Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

BU KAFADAN KURTULMAK ZORUNDASINIZ

Bazı kafalar vardır ki, ona bilimi, doğruyu, güzeli anlatamazsınız. Hap yapıp yuttursanız kusar çıkarır, enjekte etmeye çalışsanız şırıngayı kırar, supozituar yapsanız, çıkarır atar. Hele o kafa ülkeyi yönetiyorsa, kibir abidesi olduysa, halk diliyle söylemek gerekirse, kafayı yemişse yandığınızın resmidir. O kafayı düzeltmeye çalışmak, zaman-güç-kaynak kaybı olur. Tek ve ivedi olarak yapılması gereken, o kafayı indirip tedaviye almaktır. Bunu başarmak mümkündür. Aşağıda “Nasıl Yaparız” başlığı altında anlatacağım! Şimdi beraberce düşünelim ve kendimizi birer yönetici olarak varsayalım; Koronavirüs salgını tüm dünyayı sarmış mı? Sarmış! Türkiye’deki salgının hızı son bir haftada artarak, dünyada 15’inci sıraya gelmiş mi? Gelmiş! Siz, yönetici olarak, salgını önlemek için gerçek bilim adamlarını ve yerel yönetimlerle birlikte tüm kurumları devreye sokmaz mısınız? Sokarsınız! Peki, AKP yönetimi ne yapıyor? İnsanların ölüm tehlikesi karşısında bile particilik yapıyor! Salgını yönetmek için kurduklarını söyledikleri “Bilim Kuruluna” gerçek bilim insanlarını davet etmiyor. Sağlık dalında uzmanlaşmış STK’ları çağırmıyor. Muhalefet partilerini yok sayıyor. Medyaya baskı uygulayarak Türk Halkının doğru haber alma hakkını çiğniyor. AKP eski milletvekillerini, cemaat ve tarikatlar tarafından profesör yapılmış yobazları ya Bilim Kuruluna ya da üniversitelere rektör olarak atıyor! AKP’nin rektör yaptığı çakma bilim insanlarından kimi tv’lerde “deve sidiğini” öneriyor, kimi “Yerli Tohum ve Bitki Üretim Merkezi” arazini dozerlerle talan ediyor, kimi “Virüsü Allah yarattı, insanlar çoğalınca aç kalacağız, ölümler normaldir” diyebiliyor. Bunlar ve bu kafaları atayanlar mı bizleri salgından koruyacak? AKP yönetimi, Türkiye nüfusunun %65’inin yaşadığı şehirleri yöneten Yerel Yönetimlerini yok sayıyor! Ya yetkilerini tırpanlıyor, ya da görevden alıyor. Hem de yargı kararı olmadan! Nasıl Yaparız? Öyle bir durumdayız ki, ölüm tehlikesi kapımızda, lafın-sözün-sabrın bittiği noktadayız. Bu durumda çok dikkatli davranmalıyız, provokasyona gelmemeliyiz, Anayasal çerçeveden asla çıkmamalıyız. Yoksa karakter ve insaf yoksunu AKP yönetimi, yapmadığı “Sahra Hastaneleri” yerine “Sahra Hapishaneleri” yapar. Ne kadar vatansever varsa içeri atar! Önceliğimiz, sağ ve sağlıklı kalmaya çalışıp, virüs belasından bir an önce kurtulmaktır. Hijyen kurallarına uyarak, mümkünse hiç sokağa çıkmadan, salgından korunmaktır. En çok zorlanacak olan, AKP’nin görmek istemediği, yardıma muhtaç kesimdir. Can Selçuki’nin araştırmasına göre toplumun %50’sinin nakit birikimi YOK. Bu muhtaç kesim, bizlere emanettir. AKP’nin unuttuğu bu insanlarımızı aramak, sormak, gücümüz oranında destek olmak hepimizin öncelikli görevimiz olmalıdır. Sonra, Çoban Ateşi Hareketinin eylem planlarına uyacağız. Cumhuriyet tarihimizin en organize, en yasal, en haklı muhalefet hareketini başlatacağız. Ülkemizin başından, Türk olmaktan utananları, Türk Milletine, Atatürk’e düşman olanları, hırsızları, yalancıları, işbirlikçileri, dinimizi pazarlayan yobazları atıncaya kadar sürecek bir muhalefet hareketi olacak. Kırmadan dökmeden korkmadan, yalanın, zorbanın, ahlaksızların karşısında kaya gibi duracağız. Anayasamızın bizlere tanıdığı “Demokratik Direnme” hakkımızı kullanacağız. Kim devletin bürokratı, kim AKP’nin elemanı imiş hepsi belli olacak… Biraz daha sabır… Sağlık ve başarı dileklerimle 28 Mart 2020 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 26 Mart 2020 - Perşembe
Rıfat SERDAROĞLU

