Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

ATATÜRK’E SALDIRI

Urfa, İstanbul derken bu defa da Diyarbakır’da da Büyük Atatürk’ün heykeli saldırıya uğramış! Haysiyetli, vatansever, bağımsız, cesur, yerli ve milli basınımız böyle diyor! Atatürk esas ne zaman saldırıya uğradı, biliyor musunuz? Diyarbakır Dağkapı Meydanının adı, İngilizlerden aldığı altınlar karşılığında Türk Devletine isyan edip askerlerimizi öldüren eşkıyanın adı olan “Şeyh Sait Meydanı” olarak değiştirildiği an saldırıya uğradı! Bu haberi veren geri zekâlı, cahil zavallı basın mensupları “Şeyh Sait Meydanındaki Atatürk Heykeli saldırıya uğradı” şeklinde, o eşkıyanın adını kabullenerek verdikleri haberle saldırıya uğradı! Dağkapı Meydanının adını kim değiştirdi? Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı değil mi? Şimdi nerede bu başkan müsveddesi? AKP Hükümeti görevden aldı değil mi? Peki, be hey sepet yeni belediye başkanı, be hey ödlek Vali, be hey sözüm ona Soylu İçişleri Bakanı, be hey tünel Başbakanı, be hey yerli ve milli -Rabiacı Cumhurbaşkanı, o tabelalar niçin hala orada duruyor? Belediye Başkanını görevden almayı biliyorsunuz da o tabelaları yerinden söküp atmayı mı beceremediniz? Bu ihanetin tek açıklaması vardır; Bunlar da aynen o iğrenç tabelaları dikenlerle aynı düşünceye sahiptirler! Diyarbakır Meydanında, eşkıya başı Barzani ile el ele ve ağlayarak Öcalan’ın mektubunu alkışlayanlardan, başka nasıl bir davranış beklenebilir ki? İşte Büyük Atatürk esas o gün saldırıya uğramıştı! Bütün bu ihanet kokan saldırılar neden oluyor biliyor musunuz? Atatürk’ün Ordusuna subay yetiştiren Askeri Okullar bir KHK ile kapatılırken, Genelkurmay Başkanınız Cübbelinin elini sıkarsa, Cumhuriyete en ağır hakaretlerde bulunan bir meczubun elini öpmeye MİT Müsteşarı ile birlikte koşar adım giderse ve hala utanmadan Atatürk’ün giydiği o kutsal üniformayı giymeye devam ederse, bizler de susar tepki göstermezsek, Atatürk’ün heykellerini de kırarlar, yerinden de kaldırırlar! “Nu Mutlu Türküm Diyene” yazılarını “görüntü kirliliği yaratıyor” diye kaldırıp attılar da hangimiz tek kelime ettik? Türk Ordusundan helal süt emmiş bir komutan çıkıp da o yazıları yerine asıp, başına iki nöbetçi dikti mi? “Atatürk’ün heykellerine ve ilkelerine saldıran olursa ellerini kırarım” diyen bir babayiğit çıktı mı? Bizler bu devleti bu cumhuriyeti kurup, bizlere armağan eden atamıza sahip çıkamıyorsak, niçin yaşıyoruz ki? Erkek miyiz biz, kadın mıyız biz! İnsan mıyız biz? Yazıklar olsun hepimize? Şu kadarını dahi idrak edemiyoruz; Saldırıya uğrayan Atatürk değil ki, saldırıya uğrayan bizim özgürlüğümüz, bizim yaşam tarzımız! Hiç olmazsa buna sahip çıkabiliyor muyuz? Aynaya bakın, öyle yanıt verin… Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 21 Ağustos 2017 - Pazartesi
Rıfat SERDAROĞLU

ATATÜRK’E SALDIRI

Urfa, İstanbul derken bu defa da Diyarbakır’da da Büyük Atatürk’ün heykeli saldırıya uğramış! Haysiyetli, vatansever, bağımsız, cesur, yerli ve milli basınımız böyle diyor!

Atatürk esas ne zaman saldırıya uğradı, biliyor musunuz? Diyarbakır Dağkapı Meydanının adı, İngilizlerden aldığı altınlar karşılığında Türk Devletine isyan edip askerlerimizi öldüren eşkıyanın adı olan “Şeyh Sait Meydanı” olarak değiştirildiği an saldırıya uğradı!

Bu haberi veren geri zekâlı, cahil zavallı basın mensupları “Şeyh Sait Meydanındaki Atatürk Heykeli saldırıya uğradı” şeklinde, o eşkıyanın adını kabullenerek verdikleri haberle saldırıya uğradı!

Dağkapı Meydanının adını kim değiştirdi? Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı değil mi? Şimdi nerede bu başkan müsveddesi? AKP Hükümeti görevden aldı değil mi?

Peki, be hey sepet yeni belediye başkanı, be hey ödlek Vali, be hey sözüm ona Soylu İçişleri Bakanı, be hey tünel Başbakanı, be hey yerli ve milli -Rabiacı Cumhurbaşkanı, o tabelalar niçin hala orada duruyor? Belediye Başkanını görevden almayı biliyorsunuz da o tabelaları yerinden söküp atmayı mı beceremediniz?

Bu ihanetin tek açıklaması vardır; Bunlar da aynen o iğrenç tabelaları dikenlerle aynı düşünceye sahiptirler! Diyarbakır Meydanında, eşkıya başı Barzani ile el ele ve ağlayarak Öcalan’ın mektubunu alkışlayanlardan, başka nasıl bir davranış beklenebilir ki? İşte Büyük Atatürk esas o gün saldırıya uğramıştı!

Bütün bu ihanet kokan saldırılar neden oluyor biliyor musunuz? Atatürk’ün Ordusuna subay yetiştiren Askeri Okullar bir KHK ile kapatılırken, Genelkurmay Başkanınız Cübbelinin elini sıkarsa, Cumhuriyete en ağır hakaretlerde bulunan bir meczubun elini öpmeye MİT Müsteşarı ile birlikte koşar adım giderse ve hala utanmadan Atatürk’ün giydiği o kutsal üniformayı giymeye devam ederse, bizler de susar tepki göstermezsek, Atatürk’ün heykellerini de kırarlar, yerinden de kaldırırlar!

“Nu Mutlu Türküm Diyene” yazılarını “görüntü kirliliği yaratıyor” diye kaldırıp attılar da hangimiz tek kelime ettik? Türk Ordusundan helal süt emmiş bir komutan çıkıp da o yazıları yerine asıp, başına iki nöbetçi dikti mi? “Atatürk’ün heykellerine ve ilkelerine saldıran olursa ellerini kırarım” diyen bir babayiğit çıktı mı?

Bizler bu devleti bu cumhuriyeti kurup, bizlere armağan eden atamıza sahip çıkamıyorsak, niçin yaşıyoruz ki? Erkek miyiz biz, kadın mıyız biz! İnsan mıyız biz? Yazıklar olsun hepimize?

Şu kadarını dahi idrak edemiyoruz; Saldırıya uğrayan Atatürk değil ki, saldırıya uğrayan bizim özgürlüğümüz, bizim yaşam tarzımız! Hiç olmazsa buna sahip çıkabiliyor muyuz? Aynaya bakın, öyle yanıt verin…

Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Ağustos 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.