Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

GENÇLERE GERÇEKLER

Yalan; 17/25 Aralık 2013, AKP’ye karşı yapılmış bir darbe girişimidir; Cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP yöneticileri 17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet rezaletlerini, kendilerine karşı yapılmış bir darbe girişimi olarak anlatırlar! Bu sebepten de FETÖ ile mücadeleye başlangıç tarihi olarak, yani MİLAT olarak 17/25 Aralık 2013 tarihini aldıklarını söylerler! Sevgili Gençler;  Bu ülkede hiçbir iktidar, hiçbir kurum kaynağını anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanamaz. Hiçbirinin “Bu tarihten önce işlenen suçlar, suç kapsamında görülemez ve yargılanamaz” diye milat belirleme yetkisi yoktur. T. C Devletinin bir tek milat tarihi vardır. O da 29 Ekim 1923 tarihidir. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, AKP sözcülerinin dediklerini doğru kabul edersek, şu sonuçları da doğru olarak kabul etmemiz mantık gereğidir; -Demek ki, 17/25 Aralık 2013 tarihinden önceki tüm FETÖ faaliyetleri doğrudur ve AKP bu sebepten bunları suç olarak kabul etmemektedir! - Demek ki, 17/25 Aralık öncesi tüm FETÖ eylemlerinin ortağı AKP Hükümetleridir. -Demek ki, 17/25 Aralık olayları yaşanmasaydı, AKP-FETÖ iş birliği 2002-2013 Aralık arasında olduğu gibi bugün de büyük bir aşkla devam ediyor olacaktı! -Demek ki, FETÖ ile yapılan mücadele Erdoğan’ın dediği gibi bir “İstiklal” mücadelesi değil, kişisel “İstikbal” mücadelesidir. Sevgili Gençler; Şu gerçekleri hiç unutmayın ve lütfen tanıdığınız her Savcı’ya-Yargıca sorun; - FETÖ, Türk Devletini yıkmak isteyen silahlı bir terör örgütüdür (Yargıtay Genel Kurulu Kararı), bunu anladık!  Peki, bu örgütü Türk Devletinin en önemli birimlerine taşıyan, ona her türlü siyasi ve ekonomik desteği veren AKP Hükümetleri ve AKP’li Belediyelerin durumları nedir? - Yasalarımıza göre uluslararası bir terör örgütüne yardım ve yataklık etmek  suç değil midir? - Bizzat Cumhurbaşkanının kendisi bu suçun işlendiğini itiraf etmiş ve özür dilemiştir. İktidarda olanların suç işleme özgürlükleri mi vardır?  Türk Ceza Kanunu, AKP iktidarına karşı çaresiz midir? - “Kanun önünde herkes eşittir. Kimseye özel muamele yapılamaz” kuralı nereye kaldırıldı? - FETÖ’ne mensup oldukları için 111 bin 240 kamu görevlisi açığa alındı.  169 bin 13 kişi hakkında adli işlem başlatıldı. 50 bin 510 kişi tutuklandı. Bunlar resmi rakamlar. Peki böyle yüz binlerce örgüt mensubunu işten atan, cezaevine gönderen Savcı ve Yargıçlar, FETÖ’ne “Ne istediler de vermedim” diyen örgütün siyasi ayağını niçin görmezler? Bu Savcı ve Yargıçlar ailelerinin, meslektaşlarının yüzlerine nasıl bakabiliyor? Bu kişiler başlarını yastığa koyduklarında nasıl rahatça uyuyabiliyor? Sevgili Gençler; 17/25 Aralık Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olaylarına baktığınızda şu gerçekleri göreceksiniz; - Rıza Zarraf denen dolandırıcı, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Hayırsever ve Türkiye’nin cari açığının %15’ini kapatan kahraman”olarak Türk ve dünya kamuoyuna takdim edilmiştir. Rıza Zarraf’ın patronu Babek Zencani İran’da yargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir. Rıza Zarraf 1 yıldan fazla Amerika’da yargılanmış ve şimdi serbesttir.  - Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı da aynı suçtan Amerika’da hapis yatmıştır. - Rıza Zarraf’ tan rüşvet alan Bakanlar ve Bakan çocuklarından hiçbiri tutuklu değildir. Türkiye’de gazeteciler, akademisyenler, köy öğretmenleri, askeri okul öğrencileri, 3 günlük erler tutukludur ama Rıza Zarraf ’tan avanta olarak aldığı 700 bin avroluk saatin parasını kendisinin ödediği iddiasını, kaldığı otelin peçete kağıdına yazarak ispat edeceğine inanacağımızı sanacak kadar Türk Milleti ile alay eden bir Bakan eskisi, özgürce ve devletin emrine verdiği koruma polisleriyle dolaşabilmektedir. Yani, devlet hırsızı korumaktadır. - 17/25 Aralık olaylarında ilk kez görevdeki bir Bakanın, NTV canlı yayınına çıkarak “Ben niçin istifa edecekmişim? Ben Başbakan ne emretti ise onu yaptım. İstifa edecekse Başbakan etsin” dediği duyulmuştur. Türk Milleti bu olaydan bir hafta sonra bu Bakan ve dönemin Başbakanını tekrar sarmaş dolaş görmüştür. Herkes görmüştür ama gözleri “Tavukkarası” hastalığına yakalanan Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar görememiştir. Sevgili Gençler; Şu cümleyi bir kenara not edin ve hiç unutmayın; “17/25 Aralık olayları Türk Siyasi tarihinde yaşanmış en iğrenç hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet olayları demetidir. İkisi de organize suç örgütü gibi çalışan FETÖ ve AKP, aralarındaki çıkar kavgası sonucu birbirlerinin kıçlarını açmışlar ve bu lekeyi Türk Devletinin anlına beraberce sürmüşlerdir. Bu olaylar açıklanıp, suçlular yargıya teslim edilmeden bu leke çıkmaz.  Hür dünya ise şimdi olduğu gibi bizimle alay etmeye devam eder… DOĞRU Parti iktidarında her hırsız bir gün Silivri’yi tadacaktır. Kaçış yok… Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Ocak 2023 Rifat Serdaroğlu DOĞRU Parti Genel Başkanı
Ekleme Tarihi: 16 Ocak 2023 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

