Çanakkale Haber

Çanakkale Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Basın Açıklaması Yaptı

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 25.12.2014 - 19:12, Güncelleme: 25.12.2014 - 19:12 1527+ kez okundu.
 

Çanakkale Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Basın Açıklaması Yaptı

ÇANAKKALE BAROSU ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONUNUN YAYINLADIĞI BASIN AÇIKLAMASI   Konya’da Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı anmak için toplanan grup adına basın açıklaması yapan  16 yaşında ki M.E.A. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği isnadı ile çıkarıldı Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştır.   Anayasanın 90.maddesi gereği usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.   Ülkemizde 14 Ekim 1990'da imzalanan ve 27 Ocak 1995 de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 37. maddesine göre bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi, yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacağı hükmünü içermektedir.   5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu 20. Maddesi, suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma veya kovuşturma evrelerinde adlî kontrol tedbiri olarak Ceza Muhakemesi Kanununun 109.maddesinde sayılanlar ile belirli tedbirlerden bir ya da birkaçına karar verilebileceği hükmünü içermektedir. Bu tedbirler ise; belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak, belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek veya belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamak. Ancak bu tedbirlerden sonuç alınamaması, sonuç alınamayacağının anlaşılması veya tedbirlere uyulmaması durumunda tutuklama kararı verilebileceğini düzenlemektedir.   Yine Ceza Muhakemesi Kanunun 100.maddesi tutuklama sebeplerini düzenlemiştir. Anılan madde de Türk Ceza Kanunun 299. maddesindeki Cumhurbaşkanına hakaret suçu katalog suçlardan sayılmadığı gibi TCK 299.maddesinde Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun alt sınırı bir yıldır. Bu suçun kovuşturulması da Adalet Bakanının iznine tabidir. Bu kadar kısa sürede Bakanlıktan ivedi bir izin alınamayacağı malumdur. Tüm bunların ışığında kovuşturma izni alınmadan tutuklamaya sevk etmek ve tutuklu yargılamaya karar vermek evrensel ceza hukuku prensipleri ile özellikle masumiyet karinesi ile örtüşmemektedir.   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de içtihatlarında tutuklamanın en son önlem olarak uygulanması gerektiğinden bahsetmekte; başka bir önlemle tutuklamadan sağlanan yarar sağlanabilecekse, tutuklama yoluna gidilmemesi gerektiğini söylemektedir. Keza yine aynı Mahkeme içtihatlarında topluma mal olmuş kişilerin bazı çarpıcı söz ve sloganlar ile eleştirilmesinin hakaret suçu oluşturmadığı aksine ifade özgürlüğünün bir uzantısı olduğunu kabul etmektedir.   Ceza Muhakemesi Kanunun 109.maddesinde adli kontrol kurumunun tutuklamaya göre öncelikle uygulanması gerektiği belirtilmektedir. Tutuklama en son tedbirdir.   Belirttiğimiz yasal düzenlemeler ve içtihatlar çerçevesinde; tutuklu yargılanan M.E.A. hakkında verilen karardan bir an evvel dönülerek tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması çağrısı yapıyor, kararın merciince bir an evvel kaldırılmasını ümit ediyoruz.   Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Çanakkale Barosu Çocuk Hakları Komisyonu 
ÇANAKKALE BAROSU ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONUNUN YAYINLADIĞI BASIN AÇIKLAMASI   Konya’da Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı anmak için toplanan grup adına basın açıklaması yapan  16 yaşında ki M.E.A. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği isnadı ile çıkarıldı Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştır.   Anayasanın 90.maddesi gereği usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.   Ülkemizde 14 Ekim 1990'da imzalanan ve 27 Ocak 1995 de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 37. maddesine göre bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi, yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacağı hükmünü içermektedir.   5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu 20. Maddesi, suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma veya kovuşturma evrelerinde adlî kontrol tedbiri olarak Ceza Muhakemesi Kanununun 109.maddesinde sayılanlar ile belirli tedbirlerden bir ya da birkaçına karar verilebileceği hükmünü içermektedir. Bu tedbirler ise; belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak, belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek veya belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamak. Ancak bu tedbirlerden sonuç alınamaması, sonuç alınamayacağının anlaşılması veya tedbirlere uyulmaması durumunda tutuklama kararı verilebileceğini düzenlemektedir.   Yine Ceza Muhakemesi Kanunun 100.maddesi tutuklama sebeplerini düzenlemiştir. Anılan madde de Türk Ceza Kanunun 299. maddesindeki Cumhurbaşkanına hakaret suçu katalog suçlardan sayılmadığı gibi TCK 299.maddesinde Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun alt sınırı bir yıldır. Bu suçun kovuşturulması da Adalet Bakanının iznine tabidir. Bu kadar kısa sürede Bakanlıktan ivedi bir izin alınamayacağı malumdur. Tüm bunların ışığında kovuşturma izni alınmadan tutuklamaya sevk etmek ve tutuklu yargılamaya karar vermek evrensel ceza hukuku prensipleri ile özellikle masumiyet karinesi ile örtüşmemektedir.   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de içtihatlarında tutuklamanın en son önlem olarak uygulanması gerektiğinden bahsetmekte; başka bir önlemle tutuklamadan sağlanan yarar sağlanabilecekse, tutuklama yoluna gidilmemesi gerektiğini söylemektedir. Keza yine aynı Mahkeme içtihatlarında topluma mal olmuş kişilerin bazı çarpıcı söz ve sloganlar ile eleştirilmesinin hakaret suçu oluşturmadığı aksine ifade özgürlüğünün bir uzantısı olduğunu kabul etmektedir.   Ceza Muhakemesi Kanunun 109.maddesinde adli kontrol kurumunun tutuklamaya göre öncelikle uygulanması gerektiği belirtilmektedir. Tutuklama en son tedbirdir.   Belirttiğimiz yasal düzenlemeler ve içtihatlar çerçevesinde; tutuklu yargılanan M.E.A. hakkında verilen karardan bir an evvel dönülerek tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması çağrısı yapıyor, kararın merciince bir an evvel kaldırılmasını ümit ediyoruz.   Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Çanakkale Barosu Çocuk Hakları Komisyonu 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.