Çanakkale Haber

Eko Turizm adı altında Tarım alanları yapılaşmaya açılıyor..

ÇEVRE (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.03.2021 - 14:34, Güncelleme: 22.03.2021 - 14:34 4542+ kez okundu.
 

Eko Turizm adı altında Tarım alanları yapılaşmaya açılıyor..

Assos Dostları, son zamanlarda Kuzey Ege‘de ekoturizm adı altında bölgeyi tehdit eden yapılaşmalar nedeniyle bir açıklama yayımladı. Açıklamada, bölgenin doğal ve tarımsal zenginliklerine dikkat çekildi ve arazi rantı baskısının hem kamu yönetimi hem de siyasi karar mekanizmalarını, korunması gereken bölgeyi yapılaşmaya açmaya zorladığı belirtildi. ‘Ekoturizmle tarım alanları yapılaşmaya açılacak’ Açıklamada, ekoturizmin kırsal turizm terimiyle ilgili gibi gösterildiğinin, ancak bu yeni kavramla tarım alanlarının yapılaşmaya açılmasının koşullarının tarif edildiği kaydedildi: Son dönemde özellikle tarım alanı ilan edilmiş alanlarda çığ gibi çoğalan ekoturizm tesisi patlaması, konuyu bölge sakinlerinin, yetkililerin ve sivil toplum kuruluşlarının dikkatine taşıdı. Ekoturizm başlıklı yeni bir yapılaşma türünün adı son 6-7 yıldır 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında geçmeye başladı. Konu turizm mevzuatındaki ‘kırsal turizm’ terimi ile ilgili gibi gösteriliyor. Oysa bu yeni kavram ile tarım alanlarının yapılaşmaya açılmasının koşulları tarif ediliyor. Türkiye’de an itibarı ile turizm, tarım veya imar mevzuatlarında ekoturizmin tanımı yapılmamıştır. Turizm mevzuatımızda ‘kırsal turizm tesisleri’ tarif edilmiştir; ancak ilk kez ve yalnızca 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında yer verilen bu ‘ekoturizm’ alanlarının yasa ve yönetmeliklerde tarifi yoktur. Bu yasal boşluğun doldurulması ancak sektör temsilcilerinin, meslek odalarının, akademisyenlerin, hukukçuların bir araya gelerek ekoturizmin yol haritasını ve çerçevesini belirlemeleri ile mümkündür.”   Uluslararası Doğa Koruma Birliği‘ndeki ekoturizmin tanımı ise, “Doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen, düşük ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyo-ekonomik fayda sağlayan, bozulmamış doğal alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat ve ziyaretler” şeklinde yapılıyor. Çanakkale’deki ekoturizm uygulamaları Yapılan açıklamada, Kuzey Ege kıyılarında başlayan ve ekoturizm adı altında yürütülen projelerin uluslararası sahada kabul gören ekoturizm ilke ve amaçlarıyla ve  1/100.000 ölçekli çevre planlarında tanımlanmış olan ekoturizm çerçevesiyle çeliştiği dile getirildi. Çanakkale’deki ekoturizm uygulamalarına da şu örnekler verildi: Mülkiyetin çok hızlı bir biçimde el değiştirme sürecine girmesiyle yerel halkın kendi yaşadığı bölgeden uzaklaşmak zorunda kalması, Yerel aile işletmelerinin yerlerini bölge dışından gelen ve bölgeye yabancı olan büyük işletmecilerin almasıyla bölgenin sosyal dokusunun bozulması, Bazı gayrimenkul pazarlama firmalarınca “ekoturizm imarlı proje alanı” tanıtımlarının yapılması sonucu bölge karakterine uymayan ve birbirine bakarak çoğalan imar faaliyetlerinin teşvik edilmesi, Projelerin “çevreci”, doğayla uyumlu mimari yaklaşımlara sahiplermiş gibi sunulması ve yol açacakları çevresel ve kültürel problemlerin örtbas edilmesi, İmar planı ile doğal alanların bütünselliğinin bozulması; proje alanlarının az bir kısmında yapılaşma olacak gibi görünse de pek çok örnekte alanın tamamının yeni yerleşim niyetinde olanların ihtiyaçlarına göre tasarlanıyor olması, Bu alanların, pazarlama etkinliklerinden de açıkça görülebileceği üzere, ağırlıklı olarak ikinci mesken/yazlık amaçlı “toplu konut siteleri” olarak tasarlanması gibi nitelikler, söz