Damgalama Değil Destek Gerekli ,Her 100 kişiden biri şizofren mi?

Yaşam 24.05.2025 - 07:48, Güncelleme: 24.05.2025 - 18:40 596 kez okundu.
 

Damgalama Değil Destek Gerekli ,Her 100 kişiden biri şizofren mi?

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde yaklaşık 21 milyon kişi şizofreni ile yaşıyor. Sanıldığı gibi nadir değil; her 100 kişiden biri yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde yaklaşık 21 milyon kişi şizofreni ile yaşıyor. Sanıldığı gibi nadir değil; her 100 kişiden biri yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşıyor. Ancak en büyük zorluk hastalığın kendisinden çok toplumun önyargıları. Şizofreni; düşünce, algı, duygu ve davranışlarda bozulmalarla seyreden kronik ancak tedavi edilebilir bir ruhsal hastalık. Erken yaşlarda, genellikle ergenlik sonu ya da genç erişkinlik döneminde başlıyor. Genetik faktörler kadar çevresel riskler de büyük rol oynuyor: çocukluk travmaları, madde kullanımı, toplumsal dışlanma, azınlık olmak veya sosyoekonomik dezavantajlı bölgelerde yaşamak bu riski artırıyor. Toplum Yanlış Biliyor: Şiddetle İlişkisi Zayıf Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Prof. Dr. Alp Üçok, şizofreni hastalarının sıkça haksız biçimde şiddetle özdeşleştirildiğini vurguluyor: “Oysa kadın cinayetlerinin çoğunda fail psikiyatrik hasta değil. Ama şizofreni hastaları sürekli olumsuz haberlerde yer aldığı için toplumun zihninde damga oluşuyor.” Üçok, birçok hastanın sadece bu damgalama nedeniyle doktora başvurmaktan çekindiğini, tedaviyi reddettiğini söylüyor. Şizofreni; uygun ilaç tedavisi, psikososyal destek ve toplumsal anlayışla kontrol altına alınabiliyor. Esrar Kullanımı ve Travmalar Risk Etkeni Genetik yatkınlık riski artırsa da, esrar kullanımı gibi maddeler ve çocukluk dönemindeki fiziksel/duygusal ihmal ve şiddet şizofreniye zemin hazırlayabiliyor. Bu etkenler, beynin stresle başa çıkma sistemini bozarak psikotik epizotlara yol açabiliyor. “Bazı bireyler esrarı bıraktıktan sonra bile psikotik belirtiler yaşamaya devam ediyor,” diyen Prof. Üçok, toplumdaki yaygın “kimyasallara karşıyım” yaklaşımının esrar gibi zararlı maddelerin içerdiği toksinlerin göz ardı edilmesine neden olduğunu belirtiyor. Bilimsel Gerçek: Şizofreniyle Yaşam Mümkün Psikiyatrist Dr. Erhan Yüksek, Dünya Sağlık Örgütü’nün 25 yıl süren ve 16 ülkede yürütülen “Uluslararası Şizofreni Çalışması”na dikkat çekiyor: “Bu hastalığın iyileşme potansiyeli var. Semptomlar kontrol altına alınabiliyor, kişi üretken ve bağlantılı bir yaşam sürebiliyor.” İngiltere’de takip edilen hastaların %60’ı semptomsuz hale gelmiş, Kolombiya’da ise %66’sı tam zamanlı çalışır duruma gelmiş. Özellikle toplum temelli ruh sağlığı hizmetleri sunulan ülkelerde işlevsel iyileşme oranı çok daha yüksek. Şizofreni Belirtileri Nelerdir? Pozitif Belirtiler: Halüsinasyon (özellikle ses duyma) Sanrılar (takip edilme, zarar görme gibi gerçek dışı düşünceler) Negatif Belirtiler: Duygusal tepkisizlik, sosyal geri çekilme Konuşma fakirliği, motivasyon eksikliği Bilişsel Belirtiler: Dikkat dağınıklığı Hafıza ve planlama güçlüğü Düşünceleri organize etmede zorluk Psikotik atak dönemlerinde kişi gerçekle bağını yitirebilir, sesler duyabilir, çevresine kapanabilir ya da ajite olabilir. Ancak tedaviyle belirtiler kontrol altına alınabilir, kişi sosyal yaşama dönebilir. Toplum Ne Yapmalı? Damgalamayı bırakmalı. İyileşme hikâyeleri yaygınlaştırılmalı. Destekleyici ortamlar, sosyal rehabilitasyon merkezleri yaygınlaştırılmalı. Medya, olumlu örnekleri de haberleştirmeli. Sonuç: Şizofreni ile Yaşam Var Şizofreni, sadece tıbbi değil, aynı zamanda sosyal bir meseledir. Bilimsel veriler net: Şizofreni tedavi edilebilir, iyileşme mümkündür, yaşam devam eder. Ama damgalama iyileşmenin önündeki en büyük engeldir. Toplumun yapması gereken tek şey: anlamaya çalışmak.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde yaklaşık 21 milyon kişi şizofreni ile yaşıyor. Sanıldığı gibi nadir değil; her 100 kişiden biri yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde yaklaşık 21 milyon kişi şizofreni ile yaşıyor. Sanıldığı gibi nadir değil; her 100 kişiden biri yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşıyor. Ancak en büyük zorluk hastalığın kendisinden çok toplumun önyargıları.

