Çanakkale İYİ partide Siyasi Oyunlar ;Belediye Meclis Üyeliği: Satılık mı?
SİYASET
17.09.2024 - 00:05, Güncelleme:
17.09.2024 - 01:57 74185 kez okundu.
Çanakkale İYİ partide Siyasi Oyunlar ;Belediye Meclis Üyeliği: Satılık mı?
Adam olmak... insanın karakter gelişimi, diploma ya da mesleki unvanlarla değil, kişisel değerlerle, etik anlayışla ve insani meziyetlerle ölçülmelidir.
Adam olmak... insanın karakter gelişimi, diploma ya da mesleki unvanlarla değil, kişisel değerlerle, etik anlayışla ve insani meziyetlerle ölçülmelidir. . Akademik başarılar, mesleki unvanlar ve statüler elbette önemli ve değerli olabilir; Diploma ve unvanlar, insanlara bir statü kazandırabilir; fakat bu statü, karakterdeki eksiklikleri ve ahlaki yoksunlukları gizleyemez. Toplumlar, etik ve ahlaki değerler üzerinde yükselir. Bu değerlerin başında ise adalet, dürüstlük,ve emeğe saygı gelir Bunuda en iyi bilmesi gerekenler hukukçulardır...
Bu durumu çok iyi açıklayan bir Türk atasözü vardır: ''Katranı kaynatsan olur mu şeker, Cinsini sevdiğim cinsine çeker''... Bu atasözü, bir insanın sahip olduğu dışsal unsurların, onun içsel değerlerini değiştiremeyeceğini vurgular. Bir kimseye ne kadar mal mülk, para ya da prestij verilirse verilsin, eğer kişi temelde dürüst değilse, adam değildir
İYİ Parti Genel Merkezi tarafından Merkez İlçe Başkanı olarak görevlendirilen bir kişinin, meclis üyeliği adaylığı sürecinde hukukun dışına çıkıp, kuralların ve yönetmeliklerin çiğnendiği bir yol izlediği öne sürülüyor. Bu şahıs, aday adaylığı için gereken sürede istifa edip adaylık için gereken prosedürleri yerine getirmesi gerekirken, İddiaya göre İl Başkanı İl yönetimi Hatta Merkez ilçe yönetiminden habersiz Seçim kuruluna verilecek listenin başına son gün kendisini yerleştirmiştir. Hukukçu kimliğiyle tanınan bu kişinin, hukukun hangi boşluklarını kullanarak bu adımları attığını topluma ve İyi Partiye emek vermiş insanlara açıklaması zorunluluktur.
İddiaların odağında yer alan Avukat ve Birlikte hareket ettiği Belediye Başkan adayının , süreci hukuki normlara aykırı bir şekilde İl Başkanlığının bilgisi olmadan yönettiği iddiası, toplum nezdinde büyük bir soru işareti yaratmıştır. Siyasi etik ilkeleri ve hukukun üstünlüğü, her şeyin temelini oluşturur. Hukukçuların ve Belediye Başkan adaylığını üstlenmiş kişinin, bu ilkelere en fazla sadık kalması gereken kesim olduğunu düşündüğümüzde, durumun vahameti daha da artmaktadır. Hukukun boşlukları ve arka sokakları kullanılarak yapılan bu manevralar, halkın gözünde adaleti zedelemekte ve toplumsal güveni sarsmaktadır.
Belediye meclis üyeliği gibi önemli bir görevin, maddi çıkarlar uğruna belirli kişilere peşkeş çekildiği iddiaları, sadece hukuki bir sorun değil, aynı zamanda büyük bir toplumsal ahlak sorunudur. Hele Belediye Başkan adayının iddialara göre kendi seçim kampanyasını yürüten görselleri hazırlıyan kişinin eşini ücret vermek yerine hizmetleri karşılığında Belediye Meclis üyesi yapması ...Bir siyasi hareketin, halkın vicdanını temsil etmesi ve halkın taleplerini yerine getirmesi beklenirken, bu tür şaibeli süreçler, hareketin itibarını zedeler. İl yönetiminin bu iddialardan habersiz olduğu ya da göz yumulduğu iddiası ise, bu sürecin daha derin bir sorun olduğunu göstermektedir. İddialar doğruysa, savcılığın devreye girerek bu durumu incelemesi, kamu vicdanının rahatlaması açısından elzemdir.
