Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

HIRSIZ BİN ALİ

Meslek okulu mezunu Bin Ali, 1958’de orduya katıldı. İlk eşinin torpiliyle “güvenlik ve istihbarat uzmanı” olarak yetiştirilmek üzere Amerika’ya gönderildi. (Bizdeki uşak ruhlu siyasetçilerin Başbakan olmadan evvel ABD’den icazet almak istedikleri gibi! Şüphesiz ki bu talep, ben senin adamın olmayı kabul ediyorum, demekle eşdeğerdir.) 4 yıl sonra Tunus’a döndüğünde cillop gibi bir CIA çocuğu olmuştu Bin Ali. 1977’de İstihbarat Başkanı (Bizdeki Hakan Fidan’ın konumu gibi) 1986’da İçişleri Bakanı oldu. ABD desteğiyle 2 Ekim 1987’de Burgiba, Bin Ali’yi Başbakan atadı ve Bin Ali “Anayasal Sosyalist Parti Genel Başkanı seçildi.” (Bizim Binali’nin seçilmeden Başbakan atanması ve AKP Genel Başkanı seçilmesi gibi) 1 ay 5 gün sonra Bin Ali, Tunus’u bağımsızlığına kavuşturan 1. Cumhurbaşkanı Burgiba’yı “doktor raporuyla” görevden aldı ve yerine geçti. (Tıpkı Saadet Partisindeki kendilerine ‘yenilikçiler’ adını takanların Erbakan’ı artık yaşlandı diye sırtından bıçakladıkları gibi) Başlangıçta “demokrat” göründü, muhalefet liderlerini Saray’a davet edip görüşlerini aldı. Bu bahar havası 2-2,5 yıl sürdü. Sonra partileri yasakladı, sendika liderlerini tutuklattı, medya üzerinde korkunç baskılar uyguladı. Ülke tek sesli hale geldi. Bin Ali’nin akrabaları kısa zamanda çok zengin oldular. Bin Ali’nin ilk eşinden olan ilk kızının kocasının bir kahvehanesi vardı, kısa zamanda ülkenin tüm kahve zincirlerinin sahibi oldu. İkincisi basit bir iş adamı idi, Tunus’un en zengin adamı oldu. Üçüncüsü bir tane benzin istasyonu sahibi idi, ülkenin tek akaryakıt dağıtım şirketinin sahibi oldu. İkinci eşi Leyla kuaför idi ve 8 kardeşi vardı. Hepsi çok zengin oldular. Artık özel korumaları vardı. Havayolları-özel okullar-hastaneler-maden ocakları-bankalar-limanlar-gazeteler-televizyonlar-iletişim şirketleri-yeraltı ve yerüstü zenginlikleri 5-6 yandaş müteahhidin ve 10-15 ailenin elinde idi. Ordu ve istihbarat tamamen Bin Ali’ye bağlı idi! Bin Ali, ihale kanununu iki senede 148 defa değiştirdi. (Bizde 72 defa değişti) Anayasayı değiştirdi. Kendisinin seçilme hakkını dört döneme çıkardı. Anayasaya eklediği bir madde ile “Başkanlık süresinin bitimine bir ay kala herhangi bir nedenden dolayı seçimler ertelenirse, başkan daha sonra yapılacak seçimlere katılabilir” hükmünü koydurdu ve kendisine “Ömür Boyu” Başkanlık yolunu açtı! (BİZDE DE AYNI MI?) Bin Ali, ülkeyi KHK (Kanun Hükmünde Kararnameler ve olağanüstü hâl altında yönetti. (Bizdekinin tıpkısının aynısı. Üstelik artık KHK’ler TBMM de onaylanmıyor bile! AKP konuşanı hapse attırdı. AKP geldiğinden beri cezaevindeki yurttaş sayısı 4 (DÖRT) kat arttı. Şaibeli bir darbe girişimi gerekçe gösterilerek, 3 ay sürecek denilen olağanüstü hâl şimdilik 16 aydır devam ediyor, kalkacağı da yok.) Bin Ali ülkeyi 23 yıl baskı ile yönetti. (Bizde henüz 16 yıl oldu) Her seçimi %98 oyla alıyordu. Seçim Kurulu o derse aynını yapıyordu! Gizli oy-gizli tasnif! Bazen yanlışlıklar olmuyor değildi! Bir keresinde Azerbaycan’da olduğu gibi seçim sonuçları yanlışlıkla bir gün önceden yani henüz oylar kullanılmadan açıklanmıştı! (Bizde her seçimde trafolara kedi giriyor sayım zamanı elektrikler kesiliyor. Yasaya tamamen aykırı olan mühürsüz oylar-mühürsüz zarflar bile geçerli sayılıyor. Hele SEÇSİS diye bir köpek dolabımız var ki evlere şenlik) Bu baskılar, halkı isyan noktasına getirdi. İşsizlik-Yolsuzluk-yoksulluk hergün artarken yönetenler zenginleşmeye devam ediyordu! En sonunda Buazizi adlı üniversite mezunu bir genç pazarcılık yaparken polis tarafından dövülüp tezgâhı dağıtıldı. Genç Buazizi meydanda kendini yaktı! Halk ayaklandı. Bin Ali halkı yatıştırmak için 2014 seçimlerinde aday olmayacağını açıkladı ama halk kendisine inanmadı. Özel uçağına eşi ile binen Bin Ali, önce Fransa’ya orası kabul edilmeyince İtalya’ya, orası da kabul etmeyince Malta’ya inmek istedi. Malta da kabul etmeyince ABD, Suudi Arabistan’a talimat verdi ve Bin Ali Suud Kralına sığındı. Suudiler, uçaktaki 5 Ton altını ve milyarlarca doları aldılar ve Bin Ali ve eşini bir eve kapattılar. Bin Ali kimse ile görüştürülmüyor! Bin Ali’nin bu uçağını 2016 yılında Türkiye, 82 milyon dolara satın aldı ve Saray’ın emrine verdi! (Sanki Saray’da taşınacak altın-para varmış gibi!) Sözün özü; İstediğiniz kadar haram paranız olsun, o haram para sonunda sizi boğar, ya vatanınızdan uzakta ya da dört duvar arasında debelenerek can verirsiniz. Bin Ali ve Reza Zarraf’ın durumları tam ibretlik olaylardır. Allah kimseyi bunların durumuna düşürmesin… Not; Usta Gazeteci-yazar dürüst insan Sayın Hüsnü Mahalli’nin kitaplarından yararlandım. Ortadoğu’nun gerçeklerini öğrenmek isterseniz Sayın Mahalli’nin kitaplarını ısrarla öneririm. Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Kasım 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 24 Kasım 2017 - Cuma
Rıfat SERDAROĞLU

