Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

TOKATLIK BUNLAR!

Eski zamanda mahallenin haracını yiyen sahte kabadayıların özel beslenen, kadrolu, kelle-kulak yerinde “Tokatlık Adamları” olurdu! Kendisine Kabadayı dedirten hırt, belinde altıpatları ve saldırması, omuzunda ceketi, arkasında adamları ile mahalle kahvesine gelir, racon kesmeden evvel, bir nevi gösteri yapardı! Tokatlık Adamlardan bir-ikisi meydana getirilir ve kabadayıya; “Reis, senin emrine karşı çıkanlar bunlar! Emrettin getirttik, ne yapalım” derlerdi! Kabadayı bozuntusu, yavaşça ayağa kalkar, bir omuz hareketiyle ceketini savurur, bacakları üzerinde yaylanarak zavallı adamların yanına gider! Sinek uçsa duyulacak kadar sessizdir mahalle meydanı! Birer tokatta iki tane çam yarması gibi adamı metrelerce öteye atar. Adamlar, yüksek sesle yalvarmaya, af dilemeye başlarlar. Çakma Kabadayı; “Biz yumuşak gönüllü adamız. Bu seferlik sizleri affettim, bir daha olursa, karışmam ha” der ve yerine otururdu… Mahalleli bu güç gösterisi karşısında tir-tir titrer ve Çakma Kabadayının istediği haracı ses etmeden verirdi. Hâlbuki eğitimli Tokatlık Adamlar, bu günün sinema figüranları gibi, daha tokadı yerken kendilerini üç-dört metre öteye atarlardı. Çakma Kabadayının gücü palavraydı! Tüm gücünü, etrafa yaydığı “korku” duygusundan ve ona karşı çıkmaktan korkan ödleklerden alırdı… Türkiye, 1950’den bu yana “Çok Partili Demokratik Parlamenter Rejim” ile yönetiliyor. 65 yıllık demokratik yaşamımızda, 3 tane darbe, Sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal dönemlerini yaşadık. Darbe yönetimleri dâhil, “Devlet Gücünün” siyasal amaçlı olarak bu kadar acımasız-kanunsuz- ahlaksızca kullanıldığı bir dönem yaşamadık! Dönemin Başbakanının beğenmediği bir haber mi yayınlandı, TC Devletinden maaş alan, yasalara mutlaka uymak zorunda olan ve herkese eşit davranmak zorunda olan Vergi Denetmenleri-Müfettişleri ertesi gün o gazeteyi bastılar! Şirketler, ödeyemeyecekleri tutarda vergi cezaları ile tehdit edildiler! Bunlarla da yetinilmedi, TC Kolluk Kuvvetleri iktidarın sopası haline getirilip, insanlar hapse atılmakla, öldürülmekle korkutuldular. Nasıl PKK, zavallı insanlardan zorla haraç topluyor, vermeyeni öldürmekle korkutuyorsa, Dönemin Başbakan’ı da bire bir aynı yöntemi uyguladı. Zorla avanta aldı, haraç aldı, bu paralarla “Devlet Gücünü” kullanıp medya grupları satın aldı. Devletin yönetiminde olan medya gruplarını ihale yapmadan Katar’ lılara verdirdi. Dönemin Başbakanı, Cumhur’un Başı oldu, eski uygulamalarına aynen devam etti. İlginç tarafı bu yaptıklarını gizlemek gereğini dahi duymadı. Tehdide, şantaja, korkutmaya, sindirmeye ve bu yolla iktidarını sürdürmeye hala devam ediyor, hem de televizyon canlı yayınlarından! İşadamlarının hakkıyla kazandıkları ihaleleri iptal edip ellerinden alıyor. Medya Gruplarına 50-100 tane birden müfettişle baskı kuruyor. Anayasal hak olan toplantı ve gösteri haklarını kullanmaya kalkanlara polis gücüyle hayatı zindan ediyor. Evladını şehit vermiş ana-babaları bile azarlıyor! Kendisine karşı olan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisine karşı kurulabilecek siyasi teşekküllere selam verenlere açıkça