulmuş, Milli değerlerimiz tahrip edilmiştir. Buradan hükümeti uyarıyorum. Çareyi bilmiyorsanız; ÇÖZÜM BURADA Gelin İYİ Parti’nin hazırladığı Milli Göç Doktrini’ni esas alarak sığınmacı ve kaçakları ülkelerine yollayın. Sayın Bakan, Tarihin, Türk devlet aklının ve oturduğunuz makamın gereğini yapınız. Oturduğunuz koltuk merhum Talat Paşa’nın koltuğudur. Bunu asla aklınızdan çıkarmayınız! Başta Çanakkale’li şehit Teğmenim Eril Alperen Emir olmak üzere; Bayrakla dertleşen, toprakla birleşen, Can verip devleşen, tüm şehitlerimizin rahmet ve minnetle anıyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz TBMM 'de Gündeme getirdiği konularla fark yaratmaya devam ediyor

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz TBMM 'de Gündeme getirdiği konularla fark yaratmaya devam ediyor, son konuşmasında  Sığınmacı İstilasını Dile Getirerek yine gündemi belirledi işte o konuşma;

Değerli Milletvekilleri,
‘Biz güvenli Türkiye istiyoruz.’ Hepimiz için güvenli, huzurlu, mutlu,
müreffeh, özgür, modern, saygın ve güçlü bir Türkiye istiyoruz. Kendi
ülkesine rahatlıkla gidip gelebilen bir kişinin, dünyada mülteci olduğu tek
ülke Türkiye olduğuna göre, önceliğimiz bu meseleyi çözmek olmalıdır.
Hepimizin hatırlayacağı üzere Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulamaya
konulduğu süreçte sizlerin yakasına ‘Yahudi Üstün Cesaret Madalyası’
takıldığı ve “Ben BOP Eş Başkanıyım” diyerek gezildiği günler dün gibi
milletimizin hafızasındadır.
Ve yine milletimizin hafızasındadır ki;
29 Ekim 2014 tarihinde, cumhuriyetimizin ilanının yıl dönümünde, PKK-YPGPYD terör örgütünün en ağır silahlarıyla vatan topraklarından geçmesine
müsaade ederek, bugün Suriye’nin kuzeyine yerleştirildiği unutulmamalıdır.
Tüm bunlardan ders alınmasını beklerken, dönemin başbakanı Sayın
Erdoğan Suriye iç savaşının henüz başında, 6 Ağustos 2011’de, ‘Suriye
bizim iç meselemizdir.’ diyerek Türkiye’yi savaşın doğrudan tarafı haline
getirmiştir.
Sosyolojiden, siyaset biliminden ve uluslararası ilişkilerden bihaber,
ferasetten yoksun bu politik adımlar, “Şam’da Emevî Camii’nde namaz
kılacağız” diyen Erdoğan ve AK Parti hükümeti, 2013 yılında Türkiye’yi eşi
benzeri görülmeyen en büyük kitlesel göç dalgasına maruz bırakmıştır.
Ve maalesef Türkiye, AK Parti’nin açık sınır politikasıyla birlikte 2015
yılından itibaren dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke konumuna
gelmiştir.
Hükümetin bugün ısrarla devam eden yanlış dış politikaları, önce
İhvancı sonra Sisici Ortadoğu ve Suriye hamleleri sonucunda ülkemiz 5 ana
problem ile karşı karşıya kalmıştır.
NEDİR BUNLAR?
BİR – Türkiye dünyada en fazla sığınmacı bulunduran ülke konumuna
gelmiş ve bugün Türk milli kimliği varoluşsal bir demografik tehdit ile karşı
karşıya kalmıştır. GÖZÜNÜZ AYDIN
İKİ- Güneyde ABD ve Rusya gibi emperyalist gayeleri olan devletlerle
komşu haline gelmiştir.
ÜÇ- Emperyalist güçler bugün Suriye’nin kuzeyinde 100 Bin kişilik bir terör
ordusu beslemektedir.
DÖRT- Suriye’nin kuzeyinde bir terör devletinin demografik alt yapısı göz
göre göre inşa edilmektedir.
BEŞ – Bütün bu milli güvenlik risklerinin ötesinde Türkiye sığınmacılara 100
Milyar dolardan fazla para harcadı ve halen harcamaktadır.
Yani Türkiye’nin maruz kaldığı bu kitlesel göç ülkemizin bugününü ve
istikbalini tehdit eden, karşı karşıya olduğumuz en büyük milli güvenlik
sorunudur.
İşte bu yanlış göçmen politikası yüzünden; İÇERİDE
BİR – Düne kadar çocuklarımızı tek başına okula, parka ve markete
gönderebilirken, bugün ellerinden tutup götürürken bile endişe duyar hale
geldik
İKİ- Uzun yaz akşamlarında sahillerde, piknik alanlarında, plajlarda ailece
huzur içindeyken bugün sığınmacı istilasından dolayı endişe duyar hale
geldik.
ÜÇ- Kayıtsız ve ruhsatsız iş yeri açarak ve ucuz iş gücü olarak çalışan
sığınmacılar yüzünden, kendi Türk evlatlarımız ülkemizde çalışamaz hale
getirildi. Gençlerimiz bu sebeplerle başka ülkelere göç etmeye başladı,
endişe duyar hale geldik.
DÖRT- Gençlerimizi sokaklarda fotoğraflarının çekildiği ve hatta taciz ve
tecavüze uğradığı ülkemizdeki bu durumdan, endişe duyar haline geldik.
