Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

UCM’Yİ HSYK’ YA BAĞLAYIN!

Oslo’da başlayan, daha sonra Habur’la şekillenen ve İmralı’da hediye paketi haline getirilip Türk Milletinin önüne konan “AKP-PKK Görüşme-Bölüşme Paketleri” sayesinde sessiz harflerle konuşur olduk. Özür diler ve anlamlarını hem resmi hem de halk dilinde açıklamayı bir görev biliriz… UCM= Uluslararası Ceza Mahkemesi. Halk dilinde: Ucu Canını Mıhlayacak! HSYK=Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Halk dilinde: Hani Sende Yandaştın Kardeş! Adamcağız haklı be kardeşim! Biraz kafa dinleyip günlük olaylardan uzaklaşsın, hanım ve çocuklar da gönüllerine göre alışveriş yapsın, bu vesile ile yurtdışı yatırımlardan bazılarını yerinde görsün diye çıktığı tatil gezisini bile adamın burnundan fitil-fitil getirdiler, ahlâksız üst akılcılar! Sabah önüne konan gazete özetlerine göre kendisini, Fidanını, Alasını (Halasını değil, Ala’sını) ve emanetçisi Kiziroğlu’nu UCM’ye vereceklermiş! Yanardağ gibi bir patladı ki, Çin memleketinde yer bile sallandı, vallahülazim! -RTE; Ulan bu UCM nedir yahu? Bu da yeni bir örgüt mü? Kim sardı bu belayı başımıza be? *İran Din Polisi kılıklı Bakanı; Beyefendi, UCM demek Uluslararası Ceza Mahkemesi demektir. Buna yakasını bir kez kaptıran bir daha iflah olmaz diyorlar. En kötüsü UCM’ de ne torpil ne de para işlemez diyorlar! RTE; Çare bulun kardeşim, çare bulun! Ne için maaş veriyoruz size yahu! Sakallı Bakan; Beyefendi, biz buna çare bulamayız, ne yapabiliriz ki? RTE; Hemen bir tane şey çıkarın! Kanun çıkarın, kanun! Sakallı Bakan; Ne kanunu Beyefendi? Ne ve nasıl çıkaracağız? RTE; Elinin körü kanunu! Ne kanunu yahu, bu UCM mi ucube mi ne karın ağrısıysa, işte onu derhal bizim HSYK’ya bağlayacak kanunu hemen çıkarın! Sakallı Bakan; Beyefendi, beni mazur görün. Artık Meclis çoğunluğumuz yok, ayrıca bizim çıkaracağımız kanunu Avrupa kabul eder mi? Onların kanunlarının üstünlüğünü bizim iktidarımız kabul etmişti! RTE; vır-vır-vır da dır-dır-dır da, hep mazeret, başka bildiğin yok! Sen hemen Türkiye’ye dön, yallah! Bana Egemen’i çağırın hemen, derhal! Egemen hiç olmazsa iş yapardı yahu! Bakara-makara diye saçmalardı, hayırsever kardeşim Rıza ile fazla içli dışlı olur, zamanını çalardı ama çalışırdı yahu! Erdoğan’a önce Türkiye, şimdi de Çin dar gelmeye başladı. Böyle giderse, yakında dünya bile ona dar gelecek. Erdoğan bu sıkıntısının sebebini de doğru tahlil edemiyordu! Ona kalırsa kimse onu çekemiyor, kimse onu anlamıyordu! Hâlbuki başına gelen dertlerin tüm sorumlusu kendisi idi! -Kaldıramayacağı yükün altına girdi! -Cumhuriyetin ilkelerine ve kurucularına düşman olarak yetiştirildi! -Ülkesini bölebilecek uluslararası bir projenin gönüllü eşbaşkanı oldu! -Öncelikle kendisinin ve ailesinin zenginleşmesini düşündü! -Anayasayı defalarca ihlal etti! -Hukuk Devletini yok etti! -Kendi medya grubunu kurarak, basın özgürlüğünü bitirdi! -Cumhuriyet döneminde 79 senede yapılan dış borcun tam üç katını 12 senede yaparak, ülke bağımsızlığını tehlikeye attı! -Tam 11 sene Cemaat ile kol-kola, koyun- koyuna iş tuttu! -Bakanlıkları çeşitli Tarikatlar arasında pay etti! -Türk Ordusuna kumpas kurulup, direncinin kırılmasına sebep oldu! -PKK Narko terör örgütü temsilcileri ile görüşüp, devletin muhatabı yaptı! -Ülkenin bir kısmında Devlet Hâkimiyetini bilerek ve isteyerek yok etti! Bundan böyle; Akacak her damla kanın, toprağa düşecek her canın, yitirilecek her malın tek sorumlusu Erdoğan’dır! Erdoğan’ın içindeki sıkıntının sebebi de budur… Bakın rahmetli Kazancı Bedih Usta ne demiş; Muhakkaktır eğer hükmeylersen dünyaya ser ta ser, Çıkar elinden ahırı bin yerinden bağlasan çember, Cihane sığmamışken bir mezara sığdı İskender, Varıp baksan, o da şimdi yıkık bir gare dönmüştür… Belediye Başkanı oldun, durmadın! Milletvekili oldun durmadın! Başbakan oldun durmadın! Cumhurbaşkanı oldun yine durmadın! İskender’den, Kanuni Sultan Süleyman’dan daha mı güçlüsün ki, iki metrekare mezara sığmayacaksın? Sığacaksın âdemoğlu sığacaksın, sen de sığacaksın… Hazır vatandan uzakta iken, bir kenara çekilip vicdan muhasebesi yapsan ve son 10 günde sizlerin beceriksizliğiniz yüzünden ölen insanlarımızın “ne suçları vardı” diye bir düşünsen! Tabii ki vicdan, cüzdana yenik düşmediyse…   Sağlık ve başarı dileklerimle 31 Temmuz 2013 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2015 - Cuma
Rıfat SERDAROĞLU