konusu uygulamaların ekoturizmin ilke ve amaçlarıyla çeliştiğini gösteren bazı örneklerdir. ‘Bu doğa katliamı hareketine dur diyoruz’ Açıklamada, bölge köylüsünü rantla değil üretimle kalkındıracak bir ekoturizmin destekleneceğinin altı çizilirken, ekoturizmin gerçek amacıyla uygulatmanın toplumun tüm kesimlerinin görevi olduğu belirtildi: Yerel halkı ve sivil toplum kuruluşlarını, geri dönülmez zararlara yol açacak bu sürece karşı uyarmak istiyoruz. Siyasetin, toplumun daha iyiye ulaştırılması için en önemli araç olduğu gerçeğinden hareketle, parti ayırt etmeksizin tüm siyasilerimize de halkımıza, geleceğimize ve özellikle çocuklarımıza karşı taşıdıkları sorumluluğu hatırlatmayı bir görev olarak görüyoruz. Ekoturizmi gerçek amacıyla uygulamak ve uygulatmak toplumun tüm kesimlerinin görevi olmalıdır. Aksi takdirde yaşanacak kayıplar, kısa vadede kazanılacak imar rantı ile karşılaştırılamayacak derecede büyük olacaktır. Çanakkale’nin en değerli kaynağı olan ve ekoturizm sayesinde korunup gelişmesi öngörülen doğal ve kültürel mirasın yok olmaması, kültürün ana kaynağı olan yöre halkının elinden alınmaması, kılık değiştirmiş kolonyalist bir imar rantıyla tüketilmemesi gayemizdir. Bizler aşağıda imzası olan kurum ve yurttaşlar olarak güçlerimizi birleştirdik; bu doğa katliamına ve köylüleri mülksüzleştirme hareketine dur diyoruz. Bölge köylüsünü rantla değil üretimle kalkındıracak bir ekoturizmi destekliyoruz. Köylerin çevresiyle birlikte korunması, yerel halkın refahının gözetilmesi, köylünün üretiminin değer bulması, yerinde kalkınma modelleri geliştirilmesi hepimizin ortak hedefidir. Bu amaçla, kamuoyunu bilgilendirmeyi, kamusal yetkileri olan kurum ve siyasi karar mekanizmalarını uyarmayı, olası mağduriyetleri engellemeyi çağdaş hukuk devletinin kurum ve yurttaşları olarak görev biliyoruz. Konuya ilişkin tüm yasal, hukuki ve demokratik olanakları kullanacağımızı saygıyla duyuruyoruz.”
Assos Dostları, son zamanlarda Kuzey Ege‘de ekoturizm adı altında bölgeyi tehdit eden yapılaşmalar nedeniyle bir açıklama yayımladı. Açıklamada, bölgenin doğal ve tarımsal zenginliklerine dikkat çekildi ve arazi rantı baskısının hem kamu yönetimi hem de siyasi karar mekanizmalarını, korunması gereken bölgeyi yapılaşmaya açmaya zorladığı belirtildi. ‘Ekoturizmle tarım alanları yapılaşmaya açılacak’ Açıklamada, ekoturizmin kırsal turizm terimiyle ilgili gibi gösterildiğinin, ancak bu yeni kavramla tarım alanlarının yapılaşmaya açılmasının koşullarının tarif edildiği kaydedildi: Son dönemde özellikle tarım alanı ilan edilmiş alanlarda çığ gibi çoğalan ekoturizm tesisi patlaması, konuyu bölge sakinlerinin, yetkililerin ve sivil toplum kuruluşlarının dikkatine taşıdı. Ekoturizm başlıklı yeni bir yapılaşma türünün adı son 6-7 yıldır 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında geçmeye başladı. Konu turizm mevzuatındaki ‘kırsal turizm’ terimi ile ilgili gibi gösteriliyor. Oysa bu yeni kavram ile tarım alanlarının yapılaşmaya açılmasının koşulları tarif ediliyor. Türkiye’de an itibarı ile turizm, tarım veya imar mevzuatlarında ekoturizmin tanımı yapılmamıştır. Turizm mevzuatımızda ‘kırsal turizm tesisleri’ tarif edilmiştir; ancak ilk kez ve yalnızca 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında yer verilen bu ‘ekoturizm’ alanlarının yasa ve yönetmeliklerde tarifi yoktur. Bu yasal boşluğun doldurulması ancak sektör temsilcilerinin, meslek odalarının, akademisyenlerin, hukukçuların bir araya gelerek ekoturizmin yol haritasını ve çerçevesini belirlemeleri ile mümkündür.”   