Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

BİZİMKİSİ HIRSSIZ!

Kullandığım bu klavye ile kavgam var, başımı çok derde soktu. Şimdi de yeni bir huy edindi, bazı harfleri ne kadar basarsanız basın, yazmıyor!  Bugün (S) harfine taktı. Bazen yazıyor, bazen yazmıyor. Hele yan yana iki (S) harfini yazdırmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor. Yazının başlığının doğrusunu atıncaya kadar epey zorlandım. Yazının başlığı bir “BİZİMKİSİ HIRSIZ” oluyor, bir “BİZİMKİİ HIRIZ” oluyor! Neyse ki sonunda düzelttim de, Yargıç’a dert anlatmaktan kurtuldum! Hayır, mahkemeden-yargıçtan korkmam ama Yargıç kimin yargıcı o belli değil ki! Beştepe’nin mi? Cemaatin mi? Yargıda Birlikten mi? Yargıda Çokluktan mı? Yurtdışına kaçan takımdan mı? Cüzdanı, vicdanın üstünde tutanlardan mı? Bilemediğimizden çekiniyoruz yani! Bizler Türk Milleti olarak çok şanslıyız Sayın Okurlar! Başımızda sakin-relax- pamuk helvası gibi yumuşacık-çomak gibi doğru- ağzından çıkanı kulağı duyan- ettiği yemine sadık- harama el uzatmayan-kul hakkı yemeyen- bilgili-saygılı-edepli-demokrat ve özgürlükçü bir Başkanımız var! Ne Başkanlar gördü bu gözler aaah, aaah… Anlatayım da dinleyin; Başkan (R); Bu sepet, aileden görmemiş olduğundan, başa oturur oturmaz, ne oldum delisi oldu! Ülkesi üzerinde hesabı olan, ülkesinin kuruluş antlaşmasını henüz tanımayan emperyalist bir ülkenin planladığı, ülkesini bölecek parçalayacak bir projeye, gitti Başkan Yardımcısı oldu, iyi mi? Aklı başında adamları onu “yapmayın-etmeyin” diye uyardılar ama dinleyen kim? “Adam o kapkara haliyle beni bembeyaz bir ofiste ağırladı yahu”, diye adamlarını tersledi! Ne zaman ki yediği kazık gırtlağından çıktı, “kendim ettim, kendim belamı buldum” türküsünü yanık-yanık çığırmaya başladı… Başkan (T); Ruhsal ve psikolojik bozukluğu olan bu sepet ise, kendisine “Barış Güvercini Ol”, “Sana Nobel Ödülü” verdirelim diyen kara vicdanlı Başkanına kandı. On binlerce insanı öldüren, yakan, yıkan uyuşturucu kaçakçısı bir örgütle masaya oturdu. Yıllarca kullandığı kokainden beyni çürümüş olan örgüt liderini, kendi devletinin muhatabı yaptı! Aklı başında adamları onu “yapmayın-etmeyin” diye uyardılar ama dinleyen kim? “Beni kıskanıyorsunuz, ben de Mandal amca (Mandela demek istiyor) gibi olacağım” diye adamlarını kovaladı! Ne zaman ki, ülkesi yeniden kan gölü haline döndü ve koltuğu sallanmaya başladı, “İkimiz bir Fidan’ın zehir saçan dalıyız” türküsünü o bet sesiyle çığırmaya başladı… Başkan (E); Ömrü boyunca aç gezdiği, yardımlarla yaşadığı, Kilise avlularında inançlı Hıristiyanları dolandırdığı için, eline yetki geçer geçmez her işten avanta almaya başladı. İşi o kadar ileri götürdü ki, avantanın tamamını vermeyenleri kucağa oturtmaya başladı. Ülkesinin yabancılara özelleştirme suretiyle sattığı tesislerden bile pay aldı. Yurt dışında yatırımlar yaptı. Kasalar paralarını almamaya başlayınca, çelik odalar yaptırtıp, paracıklarını oralara istiflemeye başladı. Aklı başında adamları onu “yapmayın efendim, bakın artık kulaklarınızdan bile dolar fışkırıyor, memleket aç insanlarla dolu, ayıp oluyor ama” uyardılar ama dinleyen kim? “Ben sadece paraya taparım arkadaş, benim milletim güce tapar. Varsa paran-pulun, dünya senin kulun” diye adamlarını tokatlayarak kovaladı… Size üç adet Başkan örneği sundum. Başkan (R) . Başkan (T) , Başkan (E)… Bir bunlara bakın, bir de bizimkine bakın! Melaike gibi aslanım! Tertemiz! Ağzından bakın dibini görürsünüz. Anladınız mı şimdi neden şanslı bir millet olduğunuzu? Kim derse ki “Yamuk Ağaçtan Düz Baston Çıkmaz” onu dinlemeyin ve bizim hırssız (iki s ile) başkanımızı örnek gösterin…   Sağlık ve başarı dileklerimle 19 Ağustos 2015 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 19 Ağustos 2015 - Çarşamba
Rıfat SERDAROĞLU

BİZİMKİSİ HIRSSIZ!