UCM’Yİ HSYK’ YA BAĞLAYIN!

Oslo’da başlayan, daha sonra Habur’la şekillenen ve İmralı’da hediye paketi haline getirilip Türk Milletinin önüne konan “AKP-PKK Görüşme-Bölüşme Paketleri” sayesinde sessiz harflerle konuşur olduk.

Özür diler ve anlamlarını hem resmi hem de halk dilinde açıklamayı bir görev biliriz…
UCM= Uluslararası Ceza Mahkemesi. Halk dilinde: Ucu Canını Mıhlayacak!
HSYK=Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Halk dilinde: Hani Sende Yandaştın Kardeş!

Adamcağız haklı be kardeşim!
Biraz kafa dinleyip günlük olaylardan uzaklaşsın, hanım ve çocuklar da gönüllerine göre alışveriş yapsın, bu vesile ile yurtdışı yatırımlardan bazılarını yerinde görsün diye çıktığı tatil gezisini bile adamın burnundan fitil-fitil getirdiler, ahlâksız üst akılcılar!

Sabah önüne konan gazete özetlerine göre kendisini, Fidanını, Alasını (Halasını değil, Ala’sını) ve emanetçisi Kiziroğlu’nu UCM’ye vereceklermiş!
Yanardağ gibi bir patladı ki, Çin memleketinde yer bile sallandı, vallahülazim!
-RTE; Ulan bu UCM nedir yahu? Bu da yeni bir örgüt mü? Kim sardı bu belayı başımıza be?
*İran Din Polisi kılıklı Bakanı; Beyefendi, UCM demek Uluslararası Ceza Mahkemesi demektir. Buna yakasını bir kez kaptıran bir daha iflah olmaz diyorlar. En kötüsü UCM’ de ne torpil ne de para işlemez diyorlar!
RTE; Çare bulun kardeşim, çare bulun! Ne için maaş veriyoruz size yahu!
Sakallı Bakan; Beyefendi, biz buna çare bulamayız, ne yapabiliriz ki?
RTE; Hemen bir tane şey çıkarın! Kanun çıkarın, kanun!
Sakallı Bakan; Ne kanunu Beyefendi? Ne ve nasıl çıkaracağız?
RTE; Elinin körü kanunu! Ne kanunu yahu, bu UCM mi ucube mi ne karın ağrısıysa, işte onu derhal bizim HSYK’ya bağlayacak kanunu hemen çıkarın!
Sakallı Bakan; Beyefendi, beni mazur görün. Artık Meclis çoğunluğumuz yok, ayrıca bizim çıkaracağımız kanunu Avrupa kabul eder mi? Onların kanunlarının üstünlüğünü bizim iktidarımız kabul etmişti!
RTE; vır-vır-vır da dır-dır-dır da, hep mazeret, başka bildiğin yok! Sen hemen Türkiye’ye dön, yallah!
Bana Egemen’i çağırın hemen, derhal! Egemen hiç olmazsa iş yapardı yahu! Bakara-makara diye saçmalardı, hayırsever kardeşim Rıza ile fazla içli dışlı olur, zamanını çalardı ama çalışırdı yahu!

