Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

GÜL KOKUSU!

GÜL KOKUSU! 17 Eylül 2015 Perşembe Akşamı NTV’ de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılan canlı yayını, sinirlerimizin izin verdiği sürece izledik. Yayın bittiğinde kendi kendime “Gül adı, bir insana bu kadar mı yakışmaz, Gül bu kadar mı kötü kokar” diye düşündüm! Eğer varsa, inandığı fikri savunmaktan aciz bir tavır, siyasi eleştiriyi bile doğrudan muhatabının adını vererek yapmayı beceremeyen korkak bir duruş, mıy-mıy konuşmalar, kendine devlet adamı pozu vermeler, tam bir zavallılık örneği…” Siz, 24 senedir aktif siyasetin içindesiniz. Türk Milleti tarafından Milletvekilliği-Dışişleri Bakanlığı- Başbakan Yardımcılığı-Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı görevlerine getirildiniz. Bu dönemler için söyleyecek sözünüz varsa açık-açık söyleyin! Tekrar aktif siyasete dönecekseniz onu da mertçe söyleyin. Bir senedir devletin Huber Köşkünde ve 10 Milyon Dolara satın alıp, üstüne bir 10 Milyon Dolar daha harcayıp yaptırdığınız yeni köşkünüzde oturup, sırtınızdaki 13 senelik yükü attığınızı mı zannediyorsunuz? O iş bu kadar kolay değil Sayın Gül! 13 senelik AKP İktidarının tüm günahları, tüm yanlışlıkları, tüm hataları, tüm ihanetlerinde, siz de Erdoğan kadar sorumlusunuz. 13 yıl boyunca tüm işleri beraberce yaptınız, devleti beraberce yönettiniz, cemaati ve tarikatları devletin en hassas birimlerine birlikte yerleştirdiniz, dış politikayı beraberce oluşturdunuz, ordumuza kumpas kurulmasını beraberce kurguladınız, çözüm süreci denen belayı başımıza beraberce sardınız… Cumhurbaşkanı olarak, adı kanunla verilmiş GÜROYMAK İlçesinin adını, keyfinize göre NORŞİN olarak değiştirdiniz. “Merhaba Sayın Norşin’liler, Cumhurbaşkanı olarak sizleri saygıyla selamlıyorum” diyen sizsiniz! Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı, “Terör Örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla zindana atıldığında gazetecilere; “Güzel şeyler olacak, güzel şeyler” diyen sizsiniz. Ben bazı konularda ikaz görevimi yaptım, gönlüm rahat deyip geçiştiremezsiniz! Ben Cumhurbaşkanı oluncaya kadar her şey iyiydi, sonra bozuldu, deyip varsa iyiyi kendi hanenize, kötüyü Erdoğan’ın hanesine yazamazsınız! Tekrar söylüyorum, her şeyi beraberce yaptınız. Yıllar boyu, önünüze her gelen kanunu, her üçlü kararnameyi, her üst düzey atamayı hiç itiraz etmeden imzaladınız. Bunların hepsini bir kenara bıraksak bile, 17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olayları patladığında niçin sustunuz? Doğrulukları Adli Tıp Kurumunca tespit edilmiş ses ve görüntü kayıtları için, niçin ne oluyor, diye sormadınız? 30 senelik arkadaşınız olan ve hakkında her şeyini bildiğiniz Erdoğan’ı çağırıp; “Tayyip Bey, bu sıfırlama rezaleti nedir dediniz mi? Bilal Erdoğan’ın vakfına bir Arap Şeyhinin tek seferde 100 Milyon Dolar tutarındaki bağışı ne karşılığında yaptığını niçin sorgulamadınız? Bu konularda, devletin yetkili denetim organlarını neden harekete geçirip, doğruyu-gerçeği aramadınız? Sayın Gül, AKP İktidardan düşürüldükten sonra, siz de hesap vereceksiniz. Partiyi beraberce kurduğunuz, Abdüllatif Şener kadar erdemli davranmamanızın sebebini Türk Milletine anlatacaksınız. Uyardım ama beni dinlemediler demek sizi, hırsızı başkasının evine girerken gördüğü halde müdahale edip, onu yargıya teslim etmeyen “hırsızın erketesi polis” durumuna düşürür. Oturun oturduğunuz yerde ve kendilerine bir başkan dahi seçemeyen korkak iş âleminin kafalarını karıştırmayın. Değerli Okurlar; Bizim İş ve Medya dünyasının önde gelenleri çok ilginç insanlardır. Kendi uyarı ve direnme haklarını, korktuklarından, canları ve paraları çok tatlı geldiğinden asla kullanmazlar, kötüye karşı başkalarının direnmesini, onların adına birilerinin bu işi yapmasını isterler. Şimdilerde özellikle cemaat-tarikat sermayesi, TÜSİAD-MÜSİAD yönetiminden birkaç aklı evveli yanlarına alarak, Abdullah Gül’ü parlatmaya ve AKP’nin eski takımıyla “yeni bir parti!” kurdurup, Erdoğan’ı yıkmak istemektedirler! Size çok net olarak söyleyebilirim ki; Erdoğan yaşadığı veya o izin vermediği sürece ne Gül siyasete girebilir, ne de eski AKP’liler. Erdoğan bunların beyinlerini-ahlâklarını-vicdanlarını gasp etmiştir. Kıpırdamaları bile mümkün değildir. Yapılacak iş bellidir; AKP ve BDP’ye yönetim kademesinde bulaşmış kim varsa, ondan uzak durmak! Namuslu-bilgili- dürüst- kadro çalışmasına inanan-cesur insanlardan, özellikle genç kadın ve erkeklerden oluşacak bir partiyi kurup, Türk seçmenin yaklaşık %70’ini oluşturan Merkez Sağ’ı bir araya getirmek. Tüm devlet yapılanmasını-Anayasayı-Seçim ve Siyasi Partiler Kanununu- TBMM İç Tüzüğünü değiştirip, Sosyal Devlet- Lâiklik-Hukuk Devleti-Çağdaşlık ve Bilim öncülüğünde yeniden yapılanmak… Bu yapılabilir, bunu yapacak bilgi ve deneyime sahip kadro zenginliği Türkiye’de mevcuttur. Önce 1 Kasım’ı görelim. Herkes sandığa gidip oy kullansın. Türk Siyasi tarihinin en yüksek katılımlı seçimini yapalım. Sonrası kolay. Şahısları için hiçbir talepleri olmadığı halde, Türkiye için bilgisini-tecrübesini-canını verecek o kadar çok değerimiz var ki! Ah bir de onları farkında olsak… Not; Huber Apo’nun canlı TV yayını ÇALIŞMA OFİSİM dediği yerde yapıldı. Bu ofiste, Büyük Atatürk’ün resmi yoktu! Tüm eski Cumhurbaşkanlarımız, devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Atatürk’ü hep saygıyla andılar ve çalışma ofislerinde onun resimlerini gururla astılar. Atatürk’ün resminden bile korkan bu kafa mı Erdoğan’la beraber yıktıklarını onaracak? Güldürmeyin insanı…   Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Eylül 2015 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 21 Eylül 2015 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

