Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

NE GÜLÜYORSUN KARDEŞİM!

Milli ve Yerli Damat Berat Bey’in Kanal İstanbul’un en KUPON kısmında 13 bin metrekare arazi aldığı ortaya çıkınca, Avukatı şu açıklamayı yaptı; “Sayın Bakanımızın muhterem babası daha önce buradan arazi almıştı. Yanındaki arazi başka biri tarafından satın almasın diye, alınmıştır. Art niyet aranmasın!” Estağfurullah Efendim, art niyet aramak bizler gibi sadık kulların haddi midir? Ayrıca zaten tüm varlıklarımız (Varlık Fonu ile) zaten sizin ve sayın kayınpederinizin değil mi? Bizlerin de ağzı vardır ama, küçük yaştan beri, bizlere hep susmamız öğütlenmiştir… Değerli Okurlar; Damadın kayınpederinin ecdadının döneminde şu kural vardı; “Sadaka Saraydan Dışarı çıkmamalıdır!” Yani, Allah’ın rızasını kazanmak için verilmesi dinen zorunlu olan para-eşya gibi yardımlar, yine saray halkına dağıtılırdı! Hatta Saraydaki evlenme yaşına gelmiş kızlar bile, saraydaki görevliler ile evlendirilirdi! Böylece, sadakalar ve kızlar yine sarayda kalır ve zenginliklerden kimseye zırnık koklatılmazdı… Bu açıdan bakarsak, Damat Bey’in devletin yatırım yapacağı bir yerden arazi alıp, para kazanması gayet normaldir! Damat geleneklere uygun davranmıştır. Konu kapanmıştır, gülen olursa şahsımın yargısı gerekeni yapacaktır vesselam… Milli ve Yerli Damadımızın kayınpederi, tüm Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanların kat-kat fazlasını 17 senede yaptık diyerek, Türkiye’yi uçurduklarını söyledi! Bunu kanıtlamak için şu veciz cümleyi kurdu; “Ahhh ahh Sevgili vatandaşlarım! Biz neler çektik, neler! Bizler kırtasiye dükkanına giderdik ama en az bir hafta sıra beklerdik!” Bu sözlerin üzerine, illet ve zillet takımından birileri hemen gırgıra başladılar. “Hadi canım sende, ufak at civcivler yesin” den tutun da, “Yok be abi o dükkanı şaşırıp başka bir yere gitmiştir” diyene kadar bir sürü dedikodu yaymaya başladılar! Esasında bu gibilere kızmamak lazım. Çünkü bunlar eski Türkiye’yi bilmezler! AKP gelmeden evvel bizler çadırda yaşardık. Tuvaletlerimiz, bahçemizin evimize en uzak yerinde idi. Kışın hacet gidermek için çok zorlanırdık. “Bo.um dondu” lafı o zamandan kalmıştır. Eskiden biz buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi neymiş, bulaşık-çamaşır deterjanı neymiş bilmezdik. Kül ile ovar, derede yıkardık. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözü oradan çıkmıştır… Eskiden biz borç nedir, kredi kartı ile borç ödemek nedir bilmezdik. AKP bir geldi, cebimiz kredi kartı gördü arkadaş! Gerçi “Arap yağı bol bulunca, apış arasına sürermiş” örneğinde olduğu gibi abartıp, her bankadan birer kart aldık ve cüzdanları doldurduk ama şimdi kartların asgarisini bile ödeyemeyince, icralarla tanıştık. Artık köy kahvesinde meşrubat filan yok. Gelene çay ikram edebiliyoruz, o da imamın abdest suyu gibi. Bir de köye sarı taksi ile icracılar geldi mi, herkes tavşan gibi kaçıp saklanıyor. Borcunu ödeyemeyenler, cezaevi çok dolu olduğu için vardiya usulü yatıyorlar. 15 kişi çıkıyor, sıradaki 15 kişi giriyor. Köyde cezaevine girmeyen kalmadı. Çok şükür geçinip gidiyoruz işte. Allah devlete-millete ve AKP’ye zeval vermesin! Onlar da olmasa kömürümüzü, makarnamızı kim verecek? Bir de AKP ile dalga geçenler var ya! Allah için onları elime bir geçirsem, Bahçeli’den beter edeceğim. O kadar yani! Uçur bizi, uzun adam uçur. Ama çabuk uçur, bak icra memurları geliyor… Sağlık ve başarı dileklerimle 22 Ocak 2019 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 17 Ocak 2020 - Cuma
Rıfat SERDAROĞLU

NE GÜLÜYORSUN KARDEŞİM!