Erdoğan’a önce Türkiye, şimdi de Çin dar gelmeye başladı. Böyle giderse, yakında dünya bile ona dar gelecek. Erdoğan bu sıkıntısının sebebini de doğru tahlil edemiyordu! Ona kalırsa kimse onu çekemiyor, kimse onu anlamıyordu!

Hâlbuki başına gelen dertlerin tüm sorumlusu kendisi idi!
-Kaldıramayacağı yükün altına girdi!
-Cumhuriyetin ilkelerine ve kurucularına düşman olarak yetiştirildi!
-Ülkesini bölebilecek uluslararası bir projenin gönüllü eşbaşkanı oldu!
-Öncelikle kendisinin ve ailesinin zenginleşmesini düşündü!
-Anayasayı defalarca ihlal etti!
-Hukuk Devletini yok etti!
-Kendi medya grubunu kurarak, basın özgürlüğünü bitirdi!
-Cumhuriyet döneminde 79 senede yapılan dış borcun tam üç katını 12 senede yaparak, ülke bağımsızlığını tehlikeye attı!
-Tam 11 sene Cemaat ile kol-kola, koyun- koyuna iş tuttu!
-Bakanlıkları çeşitli Tarikatlar arasında pay etti!
-Türk Ordusuna kumpas kurulup, direncinin kırılmasına sebep oldu!
-PKK Narko terör örgütü temsilcileri ile görüşüp, devletin muhatabı yaptı!
-Ülkenin bir kısmında Devlet Hâkimiyetini bilerek ve isteyerek yok etti!

Bundan böyle; Akacak her damla kanın, toprağa düşecek her canın, yitirilecek her malın tek sorumlusu Erdoğan’dır! Erdoğan’ın içindeki sıkıntının sebebi de budur…

Bakın rahmetli Kazancı Bedih Usta ne demiş;
Muhakkaktır eğer hükmeylersen dünyaya ser ta ser,
Çıkar elinden ahırı bin yerinden bağlasan çember,
Cihane sığmamışken bir mezara sığdı İskender,
Varıp baksan, o da şimdi yıkık bir gare dönmüştür…

Belediye Başkanı oldun, durmadın! Milletvekili oldun durmadın! Başbakan oldun durmadın! Cumhurbaşkanı oldun yine durmadın!
İskender’den, Kanuni Sultan Süleyman’dan daha mı güçlüsün ki, iki metrekare mezara sığmayacaksın? Sığacaksın âdemoğlu sığacaksın, sen de sığacaksın…

Hazır vatandan uzakta iken, bir kenara çekilip vicdan muhasebesi yapsan ve son 10 günde sizlerin beceriksizliğiniz yüzünden ölen insanlarımızın “ne suçları vardı” diye bir düşünsen!
Tabii ki vicdan, cüzdana yenik düşmediyse…

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 31 Temmuz 2013
Rifat Serdaroğlu


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.