Kullandığım bu klavye ile kavgam var, başımı çok derde soktu. Şimdi de yeni bir huy edindi, bazı harfleri ne kadar basarsanız basın, yazmıyor! 

Bugün (S) harfine taktı. Bazen yazıyor, bazen yazmıyor. Hele yan yana iki (S) harfini yazdırmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor. Yazının başlığının doğrusunu atıncaya kadar epey zorlandım.
Yazının başlığı bir “BİZİMKİSİ HIRSIZ” oluyor, bir “BİZİMKİİ HIRIZ” oluyor!
Neyse ki sonunda düzelttim de, Yargıç’a dert anlatmaktan kurtuldum!
Hayır, mahkemeden-yargıçtan korkmam ama Yargıç kimin yargıcı o belli
değil ki! Beştepe’nin mi? Cemaatin mi? Yargıda Birlikten mi? Yargıda Çokluktan mı? Yurtdışına kaçan takımdan mı? Cüzdanı, vicdanın üstünde tutanlardan mı? Bilemediğimizden çekiniyoruz yani!

Bizler Türk Milleti olarak çok şanslıyız Sayın Okurlar!
Başımızda sakin-relax- pamuk helvası gibi yumuşacık-çomak gibi doğru- ağzından çıkanı kulağı duyan- ettiği yemine sadık- harama el uzatmayan-kul hakkı yemeyen- bilgili-saygılı-edepli-demokrat ve özgürlükçü bir Başkanımız var!

Ne Başkanlar gördü bu gözler aaah, aaah… Anlatayım da dinleyin;
Başkan (R);
Bu sepet, aileden görmemiş olduğundan, başa oturur oturmaz, ne oldum delisi oldu!
Ülkesi üzerinde hesabı olan, ülkesinin kuruluş antlaşmasını henüz tanımayan emperyalist bir ülkenin planladığı, ülkesini bölecek parçalayacak bir projeye, gitti Başkan Yardımcısı oldu, iyi mi?
Aklı başında adamları onu “yapmayın-etmeyin” diye uyardılar ama dinleyen kim? “Adam o kapkara haliyle beni bembeyaz bir ofiste ağırladı yahu”, diye adamlarını tersledi!
Ne zaman ki yediği kazık gırtlağından çıktı, “kendim ettim, kendim belamı buldum” türküsünü yanık-yanık çığırmaya başladı…

Başkan (T);
Ruhsal ve psikolojik bozukluğu olan bu sepet ise, kendisine “Barış Güvercini Ol”, “Sana Nobel Ödülü” verdirelim diyen kara vicdanlı Başkanına kandı. On binlerce insanı öldüren, yakan, yıkan uyuşturucu kaçakçısı bir örgütle masaya oturdu. Yıllarca kullandığı kokainden beyni çürümüş olan örgüt liderini, kendi devletinin muhatabı yaptı! Aklı başında adamları onu “yapmayın-etmeyin” diye uyardılar ama dinleyen kim?
“Beni kıskanıyorsunuz, ben de Mandal amca (Mandela demek istiyor) gibi olacağım” diye adamlarını kovaladı!
Ne zaman ki, ülkesi yeniden kan gölü haline döndü ve koltuğu sallanmaya başladı, “İkimiz bir Fidan’ın zehir saçan dalıyız” türküsünü o bet sesiyle çığırmaya başladı…

Başkan (E);
Ömrü boyunca aç gezdiği, yardımlarla yaşadığı, Kilise avlularında inançlı Hıristiyanları dolandırdığı için, eline yetki geçer geçmez her işten avanta almaya başladı. İşi o kadar ileri götürdü ki, avantanın tamamını vermeyenleri kucağa oturtmaya başladı.
Ülkesinin yabancılara özelleştirme suretiyle sattığı tesislerden bile pay aldı.
Yurt dışında yatırımlar yaptı. Kasalar paralarını almamaya başlayınca, çelik odalar yaptırtıp, paracıklarını oralara istiflemeye başladı.
Aklı başında adamları onu “yapmayın efendim, bakın artık kulaklarınızdan bile dolar fışkırıyor, memleket aç insanlarla dolu, ayıp oluyor ama” uyardılar ama dinleyen kim?
“Ben sadece paraya taparım arkadaş, benim milletim güce tapar. Varsa paran-pulun, dünya senin kulun” diye adamlarını tokatlayarak kovaladı…

Size üç adet Başkan örneği sundum. Başkan (R) . Başkan (T) , Başkan (E)…
Bir bunlara bakın, bir de bizimkine bakın! Melaike gibi aslanım! Tertemiz! Ağzından bakın dibini görürsünüz. Anladınız mı şimdi neden şanslı bir millet olduğunuzu?

Kim derse ki “Yamuk Ağaçtan Düz Baston Çıkmaz” onu dinlemeyin ve bizim hırssız (iki s ile) başkanımızı örnek gösterin…

 

Sağlık ve başarı dileklerimle 19 Ağustos 2015
Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.