Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

HEPİNİZİ HARCAYACAK!

Kader birliği yaptılar, partiyi dört kişi kurdular biri, üçünü harcadı! Yol arkadaşlarını Bakan yaptı, ilk dönemeçte silkeledi! Kendisi için çalışanları Milletvekili yaptı, her seçimde üçte birini, üç seçim sonunda hepsini attı! Kendi bürokratlarını atadı, istediği gibi kullandı! İşi bitince ya görevden aldı ya da FETÖ’cu diye içeri attırdı! Aramızda “Kardeşlik Hukuku” var dediği kardeşini attı, kendisine “Karun” oldun diyen adamı Başbakan Yardımcısı yaptı. Bir dahaki döneme onu da atar! “Abi” dediği kırk yıllık dostunu rezil edip attı, kendisine “Hırsız” diyen soylu çocuğu partisine alıp Bakan yaptı! Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen biri için bu davranışlar normal sayılabilir. Fakat özellikte siyasette, güven esastır. Güven bir kere sarsılınca, bir daha yerine konamaz. Güvenilmeyen kişinin yanından, doğru- namuslu adamlar kaçar, üçkağıtçılar-yalancılar-dolandırıcılar yanaşır. Örneğin, Bakan’ın biri çıkar televizyona ve “Ben ne yaptıysam, O emrettiği için yaptım” der “güvenilir adam-delikanlı adam” imajını yerle bir eder! MİT Müsteşarının Milletvekili olmak için nasıl kaçtığını, sonra Erdoğan tarafından kanunsuz bir şekilde zorla tekrar eski yerine atandığını hatırlarsanız, yarın kimlerin kaçacağını da çözmüş olursunuz! Ama bazı taşkafalılar var ki, bir türlü akılları başlarına gelmez! 4,5 yıl İstanbul’da Emniyet Müdürü olarak görev yapan ve FETÖ’cu diye iki defa tutuklanan Hüseyin Çapkın, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi; “4,5 yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la YAN YANA çalıştım. FETÖ’cu olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorsunlar. Eğer “FETÖ’cu” derse savunma yapmayı bırakacağım!” Türkiye’nin en büyük metropolünün Emniyet Müdürünün ifadesi bu! Bu ifadeye göre; -Cumhurbaşkanı Erdoğan, kim FETÖ’cu kim değil bilir! Hatta bu konuda kendileri bir otorite! -Bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın İl Emniyet Müdürü ile yan yana çalıştığını ilk kez görüyoruz! Hukuk Devletinde, İl Emniyet Müdürü Vali’nin emrinde çalışır. Çok önemli bir olay olursa Vali’den izin alarak İçişleri Bakanı ile görüşür. Devlet normal düzende böyle çalışır. Kamu yönetiminde, siyasetçiler yetki karmaşası yaratırlarsa orada yanlış işler oluyor demektir! Kamu düzeni bir kez bozuldu mu o düzeni yerine getirmek çok zordur. Her kamu görevlisi kendi başına iş yapmaya başlar, bu tepeye kadar gider. En sonunda da devletin Bakanı gider üç kuruş para için İranlı bir dolandırıcının önüne yatar! Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın bir emniyet müdürüyle ne işi olur? Nasıl yan yana çalışırlar? -T.C Devletinde mahkemeler Cumhurbaşkanına mı bağlı ki, O’nun istediği kişi tahliye oluyor veya tutuklanıyor! -Yan yana çalışan Emniyet Müdürü, Cumhurbaşkanı ile ilgili hangi sırları biliyor? Yoksa “Ya beni kurtar ya da bildiklerimi konuşurum mu” demek istiyor! -Bu emniyet müdürünün elinde, 17/25 olayları sırasındaki kamyonlarla taşınan dövizlerin yani “Sıfırlama” operasyonunun belgeleri mi var? Buradan tüm kamu yöneticilerine özellikle yargı mensuplarına seslenmek istiyorum; Sizler, T.C Devletinin görevlilerisiniz ve emekli oluncaya kadar görevinizi Anayasanın, yasaların çizdiği çerçevede yapmak zorundasınız. Siyasi iradeye elbette ki saygılı olacaksınız ve yasal emirlerini yerine getireceksiniz. Ama kanunsuz emirlere uyar, yanlış işlere kalkışırsanız hesabını kendiniz mutlaka verirsiniz. Siyasetçi bugün var yarın yok! Yeni gelen kim olursa olsun yasa dışı uygulamalarınız için sizleri sorumlu tutacaktır. Bugünün Badem siyasetçileri ise nasıl ki en yakın arkadaşlarını hiç düşünmeden satıyorsa, yarın da sizleri tanımayacaktır. El elde baş başta, anadan üryan kalakalırsınız! Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi H. Avni Mutlu sizin için birer ayna değil mi? Üzerinde 50 kilo esrar yakalanan ve “Ben İçiciyim Hâkim abi” diyen, tepelerde adamı olan kişiyi baskıyla serbest bırakan Yargıcın başına neler geldiğini bilmiyor musunuz? Siz siz olun, doğru iş yapın. Belki zengin olamazsınız ama, başınız göklere değecek kadar dik olur, onurunuzla yaşarsınız. İnanın böylesi daha iyi… Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu Kader birliği yaptılar, partiyi dört kişi kurdular biri, üçünü harcadı! Yol arkadaşlarını Bakan yaptı, ilk dönemeçte silkeledi! Kendisi için çalışanları Milletvekili yaptı, her seçimde üçte birini, üç seçim sonunda hepsini attı! Kendi bürokratlarını atadı, istediği gibi kullandı! İşi bitince ya görevden aldı ya da FETÖ’cu diye içeri attırdı! Aramızda “Kardeşlik Hukuku” var dediği kardeşini attı, kendisine “Karun” oldun diyen adamı Başbakan Yardımcısı yaptı. Bir dahaki döneme onu da atar! “Abi” dediği kırk yıllık dostunu rezil edip attı, kendisine “Hırsız” diyen soylu çocuğu partisine alıp Bakan yaptı! Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen biri için bu davranışlar normal sayılabilir. Fakat özellikte siyasette, güven esastır. Güven bir kere sarsılınca, bir daha yerine konamaz. Güvenilmeyen kişinin yanından, doğru- namuslu adamlar kaçar, üçkağıtçılar-yalancılar-dolandırıcılar yanaşır. Örneğin, Bakan’ın biri çıkar televizyona ve “Ben ne yaptıysam, O emrettiği için yaptım” der “güvenilir adam-delikanlı adam” imajını yerle bir eder! MİT Müsteşarının Milletvekili olmak için nasıl kaçtığını, sonra Erdoğan tarafından kanunsuz bir şekilde zorla tekrar eski yerine atandığını hatırlarsanız, yarın kimlerin kaçacağını da çözmüş olursunuz! Ama bazı taşkafalılar var ki, bir türlü akılları başlarına gelmez! 4,5 yıl İstanbul’da Emniyet Müdürü olarak görev yapan ve FETÖ’cu diye iki defa tutuklanan Hüseyin Çapkın, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi; “4,5 yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la YAN YANA çalıştım. FETÖ’cu olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorsunlar. Eğer “FETÖ’cu” derse savunma yapmayı bırakacağım!” Türkiye’nin en büyük metropolünün Emniyet Müdürünün ifadesi bu! Bu ifadeye göre; -Cumhurbaşkanı Erdoğan, kim FETÖ’cu kim değil bilir! Hatta bu konuda kendileri bir otorite! -Bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın İl Emniyet Müdürü ile yan yana çalıştığını ilk kez görüyoruz! Hukuk Devletinde, İl Emniyet Müdürü Vali’nin emrinde çalışır. Çok önemli bir olay olursa Vali’den izin alarak İçişleri Bakanı ile görüşür. Devlet normal düzende böyle çalışır. Kamu yönetiminde, siyasetçiler yetki karmaşası yaratırlarsa orada yanlış işler oluyor demektir! Kamu düzeni bir kez bozuldu mu o düzeni yerine getirmek çok zordur. Her kamu görevlisi kendi başına iş yapmaya başlar, bu tepeye kadar gider. En sonunda da devletin Bakanı gider üç kuruş para için İranlı bir dolandırıcının önüne yatar! Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın bir emniyet müdürüyle ne işi olur? Nasıl yan yana çalışırlar? -T.C Devletinde mahkemeler Cumhurbaşkanına mı bağlı ki, O’nun istediği kişi tahliye oluyor veya tutuklanıyor! -Yan yana çalışan Emniyet Müdürü, Cumhurbaşkanı ile ilgili hangi sırları biliyor? Yoksa “Ya beni kurtar ya da bildiklerimi konuşurum mu” demek istiyor! -Bu emniyet müdürünün elinde, 17/25 olayları sırasındaki kamyonlarla taşınan dövizlerin yani “Sıfırlama” operasyonunun belgeleri mi var? Buradan tüm kamu yöneticilerine özellikle yargı mensuplarına seslenmek istiyorum; Sizler, T.C Devletinin görevlilerisiniz ve emekli oluncaya kadar görevinizi Anayasanın, yasaların çizdiği çerçevede yapmak zorundasınız. Siyasi iradeye elbette ki saygılı olacaksınız ve yasal emirlerini yerine getireceksiniz. Ama kanunsuz emirlere uyar, yanlış işlere kalkışırsanız hesabını kendiniz mutlaka verirsiniz. Siyasetçi bugün var yarın yok! Yeni gelen kim olursa olsun yasa dışı uygulamalarınız için sizleri sorumlu tutacaktır. Bugünün Badem siyasetçileri ise nasıl ki en yakın arkadaşlarını hiç düşünmeden satıyorsa, yarın da sizleri tanımayacaktır. El elde baş başta, anadan üryan kalakalırsınız! Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi H. Avni Mutlu sizin için birer ayna değil mi? Üzerinde 50 kilo esrar yakalanan ve “Ben İçiciyim Hâkim abi” diyen, tepelerde adamı olan kişiyi baskıyla serbest bırakan Yargıcın başına neler geldiğini bilmiyor musunuz? Siz siz olun, doğru iş yapın. Belki zengin olamazsınız ama, başınız göklere değecek kadar dik olur, onurunuzla yaşarsınız. İnanın böylesi daha iyi… Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 25 Ağustos 2017 - Cuma
Rıfat SERDAROĞLU

