Çanakkale Haber

Sıtkı ŞEREMETLİ
Köşe Yazarı
Sıtkı ŞEREMETLİ
 

ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ VATAN TOPRAĞININ BİR PARÇASINI VERMEYE RIZA GÖSTERİRSENİZ YARIN VATANIN TAMAMINI KAYBEDERSİNİZ!.. (Sıtkı ŞEREMETLİ)

Şehitlerimizden, Gazilerimizden, Ecdadımızdan Utanıyoruz.. Ne hale düşmüşüz! Farklı düşüncelere sahip insanlardan oluşan oldukça geniş bir meclis sohbeti.. Baktım AKP'lisi,CHP'lisi,sıradan vatandaşı aynı düşüncede.. Üzülerek dinledim hepsini. Terörden,şehitlerimizden açıldı söz. Birisi dedi ki; ''Nedir bu yahu,kan akıyor,her gün evlatlarımız ölüyor,verelim Güneydoğu'yu kurtulalım'' Öteki dedi ki; ''Haklısın zaten oralar bize yük.Verelim kurtulalım..'' Herkes aynı düşüncede. Bu arada içlerinden birisi sordu: ''Sıtkı Bey sen MHP'lisin.Sizin bu konudaki düşünceniz nedir? Cevap verdim: ''Ver kurtul''politikası doğru bir zihniyet değildir.Osmanlı döneminde hep verdik.3 kıta imparatorluğundan bugün elimizde geriye sadece Anadolu kaldı.Bugün Anadolu'nun bir kısmını verirseniz,yarın Yunan İzmir'i,Batı İstanbul'u,Ermeni Erzurum'u ister..Ve bir gün Türk'ün yaşayabileceği vatan toprağı kalmaz.'' İlave ettim; ''Üstelik bedeli ecdat tarafından kanla ödenmiş bir karış vatan toprağından vazgeçmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur. Ve onlara bilinen bir tarihi hikayeyi anlattım: ''Oğuz Han adıyla da bildiğimiz Mete Han, gecesini gündüzünü katarak çalışıyor, Hun Türkleri'nin devleti gittikçe güçleniyordu. Ancak ne var ki, komşuları olan Çinliler Türklerin kuvvetlenmesinden kuşkulanmaya başlamışlardı. Mete Han'la savaşmak için sebep arayan Çin Hükümdarı; günün birinde bir elçi göndererek O'nun çok sevdiği atını istetti. Eski Türklerde devleti ilgilendiren böyle önemli konulara hakan kendi başına karar vermediği için Mete Han hemen Kurultay'ı topladı. Durumu görüşen Kurultay, atın düşmana verilmemesi görüşündeydi.Ancak, Mete Han konuyla ilgili olarak söz aldı ve şunları söyledi: "- İstenilen bu at bana aittir. Kendime ait bir mal için milletimi savaşa sürükleyemem. Atım milletim için feda olsun!" At, Çin'den gelen elçiye teslim edildi ve gönderildi. Ancak, Mete Han!ın bu hareketi düşmanın cür'etini arttırmıştı: Yeni bir elçi göndererek Mete Han'ın hizmetinde bulunan ve O'nun çok önem verdiği kadınlarından birini istediler. Durum Kurultay'da görüşüldü ve kadının gönderilmemesi şeklinde bir karar oluştu. Son olarak Mete Han söz aldı ve şunları söyledi: "- Evet, bu kadın benim için çok değerlidir ama, milletim için feda etmekten çekinmeme doğru olmaz. Kendi menfaatim için savaşı göze almak milletin kaderiyle oynamaktır. Atım gibi onu da milletime feda ediyorum!" Artık Çinliler iyice şımarmışlardı. Mutlaka bir savaş sebebi bulmak ve daha fazla güçlenmeden Hun Türklerini ortadan kaldırmak istiyorlardı. Elçilerini tekrar gönderdiler ve bu defa, iki ülke arasında bulunan bir toprak parçasını istediler. Mete Hankonuyu Kurultay'a getirdi. Durum görüşüldü ama bu defa farklı bir karar çıktı: Daha önce Mete Han'a mahçup olan Kurultay üyeleri, "verimsiz bir toprak parçasını düşmana vermekten ne çıkar" görüşünü benimsediler. Bunun üzerine Mete Han ayağa kalktı ve şöyle haykırdı: "- Ey gün görmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!" Kurultay üyeleri Mete Han'a bir defa daha mahçup olmuşlardı. Hemen hazırlıklara girişildi. Mete Han, kısa zamanda toplanan ve savaşa hazır hale gelen ordusuna şöyle seslendi: "- Vatanı için her an ölmeye hazır olan kahramanlarım! Artık düşmana verilecek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi onlara oklarımızla, kargılarımızla ve kılıçlarımızla cevap vereceğiz. İl Beyleri, Boy Beyleri, askerlerim! Hedefiniz Çin ülkesidir; haydi, yürüyün!.." Bu, Mete Han'ın kurduğu dünyanın ilk düzenli ordusunun ilk büyük seferiydi. Bu sefer, adına ve kumandanına yakışır bir şekilde zaferle sonuçlandı. Çok geçmeden Mete Han'ın daha önce Çin'e gönderdiği atı ve kadını da kurtarıldı.'' ''İşte bir MHP'li olarak olarak cevabım budur.Biz Ülkücüler,MHP'liler olarak şehitlerimiz ve ecdadımız huzurunda sizin bu düşüncelerinizden dolayı utanıyoruz.Ayrıca şunu iyi bilin..Bu ülkede son Ülkücü,son MHP'li ölene dek bunu kimse başaramaz''dedim'' Sustular.. Başlarını öne eğdiler.. ''Haklısın''dediler.         7 yorum  
Ekleme Tarihi: 01 Ocak 2016 - Cuma
Sıtkı ŞEREMETLİ

ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ VATAN TOPRAĞININ BİR PARÇASINI VERMEYE RIZA GÖSTERİRSENİZ YARIN VATANIN TAMAMINI KAYBEDERSİNİZ!.. (Sıtkı ŞEREMETLİ)

Şehitlerimizden,
Gazilerimizden,
Ecdadımızdan
Utanıyoruz..
Ne hale düşmüşüz!
Farklı düşüncelere sahip insanlardan oluşan oldukça geniş bir meclis sohbeti..
Baktım AKP'lisi,CHP'lisi,sıradan vatandaşı aynı düşüncede..
Üzülerek dinledim hepsini.
Terörden,şehitlerimizden açıldı söz.
Birisi dedi ki;
''Nedir bu yahu,kan akıyor,her gün evlatlarımız ölüyor,verelim Güneydoğu'yu kurtulalım''
Öteki dedi ki;
''Haklısın zaten oralar bize yük.Verelim kurtulalım..''
Herkes aynı düşüncede.
Bu arada içlerinden birisi sordu:
''Sıtkı Bey sen MHP'lisin.Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
Cevap verdim:
''Ver kurtul''politikası doğru bir zihniyet değildir.Osmanlı döneminde hep verdik.3 kıta imparatorluğundan bugün elimizde geriye sadece Anadolu kaldı.Bugün Anadolu'nun bir kısmını verirseniz,yarın Yunan İzmir'i,Batı İstanbul'u,Ermeni Erzurum'u ister..Ve bir gün Türk'ün yaşayabileceği vatan toprağı kalmaz.''
İlave ettim;
''Üstelik bedeli ecdat tarafından kanla ödenmiş bir karış vatan toprağından vazgeçmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur.
Ve onlara bilinen bir tarihi hikayeyi anlattım:
''Oğuz Han adıyla da bildiğimiz Mete Han, gecesini gündüzünü katarak çalışıyor, Hun Türkleri'nin devleti gittikçe güçleniyordu. Ancak ne var ki, komşuları olan Çinliler Türklerin kuvvetlenmesinden kuşkulanmaya başlamışlardı.
Mete Han'la savaşmak için sebep arayan Çin Hükümdarı; günün birinde bir elçi göndererek O'nun çok sevdiği atını istetti. Eski Türklerde devleti ilgilendiren böyle önemli konulara hakan kendi başına karar vermediği için Mete Han hemen Kurultay'ı topladı. Durumu görüşen Kurultay, atın düşmana verilmemesi görüşündeydi.Ancak, Mete Han konuyla ilgili olarak söz aldı ve şunları söyledi:
"- İstenilen bu at bana aittir. Kendime ait bir mal için milletimi savaşa sürükleyemem. Atım milletim için feda olsun!"
At, Çin'den gelen elçiye teslim edildi ve gönderildi.
Ancak, Mete Han!ın bu hareketi düşmanın cür'etini arttırmıştı: Yeni bir elçi göndererek Mete Han'ın hizmetinde bulunan ve O'nun çok önem verdiği kadınlarından birini istediler.
Durum Kurultay'da görüşüldü ve kadının gönderilmemesi şeklinde bir karar oluştu. Son olarak Mete Han söz aldı ve şunları söyledi:
"- Evet, bu kadın benim için çok değerlidir ama, milletim için feda etmekten çekinmeme doğru olmaz. Kendi menfaatim için savaşı göze almak milletin kaderiyle oynamaktır. Atım gibi onu da milletime feda ediyorum!"
Artık Çinliler iyice şımarmışlardı. Mutlaka bir savaş sebebi bulmak ve daha fazla güçlenmeden Hun Türklerini ortadan kaldırmak istiyorlardı. Elçilerini tekrar gönderdiler ve bu defa, iki ülke arasında bulunan bir toprak parçasını istediler.
Mete Hankonuyu Kurultay'a getirdi. Durum görüşüldü ama bu defa farklı bir karar çıktı: Daha önce Mete Han'a mahçup olan Kurultay üyeleri, "verimsiz bir toprak parçasını düşmana vermekten ne çıkar" görüşünü benimsediler.
Bunun üzerine Mete Han ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:
"- Ey gün görmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!"
Kurultay üyeleri Mete Han'a bir defa daha mahçup olmuşlardı. Hemen hazırlıklara girişildi. Mete Han, kısa zamanda toplanan ve savaşa hazır hale gelen ordusuna şöyle seslendi:
"- Vatanı için her an ölmeye hazır olan kahramanlarım! Artık düşmana verilecek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi onlara oklarımızla, kargılarımızla ve kılıçlarımızla cevap vereceğiz. İl Beyleri, Boy Beyleri, askerlerim! Hedefiniz Çin ülkesidir; haydi, yürüyün!.."
Bu, Mete Han'ın kurduğu dünyanın ilk düzenli ordusunun ilk büyük seferiydi. Bu sefer, adına ve kumandanına yakışır bir şekilde zaferle sonuçlandı. Çok geçmeden Mete Han'ın daha önce Çin'e gönderdiği atı ve kadını da kurtarıldı.''
''İşte bir MHP'li olarak olarak cevabım budur.Biz Ülkücüler,MHP'liler olarak şehitlerimiz ve ecdadımız huzurunda sizin bu düşüncelerinizden dolayı utanıyoruz.Ayrıca şunu iyi bilin..Bu ülkede son Ülkücü,son MHP'li ölene dek bunu kimse başaramaz''dedim''
Sustular..
Başlarını öne eğdiler..
''Haklısın''dediler.

 
Sıtkı Şeremetli'nin fotoğrafı.
 
 
 
7 yorum
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

24
Şubat
19
Aralık
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.