Levent GÜRSES Televizyon seyret, fakirleş...

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.02.2015 - 19:30, Güncelleme: 08.02.2015 - 19:30 4739+ kez okundu.
 

Levent GÜRSES Televizyon seyret, fakirleş...

İnsan ömrü 27 bin gün ya da 648 bin saat… Bunun üçte birini uykuda geçiriyoruz. Uyanık kaldığımız zamanın büyük bölümünü de eğer işimiz varsa çalışarak… Ancak, örneğin 150 yıl öncesine göre çok şey değişti. 150 yıl önce haftadaki 168 saatin 56’sı uykuda, 70’i çalışarak geçiyordu. Şimdi kimi ülkelerde haftalık çalışma süresi 35 saat… Bizde ise 45 saat… Çalışma saatleri azaldı ama onun yerini televizyon aldı. Batıda haftalık televizyon izleme süresi 28, bizde ise 35 saat civarında. Türkler günde 5 saat ile Amerikalılarla birlikte en çok televizyon izleyen halklardan. Çinliler sadece 2.5 saat izliyor, Hollandalılar ve Koreliler 3 saat, İtalyanlar 4.5 saat. Türklerin televizyon aşkı malum… Halkın yüzde 84’ü “en sevdiğim şey televizyon izlemek” diyorsa, yüzde 80’i “tiyatroya hiç gitmedim”, yüzde 56’sı “sinemaya hiç gitmedim” diyorsa… Günde 5 saat televizyon seyrediyorsak, 3 saat sosyal medyada isek fakat kitap okumaya yılda sadece 6 saat ayırıyorsak… Ülkede 20 milyon kadın evde oturuyorsa, her 100 gençten 32’si he eğitimde ne de çalışma yaşamında yerini alamıyorsa, her 4 gençten biri işsizse… O zaman ne oluyor, biliyor musunuz? İşsizleri, yoksulları besleyen, yardım yapan iktidara geliyor. Türkiye’de her 4 seçmenden biri devlet yardımlarıyla geçiniyor. Bunların yüzde 88’i de iktidar partisine oy veriyor. Necati Doğru’nun dediği gibi; “18-20 milyona yakın yoksulluğundan, muhtaçlığından, garipliğinden devlete ve sosyal yardım kurumları ile vakıflarına esir düşmüş durumda. Toplanan vergilerden yoksula, çaresize, muhtaca sunulan yardımın parasal tutarı 20 milyon lirayı geçmiş durumda.” Formülü şöyle yazabiliriz: Eğitimsizleştir, kadınları eve kapat, televizyona mahkum et, kanalları yandaş yap, işsizlik için hiçbir dım atma, şaşkına dönen çaresizlere yardım diye üç-beş torba, ayda 250 TL ver. Bakın Yunanistan’da sol SYRIZA hükümeti iktidar oldu. Babaeskili AlexisTsipras da başbakan… Yunanistan’da durum şu: İşsizlik yüzde 26, genç nüfusta yüzde 50-60… Halkın yüzde 35’i yoksulluk sınırında. Yani bıçak kemiğe dayandı. Peki, SYRIZA Yunan halkına ne sunuyor? Diyor ki; -          Asgari ücret artıracak. -          Ödeyemeyecek durumda olanların bankalara kredi borcu silinecek. -          Yoksullara elektrik bedava olacak. -          İhtiyacı olanlara gıda ve kira yardımı yapılacak. -          Sağlık hizmetleri bedava olacak. -          Yoksula, işsize bedava özel toplu taşıma kartı verilecek. Daha önemlisi; zenginlerin vergi oranı artıralacak ve yeni vergi konacak. Ondan da önemlisi; büyük bir istihdam programı… İki yıl içinde 300 bin yeni iş yaratılacak… Yani, Yunan halkı SYRIZA’ya Almanya lideri Merkel’e ya da IMF’ye kafa tuttuğu için oy vermedi. Dünyada ve tabii ki Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. İşsizlik vahim boyutlarda, işi olanların da pastadan aldığı pay sürekli azalıyor. Hükümetler sosyal politikalara ağırlık vermek zorunda… Halklar, devletin vatandaşına daha fazla sahip çıkmasını istiyor. Ama sadaka değil, iane değil… Demokrasi ve özgürlüklerle güçlendirilmiş kurumsallaşmış sosyal politikalarla…  İşte bunu yapan iktidara geliyor. Bakalım bizde akıl eden, programına koyan olacak mı?