GÜL KOKUSU!

GÜL KOKUSU!

17 Eylül 2015 Perşembe Akşamı NTV’ de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılan canlı yayını, sinirlerimizin izin verdiği sürece izledik. Yayın bittiğinde kendi kendime “Gül adı, bir insana bu kadar mı yakışmaz, Gül bu kadar mı kötü kokar” diye düşündüm!
Eğer varsa, inandığı fikri savunmaktan aciz bir tavır, siyasi eleştiriyi bile doğrudan muhatabının adını vererek yapmayı beceremeyen korkak bir duruş, mıy-mıy konuşmalar, kendine devlet adamı pozu vermeler, tam bir zavallılık örneği…”

Siz, 24 senedir aktif siyasetin içindesiniz. Türk Milleti tarafından Milletvekilliği-Dışişleri Bakanlığı- Başbakan Yardımcılığı-Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı görevlerine getirildiniz.
Bu dönemler için söyleyecek sözünüz varsa açık-açık söyleyin! Tekrar aktif siyasete dönecekseniz onu da mertçe söyleyin.
Bir senedir devletin Huber Köşkünde ve 10 Milyon Dolara satın alıp, üstüne bir 10 Milyon Dolar daha harcayıp yaptırdığınız yeni köşkünüzde oturup, sırtınızdaki 13 senelik yükü attığınızı mı zannediyorsunuz?
O iş bu kadar kolay değil Sayın Gül!

13 senelik AKP İktidarının tüm günahları, tüm yanlışlıkları, tüm hataları, tüm ihanetlerinde, siz de Erdoğan kadar sorumlusunuz. 13 yıl boyunca tüm işleri beraberce yaptınız, devleti beraberce yönettiniz, cemaati ve tarikatları devletin en hassas birimlerine birlikte yerleştirdiniz, dış politikayı beraberce oluşturdunuz, ordumuza kumpas kurulmasını beraberce kurguladınız, çözüm süreci denen belayı başımıza beraberce sardınız…

Cumhurbaşkanı olarak, adı kanunla verilmiş GÜROYMAK İlçesinin adını, keyfinize göre NORŞİN olarak değiştirdiniz. “Merhaba Sayın Norşin’liler, Cumhurbaşkanı olarak sizleri saygıyla selamlıyorum” diyen sizsiniz!
Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı, “Terör Örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla zindana atıldığında gazetecilere; “Güzel şeyler olacak, güzel şeyler” diyen sizsiniz.