Şizofreni; düşünce, algı, duygu ve davranışlarda bozulmalarla seyreden kronik ancak tedavi edilebilir bir ruhsal hastalık. Erken yaşlarda, genellikle ergenlik sonu ya da genç erişkinlik döneminde başlıyor. Genetik faktörler kadar çevresel riskler de büyük rol oynuyor: çocukluk travmaları, madde kullanımı, toplumsal dışlanma, azınlık olmak veya sosyoekonomik dezavantajlı bölgelerde yaşamak bu riski artırıyor.

Toplum Yanlış Biliyor: Şiddetle İlişkisi Zayıf
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Prof. Dr. Alp Üçok, şizofreni hastalarının sıkça haksız biçimde şiddetle özdeşleştirildiğini vurguluyor:

“Oysa kadın cinayetlerinin çoğunda fail psikiyatrik hasta değil. Ama şizofreni hastaları sürekli olumsuz haberlerde yer aldığı için toplumun zihninde damga oluşuyor.”

Üçok, birçok hastanın sadece bu damgalama nedeniyle doktora başvurmaktan çekindiğini, tedaviyi reddettiğini söylüyor. Şizofreni; uygun ilaç tedavisi, psikososyal destek ve toplumsal anlayışla kontrol altına alınabiliyor.

Esrar Kullanımı ve Travmalar Risk Etkeni
Genetik yatkınlık riski artırsa da, esrar kullanımı gibi maddeler ve çocukluk dönemindeki fiziksel/duygusal ihmal ve şiddet şizofreniye zemin hazırlayabiliyor. Bu etkenler, beynin stresle başa çıkma sistemini bozarak psikotik epizotlara yol açabiliyor.

“Bazı bireyler esrarı bıraktıktan sonra bile psikotik belirtiler yaşamaya devam ediyor,” diyen Prof. Üçok, toplumdaki yaygın “kimyasallara karşıyım” yaklaşımının esrar gibi zararlı maddelerin içerdiği toksinlerin göz ardı edilmesine neden olduğunu belirtiyor.

Bilimsel Gerçek: Şizofreniyle Yaşam Mümkün
Psikiyatrist Dr. Erhan Yüksek, Dünya Sağlık Örgütü’nün 25 yıl süren ve 16 ülkede yürütülen “Uluslararası Şizofreni Çalışması”na dikkat çekiyor:

“Bu hastalığın iyileşme potansiyeli var. Semptomlar kontrol altına alınabiliyor, kişi üretken ve bağlantılı bir yaşam sürebiliyor.”

İngiltere’de takip edilen hastaların %60’ı semptomsuz hale gelmiş, Kolombiya’da ise %66’sı tam zamanlı çalışır duruma gelmiş. Özellikle toplum temelli ruh sağlığı hizmetleri sunulan ülkelerde işlevsel iyileşme oranı çok daha yüksek.

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?
Pozitif Belirtiler:

Halüsinasyon (özellikle ses duyma)

Sanrılar (takip edilme, zarar görme gibi gerçek dışı düşünceler)

Negatif Belirtiler:

Duygusal tepkisizlik, sosyal geri çekilme

Konuşma fakirliği, motivasyon eksikliği

Bilişsel Belirtiler:

Dikkat dağınıklığı

Hafıza ve planlama güçlüğü

Düşünceleri organize etmede zorluk

Psikotik atak dönemlerinde kişi gerçekle bağını yitirebilir, sesler duyabilir, çevresine kapanabilir ya da ajite olabilir. Ancak tedaviyle belirtiler kontrol altına alınabilir, kişi sosyal yaşama dönebilir.

Toplum Ne Yapmalı?
Damgalamayı bırakmalı.

İyileşme hikâyeleri yaygınlaştırılmalı.

Destekleyici ortamlar, sosyal rehabilitasyon merkezleri yaygınlaştırılmalı.

Medya, olumlu örnekleri de haberleştirmeli.

Sonuç: Şizofreni ile Yaşam Var
Şizofreni, sadece tıbbi değil, aynı zamanda sosyal bir meseledir. Bilimsel veriler net: Şizofreni tedavi edilebilir, iyileşme mümkündür, yaşam devam eder. Ama damgalama iyileşmenin önündeki en büyük engeldir. Toplumun yapması gereken tek şey: anlamaya çalışmak.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.