Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

BİTMEYEN OPERASYONLAR VE DEVLET FAŞİZMİ

15 Temmuz Darbe Girişiminin gerçek yüzü Türk Milletinden saklandı. Türk Milletine açıklanması gereken o kadar çok karanlık nokta var ki! Darbe girişiminin önünü- darbe günü yaşananları-darbe sonrasını en ince ayrıntılarına kadar sadece kendilerinin bildiğini zanneden üç kişi var! AKP Genel Başkanı Erdoğan, Savunma Bakanı Akar, MİT Müsteşarı Fidan… Fakat bu üçlü, “siyasette iki kişinin bildiği sır olmaktan çıkar” kuralını unutmuşlar! 15 Temmuz gerçeğini, belgeleriyle-görüntüleriyle-kara kutu kayıtlarıyla-balistik raporlarıyla dosyalayan ve yarın yargıya verecek olan, devlette çalışan öyle yiğitler var ki! Tıpkı 17/25 Aralık’ta evden para boşaltma operasyonunun ilk ayağının ve sonrakilerin kayda alındığı gibi. Reis ve ekibinin ayaklarından biri taşa takıldığı an bunlar açığa çıkacaktır… Bunu çok iyi bilen AKP Genel Başkanı ve Sekreterleri (Bakan değil bunlar, sadece sekreter) devlet faşizminin en ağırını Türk Milletine yaşatıyor. İki satır yazanı, ağzını açıp eleştireni, anayasa garantisindeki demokratik tepkisini kullananı önce gözaltına, orada ezdikten sonra “iddianamesi yazılmadan” Yargıç karşısına ve cezaevine! Buna Hukuk Devleti denilebilir mi? 15 Temmuz’dan bugüne, devletten ihraç edilen insan sayısı 125 bin 806 oldu. Açlığa, sefalete ve yokluğa atılan 125 bin 806 aile… Bunlar Anayasa ve Hukuk Sistemine göre adil, şeffaf olarak yargılandılar mı? İşlerinden, itibarlarından, geleceklerinden koparılırken, haklarında kesinleşmiş birer mahkeme kararı var mı? Yok tabii ki! Bu kişiler neye hangi delillere göre tespit edildi? 125 bin 806 kişinin sadece, isim-nüfus örneği- sabıka kaydı- suç delilleri- bilirkişi raporunun hazırlanması aylar-yıllar sürer. Bu evraklar üç-dört gün içinde nasıl hazırlandı? Yoksa bu kişileri Cemaatten liste alıp, devlete siz mi yerleştirdiniz? “Efendim, ama bu kişiler FETÖ’cu, bunlar darbe girişiminde bulundular! Tamam da suçlu iseler niçin cezaevinde değiller?” Neye göre cezalandırıyorsunuz? Gariban bir öğretmen FETÖ’cu ve açlığa mahkûm edilmiş ama FETÖ’ye selam duran Bakan, serbest! Değerli Okurlar; Bu kişilere sadece rakam olarak bakarsanız, toplumda birliği sağlayamazsınız! Bunların her biri birer insan, aile reisi, anne, baba, akademisyen, asker, gazeteci, yazar, öğretmen! Herkes, mahkeme tarafından hakkında kesin karar verilmedikçe suçsuzdur. Herkesin, hepimizin adil ve şeffaf yargılanma hakkımız vardır. Boğulmak istenen, özünden koparılmak istenen Türk Milletinin özgürlüğüdür. Bu yöntemi dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde göremezsiniz ama tek adam yönetimlerinde, diktalarda ve faşist yönetimlerde bolca görebilirsiniz… Her gün bir operasyon haberi ile uyanıyoruz! Ne bitmez operasyonmuş be arkadaş? Bitmedi gitti! Bir gün askere, bir gün üniversitelere, bir gün gazetecilere, bir gün akademisyenlere. Osman Kavala isimli şahıs bir yıldır tutuklu! Sayın Savcı henüz iddianamesini yazmadı! Adam bir yıldır cezaevinde, ne ile suçlandığını bilmeden ailesinden özgürlüğünden koparılmış olarak tutuluyor! Dün de 20 akademisyen yeni yaratılan “Sivil itaatsizlik ve şiddetsiz eylem” suçlamasıyla göz altına alındı. İçlerinde, bilimde dünyaca söz sahibi kişiler var. Peki bu açıklamayı Savcı mı yaptı? Hayır, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi açıklamayı yaptı! Sadece bu açıklama bile Türkiye’nin artık bir “Hukuk Devleti” olmadığının, bir “Polis Devleti” olduğunun kanıtıdır. Bir an için tutuklanan kişilerin tamamının suçlu olduğunu kabul edelim! Bu kişileri devlete yerleştiren, yüksek yargıyı FETÖ elemanlarına peşkeş çeken, Türk Devletinin kozmik sırlarına ulaşılması emrini verenlerin, FETÖ ile 11 sene kucak kucağa olanların, hainlerin hırsızların hiç mi suçları yok? Bu haksızlıkların hesabının sorulmayacağı mı zannediliyor? Bu zulümde payı olan herkesten, makamı ne olursa olsun hesap sorulacaktır! Değerli Okurlar; Bu zulüm, bu baskı, bu hukuksuzluk bizler sustukça artarak devam edecek! Anayasa çerçevesinde, demokratik haklarımızı kullanarak örgütlenip sesimizi yükseltmeliyiz. Demokratik cumhuriyetimizi, hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını, çağdaşlığı, devletimizin ve milletimizin itibarını yeniden kazanmak için “Çoban Ateşlerini” yakmaya başladık. 24 Kasım Cumartesi günü saat 13.00 te Çanakkale Belediyesi Türkan Saylan Sosyal Tesislerinde, yeni bir “Çoban Ateşi” yakacağız. Bu ateş, Türk Milletini koruyacak, ısıtacak ve kimsesizlerin sesi olacaktır. Türk Devletinin ve Türk Milletinin düşmanlarını ise yakıp kül edecektir. Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Kasım 2018 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2018 - Cuma
Rıfat SERDAROĞLU

