Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

SON KEZ HATIRLAYALIM MI?

Nefret ettiğim cümle “Ben söylemiştim” ile başlayanıdır. Bu yüzden “Ben anlatamamışım” diye başlayanı kullanmayı tercih ederim. Bir kez daha anlatmaya çalışayım ama lütfen bu son olsun… AKP, demokrasi ürünü bir siyasi parti değildir, biat kültürüne inanır. Menzili yani hedefi FETÖ ile aynıdır. Bu hedef, bir tarafı Kürdistan olması planlanan “Federe İslam Devletidir.” AKP önderliğine verilen “BOP Eşbaşkanlığı-Dinler Arası Diyalog Eşbaşkanı-Yahudi Cesaret Madalyası” gibi makamlar, Evangelist’lerin bölgemizdeki hedeflerine ulaşması için verilen yemlerdir… AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından “Lâiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu için mahkûm edilmiş, “SABIKALI” bir partidir. Genel Başkanı “Görevli yargıca küfür etmekten ve halkı ırk ve din farkını kullanarak düşmanlığa tahrik etmek” suçlarından İKİ DEFA hapse girmiş bir kişidir. AKP’nin 16 yıllık döneminde, yurt içinde ve yurt dışında siyasi tarihimizin en büyük yolsuzlukları yaşanmıştır ve hepsi AKP yönetimleri tarafından kapatılmıştır. AKP, bir siyasi parti gibi değil, bir organize suç örgütü gibi çalışır. AKP, ülkenin en büyük nakit zenginidir ve SADAT, HÖH benzeri silahlı örgütleri vardır. AKP, bunları her şekil ve şartta kullanır. Tıpkı 11 sene FETÖ’yu kullandığı gibi! AKP ile demokratik düzen içinde yapılacak bir siyasi mücadeleden galip çıkmak çok zordur. Türkiye’de ve dünyanın önemli merkezlerinde çok sıkışmış AKP önderliği, demokrasinin nimetlerinden yararlanıp geldiği iktidardan, demokratik yolla gitmez! Gitmemek için ne mümkünse yapar. Bir gece yarısı yapılan tekmeli, tokatlı, yumruklu TBMM baskınının sebebi, ittifak görüntüsü altında “Milli İrade Hırsızlığına” kılıf yaratmaktır. Türk Milletinin kaynaklarını ve refahını çalanlar, oylarını mı çalmayacak? Bundan sonraki dönemde, yani menziline ulaşmak için AKP önderliği bugüne kadar gizli olarak flört ettiği MHP’yi “resmi nikahla” koynuna almaya karar verdi. Aldı da! Hem de BBP ile birlikte! Analı kızlı yani… AKP’nin ortağı MHP önderliğinin gerçek yüzü de Türk Milleti tarafından görülmeye başladı. Bahçeli, hiçbir zaman iktidar olmak istemedi! Onun görevlerinden biri, ülkücü-milliyetçi kesimi baskı altında tutup, liberalleştirmek ve birer liboş yapmaktı! Bunda da çok başarılı oldu! MHP’li milletvekillerinin çoğu AKP’de iş alan müteahhitlerden oldu. TBMM’de ki vandallığın sebebi, Erdoğan’ın Bahçeli için söylediği “zürriyetsiz” kelimesi olabilir mi? MHP milletvekilleri, Erdoğan söyleyince çıldırmıyorlar da CHP milletvekili tekrarlayınca mı “erkeklileri” akıllarına geliyor? Ülkücü geçinen MHP milletvekillerinin delikanlılıkları, namus anlayışları, kendilerine hakaret eden kişinin makamına göre mi ayarlı? Bu telaş bu çılgınlığın sebebi sanki işini, ekmek kapısını kaybetme korkusu gibi geldi bana… MHP, 57. Hükümette koalisyon ortağı iken, baraj altında kalacağını bile bile ülkeyi erken seçime götürüp, AKP’nin önünü açtı. ABD ile 2 sayfa 9 maddelik anlaşma yapan ve “Ne Mutlu Türküm Diyene demek ilkelliktir” diyen Abdullah Gül’ü Çankaya Köşküne çıkarttı. Kumpas davasında “Ordu içindeki darbeciler temizlenmelidir” diyerek FETÖ ile birlikte hareket etti ve Engin Alan Paşa bu sebepten MHP’den istifa etti. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’ye kabul ettirerek, Erdoğan’a Cumhurbaşkanı olma yolunu açtı. 7 Haziran’dan sonra derhal seçim isteyerek, bugünkü ortaklığı belli etti. Siyaseti hiç bilmeyen biri dahi, Bahçeli’nin Erdoğan ve AKP hakkında söylediklerini okusa ve bugünkü hareketlerine baksa, şaşkına döner ve bunları ancak emir altında tutulan birinin yapabileceğini anlar. Şimdi bu Bahçeli, sabaha kadar yerinden kıpırdamadan “Oy hırsızlığını” yasalaştırmak için TBMM’de nöbete kalabiliyor… Değerli Okurlar; Bazı okurlarımın eleştirileri var. “Tamam Serdaroğlu, doğruları anlatıyorsun ama çözüm yolu söylemiyorsun” diye. Saygı duyuyorum ama, yapılması gerekenleri 6-7 yıl önce “karar vericilere” anlattım. 2017’de tekrarladım. Bir kısmını da yazılarımda yazdım. Son bir kez daha anlatayım! Siyasette mucize yoktur. Siyaset mümkün olanı en doğru ve en çabuk olarak millet hayrına yapabilmektir. Kimse mucize veya kurtarıcı beklemesin! Ülkede yaşayan insanlar, kaderlerine el koymayı bilmiyorlarsa, seçimle verdikleri vekaleti yine seçimle alamıyorsa, kimse dışardan gelip de bizlere yardım etmez. Nasıl mı yapacağız? Tunus gibi bir ülkede ekmek fiyatlarına zam yapılınca, bir milyon insan meydana indi ve zamları geri aldırdı! Bizim, Cumhuriyetimiz özgürlüğümüz çalınıyor, kimseden tık çıkmıyor! Türk Milleti olarak, ayağa kalkmak zorundayız. Kalkıp, organize olmalıyız ve başımızdaki bu Protestan Hıristiyan kullarını, CIA beslemelerini, dün küfrettiği, hain ilan ettiğini bugün baştacı yapanları, dönmeleri ve Türk düşmanlarını başımızdan def etmeliyiz… Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Mart 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 12 Mart 2018 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

