Anayasa Md. 138; HAKİMLER, GÖREVLERİNDE BAĞIMSIZDIRLAR. ANAYASAYA, KANUNA VE HUKUKA UYGUN OLARAK VİCDANİ KANAATLERİNE GÖRE HÜKÜM VERİRLER. HİÇBİR ORGAN, MAKAM, MERCİ VEYA KİŞİ, YARGI YETKİSİNİN KULLANILMASINDA MAHKEMELERE VE HAKİMLERE EMİR VE TALİMAT VEREMEZ, GENELGE GÖNDEREMEZ, TAVSİYE VE TELKİNDE BULUNAMAZ. GÖRÜLMEKTE OLAN BİR DAVA HAKKINDA YASAMA MECLİSİNDE YARGI YETKİSİNİN KULLANILMASI İLE İLGİLİ SORU SORULAMAZ, GÖRÜŞME YAPILAMAZ VEYA HERHANGİ BİR BEYANDA BULUNULAMAZ. YASAMA VE YÜRÜTME ORGANLARI İLE İDARE MAHKEME KARARLARINA UYMAK ZORUNDADIR. BU ORGANLAR VE İDARE, MAHKEME KARARLARINI HİÇBİR SURETLE DEĞİŞTİREMEZ VE BUNLARIN YERİNE GETİRİLMESİNİ GECİKTİREMEZ… AKP Genel Başkanı Bağımsız ve Tarafsız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uymak zorundasınız” dediği Anayasa maddesi budur. Kasten büyük harflerle yazdım ki herkes okusun dönüp, tekrar tekrar okusun! Bu maddeye uymayan çiğneyen biri, makamı mevkii ne olursa olsun, kim olursa olsun “Anayasayı İhlal Suçu” işlemiş olur ki, gideceği yer önce mahkeme salonu sonra cezaevidir… Bizlere 138. Maddeyi okumamızı ve uymamızı öğütleyen Erdoğan’ın kendisi nasıl davranıyor? Beraberce inceleyelim mi? -Tarih 28 Şubat 2016. Anayasa Mahkemesi Can Dündar ve Erdem Gül için “Tahliye” kararı vermiş. Erdoğan aynen şunları söylüyor; “Anayasa Mahkemesinin kararına UYMUYORUM ve SAYGI da duymuyorum!” -Tarih 18 Aralık 2012. Erdoğan aynen şunları söylüyor; “Türkiye de artık Kemalizm’e ve Kemalizm gibi rejimlere ve sistemlere yer yoktur. En üst belirleyici İslam’ın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir. Anayasa artık rafa kaldırılmıştır…” Erdoğan’ın has adamı AKP Milletvekili Mehmet Metiner “Yemyeşil Şeriat” adlı kitabında şunları yazmıştır: “Tayyip, demokrasiyi küfür olarak görür. Politika onun için bir araç elbet, İslami Devlete giden yolda sevap kazandıran bir uğraştır.” Erdoğan’ın bu sözleri “Kimse, Devletin sosyal ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini KISMEN de olsa, din kurallarına dayandırmaya kalkamaz” diye emreden Anayasamızın 24. Maddesine aykırıdır. Değerli Okurlar; 15 Temmuz darbe girişimi gerekçe gösterilerek Türkiye, Kanun Hükmünde Kararnamelerle ve tek kişi tarafından yönetilmektedir! KHK’ler Anayasamızda mevcut olan bir uygulamadır. Fakat uyulması gereken kurallar vardır. Anayasamızın 119 ve 120’nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilanına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün onaylanmak üzere TBMM’ye gönderilir. TBMM tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Kanun Hükmünde Kararnameler için de durum aynıdır. KHK yayınlandığı an TBMM’ye gönderilir. TBMM İç Tüzüğünün 128’nci maddesine göre TBMM, EN GEÇ 30 GÜN içinde ve ivedilikle KHK’ları görüşülüp karara bağlanmak zorundadır. Fakat, binlerce insanı özgürlüğünden-işinden eden KHK’lar TBMM’den kaçırılmaktadır. En geç 30 gün içinde TBMM de görüşülüp karara bağlanması gereken KHK’lar aylardır TBMM’de bekletilmektedir. 29. 10 2016 tarihinden bu yana, yani yaklaşık 8 (SEKİZ) aydır KHK’lar görüşülmemiş ve kabul edilmemiştir. Benim hukuk anlayışıma göre bu KHK’lar hukuksuzdur ve sakatlanmıştır… Hakkı hukuku bilmeyen, anayasayı defalarca çiğneyen, 2010 referandumu ile Yüksek Yargıyı FETÖ emrine verenler mi bizlere anayasamızın 138’nci maddesini hatırlatacak? Bunlar sözlerine dikkat etmezlerse yakında çarpılacaklardır… Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Haziran 2017 Rifat Serdaroğlu