İnsan ömrü 27 bin gün ya da 648 bin saat… Bunun üçte birini uykuda geçiriyoruz. Uyanık kaldığımız zamanın büyük bölümünü de eğer işimiz varsa çalışarak… Ancak, örneğin 150 yıl öncesine göre çok şey değişti. 150 yıl önce haftadaki 168 saatin 56’sı uykuda, 70’i çalışarak geçiyordu. Şimdi kimi ülkelerde haftalık çalışma süresi 35 saat… Bizde ise 45 saat… Çalışma saatleri azaldı ama onun yerini televizyon aldı. Batıda haftalık televizyon izleme süresi 28, bizde ise 35 saat civarında. Türkler günde 5 saat ile Amerikalılarla birlikte en çok televizyon izleyen halklardan. Çinliler sadece 2.5 saat izliyor, Hollandalılar ve Koreliler 3 saat, İtalyanlar 4.5 saat. Türklerin televizyon aşkı malum… Halkın yüzde 84’ü “en sevdiğim şey televizyon izlemek” diyorsa, yüzde 80’i “tiyatroya hiç gitmedim”, yüzde 56’sı “sinemaya hiç gitmedim” diyorsa… Günde 5 saat televizyon seyrediyorsak, 3 saat sosyal medyada isek fakat kitap okumaya yılda sadece 6 saat ayırıyorsak… Ülkede 20 milyon kadın evde oturuyorsa, her 100 gençten 32’si he eğitimde ne de çalışma yaşamında yerini alamıyorsa, her 4 gençten biri işsizse… O zaman ne oluyor, biliyor musunuz? İşsizleri, yoksulları besleyen, yardım yapan iktidara geliyor. Türkiye’de her 4 seçmenden biri devlet yardımlarıyla geçiniyor. Bunların yüzde 88’i de iktidar partisine oy veriyor. Necati Doğru’nun dediği gibi; “18-20 milyona yakın yoksulluğundan, muhtaçlığından, garipliğinden devlete ve sosyal yardım kurumları ile vakıflarına esir düşmüş durumda. Toplanan vergilerden yoksula, çaresize, muhtaca sunulan yardımın parasal tutarı 20 milyon lirayı geçmiş durumda.” Formülü şöyle yazabiliriz: Eğitimsizleştir, kadınları eve kapat, televizyona mahkum et, kanalları yandaş yap, işsizlik için hiçbir dım atma, şaşkına dönen çaresizlere yardım diye üç-beş torba, ayda 250 TL ver. Bakın Yunanistan’da sol SYRIZA hükümeti iktidar oldu. Babaeskili AlexisTsipras da başbakan… Yunanistan’da durum şu: İşsizlik yüzde 26, genç nüfusta yüzde 50-60… Halkın yüzde 35’i yoksulluk sınırında. Yani bıçak kemiğe dayandı. Peki, SYRIZA Yunan halkına ne sunuyor? Diyor ki; -          Asgari ücret artıracak. -          Ödeyemeyecek durumda olanların bankalara kredi borcu silinecek. -          Yoksullara elektrik bedava olacak. -          İhtiyacı olanlara gıda ve kira yardımı yapılacak. -          Sağlık hizmetleri bedava olacak. -          Yoksula, işsize bedava özel toplu taşıma kartı verilecek. Daha önemlisi; zenginlerin vergi oranı artıralacak ve yeni vergi konacak. Ondan da önemlisi; büyük bir istihdam programı… İki yıl içinde 300 bin yeni iş yaratılacak… Yani, Yunan halkı SYRIZA’ya Almanya lideri Merkel’e ya da IMF’ye kafa tuttuğu için oy vermedi. Dünyada ve tabii ki Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. İşsizlik vahim boyutlarda, işi olanların da pastadan aldığı pay sürekli azalıyor. Hükümetler sosyal politikalara ağırlık vermek zorunda… Halklar, devletin vatandaşına daha fazla sahip çıkmasını istiyor. Ama sadaka değil, iane değil… Demokrasi ve özgürlüklerle güçlendirilmiş kurumsallaşmış sosyal politikalarla…  İşte bunu yapan iktidara geliyor. Bakalım bizde akıl eden, programına koyan olacak mı?
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.