hakaret ediyor, korkutuyor. İnsanlara yazının başlığındaki “Tokatlık Adam” muamelesi yapıyor… Dünya tarihinde, dikta yönetimi uygulayanlardan yaptıkları kanunsuzlukların, zorbalıkların, hırsızlıklarının hesabını vermeden yaşayabilen tek örnek yoktur. Bunların en şanslıları, kalan ömürlerini dört duvar arasında tüketenlerdir. Buraya kadar tamam da, benim esas anlamadığım, koca-koca insanların, Türk Milleti sayesinde varlık sahibi olmuş, yanında binlerce insanımızı çalıştıran işadamlarının nasıl bu kadar korkak ve yüreksiz olabilmeleridir! Cumhur’un Başı, TÜSİAD’a geliyor, kürsüden yüzlerine karşı bunları tehdit ediyor, bir tane TÜSİAD üyesi, bırakın “Sizin kimseye hakaret etme hakkınız yoktur, bunu yapamazsınız” demeyi, salonu terk etmeye bile cesaret edemiyor! Elinden hakkı olan ihalesi alınan kişi, Cumhur’un Başı’nın önünde beline kadar eğiliyor! Şimdilerde, 1 Kasım’da yapılacak seçimleri etkilemek için, medya gruplarına el konulacağı, yazarların tutuklanacağı, işadamlarının mallarının ellerinden alınacağı havası Beştepe tarafından pompalanıyor! Korkmak sizin başınıza gelecek kötülükleri engelleyemez demek olan, “Korkunun ecele faydası yoktur” ve kimsenin karşısında eğilme, bir kez eğilirsen bir daha dik duramazsın anlamındaki “Sen eşek olmayı kabul edersen, sana semer vuran çok olur” atasözlerimiz boşa mı söylendi dersiniz? Bu durumdaki bazı insanlara soruyorum; “Korkudan teslim olmuşsunuz, anladık. O zaman bana şunun yanıtını verir misiniz? Türk Milleti, Büyük Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşını niye yaptı? Niçin o zaman mandayı kabul etmedi de, bağımsızlık ve özgürlük uğruna yüzbinlerce can verdi? Ha niye?” Bunlara bir soru daha soruyorum; “Türkiye’nin en zengin insanlarının büyük bir kısmı 68 kuşağının veya 12 Eylül öncesinin idealist gençleridirler. Kimi Atatürk Milliyetçisi, kimi devrimci, kimi ülkücü, kimi milliyetçi, kimi sosyalist, kimi Maocu, kimi Komünist! Niçin gençliğinizde darbe yönetimlerine karşı Türkiye’nin bağımsızlığı, özgürlüğü için mücadele ettiniz? Para-servet sahibi olunca, tarikat-cemaat artığı bir yobaz takımına Türkiye’yi teslim etmek için mi?” Değerli Okurlar; Bu arkadaşlara “Vatan Sevgisi”, “Atatürk Sevgisi” , “Türk Milleti Sevgisi”, “Demokrasi ve Özgürlük Sevgisi” gibi hasletleri nasıl aşılayacağız, bilemiyorum! Hâlbuki bu takımdan birkaç tane “Başaklı Adam” çıksa ve bizim yanımıza gelse, inanın bu badem takımını en kısa zamanda, demokratik yolla ülkenin başından atmak mümkün olur.  Hadi bakalım Tokatlık Adamlar, önünüzü arkanızı bir yoklayın, hiç olmazsa Cumhuriyeti yıkmak isteyenler kadar cesaretiniz belki bir yerlerde sıkışıp kalmıştır! Hiç mi kalmadı? Yalnız şunu iyi bilin ki, bir tokatla diz çöküyor ve teslim oluyorsanız, arkası mutlaka gelir ve bir gün bir molla sadece “Tek Fetva” ile malınızı-mülkünüzü-ailenizi elinizden alıverir, cıscıbıldak ortada kalırsınız. Aynen İran’da olduğu gibi! İşte o zaman sakın ağlamayın ve sakın bize gelmeyin. Çünkü o zaman bizler dağda olacağız…   Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Eylül 2015 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 01 Eylül 2015 - Salı
Rıfat SERDAROĞLU

TOKATLIK BUNLAR!