Uluslararası Doğa Koruma Birliği‘ndeki ekoturizmin tanımı ise, “Doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen, düşük ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyo-ekonomik fayda sağlayan, bozulmamış doğal alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat ve ziyaretler” şeklinde yapılıyor. Çanakkale’deki ekoturizm uygulamaları Yapılan açıklamada, Kuzey Ege kıyılarında başlayan ve ekoturizm adı altında yürütülen projelerin uluslararası sahada kabul gören ekoturizm ilke ve amaçlarıyla ve  1/100.000 ölçekli çevre planlarında tanımlanmış olan ekoturizm çerçevesiyle çeliştiği dile getirildi. Çanakkale’deki ekoturizm uygulamalarına da şu örnekler verildi: Mülkiyetin çok hızlı bir biçimde el değiştirme sürecine girmesiyle yerel halkın kendi yaşadığı bölgeden uzaklaşmak zorunda kalması, Yerel aile işletmelerinin yerlerini bölge dışından gelen ve bölgeye yabancı olan büyük işletmecilerin almasıyla bölgenin sosyal dokusunun bozulması, Bazı gayrimenkul pazarlama firmalarınca “ekoturizm imarlı proje alanı” tanıtımlarının yapılması sonucu bölge karakterine uymayan ve birbirine bakarak çoğalan imar faaliyetlerinin teşvik edilmesi, Projelerin “çevreci”, doğayla uyumlu mimari yaklaşımlara sahiplermiş gibi sunulması ve yol açacakları çevresel ve kültürel problemlerin örtbas edilmesi, İmar planı ile doğal alanların bütünselliğinin bozulması; proje alanlarının az bir kısmında yapılaşma olacak gibi görünse de pek çok örnekte alanın tamamının yeni yerleşim niyetinde olanların ihtiyaçlarına göre tasarlanıyor olması, Bu alanların, pazarlama etkinliklerinden de açıkça görülebileceği üzere, ağırlıklı olarak ikinci mesken/yazlık amaçlı “toplu konut siteleri” olarak tasarlanması gibi nitelikler, söz konusu uygulamaların ekoturizmin ilke ve amaçlarıyla çeliştiğini gösteren bazı örneklerdir. ‘Bu doğa katliamı hareketine dur diyoruz’ Açıklamada, bölge köylüsünü rantla değil üretimle kalkındıracak bir ekoturizmin destekleneceğinin altı çizilirken, ekoturizmin gerçek amacıyla uygulatmanın toplumun tüm kesimlerinin görevi olduğu belirtildi: Yerel halkı ve sivil toplum kuruluşlarını, geri dönülmez zararlara yol açacak bu sürece karşı uyarmak istiyoruz. Siyasetin, toplumun daha iyiye ulaştırılması için en önemli araç olduğu gerçeğinden hareketle, parti ayırt etmeksizin tüm siyasilerimize de halkımıza, geleceğimize ve özellikle çocuklarımıza karşı taşıdıkları sorumluluğu hatırlatmayı bir görev olarak görüyoruz. Ekoturizmi gerçek amacıyla uygulamak ve uygulatmak toplumun tüm kesimlerinin görevi olmalıdır. Aksi takdirde yaşanacak kayıplar, kısa vadede kazanılacak imar rantı ile karşılaştırılamayacak derecede büyük olacaktır. Çanakkale’nin en değerli kaynağı olan ve ekoturizm sayesinde korunup gelişmesi öngörülen doğal ve kültürel mirasın yok olmaması, kültürün ana kaynağı olan yöre halkının elinden alınmaması, kılık değiştirmiş kolonyalist bir imar rantıyla tüketilmemesi gayemizdir. Bizler aşağıda imzası olan kurum ve yurttaşlar olarak güçlerimizi birleştirdik; bu doğa katliamına ve köylüleri mülksüzleştirme hareketine dur diyoruz. Bölge köylüsünü rantla değil üretimle kalkındıracak bir ekoturizmi destekliyoruz. Köylerin çevresiyle birlikte korunması, yerel halkın refahının gözetilmesi, köylünün üretiminin değer bulması, yerinde kalkınma modelleri geliştirilmesi hepimizin ortak hedefidir. Bu amaçla, kamuoyunu bilgilendirmeyi, kamusal yetkileri olan kurum ve siyasi karar mekanizmalarını uyarmayı, olası mağduriyetleri engellemeyi çağdaş hukuk devletinin kurum ve yurttaşları olarak görev biliyoruz. Konuya ilişkin tüm yasal, hukuki ve demokratik olanakları kullanacağımızı saygıyla duyuruyoruz.”
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.