HIRSIZ BİN ALİ

Meslek okulu mezunu Bin Ali, 1958’de orduya katıldı. İlk eşinin torpiliyle “güvenlik ve istihbarat uzmanı” olarak yetiştirilmek üzere Amerika’ya gönderildi. (Bizdeki uşak ruhlu siyasetçilerin Başbakan olmadan evvel ABD’den icazet almak istedikleri gibi! Şüphesiz ki bu talep, ben senin adamın olmayı kabul ediyorum, demekle eşdeğerdir.)

4 yıl sonra Tunus’a döndüğünde cillop gibi bir CIA çocuğu olmuştu Bin Ali. 1977’de İstihbarat Başkanı (Bizdeki Hakan Fidan’ın konumu gibi) 1986’da İçişleri Bakanı oldu. ABD desteğiyle 2 Ekim 1987’de Burgiba, Bin Ali’yi Başbakan atadı ve Bin Ali “Anayasal Sosyalist Parti Genel Başkanı seçildi.” (Bizim Binali’nin seçilmeden Başbakan atanması ve AKP Genel Başkanı seçilmesi gibi)

1 ay 5 gün sonra Bin Ali, Tunus’u bağımsızlığına kavuşturan 1. Cumhurbaşkanı Burgiba’yı “doktor raporuyla” görevden aldı ve yerine geçti. (Tıpkı Saadet Partisindeki kendilerine ‘yenilikçiler’ adını takanların Erbakan’ı artık yaşlandı diye sırtından bıçakladıkları gibi)