BİTMEYEN OPERASYONLAR VE DEVLET FAŞİZMİ

15 Temmuz Darbe Girişiminin gerçek yüzü Türk Milletinden saklandı. Türk Milletine açıklanması gereken o kadar çok karanlık nokta var ki! Darbe girişiminin önünü- darbe günü yaşananları-darbe sonrasını en ince ayrıntılarına kadar sadece kendilerinin bildiğini zanneden üç kişi var! AKP Genel Başkanı Erdoğan, Savunma Bakanı Akar, MİT Müsteşarı Fidan…

Fakat bu üçlü, “siyasette iki kişinin bildiği sır olmaktan çıkar” kuralını unutmuşlar! 15 Temmuz gerçeğini, belgeleriyle-görüntüleriyle-kara kutu kayıtlarıyla-balistik raporlarıyla dosyalayan ve yarın yargıya verecek olan, devlette çalışan öyle yiğitler var ki! Tıpkı 17/25 Aralık’ta evden para boşaltma operasyonunun ilk ayağının ve sonrakilerin kayda alındığı gibi. Reis ve ekibinin ayaklarından biri taşa takıldığı an bunlar açığa çıkacaktır…

Bunu çok iyi bilen AKP Genel Başkanı ve Sekreterleri (Bakan değil bunlar, sadece sekreter) devlet faşizminin en ağırını Türk Milletine yaşatıyor. İki satır yazanı, ağzını açıp eleştireni, anayasa garantisindeki demokratik tepkisini kullananı önce gözaltına, orada ezdikten sonra “iddianamesi yazılmadan” Yargıç karşısına ve cezaevine! Buna Hukuk Devleti denilebilir mi?