HEPİNİZİ HARCAYACAK!

Kader birliği yaptılar, partiyi dört kişi kurdular biri, üçünü harcadı! Yol arkadaşlarını Bakan yaptı, ilk dönemeçte silkeledi! Kendisi için çalışanları Milletvekili yaptı, her seçimde üçte birini, üç seçim sonunda hepsini attı!

Kendi bürokratlarını atadı, istediği gibi kullandı! İşi bitince ya görevden aldı ya da FETÖ’cu diye içeri attırdı!

Aramızda “Kardeşlik Hukuku” var dediği kardeşini attı, kendisine “Karun” oldun diyen adamı Başbakan Yardımcısı yaptı. Bir dahaki döneme onu da atar! “Abi” dediği kırk yıllık dostunu rezil edip attı, kendisine “Hırsız” diyen soylu çocuğu partisine alıp Bakan yaptı!

Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen biri için bu davranışlar normal sayılabilir. Fakat özellikte siyasette, güven esastır. Güven bir kere sarsılınca, bir daha yerine konamaz. Güvenilmeyen kişinin yanından, doğru- namuslu adamlar kaçar, üçkağıtçılar-yalancılar-dolandırıcılar yanaşır. Örneğin, Bakan’ın biri çıkar televizyona ve “Ben ne yaptıysam, O emrettiği için yaptım” der “güvenilir adam-delikanlı adam” imajını yerle bir eder! MİT Müsteşarının Milletvekili olmak için nasıl kaçtığını, sonra Erdoğan tarafından kanunsuz bir şekilde zorla tekrar eski yerine atandığını hatırlarsanız, yarın kimlerin kaçacağını da çözmüş olursunuz!

Ama bazı taşkafalılar var ki, bir türlü akılları başlarına gelmez! 4,5 yıl İstanbul’da Emniyet Müdürü olarak görev yapan ve FETÖ’cu diye iki defa tutuklanan Hüseyin Çapkın, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi; “4,5 yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la YAN YANA çalıştım. FETÖ’cu olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorsunlar. Eğer “FETÖ’cu” derse savunma yapmayı bırakacağım!”