Eski zamanda mahallenin haracını yiyen sahte kabadayıların özel beslenen, kadrolu, kelle-kulak yerinde “Tokatlık Adamları” olurdu!

Kendisine Kabadayı dedirten hırt, belinde altıpatları ve saldırması, omuzunda ceketi, arkasında adamları ile mahalle kahvesine gelir, racon kesmeden evvel, bir nevi gösteri yapardı!
Tokatlık Adamlardan bir-ikisi meydana getirilir ve kabadayıya; “Reis, senin emrine karşı çıkanlar bunlar! Emrettin getirttik, ne yapalım” derlerdi!
Kabadayı bozuntusu, yavaşça ayağa kalkar, bir omuz hareketiyle ceketini savurur, bacakları üzerinde yaylanarak zavallı adamların yanına gider!
Sinek uçsa duyulacak kadar sessizdir mahalle meydanı!
Birer tokatta iki tane çam yarması gibi adamı metrelerce öteye atar. Adamlar, yüksek sesle yalvarmaya, af dilemeye başlarlar. Çakma Kabadayı; “Biz yumuşak gönüllü adamız. Bu seferlik sizleri affettim, bir daha olursa, karışmam ha” der ve yerine otururdu…

Mahalleli bu güç gösterisi karşısında tir-tir titrer ve Çakma Kabadayının istediği haracı ses etmeden verirdi. Hâlbuki eğitimli Tokatlık Adamlar, bu günün sinema figüranları gibi, daha tokadı yerken kendilerini üç-dört metre öteye atarlardı. Çakma Kabadayının gücü palavraydı! Tüm gücünü, etrafa yaydığı “korku” duygusundan ve ona karşı çıkmaktan korkan ödleklerden alırdı…

Türkiye, 1950’den bu yana “Çok Partili Demokratik Parlamenter Rejim” ile yönetiliyor. 65 yıllık demokratik yaşamımızda, 3 tane darbe, Sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal dönemlerini yaşadık. Darbe yönetimleri dâhil, “Devlet Gücünün” siyasal amaçlı olarak bu kadar acımasız-kanunsuz- ahlaksızca kullanıldığı bir dönem yaşamadık!
Dönemin Başbakanının beğenmediği bir haber mi yayınlandı, TC Devletinden maaş alan, yasalara mutlaka uymak zorunda olan ve herkese eşit davranmak zorunda olan Vergi Denetmenleri-Müfettişleri ertesi gün o gazeteyi bastılar! Şirketler, ödeyemeyecekleri tutarda vergi cezaları ile tehdit edildiler!
Bunlarla da yetinilmedi, TC Kolluk Kuvvetleri iktidarın sopası haline getirilip, insanlar hapse atılmakla, öldürülmekle korkutuldular.

Nasıl PKK, zavallı insanlardan zorla haraç topluyor, vermeyeni öldürmekle korkutuyorsa, Dönemin Başbakan’ı da bire bir aynı yöntemi uyguladı.
Zorla avanta aldı, haraç aldı, bu paralarla “Devlet Gücünü” kullanıp medya grupları satın aldı. Devletin yönetiminde olan medya gruplarını ihale yapmadan
Katar’ lılara verdirdi.
Dönemin Başbakanı, Cumhur’un Başı oldu, eski uygulamalarına aynen devam etti. İlginç tarafı bu yaptıklarını gizlemek gereğini dahi duymadı.
Tehdide, şantaja, korkutmaya, sindirmeye ve bu yolla iktidarını sürdürmeye hala devam ediyor, hem de televizyon canlı yayınlarından!
İşadamlarının hakkıyla kazandıkları ihaleleri iptal edip ellerinden alıyor.
Medya Gruplarına 50-100 tane birden müfettişle baskı kuruyor. Anayasal hak olan toplantı ve gösteri haklarını kullanmaya kalkanlara polis gücüyle hayatı zindan ediyor. Evladını şehit vermiş ana-babaları bile azarlıyor!
Kendisine karşı olan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisine karşı kurulabilecek siyasi teşekküllere selam verenlere açıkça hakaret ediyor, korkutuyor.
İnsanlara yazının başlığındaki “Tokatlık Adam” muamelesi yapıyor…

Dünya tarihinde, dikta yönetimi uygulayanlardan yaptıkları kanunsuzlukların, zorbalıkların, hırsızlıklarının hesabını vermeden yaşayabilen tek örnek yoktur. Bunların en şanslıları, kalan ömürlerini dört duvar arasında tüketenlerdir.