BU KAFADAN KURTULMAK ZORUNDASINIZ

Bazı kafalar vardır ki, ona bilimi, doğruyu, güzeli anlatamazsınız. Hap yapıp yuttursanız kusar çıkarır, enjekte etmeye çalışsanız şırıngayı kırar, supozituar yapsanız, çıkarır atar. Hele o kafa ülkeyi yönetiyorsa, kibir abidesi olduysa, halk diliyle söylemek gerekirse, kafayı yemişse yandığınızın resmidir. O kafayı düzeltmeye çalışmak, zaman-güç-kaynak kaybı olur. Tek ve ivedi olarak yapılması gereken, o kafayı indirip tedaviye almaktır.

Bunu başarmak mümkündür. Aşağıda “Nasıl Yaparız” başlığı altında anlatacağım!

Şimdi beraberce düşünelim ve kendimizi birer yönetici olarak varsayalım; Koronavirüs salgını tüm dünyayı sarmış mı? Sarmış! Türkiye’deki salgının hızı son bir haftada artarak, dünyada 15’inci sıraya gelmiş mi? Gelmiş! Siz, yönetici olarak, salgını önlemek için gerçek bilim adamlarını ve yerel yönetimlerle birlikte tüm kurumları devreye sokmaz mısınız? Sokarsınız!

Peki, AKP yönetimi ne yapıyor? İnsanların ölüm tehlikesi karşısında bile particilik yapıyor! Salgını yönetmek için kurduklarını söyledikleri “Bilim Kuruluna” gerçek bilim insanlarını davet etmiyor. Sağlık dalında uzmanlaşmış STK’ları çağırmıyor. Muhalefet partilerini yok sayıyor. Medyaya baskı uygulayarak Türk Halkının doğru haber alma hakkını çiğniyor. AKP eski milletvekillerini, cemaat ve tarikatlar tarafından profesör yapılmış yobazları ya Bilim Kuruluna ya da üniversitelere rektör olarak atıyor!

AKP’nin rektör yaptığı çakma bilim insanlarından kimi tv’lerde “deve sidiğini” öneriyor, kimi “Yerli Tohum ve Bitki Üretim Merkezi” arazini dozerlerle talan ediyor, kimi “Virüsü Allah yarattı, insanlar çoğalınca aç kalacağız, ölümler normaldir” diyebiliyor. Bunlar ve bu kafaları atayanlar mı bizleri salgından koruyacak?

AKP yönetimi, Türkiye nüfusunun %65’inin yaşadığı şehirleri yöneten Yerel Yönetimlerini yok sayıyor! Ya yetkilerini tırpanlıyor, ya da görevden alıyor. Hem de yargı kararı olmadan!

Nasıl Yaparız? Öyle bir durumdayız ki, ölüm tehlikesi kapımızda, lafın-sözün-sabrın bittiği noktadayız.

Bu durumda çok dikkatli davranmalıyız, provokasyona gelmemeliyiz, Anayasal çerçeveden asla çıkmamalıyız. Yoksa karakter ve insaf yoksunu AKP yönetimi, yapmadığı “Sahra Hastaneleri” yerine “Sahra Hapishaneleri” yapar. Ne kadar vatansever varsa içeri atar!

Önceliğimiz, sağ ve sağlıklı kalmaya çalışıp, virüs belasından bir an önce kurtulmaktır. Hijyen kurallarına uyarak, mümkünse hiç sokağa çıkmadan, salgından korunmaktır. En çok zorlanacak olan, AKP’nin görmek istemediği, yardıma muhtaç kesimdir. Can Selçuki’nin araştırmasına göre toplumun %50’sinin nakit birikimi YOK. Bu muhtaç kesim, bizlere emanettir. AKP’nin unuttuğu bu insanlarımızı aramak, sormak, gücümüz oranında destek olmak hepimizin öncelikli görevimiz olmalıdır.

Sonra, Çoban Ateşi Hareketinin eylem planlarına uyacağız. Cumhuriyet tarihimizin en organize, en yasal, en haklı muhalefet hareketini başlatacağız. Ülkemizin başından, Türk olmaktan utananları, Türk Milletine, Atatürk’e düşman olanları, hırsızları, yalancıları, işbirlikçileri, dinimizi pazarlayan yobazları atıncaya kadar sürecek bir muhalefet hareketi olacak. Kırmadan dökmeden korkmadan, yalanın, zorbanın, ahlaksızların karşısında kaya gibi duracağız. Anayasamızın bizlere tanıdığı “Demokratik Direnme” hakkımızı kullanacağız. Kim devletin bürokratı, kim AKP’nin elemanı imiş hepsi belli olacak… Biraz daha sabır…

Sağlık ve başarı dileklerimle 28 Mart 2020 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.