Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

DOKUZ YORGAN YIRTMAK

Anadolu’da, işlediği günahlar yüzünden uzun süre acı çekip can veremeyen kişiler için kullanılan bir deyiştir! “Dokuz Yorgan Yırttı, yine de can veremedi” şeklinde kullanılır. 1560 yılında Pir Sultan Abdal, Bağdat Beylerbeyi Hızır Paşa tarafından idam edilmişti. Hapishanede iken yazdığı bir şiirinde, “hoşgörü sultanı” şöyle demişti; Yürü bire Hızır Paşa / Senin de çarkın kırılır, Güvendiğin padişahın / O da bir gün devrilir... Pir Sultan Abdal Şenliklerinin dördüncüsü 02 Temmuz 1993 yılında yapılacaktı. 02 Temmuz 1993 yılında, henüz güvenoyu almamış (Hükümet güvenoyunu 05 Temmuz 1993’te aldı) 50. Hükümetin Sağlık Bakanı idim. O gün, içlerinde Sanatçı-Aydın-Çocuklar ve iki otel görevlisi olmak üzere 35 insanımız, çıkarılan olaylar nedeniyle feci şekilde yanarak can verdi. Allah, Türk Milletine böyle kara günü bir daha nasip etmesin. İçişleri Bakanımız derhal Sivas’a gitti. Hükümet 03 Temmuz 1993 günü, Başbakan Yardımcısı Sayın Erdal İnönü başkanlığında, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Sağlık Bakanı RS, Kültür Bakanı Fikri Sağlar’dan oluşan bir heyeti görevlendirdi. Aynı gün Sivas’ta idik. Sorumluluk alanım olduğu için hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında bulunanları ziyaret edip, çevre illerden gerekli takviyeleri yaptırdım. Türk Tarihine “Kara Gün” olarak geçen 2 Temmuz vahşeti ili ilgili olarak kanaatim şudur; Sivas Valisi hakkındaki kanaatim; SHP Kontenjanından Vali olarak atanmış, toplumsal olaylara karşı yeterli deneyimi olmayan ve böyle bir olay karşısında sağlıklı, çabuk karar alamayan ve çabuk çözülebilen bir yönetici olduğudur. Sivas’ta öğle namazı saat 12.40 civarında kılınır. Olaylar bu saatte başlar. Vali saat 13.45’te İçişleri Bakanını arar ve duruma sahip olduğunu endişe edecek bir şey olmadığını söyler. İl Emniyet Müdürünün uyarıları Vali tarafından dikkate alınmaz. Olaylar 18.00 den sonra başlar ve felaket yaşanır. Yerel yetkililerden yanıtını alamadığım soru şudur; Olayların başlangıç saati ile olay anı arasında yaklaşık 4-5 saatlik zaman var. Neden bu insanları, zorla da olsa otobüslere bindirip, Sivas dışına veya Askeri Garnizona götürmediniz de yakılmalarını seyrettiniz? Veya sizler niye yanmadınız? Sizleri koruyan devlet, o yanarak ölen 35 kişiyi neden koruyamadı? Vali, olayların altında kalmış ve engelleyememiştir… (Devletin Valisi nasıl olurmuş, 1993 yılında Erzurum’da, Başbağlar katliamı yüzünden isyan eden 25 Bin insanı kontrol edip, sakinleştiren ve tek kişinin burnun kanatmadan olayları sonlandıran, Sayın Oğuz Berberoğlu’nda gördüm) İnsanların yanarak ölmelerine sebep olanlar, engellemeyenler kolay, kolay can veremezler… 12 yıl önce, AKP İktidarı ve FETÖ ortaklığıyla başlatılan ve amacının Türk Ordusunu tasfiye etmek olan alçakça Ergenekon kumpası başlatılmıştı. Bu yıllar boyunca insanlar ÖLDÜ, kimileri haksızlığı dayanamadı ve intihar etti! İnsanlar, yıllarca suçsuz yere zindanlarda çürüdüler! Ve 12 yılın sonunda “Ergenekon Terör Örgütü” diye bir örgütün olmadığı ilan edildi! “Ben bu davanın Savcısıyım” diyen, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen dönemin yöneticilerinden, bir ÖZÜR duydunuz mu? Türk Ordusuna, Türk Milletine, Atatürk’e düşman olanlar var ya, hah işte onlar değil dokuz, doksan dokuz yorgan yırtsalar da kolayca can veremeyecekler… Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Temmuz 2019 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2019 - Pazar
Rıfat SERDAROĞLU

DOKUZ YORGAN YIRTMAK

Anadolu’da, işlediği günahlar yüzünden uzun süre acı çekip can veremeyen kişiler için kullanılan bir deyiştir! “Dokuz Yorgan Yırttı, yine de can veremedi” şeklinde kullanılır.