Ben bazı konularda ikaz görevimi yaptım, gönlüm rahat deyip geçiştiremezsiniz! Ben Cumhurbaşkanı oluncaya kadar her şey iyiydi, sonra bozuldu, deyip varsa iyiyi kendi hanenize, kötüyü Erdoğan’ın hanesine yazamazsınız!
Tekrar söylüyorum, her şeyi beraberce yaptınız.
Yıllar boyu, önünüze her gelen kanunu, her üçlü kararnameyi, her üst düzey atamayı hiç itiraz etmeden imzaladınız.
Bunların hepsini bir kenara bıraksak bile, 17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olayları patladığında niçin sustunuz? Doğrulukları Adli Tıp Kurumunca tespit edilmiş ses ve görüntü kayıtları için, niçin ne oluyor, diye sormadınız?

30 senelik arkadaşınız olan ve hakkında her şeyini bildiğiniz Erdoğan’ı çağırıp;
“Tayyip Bey, bu sıfırlama rezaleti nedir dediniz mi? Bilal Erdoğan’ın vakfına bir Arap Şeyhinin tek seferde 100 Milyon Dolar tutarındaki bağışı ne karşılığında yaptığını niçin sorgulamadınız? Bu konularda, devletin yetkili denetim organlarını neden harekete geçirip, doğruyu-gerçeği aramadınız?

Sayın Gül, AKP İktidardan düşürüldükten sonra, siz de hesap vereceksiniz. Partiyi beraberce kurduğunuz, Abdüllatif Şener kadar erdemli davranmamanızın sebebini Türk Milletine anlatacaksınız.

Uyardım ama beni dinlemediler demek sizi, hırsızı başkasının evine girerken gördüğü halde müdahale edip, onu yargıya teslim etmeyen “hırsızın erketesi polis” durumuna düşürür.
Oturun oturduğunuz yerde ve kendilerine bir başkan dahi seçemeyen korkak iş âleminin kafalarını karıştırmayın.

Değerli Okurlar;
Bizim İş ve Medya dünyasının önde gelenleri çok ilginç insanlardır. Kendi uyarı ve direnme haklarını, korktuklarından, canları ve paraları çok tatlı geldiğinden asla kullanmazlar, kötüye karşı başkalarının direnmesini, onların adına birilerinin bu işi yapmasını isterler.
Şimdilerde özellikle cemaat-tarikat sermayesi, TÜSİAD-MÜSİAD yönetiminden birkaç aklı evveli yanlarına alarak, Abdullah Gül’ü parlatmaya ve AKP’nin eski takımıyla “yeni bir parti!” kurdurup, Erdoğan’ı yıkmak istemektedirler!
Size çok net olarak söyleyebilirim ki;
Erdoğan yaşadığı veya o izin vermediği sürece ne Gül siyasete girebilir, ne de eski AKP’liler. Erdoğan bunların beyinlerini-ahlâklarını-vicdanlarını gasp etmiştir. Kıpırdamaları bile mümkün değildir.

Yapılacak iş bellidir;
AKP ve BDP’ye yönetim kademesinde bulaşmış kim varsa, ondan uzak durmak!
Namuslu-bilgili- dürüst- kadro çalışmasına inanan-cesur insanlardan, özellikle genç kadın ve erkeklerden oluşacak bir partiyi kurup, Türk seçmenin yaklaşık %70’ini oluşturan Merkez Sağ’ı bir araya getirmek.
Tüm devlet yapılanmasını-Anayasayı-Seçim ve Siyasi Partiler Kanununu- TBMM İç Tüzüğünü değiştirip, Sosyal Devlet- Lâiklik-Hukuk Devleti-Çağdaşlık ve Bilim öncülüğünde yeniden yapılanmak…

Bu yapılabilir, bunu yapacak bilgi ve deneyime sahip kadro zenginliği Türkiye’de mevcuttur.
Önce 1 Kasım’ı görelim. Herkes sandığa gidip oy kullansın. Türk Siyasi tarihinin en yüksek katılımlı seçimini yapalım. Sonrası kolay.
Şahısları için hiçbir talepleri olmadığı halde, Türkiye için bilgisini-tecrübesini-canını verecek o kadar çok değerimiz var ki! Ah bir de onları farkında olsak…

Not; Huber Apo’nun canlı TV yayını ÇALIŞMA OFİSİM dediği yerde yapıldı.
Bu ofiste, Büyük Atatürk’ün resmi yoktu!
Tüm eski Cumhurbaşkanlarımız, devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Atatürk’ü hep saygıyla andılar ve çalışma ofislerinde onun resimlerini gururla astılar.
Atatürk’ün resminden bile korkan bu kafa mı Erdoğan’la beraber yıktıklarını
onaracak? Güldürmeyin insanı…

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Eylül 2015
Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.