Buraya kadar tamam da, benim esas anlamadığım, koca-koca insanların,
Türk Milleti sayesinde varlık sahibi olmuş, yanında binlerce insanımızı çalıştıran işadamlarının nasıl bu kadar korkak ve yüreksiz olabilmeleridir!
Cumhur’un Başı, TÜSİAD’a geliyor, kürsüden yüzlerine karşı bunları tehdit ediyor, bir tane TÜSİAD üyesi, bırakın “Sizin kimseye hakaret etme hakkınız yoktur, bunu yapamazsınız” demeyi, salonu terk etmeye bile cesaret edemiyor! Elinden hakkı olan ihalesi alınan kişi, Cumhur’un Başı’nın önünde beline kadar eğiliyor!

Şimdilerde, 1 Kasım’da yapılacak seçimleri etkilemek için, medya gruplarına el konulacağı, yazarların tutuklanacağı, işadamlarının mallarının ellerinden alınacağı havası Beştepe tarafından pompalanıyor!

Korkmak sizin başınıza gelecek kötülükleri engelleyemez demek olan, “Korkunun ecele faydası yoktur” ve kimsenin karşısında eğilme, bir kez eğilirsen bir daha dik duramazsın anlamındaki “Sen eşek olmayı kabul edersen, sana semer vuran çok olur” atasözlerimiz boşa mı söylendi dersiniz?

Bu durumdaki bazı insanlara soruyorum; “Korkudan teslim olmuşsunuz, anladık. O zaman bana şunun yanıtını verir misiniz? Türk Milleti, Büyük Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşını niye yaptı? Niçin o zaman mandayı kabul etmedi de, bağımsızlık ve özgürlük uğruna yüzbinlerce can verdi? Ha niye?”

Bunlara bir soru daha soruyorum; “Türkiye’nin en zengin insanlarının büyük bir kısmı 68 kuşağının veya 12 Eylül öncesinin idealist gençleridirler. Kimi Atatürk Milliyetçisi, kimi devrimci, kimi ülkücü, kimi milliyetçi, kimi sosyalist, kimi Maocu, kimi Komünist! Niçin gençliğinizde darbe yönetimlerine karşı Türkiye’nin bağımsızlığı, özgürlüğü için mücadele ettiniz?
Para-servet sahibi olunca, tarikat-cemaat artığı bir yobaz takımına Türkiye’yi teslim etmek için mi?”

Değerli Okurlar;
Bu arkadaşlara “Vatan Sevgisi”, “Atatürk Sevgisi” , “Türk Milleti Sevgisi”, “Demokrasi ve Özgürlük Sevgisi” gibi hasletleri nasıl aşılayacağız, bilemiyorum!
Hâlbuki bu takımdan birkaç tane “Başaklı Adam” çıksa ve bizim yanımıza gelse, inanın bu badem takımını en kısa zamanda, demokratik yolla ülkenin başından atmak mümkün olur. 

Hadi bakalım Tokatlık Adamlar, önünüzü arkanızı bir yoklayın, hiç olmazsa Cumhuriyeti yıkmak isteyenler kadar cesaretiniz belki bir yerlerde sıkışıp kalmıştır! Hiç mi kalmadı?
Yalnız şunu iyi bilin ki, bir tokatla diz çöküyor ve teslim oluyorsanız, arkası mutlaka gelir ve bir gün bir molla sadece “Tek Fetva” ile malınızı-mülkünüzü-ailenizi elinizden alıverir, cıscıbıldak ortada kalırsınız.
Aynen İran’da olduğu gibi! İşte o zaman sakın ağlamayın ve sakın bize gelmeyin.
Çünkü o zaman bizler dağda olacağız…

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Eylül 2015
Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.