Milli ve Yerli Damat Berat Bey’in Kanal İstanbul’un en KUPON kısmında 13 bin metrekare arazi aldığı ortaya çıkınca, Avukatı şu açıklamayı yaptı; “Sayın Bakanımızın muhterem babası daha önce buradan arazi almıştı. Yanındaki arazi başka biri tarafından satın almasın diye, alınmıştır. Art niyet aranmasın!”

Estağfurullah Efendim, art niyet aramak bizler gibi sadık kulların haddi midir? Ayrıca zaten tüm varlıklarımız (Varlık Fonu ile) zaten sizin ve sayın kayınpederinizin değil mi? Bizlerin de ağzı vardır ama, küçük yaştan beri, bizlere hep susmamız öğütlenmiştir…

Değerli Okurlar; Damadın kayınpederinin ecdadının döneminde şu kural vardı; “Sadaka Saraydan Dışarı çıkmamalıdır!” Yani, Allah’ın rızasını kazanmak için verilmesi dinen zorunlu olan para-eşya gibi yardımlar, yine saray halkına dağıtılırdı!

Hatta Saraydaki evlenme yaşına gelmiş kızlar bile, saraydaki görevliler ile evlendirilirdi! Böylece, sadakalar ve kızlar yine sarayda kalır ve zenginliklerden kimseye zırnık koklatılmazdı…

Bu açıdan bakarsak, Damat Bey’in devletin yatırım yapacağı bir yerden arazi alıp, para kazanması gayet normaldir! Damat geleneklere uygun davranmıştır. Konu kapanmıştır, gülen olursa şahsımın yargısı gerekeni yapacaktır vesselam…

Milli ve Yerli Damadımızın kayınpederi, tüm Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanların kat-kat fazlasını 17 senede yaptık diyerek, Türkiye’yi uçurduklarını söyledi!

Bunu kanıtlamak için şu veciz cümleyi kurdu; “Ahhh ahh Sevgili vatandaşlarım! Biz neler çektik, neler! Bizler kırtasiye dükkanına giderdik ama en az bir hafta sıra beklerdik!”

Bu sözlerin üzerine, illet ve zillet takımından birileri hemen gırgıra başladılar. “Hadi canım sende, ufak at civcivler yesin” den tutun da, “Yok be abi o dükkanı şaşırıp başka bir yere gitmiştir” diyene kadar bir sürü dedikodu yaymaya başladılar!

Esasında bu gibilere kızmamak lazım. Çünkü bunlar eski Türkiye’yi bilmezler! AKP gelmeden evvel bizler çadırda yaşardık. Tuvaletlerimiz, bahçemizin evimize

en uzak yerinde idi. Kışın hacet gidermek için çok zorlanırdık. “Bo.um dondu” lafı o zamandan kalmıştır.

Eskiden biz buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi neymiş, bulaşık-çamaşır deterjanı neymiş bilmezdik. Kül ile ovar, derede yıkardık. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözü oradan çıkmıştır…

Eskiden biz borç nedir, kredi kartı ile borç ödemek nedir bilmezdik. AKP bir geldi, cebimiz kredi kartı gördü arkadaş! Gerçi “Arap yağı bol bulunca, apış arasına sürermiş” örneğinde olduğu gibi abartıp, her bankadan birer kart aldık ve cüzdanları doldurduk ama şimdi kartların asgarisini bile ödeyemeyince, icralarla tanıştık. Artık köy kahvesinde meşrubat filan yok. Gelene çay ikram edebiliyoruz, o da imamın abdest suyu gibi.

Bir de köye sarı taksi ile icracılar geldi mi, herkes tavşan gibi kaçıp saklanıyor. Borcunu ödeyemeyenler, cezaevi çok dolu olduğu için vardiya usulü yatıyorlar. 15 kişi çıkıyor, sıradaki 15 kişi giriyor. Köyde cezaevine girmeyen kalmadı.

Çok şükür geçinip gidiyoruz işte. Allah devlete-millete ve AKP’ye zeval vermesin! Onlar da olmasa kömürümüzü, makarnamızı kim verecek?

Bir de AKP ile dalga geçenler var ya! Allah için onları elime bir geçirsem, Bahçeli’den beter edeceğim. O kadar yani! Uçur bizi, uzun adam uçur. Ama çabuk uçur, bak icra memurları geliyor…

Sağlık ve başarı dileklerimle 22 Ocak 2019 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.