SON KEZ HATIRLAYALIM MI?

Nefret ettiğim cümle “Ben söylemiştim” ile başlayanıdır. Bu yüzden “Ben anlatamamışım” diye başlayanı kullanmayı tercih ederim. Bir kez daha anlatmaya çalışayım ama lütfen bu son olsun…

AKP, demokrasi ürünü bir siyasi parti değildir, biat kültürüne inanır. Menzili yani hedefi FETÖ ile aynıdır. Bu hedef, bir tarafı Kürdistan olması planlanan “Federe İslam Devletidir.” AKP önderliğine verilen “BOP Eşbaşkanlığı-Dinler Arası Diyalog Eşbaşkanı-Yahudi Cesaret Madalyası” gibi makamlar, Evangelist’lerin bölgemizdeki hedeflerine ulaşması için verilen yemlerdir…

AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından “Lâiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu için mahkûm edilmiş, “SABIKALI” bir partidir. Genel Başkanı “Görevli yargıca küfür etmekten ve halkı ırk ve din farkını kullanarak düşmanlığa tahrik etmek” suçlarından İKİ DEFA hapse girmiş bir kişidir. AKP’nin 16 yıllık döneminde, yurt içinde ve yurt dışında siyasi tarihimizin en büyük yolsuzlukları yaşanmıştır ve hepsi AKP yönetimleri tarafından kapatılmıştır. AKP, bir siyasi parti gibi değil, bir organize suç örgütü gibi çalışır. AKP, ülkenin en büyük nakit zenginidir ve SADAT, HÖH benzeri silahlı örgütleri vardır. AKP, bunları her şekil ve şartta kullanır. Tıpkı 11 sene FETÖ’yu kullandığı gibi! AKP ile demokratik düzen içinde yapılacak bir siyasi mücadeleden galip çıkmak çok zordur. Türkiye’de ve dünyanın önemli merkezlerinde çok sıkışmış AKP önderliği, demokrasinin nimetlerinden yararlanıp geldiği iktidardan, demokratik yolla gitmez! Gitmemek için ne mümkünse yapar. Bir gece yarısı yapılan tekmeli, tokatlı, yumruklu TBMM baskınının sebebi, ittifak görüntüsü altında “Milli İrade Hırsızlığına” kılıf yaratmaktır. Türk Milletinin kaynaklarını ve refahını çalanlar, oylarını mı çalmayacak?