Toplumun adalet ve emek değerlerine inanan birçok insan, yıllarca gecesini gündüzüne katarak, siyasi sahada emek vermiştir. Kısıtlı maddi imkanlarına rağmen inandıkları dava uğruna fedakarlık yapan bu insanlar, bugün yaşanan bu süreçten derin bir hayal kırıklığı yaşamaktadırlar. Diğer tarafta ise sıcak ofislerinde, pazarlıklarla mevki elde eden kişiler, emeksiz kazançlarını hak edilmiş bir başarı gibi sunmaya çalışmaktadırlar. Bu, emeğin ve dürüstlüğün ayaklar altına alındığı bir tabloyu gözler önüne sermektedir.
Eğer bu iddialar doğruysa, bu meclis üyeliğini kabul edenlerin Meclis ülyeliğinden istifa edip gerçekten emek vermiş bunu hakedenlere yer açması onurlu bir davranış olacaktır. ve bu oyunu görmezden gelenlerinde derhal istifa etmeleri, toplumsal güveni yeniden tesis etmek adına en doğru adım olacaktır. Kamu hizmeti, bir mevki işgal etmek değil; topluma karşı sorumluluk taşımak demektir. Hele ki bu görevi yürütenler hukukçu ise, adaletin ve dürüstlüğün teminatı olmaları beklenir. Ancak bu değerler göz ardı edildiğinde, toplumsal düzenin temel taşları olan adalet, güven ve hukuk zedelenir.
El Cümle; kamu görevinde bulunan her bireyin öncelikli sorumluluğu, en yüksek etik standartlara uygun davranmaktır. Eğer bir kişi, emeğiyle hak etmediği bir görevi kabul ediyorsa, bu pozisyonu onurlu bir şekilde reddetmek ya da istifa etmek, bireysel ve toplumsal onuru korumanın en doğru yoludur. Gerçek anlamda onurlu insanlar, hak etmedikleri bir şeyi kabul etmezler ve gerektiğinde gereğini yaparlar. Bu süreçte, herkesin bu onuru ve sorumluluğu hatırlaması gerekmektedir.
Adam olmak... insanın karakter gelişimi, diploma ya da mesleki unvanlarla değil, kişisel değerlerle, etik anlayışla ve insani meziyetlerle ölçülmelidir.
Adam olmak... insanın karakter gelişimi, diploma ya da mesleki unvanlarla değil, kişisel değerlerle, etik anlayışla ve insani meziyetlerle ölçülmelidir. . Akademik başarılar, mesleki unvanlar ve statüler elbette önemli ve değerli olabilir; Diploma ve unvanlar, insanlara bir statü kazandırabilir; fakat bu statü, karakterdeki eksiklikleri ve ahlaki yoksunlukları gizleyemez. Toplumlar, etik ve ahlaki değerler üzerinde yükselir. Bu değerlerin başında ise adalet, dürüstlük,ve emeğe saygı gelir Bunuda en iyi bilmesi gerekenler hukukçulardır...
Bu durumu çok iyi açıklayan bir Türk atasözü vardır: ''Katranı kaynatsan olur mu şeker, Cinsini sevdiğim cinsine çeker''... Bu atasözü, bir insanın sahip olduğu dışsal unsurların, onun içsel değerlerini değiştiremeyeceğini vurgular. Bir kimseye ne kadar mal mülk, para ya da prestij verilirse verilsin, eğer kişi temelde dürüst değilse, adam değildir
İYİ Parti Genel Merkezi tarafından Merkez İlçe Başkanı olarak görevlendirilen bir kişinin, meclis üyeliği adaylığı sürecinde hukukun dışına çıkıp, kuralların ve yönetmeliklerin çiğnendiği bir yol izlediği öne sürülüyor. Bu şahıs, aday adaylığı için gereken sürede istifa edip adaylık için gereken prosedürleri yerine getirmesi gerekirken, İddiaya göre İl Başkanı İl yönetimi Hatta Merkez ilçe yönetiminden habersiz Seçim kuruluna verilecek listenin başına son gün kendisini yerleştirmiştir. Hukukçu kimliğiyle tanınan bu kişinin, hukukun hangi boşluklarını kullanarak bu adımları attığını topluma ve İyi Partiye emek vermiş insanlara açıklaması zorunluluktur.
