Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

BİR KARAR VERMEK GEREK (2)

Dünkü yazıyı şu gerçekle bağlamıştık; “16 yıldır ülkeyi gerçek anlamda yöneten, yetkili ve sorumlu tek kişi Erdoğan’dır.” AKP ve Erdoğan’a göre; (Bunların tümünün belgeleri var) -Cumhuriyet, bir zulüm dönemidir. -Türk Ordusu, sivil siyaseti düzenleyen bir vesayet kurumudur. -28 Şubat bir darbedir. (Çiller ve Akşener de Erdoğan gibi düşünüyor) -27 Nisan 2007 E-Muhtıra bir darbedir. -17/25 Aralık 2013 en ağır darbedir. -15 Temmuz 2016 bir darbedir. -Rus uçağının düşürülmesi bir darbedir. -Reza Zarraf ve Halkbank yetkililerinin ABD’de tutuklanmaları bir darbedir. Tüm bu darbelerle mücadele eden Erdoğan ise bir demokrasi kahramanıdır! Şimdi Türk Milleti olarak onun arkasında durmalı ve destek olmalıyız! Türk Milletinden istenen bu! Bir an için yukarıdakilerin doğru olduğunu kabul edelim ve soralım; -FETÖ’nü Türk Devletinin en hassas birimlerine kim soktu? -Kim 11 yıl boyunca FETÖ’nü el üstünde tuttu? -2010 Referandumu ile, Yüksek Yargıyı FETÖ’ne teslim eden kim? (Bkz. HSYK Başkan Vekili Hamsici’nin mahkemedeki ifadesi) -Kozmik Odaya girilmesine kim olur verdi? (İlker Başbuğ’un ifadesi) -Bank Asya’nın mevduat toplamasına kim izin verdi? Terör örgütünün sahibi olduğu bankaya para yatıranlar mı, yoksa o bankayı kapatmayanlar mı suçlu? -FETÖ okullarına çocuklarını gönderen aileler mi, yoksa bu okulları kapatmayanlar mı sorumlu? Devam edelim; -Reza Zarraf denen dolandırıcıyı kim buldu? -Bakanlara, Devlet Bankası Genel Müdürüne ve damadın Genel Müdür olduğu holding’in bankasına, Reza ile iş yapın talimatını kim verdi? -Reza Zarraf’ı Türk Kamuoyuna kim “Hayırsever” diye tanıtıp, kefil oldu? -Reza Zarraf denen adamı kim ATV’ye çıkartıp özel program yaptırttı? -Erdoğan, 4 Bakanının istifasını niçin istedi? -17/25 Aralık olaylarında ortaya çıkılan ses ve görüntü kayıtları sahte ise, sahte delilleri kullandıkları için ABD’li Savcılara niçin dava açıldı? Bırakın rezil olsunlar! -147 ülkede 5.531 Türk Vatandaşı o ülkelerin cezaevlerinde bulunuyor. Türk Devleti, niçin bu vatandaşlarımızdan 5. 530’u ile hiç ilgilenilmiyor da bir tek Reza Zarraf ile ilgileniyor? Bu çocuğun b.kunda boncuk mu var? AKP sözcüleri bizleri salak yerine koyup, şunu istiyorlar; “Şimdi bunları tartışmanın zamanı değil. Bu bir milli mesele haline geldi. Hepimiz Erdoğan’ın arkasında kaya gibi durmalıyız. İç meselelerimizi sonra tartışırız! Meral Hanım bile ‘Ben, Erdoğan’ı yabancılara dövdürtmem’ diyor. Bakın artık ‘Atatürk’ diyoruz. Demekle yetinmeyip, otobüs tutup, ziyaret ediyoruz. Hadi birlik olalım!” Erdoğan ve AKP yetkilileri önce şunu iyice anlamalılar; -Erdoğan, babasının çiftliğini yönetmiyor! Türk Milletinin bir kısmı, kendisine “Beni rahat ettir, haklarımı koru, güvenliğimi sağla, beni ele güne muhtaç etme” diye oy verdi ve görevi EMANET etti. Türk Milleti, emaneti verdiği gibi almasını da bilir! Türk Milleti kimseyi Padişah-Şah-Sultan yapmadı! Kendisine hizmet etmek görevine talip olanların içinden seçim yaptı ve ‘Geç bakalım, beni belli bir süre için yönet’ dedi! -Erdoğan ve AKP Hükümetleri Anayasa ve Yasalara göre hareket etmek zorunludurlar. Kimse kaynağını Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz. -Türk Milleti, emaneti kime verdiyse hesabı da ondan soracak. Yapılan her iyiden de kötüden de Erdoğan sorumludur. Halk deyişiyle, böreğin de küreğin de hesabı ondan sorulacak! Hırsızın “Yerli ve Millisi” olmaz. Hırsız dünyanın her yerinde hırsızdır… -Erdoğan ve AKP Hükümetleri eğer Türk Milletinin tamamından destek istiyorlarsa, açık ve şeffaf olmak zorundadır. Türkiye’de “Hukuk Devleti” yeniden işletilmeli ve hakkında şaibe olanları Türk Yargısına sevk etmelidir. Hırsızları-rüşvetçileri-hainleri Türk yetkililer korumaya devam eder ve kendi işledikleri suçları bizlerin görmememizi isterlerse daha çok beklerler. -Kimsenin ağzı torba değil ki! Türkiye öyle büyük bir ihanetin içinde ki, birisini sustursan öteki konuşuyor! Örnek mi? Verelim; Katar Eski Başbakanı Ahmet Bin Casim (Katar’ın şu anki Prensinden çok daha ağırlıklı biridir) geçen hafta televizyonda şunları söyledi; “Biz, Türkiye, Suudi Arabistan ve ABD beraberce El-Kaide, El-Nusra’yı destekledik. Harekât üssümüz İncirlik ve Gaziantep idi. Bu iş için şimdiye kadar 137 Milyar Dolar para harcadık. Bu paranın hesabı da verilmedi!” Meral Hanımın, “Erdoğan’ı dövdürtmem” sözüne gelince; Dayağı esas yiyen ve önümüzdeki günlerde daha fazlasını yiyecek olan Türk Milletidir. İtibarı düşürülen Türk Pasaportudur. Ekonomik krizi yaşayacak olan da Türk Milletidir. Döven ise Vehhabi Selefi Suudiler, ABD ve Ortadoğu’da çıkarı olan emperyal devletlerdir. Sopa olarak da şimdilik Reza Zarraf’ı kullanmaktadırlar. Suç, bu sopayı emperyalistlerin eline verendedir! Suç, böyle iğrenç olaylara sebebiyet verendedir! Siyasetçinin görevi, baştan aşağı şaibeye bulaşmış “nikah şahitlerini” değil, sadece ve sadece Türk Milletini korumaktır. Bunun yolu; Doğruya doğru, yanlışa yanlış, dürüste dürüst, haine hain, hırsıza hırsız demekten geçer. Kimsenin Türk Milletini erkete durumuna düşürmeye hakkı yoktur. Bakın Atatürk nasıl sesleniyor; “Biz Türkler, MÖ 7.000 yılında dahi bu topraklarda idik. Onurumuzla yaşadık. Kurtuluş Savaşımızdan sonra Osmanlı’nın tüm borcunu ödemiş bir milletiz. Kimse bizim alnımıza leke süremez…” Yarın “ne yapmalıyız” sorusuna yanıt arayacağız… Sağlık ve başarı dileklerimle 22 Kasım 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 22 Kasım 2017 - Çarşamba
Rıfat SERDAROĞLU

