Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

KÖHNE KAFALAR

“Dedikodu Günü” dediğimiz SALI Grup toplantılarından en ilgincini dün yaşadık. İki Genel Başkanın konuşması, içerik açısından da siyasi nezaket açısından da ülke meselelerine değinme açısından da çok düşük idi! Sıfıra yakın yani! Emekli-işçi-memur- çiftçi-köylü-esnaf perişan durumda! Üretim sıfırlanmış, ekonomi batma noktasında! Türk Milleti paramparça edilmiş, Cumhuriyetin değerleri saldırı altında! Tüm bunlardan söz eden yok. Varsa yoksa Çakıcı’nın dediği mi olacak yoksa Peker’in dediği mi? Af çıksın mı çıkmasın mı? İki Genel Başkan için en önemli problem bu! Erdoğan ve Bahçeli 24 Haziran seçimleri için siyasi ahlak dışı bir birliktelik kurdular. Seçimden önceleri, iki Genel Başkanın birbirleri için söylediklerini bu sayfaya yazsak inanın sayfa bile utancından kıpkırmızı kesilir. Kişisel çıkarları için bir araya geldiler, birleştiler. Bu usulsüz birleşmeden “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denen bir ucube dünyaya geldi. Bahçeli, karısını çocuğunun önünde öldürten bir katili, hastanede ziyaret etti ve oradan aldığı istek doğrultusunda Erdoğan’dan bu ucubenin diyetini istedi. “Madem ki ortağız ve biz sana baston oluyoruz, sen de bu af işini bitir” dedi. Yani Bahçeli, nikahsız yaşamak yerine “Resmi Nikah” istedi! Erdoğan, Bahçeli’yi “Uyuşturucu satıcılarını koruyan kişi” durumuna atıp, tersledi… Değerli Okurlar; Bu iki Genel Başkandan ülkemizin hayrına bir iş çıkmaz, hiç beklemeyin. 24 Haziran ortaklığı, kirli bir ortaklıktır ve tamamen ikilinin kendi koltuklarını korumak üzere kurulmuştur. Şu sorulara beraberce yanıt arayalım; -Bahçeli; Erdoğan’ın “Tek Millet” sözünden ne dediğini bilmiyor olabilir mi? Bir türlü Türk Milleti demeyen Erdoğan, ısrarla “İbrahim Milletiyiz” demedi mi? Türk Milleti yerine, İbrahim Milleti sözünü FETÖ kullanmadı mı? “Arap halklarının yanında yürümeye devam edeceğiz” diyen Erdoğan değil mi? -Milli Andımız, Erdoğan tarafından 2013 yılında kaldırılmadı mı? Aynı yıl “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazıları, çevre kirliliği yapıyor yalanı ile yine Erdoğan tarafından kaldırılmadı mı? Erdoğan, “Biz her türlü milliyetçiliği ayağımızın altına aldık” demedi mi? Genel Seçim öncesi, Bahçeli bunları bilmiyor muydu? Bilmez mi? Bile bile, gönül rızasıyla Erdoğan’la beraber oldu! Uyuşturucu satıcılarını koruma suçlamasına gelince; Bahçeli’nin yakın çevresinde “uyuşturucu” kullanan-satan kimse görmedik. Fakat Erdoğan’ın yeğeni Mehmet ERDOĞAN 2010 yılında, 50 KİLO ESRARLA yakalanmıştı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadesinde yeğen Erdoğan; “Hâkim abiler, ben 22 senedir esrar içerim. Ama bu işin ticaretine hiç girmedim. 50 kiloyu da stok olarak kullanıyordum. Kazan kazan gibi” dedi ve serbest bırakıldı! Erdoğan’ın uyuşturucu hassasiyeti buradan kaynaklanmaktadır, haklıdır da… Erdoğan bir de “Bizim için tek andımız vardır o da İstiklal Marşıdır” dedi. Gerçi geçen sene İstiklal Marşımız için, “Bu marşın güftesi iyi ama bestesi kötü, değiştirmeliyiz” demişti ama şimdi başka söylüyor! Dil onun, akıl onun, biz ne yapabiliriz ki? Önce beste, ardından güfte, İstiklal Marşımız olacak mevta… Erdoğan, MİLLİ ANDIMIZ için KÖHNE METİN dedi! Köhne ha! Bakınız Sayın Erdoğan; Andımız, kendisini “Türk Milletinin” onurlu bir bireyi olarak kabul eden herkesin gönülden söylediği bir milli andıdır. Milli Andımıza “KÖHNE” diyenlerin kafaları köhnedir. Hem de örümcek ağıyla kaplı, küflenmiş kara kapkara köhne kafalardır… Not; Erdoğan, Kaşıkçı cinayeti ile bilinenleri anlattı. Demokratik ülkelerde bu görev soruşturmayı yöneten savcı tarafından yapılır. Erdoğan’ın açıklaması gereken, Suudi kralı ile konuştuktan sonra, Başkonsolosun Türkiye’den kaçmasına kimin izin verdiğidir. Sağlık ve başarılar dilerim. 24 Ekim 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2018 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

KÖHNE KAFALAR

“Dedikodu Günü” dediğimiz SALI Grup toplantılarından en ilgincini dün yaşadık. İki Genel Başkanın konuşması, içerik açısından da siyasi nezaket açısından da ülke meselelerine değinme açısından da çok düşük idi! Sıfıra yakın yani!