Türkiye’nin en büyük metropolünün Emniyet Müdürünün ifadesi bu! Bu ifadeye göre; -Cumhurbaşkanı Erdoğan, kim FETÖ’cu kim değil bilir! Hatta bu konuda kendileri bir otorite! -Bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın İl Emniyet Müdürü ile yan yana çalıştığını ilk kez görüyoruz! Hukuk Devletinde, İl Emniyet Müdürü Vali’nin emrinde çalışır.

Çok önemli bir olay olursa Vali’den izin alarak İçişleri Bakanı ile görüşür. Devlet normal düzende böyle çalışır. Kamu yönetiminde, siyasetçiler yetki karmaşası yaratırlarsa orada yanlış işler oluyor demektir! Kamu düzeni bir kez bozuldu mu o düzeni yerine getirmek çok zordur. Her kamu görevlisi kendi başına iş yapmaya başlar, bu tepeye kadar gider. En sonunda da devletin Bakanı gider üç kuruş para için İranlı bir dolandırıcının önüne yatar! Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın bir emniyet müdürüyle ne işi olur? Nasıl yan yana çalışırlar? -T.C Devletinde mahkemeler Cumhurbaşkanına mı bağlı ki, O’nun istediği kişi tahliye oluyor veya tutuklanıyor! -Yan yana çalışan Emniyet Müdürü, Cumhurbaşkanı ile ilgili hangi sırları biliyor? Yoksa “Ya beni kurtar ya da bildiklerimi konuşurum mu” demek istiyor! -Bu emniyet müdürünün elinde, 17/25 olayları sırasındaki kamyonlarla taşınan dövizlerin yani “Sıfırlama” operasyonunun belgeleri mi var?

Buradan tüm kamu yöneticilerine özellikle yargı mensuplarına seslenmek istiyorum; Sizler, T.C Devletinin görevlilerisiniz ve emekli oluncaya kadar görevinizi Anayasanın, yasaların çizdiği çerçevede yapmak zorundasınız. Siyasi iradeye elbette ki saygılı olacaksınız ve yasal emirlerini yerine getireceksiniz. Ama kanunsuz emirlere uyar, yanlış işlere kalkışırsanız hesabını kendiniz mutlaka verirsiniz. Siyasetçi bugün var yarın yok! Yeni gelen kim olursa olsun yasa dışı uygulamalarınız için sizleri sorumlu tutacaktır. Bugünün Badem siyasetçileri ise nasıl ki en yakın arkadaşlarını hiç düşünmeden satıyorsa, yarın da sizleri tanımayacaktır. El elde baş başta, anadan üryan kalakalırsınız!

Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi H. Avni Mutlu sizin için birer ayna değil mi? Üzerinde 50 kilo esrar yakalanan ve “Ben İçiciyim Hâkim abi” diyen, tepelerde adamı olan kişiyi baskıyla serbest bırakan Yargıcın başına neler geldiğini bilmiyor musunuz?

Siz siz olun, doğru iş yapın. Belki zengin olamazsınız ama, başınız göklere değecek kadar dik olur, onurunuzla yaşarsınız. İnanın böylesi daha iyi…

Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu

Kader birliği yaptılar, partiyi dört kişi kurdular biri, üçünü harcadı! Yol arkadaşlarını Bakan yaptı, ilk dönemeçte silkeledi! Kendisi için çalışanları Milletvekili yaptı, her seçimde üçte birini, üç seçim sonunda hepsini attı!

Kendi bürokratlarını atadı, istediği gibi kullandı! İşi bitince ya görevden aldı ya da FETÖ’cu diye içeri attırdı!

Aramızda “Kardeşlik Hukuku” var dediği kardeşini attı, kendisine “Karun” oldun diyen adamı Başbakan Yardımcısı yaptı. Bir dahaki döneme onu da atar! “Abi” dediği kırk yıllık dostunu rezil edip attı, kendisine “Hırsız” diyen soylu çocuğu partisine alıp Bakan yaptı!

Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen biri için bu davranışlar normal sayılabilir. Fakat özellikte siyasette, güven esastır. Güven bir kere sarsılınca, bir daha yerine konamaz. Güvenilmeyen kişinin yanından, doğru- namuslu adamlar kaçar, üçkağıtçılar-yalancılar-dolandırıcılar yanaşır. Örneğin, Bakan’ın biri çıkar televizyona ve “Ben ne yaptıysam, O emrettiği için yaptım” der “güvenilir adam-delikanlı adam” imajını yerle bir eder! MİT Müsteşarının Milletvekili olmak için nasıl kaçtığını, sonra Erdoğan tarafından kanunsuz bir şekilde zorla tekrar eski yerine atandığını hatırlarsanız, yarın kimlerin kaçacağını da çözmüş olursunuz!

Ama bazı taşkafalılar var ki, bir türlü akılları başlarına gelmez! 4,5 yıl İstanbul’da Emniyet Müdürü olarak görev yapan ve FETÖ’cu diye iki defa tutuklanan Hüseyin Çapkın, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi; “4,5 yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la YAN YANA çalıştım. FETÖ’cu olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorsunlar. Eğer “FETÖ’cu” derse savunma yapmayı bırakacağım!”

Türkiye’nin en büyük metropolünün Emniyet Müdürünün ifadesi bu! Bu ifadeye göre; -Cumhurbaşkanı Erdoğan, kim FETÖ’cu kim değil bilir! Hatta bu konuda kendileri bir otorite! -Bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın İl Emniyet Müdürü ile yan yana çalıştığını ilk kez görüyoruz! Hukuk Devletinde, İl Emniyet Müdürü Vali’nin emrinde çalışır.

Çok önemli bir olay olursa Vali’den izin alarak İçişleri Bakanı ile görüşür. Devlet normal düzende böyle çalışır. Kamu yönetiminde, siyasetçiler yetki karmaşası yaratırlarsa orada yanlış işler oluyor demektir! Kamu düzeni bir kez bozuldu mu o düzeni yerine getirmek çok zordur. Her kamu görevlisi kendi başına iş yapmaya başlar, bu tepeye kadar gider. En sonunda da devletin Bakanı gider üç kuruş para için İranlı bir dolandırıcının önüne yatar! Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın bir emniyet müdürüyle ne işi olur? Nasıl yan yana çalışırlar? -T.C Devletinde mahkemeler Cumhurbaşkanına mı bağlı ki, O’nun istediği kişi tahliye oluyor veya tutuklanıyor! -Yan yana çalışan Emniyet Müdürü, Cumhurbaşkanı ile ilgili hangi sırları biliyor? Yoksa “Ya beni kurtar ya da bildiklerimi konuşurum mu” demek istiyor! -Bu emniyet müdürünün elinde, 17/25 olayları sırasındaki kamyonlarla taşınan dövizlerin yani “Sıfırlama” operasyonunun belgeleri mi var?

Buradan tüm kamu yöneticilerine özellikle yargı mensuplarına seslenmek istiyorum; Sizler, T.C Devletinin görevlilerisiniz ve emekli oluncaya kadar görevinizi Anayasanın, yasaların çizdiği çerçevede yapmak zorundasınız. Siyasi iradeye elbette ki saygılı olacaksınız ve yasal emirlerini yerine getireceksiniz. Ama kanunsuz emirlere uyar, yanlış işlere kalkışırsanız hesabını kendiniz mutlaka verirsiniz. Siyasetçi bugün var yarın yok! Yeni gelen kim olursa olsun yasa dışı uygulamalarınız için sizleri sorumlu tutacaktır. Bugünün Badem siyasetçileri ise nasıl ki en yakın arkadaşlarını hiç düşünmeden satıyorsa, yarın da sizleri tanımayacaktır. El elde baş başta, anadan üryan kalakalırsınız!

Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi H. Avni Mutlu sizin için birer ayna değil mi? Üzerinde 50 kilo esrar yakalanan ve “Ben İçiciyim Hâkim abi” diyen, tepelerde adamı olan kişiyi baskıyla serbest bırakan Yargıcın başına neler geldiğini bilmiyor musunuz?

Siz siz olun, doğru iş yapın. Belki zengin olamazsınız ama, başınız göklere değecek kadar dik olur, onurunuzla yaşarsınız. İnanın böylesi daha iyi…

Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.