BİR KARAR VERMEK GEREK (2)

Dünkü yazıyı şu gerçekle bağlamıştık; “16 yıldır ülkeyi gerçek anlamda yöneten, yetkili ve sorumlu tek kişi Erdoğan’dır.”

AKP ve Erdoğan’a göre; (Bunların tümünün belgeleri var) -Cumhuriyet, bir zulüm dönemidir. -Türk Ordusu, sivil siyaseti düzenleyen bir vesayet kurumudur. -28 Şubat bir darbedir. (Çiller ve Akşener de Erdoğan gibi düşünüyor) -27 Nisan 2007 E-Muhtıra bir darbedir. -17/25 Aralık 2013 en ağır darbedir. -15 Temmuz 2016 bir darbedir. -Rus uçağının düşürülmesi bir darbedir. -Reza Zarraf ve Halkbank yetkililerinin ABD’de tutuklanmaları bir darbedir. Tüm bu darbelerle mücadele eden Erdoğan ise bir demokrasi kahramanıdır! Şimdi Türk Milleti olarak onun arkasında durmalı ve destek olmalıyız! Türk Milletinden istenen bu!

Bir an için yukarıdakilerin doğru olduğunu kabul edelim ve soralım; -FETÖ’nü Türk Devletinin en hassas birimlerine kim soktu? -Kim 11 yıl boyunca FETÖ’nü el üstünde tuttu? -2010 Referandumu ile, Yüksek Yargıyı FETÖ’ne teslim eden kim? (Bkz. HSYK Başkan Vekili Hamsici’nin mahkemedeki ifadesi) -Kozmik Odaya girilmesine kim olur verdi? (İlker Başbuğ’un ifadesi) -Bank Asya’nın mevduat toplamasına kim izin verdi? Terör örgütünün sahibi olduğu bankaya para yatıranlar mı, yoksa o bankayı kapatmayanlar mı suçlu? -FETÖ okullarına çocuklarını gönderen aileler mi, yoksa bu okulları kapatmayanlar mı sorumlu?

Devam edelim; -Reza Zarraf denen dolandırıcıyı kim buldu? -Bakanlara, Devlet Bankası Genel Müdürüne ve damadın Genel Müdür olduğu holding’in bankasına, Reza ile iş yapın talimatını kim verdi? -Reza Zarraf’ı Türk Kamuoyuna kim “Hayırsever” diye tanıtıp, kefil oldu? -Reza Zarraf denen adamı kim ATV’ye çıkartıp özel program yaptırttı? -Erdoğan, 4 Bakanının istifasını niçin istedi?