15 Temmuz’dan bugüne, devletten ihraç edilen insan sayısı 125 bin 806 oldu. Açlığa, sefalete ve yokluğa atılan 125 bin 806 aile… Bunlar Anayasa ve Hukuk Sistemine göre adil, şeffaf olarak yargılandılar mı? İşlerinden, itibarlarından, geleceklerinden koparılırken, haklarında kesinleşmiş birer mahkeme kararı var mı? Yok tabii ki! Bu kişiler neye hangi delillere göre tespit edildi? 125 bin 806 kişinin sadece, isim-nüfus örneği- sabıka kaydı- suç delilleri- bilirkişi raporunun hazırlanması aylar-yıllar sürer. Bu evraklar üç-dört gün içinde nasıl hazırlandı? Yoksa bu kişileri Cemaatten liste alıp, devlete siz mi yerleştirdiniz? “Efendim, ama bu kişiler FETÖ’cu, bunlar darbe girişiminde bulundular! Tamam da suçlu iseler niçin cezaevinde değiller?” Neye göre cezalandırıyorsunuz? Gariban bir öğretmen FETÖ’cu ve açlığa mahkûm edilmiş ama FETÖ’ye selam duran Bakan, serbest!

Değerli Okurlar; Bu kişilere sadece rakam olarak bakarsanız, toplumda birliği sağlayamazsınız! Bunların her biri birer insan, aile reisi, anne, baba, akademisyen, asker,

gazeteci, yazar, öğretmen! Herkes, mahkeme tarafından hakkında kesin karar verilmedikçe suçsuzdur. Herkesin, hepimizin adil ve şeffaf yargılanma hakkımız vardır. Boğulmak istenen, özünden koparılmak istenen Türk Milletinin özgürlüğüdür. Bu yöntemi dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde göremezsiniz ama tek adam yönetimlerinde, diktalarda ve faşist yönetimlerde bolca görebilirsiniz…

Her gün bir operasyon haberi ile uyanıyoruz! Ne bitmez operasyonmuş be arkadaş? Bitmedi gitti! Bir gün askere, bir gün üniversitelere, bir gün gazetecilere, bir gün akademisyenlere.

Osman Kavala isimli şahıs bir yıldır tutuklu! Sayın Savcı henüz iddianamesini yazmadı! Adam bir yıldır cezaevinde, ne ile suçlandığını bilmeden ailesinden özgürlüğünden koparılmış olarak tutuluyor! Dün de 20 akademisyen yeni yaratılan “Sivil itaatsizlik ve şiddetsiz eylem” suçlamasıyla göz altına alındı. İçlerinde, bilimde dünyaca söz sahibi kişiler var. Peki bu açıklamayı Savcı mı yaptı? Hayır, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi açıklamayı yaptı! Sadece bu açıklama bile Türkiye’nin artık bir “Hukuk Devleti” olmadığının, bir “Polis Devleti” olduğunun kanıtıdır.

Bir an için tutuklanan kişilerin tamamının suçlu olduğunu kabul edelim! Bu kişileri devlete yerleştiren, yüksek yargıyı FETÖ elemanlarına peşkeş çeken, Türk Devletinin kozmik sırlarına ulaşılması emrini verenlerin, FETÖ ile 11 sene kucak kucağa olanların, hainlerin hırsızların hiç mi suçları yok? Bu haksızlıkların hesabının sorulmayacağı mı zannediliyor? Bu zulümde payı olan herkesten, makamı ne olursa olsun hesap sorulacaktır!

Değerli Okurlar; Bu zulüm, bu baskı, bu hukuksuzluk bizler sustukça artarak devam edecek! Anayasa çerçevesinde, demokratik haklarımızı kullanarak örgütlenip sesimizi yükseltmeliyiz. Demokratik cumhuriyetimizi, hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını, çağdaşlığı, devletimizin ve milletimizin itibarını yeniden kazanmak için “Çoban Ateşlerini” yakmaya başladık. 24 Kasım Cumartesi günü saat 13.00 te Çanakkale Belediyesi Türkan Saylan Sosyal Tesislerinde, yeni bir “Çoban Ateşi” yakacağız. Bu ateş, Türk Milletini koruyacak, ısıtacak ve kimsesizlerin sesi olacaktır. Türk Devletinin ve Türk Milletinin düşmanlarını ise yakıp kül edecektir.

Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Kasım 2018 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.