Emekli-işçi-memur- çiftçi-köylü-esnaf perişan durumda! Üretim sıfırlanmış, ekonomi batma noktasında! Türk Milleti paramparça edilmiş, Cumhuriyetin değerleri saldırı altında! Tüm bunlardan söz eden yok. Varsa yoksa Çakıcı’nın dediği mi olacak yoksa Peker’in dediği mi? Af çıksın mı çıkmasın mı? İki Genel Başkan için en önemli problem bu!

Erdoğan ve Bahçeli 24 Haziran seçimleri için siyasi ahlak dışı bir birliktelik kurdular. Seçimden önceleri, iki Genel Başkanın birbirleri için söylediklerini bu sayfaya yazsak inanın sayfa bile utancından kıpkırmızı kesilir.

Kişisel çıkarları için bir araya geldiler, birleştiler. Bu usulsüz birleşmeden “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denen bir ucube dünyaya geldi. Bahçeli, karısını çocuğunun önünde öldürten bir katili, hastanede ziyaret etti ve oradan aldığı istek doğrultusunda Erdoğan’dan bu ucubenin diyetini istedi. “Madem ki ortağız ve biz sana baston oluyoruz, sen de bu af işini bitir” dedi. Yani Bahçeli, nikahsız yaşamak yerine “Resmi Nikah” istedi! Erdoğan, Bahçeli’yi “Uyuşturucu satıcılarını koruyan kişi” durumuna atıp, tersledi…

Değerli Okurlar; Bu iki Genel Başkandan ülkemizin hayrına bir iş çıkmaz, hiç beklemeyin. 24 Haziran ortaklığı, kirli bir ortaklıktır ve tamamen ikilinin kendi koltuklarını korumak üzere kurulmuştur. Şu sorulara beraberce yanıt arayalım; -Bahçeli; Erdoğan’ın “Tek Millet” sözünden ne dediğini bilmiyor olabilir mi? Bir türlü Türk Milleti demeyen Erdoğan, ısrarla “İbrahim Milletiyiz” demedi mi? Türk Milleti yerine, İbrahim Milleti sözünü FETÖ kullanmadı mı? “Arap halklarının yanında yürümeye devam edeceğiz” diyen Erdoğan değil mi?

-Milli Andımız, Erdoğan tarafından 2013 yılında kaldırılmadı mı? Aynı yıl “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazıları, çevre kirliliği yapıyor yalanı ile yine Erdoğan tarafından kaldırılmadı mı? Erdoğan, “Biz her türlü milliyetçiliği ayağımızın altına aldık” demedi mi?

Genel Seçim öncesi, Bahçeli bunları bilmiyor muydu? Bilmez mi? Bile bile, gönül rızasıyla Erdoğan’la beraber oldu!

Uyuşturucu satıcılarını koruma suçlamasına gelince; Bahçeli’nin yakın çevresinde “uyuşturucu” kullanan-satan kimse görmedik. Fakat Erdoğan’ın yeğeni Mehmet ERDOĞAN 2010 yılında, 50 KİLO ESRARLA yakalanmıştı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadesinde yeğen Erdoğan; “Hâkim abiler, ben 22 senedir esrar içerim. Ama bu işin ticaretine hiç girmedim. 50 kiloyu da stok olarak kullanıyordum. Kazan kazan gibi” dedi ve serbest bırakıldı! Erdoğan’ın uyuşturucu hassasiyeti buradan kaynaklanmaktadır, haklıdır da…

Erdoğan bir de “Bizim için tek andımız vardır o da İstiklal Marşıdır” dedi. Gerçi geçen sene İstiklal Marşımız için, “Bu marşın güftesi iyi ama bestesi kötü, değiştirmeliyiz” demişti ama şimdi başka söylüyor! Dil onun, akıl onun, biz ne yapabiliriz ki? Önce beste, ardından güfte, İstiklal Marşımız olacak mevta…

Erdoğan, MİLLİ ANDIMIZ için KÖHNE METİN dedi! Köhne ha! Bakınız Sayın Erdoğan; Andımız, kendisini “Türk Milletinin” onurlu bir bireyi olarak kabul eden herkesin gönülden söylediği bir milli andıdır. Milli Andımıza “KÖHNE” diyenlerin kafaları köhnedir. Hem de örümcek ağıyla kaplı, küflenmiş kara kapkara köhne kafalardır…

Not; Erdoğan, Kaşıkçı cinayeti ile bilinenleri anlattı. Demokratik ülkelerde bu görev soruşturmayı yöneten savcı tarafından yapılır. Erdoğan’ın açıklaması gereken, Suudi kralı ile konuştuktan sonra, Başkonsolosun Türkiye’den kaçmasına kimin izin verdiğidir.

Sağlık ve başarılar dilerim. 24 Ekim 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.