-17/25 Aralık olaylarında ortaya çıkılan ses ve görüntü kayıtları sahte ise, sahte delilleri kullandıkları için ABD’li Savcılara niçin dava açıldı? Bırakın rezil olsunlar! -147 ülkede 5.531 Türk Vatandaşı o ülkelerin cezaevlerinde bulunuyor. Türk Devleti, niçin bu vatandaşlarımızdan 5. 530’u ile hiç ilgilenilmiyor da bir tek Reza Zarraf ile ilgileniyor? Bu çocuğun b.kunda boncuk mu var?

AKP sözcüleri bizleri salak yerine koyup, şunu istiyorlar; “Şimdi bunları tartışmanın zamanı değil. Bu bir milli mesele haline geldi. Hepimiz Erdoğan’ın arkasında kaya gibi durmalıyız. İç meselelerimizi sonra tartışırız! Meral Hanım bile ‘Ben, Erdoğan’ı yabancılara dövdürtmem’ diyor. Bakın artık ‘Atatürk’ diyoruz. Demekle yetinmeyip, otobüs tutup, ziyaret ediyoruz. Hadi birlik olalım!”

Erdoğan ve AKP yetkilileri önce şunu iyice anlamalılar; -Erdoğan, babasının çiftliğini yönetmiyor! Türk Milletinin bir kısmı, kendisine “Beni rahat ettir, haklarımı koru, güvenliğimi sağla, beni ele güne muhtaç etme” diye oy verdi ve görevi EMANET etti. Türk Milleti, emaneti verdiği gibi almasını da bilir! Türk Milleti kimseyi Padişah-Şah-Sultan yapmadı! Kendisine hizmet etmek görevine talip olanların içinden seçim yaptı ve ‘Geç bakalım, beni belli bir süre için yönet’ dedi! -Erdoğan ve AKP Hükümetleri Anayasa ve Yasalara göre hareket etmek zorunludurlar. Kimse kaynağını Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz. -Türk Milleti, emaneti kime verdiyse hesabı da ondan soracak. Yapılan her iyiden de kötüden de Erdoğan sorumludur. Halk deyişiyle, böreğin de küreğin de hesabı ondan sorulacak! Hırsızın “Yerli ve Millisi” olmaz. Hırsız dünyanın her yerinde hırsızdır… -Erdoğan ve AKP Hükümetleri eğer Türk Milletinin tamamından destek istiyorlarsa, açık ve şeffaf olmak zorundadır. Türkiye’de “Hukuk Devleti” yeniden işletilmeli ve hakkında şaibe olanları Türk Yargısına sevk etmelidir. Hırsızları-rüşvetçileri-hainleri Türk yetkililer korumaya devam eder ve kendi işledikleri suçları bizlerin görmememizi isterlerse daha çok beklerler. -Kimsenin ağzı torba değil ki! Türkiye öyle büyük bir ihanetin içinde ki, birisini sustursan öteki konuşuyor! Örnek mi? Verelim; Katar Eski Başbakanı Ahmet Bin Casim (Katar’ın şu anki Prensinden çok daha ağırlıklı biridir) geçen hafta televizyonda şunları söyledi; “Biz, Türkiye, Suudi Arabistan ve ABD beraberce El-Kaide, El-Nusra’yı destekledik. Harekât üssümüz

İncirlik ve Gaziantep idi. Bu iş için şimdiye kadar 137 Milyar Dolar para harcadık. Bu paranın hesabı da verilmedi!”

Meral Hanımın, “Erdoğan’ı dövdürtmem” sözüne gelince; Dayağı esas yiyen ve önümüzdeki günlerde daha fazlasını yiyecek olan Türk Milletidir. İtibarı düşürülen Türk Pasaportudur. Ekonomik krizi yaşayacak olan da Türk Milletidir. Döven ise Vehhabi Selefi Suudiler, ABD ve Ortadoğu’da çıkarı olan emperyal devletlerdir. Sopa olarak da şimdilik Reza Zarraf’ı kullanmaktadırlar. Suç, bu sopayı emperyalistlerin eline verendedir! Suç, böyle iğrenç olaylara sebebiyet verendedir! Siyasetçinin görevi, baştan aşağı şaibeye bulaşmış “nikah şahitlerini” değil, sadece ve sadece Türk Milletini korumaktır.

Bunun yolu; Doğruya doğru, yanlışa yanlış, dürüste dürüst, haine hain, hırsıza hırsız demekten geçer. Kimsenin Türk Milletini erkete durumuna düşürmeye hakkı yoktur.

Bakın Atatürk nasıl sesleniyor; “Biz Türkler, MÖ 7.000 yılında dahi bu topraklarda idik. Onurumuzla yaşadık. Kurtuluş Savaşımızdan sonra Osmanlı’nın tüm borcunu ödemiş bir milletiz. Kimse bizim alnımıza leke süremez…”

Yarın “ne yapmalıyız” sorusuna yanıt arayacağız…

Sağlık ve başarı dileklerimle 22 Kasım 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.