Başlangıçta “demokrat” göründü, muhalefet liderlerini Saray’a davet edip görüşlerini aldı. Bu bahar havası 2-2,5 yıl sürdü. Sonra partileri yasakladı, sendika liderlerini tutuklattı, medya üzerinde korkunç baskılar uyguladı. Ülke tek sesli hale geldi. Bin Ali’nin akrabaları kısa zamanda çok zengin oldular. Bin Ali’nin ilk eşinden olan ilk kızının kocasının bir kahvehanesi vardı, kısa zamanda ülkenin tüm kahve zincirlerinin sahibi oldu. İkincisi basit bir iş adamı idi, Tunus’un en zengin adamı oldu. Üçüncüsü bir tane benzin istasyonu sahibi idi, ülkenin tek akaryakıt dağıtım şirketinin sahibi oldu. İkinci eşi Leyla kuaför idi ve 8 kardeşi vardı. Hepsi çok zengin oldular. Artık özel korumaları vardı. Havayolları-özel okullar-hastaneler-maden ocakları-bankalar-limanlar-gazeteler-televizyonlar-iletişim şirketleri-yeraltı ve yerüstü zenginlikleri 5-6 yandaş müteahhidin ve 10-15 ailenin elinde idi. Ordu ve istihbarat tamamen Bin Ali’ye bağlı idi! Bin Ali, ihale kanununu iki senede 148 defa değiştirdi. (Bizde 72 defa değişti) Anayasayı değiştirdi. Kendisinin seçilme hakkını dört döneme çıkardı. Anayasaya eklediği bir madde ile “Başkanlık süresinin bitimine bir ay kala herhangi bir nedenden dolayı seçimler ertelenirse, başkan daha sonra yapılacak

seçimlere katılabilir” hükmünü koydurdu ve kendisine “Ömür Boyu” Başkanlık yolunu açtı! (BİZDE DE AYNI MI?)

Bin Ali, ülkeyi KHK (Kanun Hükmünde Kararnameler ve olağanüstü hâl altında yönetti. (Bizdekinin tıpkısının aynısı. Üstelik artık KHK’ler TBMM de onaylanmıyor bile! AKP konuşanı hapse attırdı. AKP geldiğinden beri cezaevindeki yurttaş sayısı 4 (DÖRT) kat arttı. Şaibeli bir darbe girişimi gerekçe gösterilerek, 3 ay sürecek denilen olağanüstü hâl şimdilik 16 aydır devam ediyor, kalkacağı da yok.)

Bin Ali ülkeyi 23 yıl baskı ile yönetti. (Bizde henüz 16 yıl oldu) Her seçimi %98 oyla alıyordu. Seçim Kurulu o derse aynını yapıyordu! Gizli oy-gizli tasnif! Bazen yanlışlıklar olmuyor değildi! Bir keresinde Azerbaycan’da olduğu gibi seçim sonuçları yanlışlıkla bir gün önceden yani henüz oylar kullanılmadan açıklanmıştı! (Bizde her seçimde trafolara kedi giriyor sayım zamanı elektrikler kesiliyor. Yasaya tamamen aykırı olan mühürsüz oylar-mühürsüz zarflar bile geçerli sayılıyor. Hele SEÇSİS diye bir köpek dolabımız var ki evlere şenlik)

Bu baskılar, halkı isyan noktasına getirdi. İşsizlik-Yolsuzluk-yoksulluk hergün artarken yönetenler zenginleşmeye devam ediyordu! En sonunda Buazizi adlı üniversite mezunu bir genç pazarcılık yaparken polis tarafından dövülüp tezgâhı dağıtıldı. Genç Buazizi meydanda kendini yaktı! Halk ayaklandı. Bin Ali halkı yatıştırmak için 2014 seçimlerinde aday olmayacağını açıkladı ama halk kendisine inanmadı.

Özel uçağına eşi ile binen Bin Ali, önce Fransa’ya orası kabul edilmeyince İtalya’ya, orası da kabul etmeyince Malta’ya inmek istedi. Malta da kabul etmeyince ABD, Suudi Arabistan’a talimat verdi ve Bin Ali Suud Kralına sığındı. Suudiler, uçaktaki 5 Ton altını ve milyarlarca doları aldılar ve Bin Ali ve eşini bir eve kapattılar. Bin Ali kimse ile görüştürülmüyor! Bin Ali’nin bu uçağını 2016 yılında Türkiye, 82 milyon dolara satın aldı ve Saray’ın emrine verdi! (Sanki Saray’da taşınacak altın-para varmış gibi!)

Sözün özü; İstediğiniz kadar haram paranız olsun, o haram para sonunda sizi boğar, ya vatanınızdan uzakta ya da dört duvar arasında debelenerek can verirsiniz.

Bin Ali ve Reza Zarraf’ın durumları tam ibretlik olaylardır. Allah kimseyi bunların durumuna düşürmesin…

Not; Usta Gazeteci-yazar dürüst insan Sayın Hüsnü Mahalli’nin kitaplarından yararlandım. Ortadoğu’nun gerçeklerini öğrenmek isterseniz Sayın Mahalli’nin kitaplarını ısrarla öneririm.

Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Kasım 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.