1560 yılında Pir Sultan Abdal, Bağdat Beylerbeyi Hızır Paşa tarafından idam edilmişti. Hapishanede iken yazdığı bir şiirinde, “hoşgörü sultanı” şöyle demişti; Yürü bire Hızır Paşa / Senin de çarkın kırılır, Güvendiğin padişahın / O da bir gün devrilir...

Pir Sultan Abdal Şenliklerinin dördüncüsü 02 Temmuz 1993 yılında yapılacaktı. 02 Temmuz 1993 yılında, henüz güvenoyu almamış (Hükümet güvenoyunu 05 Temmuz 1993’te aldı) 50. Hükümetin Sağlık Bakanı idim. O gün, içlerinde Sanatçı-Aydın-Çocuklar ve iki otel görevlisi olmak üzere 35 insanımız, çıkarılan olaylar nedeniyle feci şekilde yanarak can verdi. Allah, Türk Milletine böyle kara günü bir daha nasip etmesin. İçişleri Bakanımız derhal Sivas’a gitti. Hükümet 03 Temmuz 1993 günü, Başbakan Yardımcısı Sayın Erdal İnönü başkanlığında, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Sağlık Bakanı RS, Kültür Bakanı Fikri Sağlar’dan oluşan bir heyeti görevlendirdi. Aynı gün Sivas’ta idik. Sorumluluk alanım olduğu için hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında bulunanları ziyaret edip, çevre illerden gerekli takviyeleri yaptırdım.

Türk Tarihine “Kara Gün” olarak geçen 2 Temmuz vahşeti ili ilgili olarak kanaatim şudur; Sivas Valisi hakkındaki kanaatim; SHP Kontenjanından Vali olarak atanmış, toplumsal olaylara karşı yeterli deneyimi olmayan ve böyle bir olay karşısında sağlıklı, çabuk karar alamayan ve çabuk çözülebilen bir yönetici olduğudur. Sivas’ta öğle namazı saat 12.40 civarında kılınır. Olaylar bu saatte başlar. Vali saat 13.45’te İçişleri Bakanını arar ve duruma sahip olduğunu endişe edecek bir şey olmadığını söyler. İl Emniyet Müdürünün uyarıları Vali tarafından dikkate alınmaz. Olaylar 18.00 den sonra başlar ve felaket yaşanır.

Yerel yetkililerden yanıtını alamadığım soru şudur; Olayların başlangıç saati ile olay anı arasında yaklaşık 4-5 saatlik zaman var. Neden bu insanları, zorla da olsa otobüslere bindirip, Sivas dışına veya Askeri Garnizona götürmediniz de yakılmalarını seyrettiniz?

Veya sizler niye yanmadınız? Sizleri koruyan devlet, o yanarak ölen 35 kişiyi neden koruyamadı? Vali, olayların altında kalmış ve engelleyememiştir… (Devletin Valisi nasıl olurmuş, 1993 yılında Erzurum’da, Başbağlar katliamı yüzünden isyan eden 25 Bin insanı kontrol edip, sakinleştiren ve tek kişinin burnun kanatmadan olayları sonlandıran, Sayın Oğuz Berberoğlu’nda gördüm) İnsanların yanarak ölmelerine sebep olanlar, engellemeyenler kolay, kolay can veremezler…

12 yıl önce, AKP İktidarı ve FETÖ ortaklığıyla başlatılan ve amacının Türk Ordusunu tasfiye etmek olan alçakça Ergenekon kumpası başlatılmıştı. Bu yıllar boyunca insanlar ÖLDÜ, kimileri haksızlığı dayanamadı ve intihar etti! İnsanlar, yıllarca suçsuz yere zindanlarda çürüdüler! Ve 12 yılın sonunda “Ergenekon Terör Örgütü” diye bir örgütün olmadığı ilan edildi!

“Ben bu davanın Savcısıyım” diyen, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen dönemin yöneticilerinden, bir ÖZÜR duydunuz mu?

Türk Ordusuna, Türk Milletine, Atatürk’e düşman olanlar var ya, hah işte onlar değil dokuz, doksan dokuz yorgan yırtsalar da kolayca can veremeyecekler…

Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Temmuz 2019 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.