Tüm bunların yanı sıra Türkiye’nin sosyal hayatına uyum sağlayamayan,
eğitim düzeyi düşük, suç ve doğum oranları yüksek böyle bir nüfusa baktığı
gerçeği, her yeni gün Türk gencinin bu topraklardaki geleceği için tehlike
içermektedir. İşte ülkemizin bu hale getirilmesinin ve vatandaşlarımızın
umutsuzluğunun en büyük suçlusu Sayın Erdoğan ve AK Parti
hükümetleridir.
Sayın Milletvekilleri,
Açık kapı politikasıyla ülkemizin bugüne kadar yaşadığı olumsuzlukları
anlattık ancak turpun büyüğü heybede. Birleşmiş Milletler raporlarına göre,
önümüzdeki 25 yılda tam 218 Milyon iklim ve siyasi kriz göçmeninden
dolayı, 110 Milyon kişinin rotası Türkiye olacağı gerçeği ile karşı karşıyayız.
Yani, Türkiye nüfusunun yaklaşık 1,5 katı büyüklüğündeki kitle, sınırlarımıza
dayanacak.
Hükümet yıllar boyunca geçici siyasi çıkarlar uğruna basitleştirdiği ve hatta
müphem hale getirdiği beka sorununun aslını görmek istiyorsa, işte bu
işaret ettiğimiz noktaya bakmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı olan Türk milli kimliği, işte bu
demografik risk ve tehditlerin kuşatması altındadır.
Hükümeti uyarıyorum!
Her işte aklınız başınıza sonradan geliyor…
Açılım sürecinde sizi uyardık dinlemediniz bedelini hendek
operasyonlarında 793 asker ve polisimizin şehit olması ile ödedik.
FETÖ konusunda sizi uyardık dinlemediniz bedelini 15 Temmuz gecesi
Türk milletinin başına atılan bombalarla ödedik.
Ancak bu demografik istila meselesinin sonrası yok; pişmanlığı da yok! Eğer
sığınmacı ve kaçaklar meselesinde derhâl harekete geçmezseniz, tarih ve
millet huzurunda bunun vebalini ödeyemezsiniz.
Kıymetli Milletvekilleri,
Biz İYİ Parti olarak, “Göç Doktrini ve Stratejik Eylem Planı”na sahip tek
siyasal parti olarak Türkiye’nin Türk yurdu olarak kalması için
mücadelemizde hiçbir engel tanımadan çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü:
"Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak
yaşayacaktır."
Kıymetli Milletvekilleri,
Bir de yanı başımızda bir savaş cereyan ediyor. İsrail Gazze’yi işgal etti
ve muharebe kurallarını hiçe sayan bir ölçüde masumları katletmeye
devam ediyor.
Filistin’de; masumiyet de öldü, merhamet de, insanlık da…
Türkiye’nin yakın coğrafyasında cereyan eden bu savaş ise hepimizi
tedirgin ediyor. Asıl tehdit ise gelecekte.
Türkiye’nin son dönemde uyguladığı dış politikanın bazı unsurlarını
başarılı bulsam da, Türkiye maalesef PakistanlaşmaAfganistanlaşma ve Filistinleşme sürecine doğru gidiyor.
Bilindiği üzere tarihte bazı Filistinliler, topraklarını Yahudilere satmış ve
ülkelerinin ilerleyen yıllarda İsrail tarafından işgal edilmesine ve İsrail’in
Filistin topraklarında kök salmasına zemin hazırlamışlardır.
ONLARIN HATALARINI NE HAZİNDİR Kİ, TORUNLARI
CANLARIYLA ÖDÜYOR!
Türkiye’nin de önümüzdeki süreçte benzer sıkıntıları yaşaması olasıdır.
2012 yılında 6302 sayılı Tapu ve Kadastro Kanunu’nda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunla yabancıların toprak alımı sınırı 25 dönümden
300 dönüme çıkarılmıştır.
Tapu Kadastro Bilgi Sistemi’ne göre, yabancı uyruklu kişiler 2022 yılına dek
Türkiye’den 16 Milyon metrekare tarım arazisi ve tarım vasfı taşımayan
arazilerle, 30 milyon metrekareyi aşkın taşınmaz edinmişlerdir.
Yani AKP iktidarı çok büyük miktarlarda toprak ve konut satışı
gerçekleştirmektedir. Bu satışlarla yabancılar Türk vatandaşlığını da para
karşılığında satın almaktadır.
KÜRSÜDEN TEKRAR HAYKIRMAK İSTİYORUM, KANLA ALINAN
PARAYLA SATILAMAZ!
İşte bu gidişat sığınmacı ve kaçak istilası sonrasında;
Demografik yapımız değişmiş,
Asayiş olayları artmış,
Ekonomimiz ve sosyal yapımız bozulmuş,
Milli değerlerimiz tahrip edilmiştir.
Buradan hükümeti uyarıyorum.
Çareyi bilmiyorsanız; ÇÖZÜM BURADA
Gelin İYİ Parti’nin hazırladığı Milli Göç Doktrini’ni esas alarak sığınmacı
ve kaçakları ülkelerine yollayın.
Sayın Bakan,
Tarihin, Türk devlet aklının ve oturduğunuz makamın gereğini yapınız.
Oturduğunuz koltuk merhum Talat Paşa’nın koltuğudur.
Bunu asla aklınızdan çıkarmayınız!
Başta Çanakkale’li şehit Teğmenim Eril Alperen Emir olmak üzere;
Bayrakla dertleşen, toprakla birleşen,
Can verip devleşen, tüm şehitlerimizin rahmet ve minnetle anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.