Bundan sonraki dönemde, yani menziline ulaşmak için AKP önderliği bugüne kadar gizli olarak flört ettiği MHP’yi “resmi nikahla” koynuna almaya karar verdi. Aldı da! Hem de BBP ile birlikte! Analı kızlı yani…

AKP’nin ortağı MHP önderliğinin gerçek yüzü de Türk Milleti tarafından görülmeye başladı. Bahçeli, hiçbir zaman iktidar olmak istemedi! Onun görevlerinden biri, ülkücü-milliyetçi kesimi baskı altında tutup,

liberalleştirmek ve birer liboş yapmaktı! Bunda da çok başarılı oldu! MHP’li milletvekillerinin çoğu AKP’de iş alan müteahhitlerden oldu. TBMM’de ki vandallığın sebebi, Erdoğan’ın Bahçeli için söylediği “zürriyetsiz” kelimesi olabilir mi? MHP milletvekilleri, Erdoğan söyleyince çıldırmıyorlar da CHP milletvekili tekrarlayınca mı “erkeklileri” akıllarına geliyor? Ülkücü geçinen MHP milletvekillerinin delikanlılıkları, namus anlayışları, kendilerine hakaret eden kişinin makamına göre mi ayarlı? Bu telaş bu çılgınlığın sebebi sanki işini, ekmek kapısını kaybetme korkusu gibi geldi bana…

MHP, 57. Hükümette koalisyon ortağı iken, baraj altında kalacağını bile bile ülkeyi erken seçime götürüp, AKP’nin önünü açtı. ABD ile 2 sayfa 9 maddelik anlaşma yapan ve “Ne Mutlu Türküm Diyene demek ilkelliktir” diyen Abdullah Gül’ü Çankaya Köşküne çıkarttı. Kumpas davasında “Ordu içindeki darbeciler temizlenmelidir” diyerek FETÖ ile birlikte hareket etti ve Engin Alan Paşa bu sebepten MHP’den istifa etti. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’ye kabul ettirerek, Erdoğan’a Cumhurbaşkanı olma yolunu açtı. 7 Haziran’dan sonra derhal seçim isteyerek, bugünkü ortaklığı belli etti.

Siyaseti hiç bilmeyen biri dahi, Bahçeli’nin Erdoğan ve AKP hakkında söylediklerini okusa ve bugünkü hareketlerine baksa, şaşkına döner ve bunları ancak emir altında tutulan birinin yapabileceğini anlar.

Şimdi bu Bahçeli, sabaha kadar yerinden kıpırdamadan “Oy hırsızlığını” yasalaştırmak için TBMM’de nöbete kalabiliyor…

Değerli Okurlar; Bazı okurlarımın eleştirileri var. “Tamam Serdaroğlu, doğruları anlatıyorsun ama çözüm yolu söylemiyorsun” diye. Saygı duyuyorum ama, yapılması gerekenleri 6-7 yıl önce “karar vericilere” anlattım. 2017’de tekrarladım. Bir kısmını da yazılarımda yazdım. Son bir kez daha anlatayım!

Siyasette mucize yoktur. Siyaset mümkün olanı en doğru ve en çabuk olarak millet hayrına yapabilmektir. Kimse mucize veya kurtarıcı beklemesin! Ülkede yaşayan insanlar, kaderlerine el koymayı bilmiyorlarsa, seçimle verdikleri vekaleti yine seçimle alamıyorsa, kimse dışardan gelip de bizlere yardım etmez. Nasıl mı yapacağız? Tunus gibi bir ülkede ekmek fiyatlarına zam yapılınca, bir

milyon insan meydana indi ve zamları geri aldırdı! Bizim, Cumhuriyetimiz özgürlüğümüz çalınıyor, kimseden tık çıkmıyor!

Türk Milleti olarak, ayağa kalkmak zorundayız. Kalkıp, organize olmalıyız ve başımızdaki bu Protestan Hıristiyan kullarını, CIA beslemelerini, dün küfrettiği, hain ilan ettiğini bugün baştacı yapanları, dönmeleri ve Türk düşmanlarını başımızdan def etmeliyiz…

Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Mart 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.