GENÇLERE GERÇEKLER

Yalan; 17/25 Aralık 2013, AKP’ye karşı yapılmış bir darbe girişimidir;

Cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP yöneticileri 17/25 Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet rezaletlerini, kendilerine karşı yapılmış bir darbe girişimi olarak anlatırlar!
Bu sebepten de FETÖ ile mücadeleye başlangıç tarihi olarak, yani MİLAT olarak 17/25 Aralık 2013 tarihini aldıklarını söylerler!

Sevgili Gençler; 
Bu ülkede hiçbir iktidar, hiçbir kurum kaynağını anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanamaz. Hiçbirinin “Bu tarihten önce işlenen suçlar, suç kapsamında görülemez ve yargılanamaz” diye milat belirleme yetkisi yoktur.
T. C Devletinin bir tek milat tarihi vardır. O da 29 Ekim 1923 tarihidir.

Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, AKP sözcülerinin dediklerini doğru kabul edersek, şu sonuçları da doğru olarak kabul etmemiz mantık gereğidir;
-Demek ki, 17/25 Aralık 2013 tarihinden önceki tüm FETÖ faaliyetleri doğrudur ve AKP bu sebepten bunları suç olarak kabul etmemektedir!
- Demek ki, 17/25 Aralık öncesi tüm FETÖ eylemlerinin ortağı AKP Hükümetleridir.
-Demek ki, 17/25 Aralık olayları yaşanmasaydı, AKP-FETÖ iş birliği 2002-2013 Aralık arasında olduğu gibi bugün de büyük bir aşkla devam ediyor olacaktı!
-Demek ki, FETÖ ile yapılan mücadele Erdoğan’ın dediği gibi bir “İstiklal” mücadelesi değil, kişisel “İstikbal” mücadelesidir.