İddiaların odağında yer alan Avukat ve Birlikte hareket ettiği Belediye Başkan adayının , süreci hukuki normlara aykırı bir şekilde İl Başkanlığının bilgisi olmadan yönettiği iddiası, toplum nezdinde büyük bir soru işareti yaratmıştır. Siyasi etik ilkeleri ve hukukun üstünlüğü, her şeyin temelini oluşturur. Hukukçuların ve Belediye Başkan adaylığını üstlenmiş kişinin, bu ilkelere en fazla sadık kalması gereken kesim olduğunu düşündüğümüzde, durumun vahameti daha da artmaktadır. Hukukun boşlukları ve arka sokakları kullanılarak yapılan bu manevralar, halkın gözünde adaleti zedelemekte ve toplumsal güveni sarsmaktadır.
Belediye meclis üyeliği gibi önemli bir görevin, maddi çıkarlar uğruna belirli kişilere peşkeş çekildiği iddiaları, sadece hukuki bir sorun değil, aynı zamanda büyük bir toplumsal ahlak sorunudur. Hele Belediye Başkan adayının iddialara göre kendi seçim kampanyasını yürüten görselleri hazırlıyan kişinin eşini ücret vermek yerine hizmetleri karşılığında Belediye Meclis üyesi yapması ...Bir siyasi hareketin, halkın vicdanını temsil etmesi ve halkın taleplerini yerine getirmesi beklenirken, bu tür şaibeli süreçler, hareketin itibarını zedeler. İl yönetiminin bu iddialardan habersiz olduğu ya da göz yumulduğu iddiası ise, bu sürecin daha derin bir sorun olduğunu göstermektedir. İddialar doğruysa, savcılığın devreye girerek bu durumu incelemesi, kamu vicdanının rahatlaması açısından elzemdir.
Toplumun adalet ve emek değerlerine inanan birçok insan, yıllarca gecesini gündüzüne katarak, siyasi sahada emek vermiştir. Kısıtlı maddi imkanlarına rağmen inandıkları dava uğruna fedakarlık yapan bu insanlar, bugün yaşanan bu süreçten derin bir hayal kırıklığı yaşamaktadırlar. Diğer tarafta ise sıcak ofislerinde, pazarlıklarla mevki elde eden kişiler, emeksiz kazançlarını hak edilmiş bir başarı gibi sunmaya çalışmaktadırlar. Bu, emeğin ve dürüstlüğün ayaklar altına alındığı bir tabloyu gözler önüne sermektedir.
Eğer bu iddialar doğruysa, bu meclis üyeliğini kabul edenlerin Meclis ülyeliğinden istifa edip gerçekten emek vermiş bunu hakedenlere yer açması onurlu bir davranış olacaktır. ve bu oyunu görmezden gelenlerinde derhal istifa etmeleri, toplumsal güveni yeniden tesis etmek adına en doğru adım olacaktır. Kamu hizmeti, bir mevki işgal etmek değil; topluma karşı sorumluluk taşımak demektir. Hele ki bu görevi yürütenler hukukçu ise, adaletin ve dürüstlüğün teminatı olmaları beklenir. Ancak bu değerler göz ardı edildiğinde, toplumsal düzenin temel taşları olan adalet, güven ve hukuk zedelenir.
El Cümle; kamu görevinde bulunan her bireyin öncelikli sorumluluğu, en yüksek etik standartlara uygun davranmaktır. Eğer bir kişi, emeğiyle hak etmediği bir görevi kabul ediyorsa, bu pozisyonu onurlu bir şekilde reddetmek ya da istifa etmek, bireysel ve toplumsal onuru korumanın en doğru yoludur. Gerçek anlamda onurlu insanlar, hak etmedikleri bir şeyi kabul etmezler ve gerektiğinde gereğini yaparlar. Bu süreçte, herkesin bu onuru ve sorumluluğu hatırlaması gerekmektedir.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.