Sevgili Gençler;
Şu gerçekleri hiç unutmayın ve lütfen tanıdığınız her Savcı’ya-Yargıca sorun;
- FETÖ, Türk Devletini yıkmak isteyen silahlı bir terör örgütüdür (Yargıtay Genel Kurulu Kararı), bunu anladık! 
Peki, bu örgütü Türk Devletinin en önemli birimlerine taşıyan, ona her türlü siyasi ve ekonomik desteği veren AKP Hükümetleri ve AKP’li Belediyelerin durumları nedir?
- Yasalarımıza göre uluslararası bir terör örgütüne yardım ve yataklık etmek 
suç değil midir?
- Bizzat Cumhurbaşkanının kendisi bu suçun işlendiğini itiraf etmiş ve özür dilemiştir. İktidarda olanların suç işleme özgürlükleri mi vardır? 
Türk Ceza Kanunu, AKP iktidarına karşı çaresiz midir?
- “Kanun önünde herkes eşittir. Kimseye özel muamele yapılamaz” kuralı nereye kaldırıldı?
- FETÖ’ne mensup oldukları için 111 bin 240 kamu görevlisi açığa alındı. 
169 bin 13 kişi hakkında adli işlem başlatıldı. 50 bin 510 kişi tutuklandı.
Bunlar resmi rakamlar. Peki böyle yüz binlerce örgüt mensubunu işten atan, cezaevine gönderen Savcı ve Yargıçlar, FETÖ’ne “Ne istediler de vermedim” diyen örgütün siyasi ayağını niçin görmezler?
Bu Savcı ve Yargıçlar ailelerinin, meslektaşlarının yüzlerine nasıl bakabiliyor?
Bu kişiler başlarını yastığa koyduklarında nasıl rahatça uyuyabiliyor?

Sevgili Gençler;
17/25 Aralık Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olaylarına baktığınızda şu gerçekleri göreceksiniz;
- Rıza Zarraf denen dolandırıcı, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Hayırsever ve Türkiye’nin cari açığının %15’ini kapatan kahraman”olarak Türk ve dünya kamuoyuna takdim edilmiştir.
Rıza Zarraf’ın patronu Babek Zencani İran’da yargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir. Rıza Zarraf 1 yıldan fazla Amerika’da yargılanmış ve şimdi serbesttir. 
- Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı da aynı suçtan Amerika’da hapis yatmıştır.
- Rıza Zarraf’ tan rüşvet alan Bakanlar ve Bakan çocuklarından hiçbiri tutuklu değildir. Türkiye’de gazeteciler, akademisyenler, köy öğretmenleri, askeri okul öğrencileri, 3 günlük erler tutukludur ama Rıza Zarraf ’tan avanta olarak aldığı 700 bin avroluk saatin parasını kendisinin ödediği iddiasını, kaldığı otelin peçete kağıdına yazarak ispat edeceğine inanacağımızı sanacak kadar Türk Milleti ile alay eden bir Bakan eskisi, özgürce ve devletin emrine verdiği koruma polisleriyle dolaşabilmektedir. Yani, devlet hırsızı korumaktadır.
- 17/25 Aralık olaylarında ilk kez görevdeki bir Bakanın, NTV canlı yayınına çıkarak “Ben niçin istifa edecekmişim? Ben Başbakan ne emretti ise onu yaptım. İstifa edecekse Başbakan etsin” dediği duyulmuştur. Türk Milleti bu olaydan bir hafta sonra bu Bakan ve dönemin Başbakanını tekrar sarmaş dolaş görmüştür. Herkes görmüştür ama gözleri “Tavukkarası” hastalığına yakalanan Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar görememiştir.

Sevgili Gençler;
Şu cümleyi bir kenara not edin ve hiç unutmayın;
“17/25 Aralık olayları Türk Siyasi tarihinde yaşanmış en iğrenç hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet olayları demetidir. İkisi de organize suç örgütü gibi çalışan FETÖ ve AKP, aralarındaki çıkar kavgası sonucu birbirlerinin kıçlarını açmışlar ve bu lekeyi Türk Devletinin anlına beraberce sürmüşlerdir.
Bu olaylar açıklanıp, suçlular yargıya teslim edilmeden bu leke çıkmaz. 
Hür dünya ise şimdi olduğu gibi bizimle alay etmeye devam eder…

DOĞRU Parti iktidarında her hırsız bir gün Silivri’yi tadacaktır. Kaçış yok…

Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Ocak 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.