Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

BU GÜNÜN ÜÇLERİ

12 Eylül 1980 darbesi sonrası, sıkıyönetim mahkemeleri ikinci mekânımız olmuştu! Genel Başkan Yıldırım Avcı’nın yargılanması sebebiyle İzmir Üçkuyular Hava Hastanesi salonları, toplu davalar için hazırlanmıştı. Dava sıramızı beklerken, bekleme salonuna yüz kadar “Dev-Genç sanıkları alındı. O zaman cezaevlerinde mavi renkli basit kumaştan “tek tip” elbise giymek zorunluydu. Tek tip kıyafete itiraz, darbe yönetimine itiraz demekti! Bekleme salonunda gazetecileri gören kızlı-erkekli gençler, giyimlerinin üst taraflarını yırtarak çıkarıp şu sloganı atmaya başladılar; “Bu günün beşleri, yarının leşleri…” (Ülkeyi yöneten 5 Generale atfen) Bu muhteşem sloganı hiç unutmadım. İnandığı davayı savunmaktan hiçbir şartta vaz geçmeyen gençlerin, Jandarma’ya karşı o salonda verdikleri mücadeleyi hep hatırladım. Gençlerin sloganı, yıllar sonra gerçek oldu. Darbe döneminin güçlü generalleri, birer kaçak gibi yaşayıp, yok olup gittiler… Demokrasi, aykırı düşüncelerin tartışıldığı, demokratik rejimin asgari müştereklerinde birleşildiği, yanlışlara ortak olunamayacağı, mevcut rejimler içinde özgürlüklerin en fazla kullanıldığı bir rejimdir. Daha iyisi bulununcaya kadar, bununla idare edeceğiz… Pazar günü İstanbul’da 15 Temmuz Darbe Girişimini protesto etmek için Cumhur’un Başı Erdoğan Yenikapı Meydanında bir miting düzenleyecek. Erdoğan, adamlarına Kılıçdaroğlu ve Bahçeliyi davet edin emrini verdi. Bahçeli, her zamanki gibi Erdoğan ve AKP’ye “Baston olma” çabası içinde, “Ben gider, Erdoğan’ın sağ yanında sap gibi dururum” deyiverdi. Kılıçdaroğlu önce nazlandı, cilve yaptı, sonunda yeni gelin gibi “Hem ağlarım, hem giderim” diyerek o da Erdoğan’ın sol yanındaki yerini alacağını açıkladı. Böylece Pazar günü kürsüde, “Bu Günün Üçleri” yanyana duracaklar. Erdoğan şiirler okuyup, ağlayarak şarkı sözlerinden örnekler verirken, ponpon kızları da hareketli gösteriler yapıp, demokrat dincileri (!) coşturacaklar… Kılıçdaroğlu-Bahçeli Kardeşler, lütfen iyi dinleyin; Siyaset bir inanç işidir. İddianız kadar yaşama hakkınız vardır. Sizler iddialarınızdan vazgeçip, Erdoğan’ın emrine girdi iseniz, bunu mertçe kendi partilerinize söyleyin. Sizlere inanmış insanlarla hiç olmazsa alay etmeyin. Kapatın partilerinizi, katılın AKP’ye sizler de Karun olun… -Darbelere karşı çıkmak için Erdoğan’ın yanında durmak gerekmez! -TC Devletine sahip çıkmak farzdır ama Hükümete sahip çıkmak zorunda değilsiniz! -“Çözüm Süreci” denen ihanet sürecini siz mi savundunuz? Binlerce vatan evlâdı bu süreç boyunca yapılan ihanetler yüzünden can vermediler mi? Hadi milletten utanmadınız, şehitlerimizden de mi utanmadınız? -Anayasanın açık emrine rağmen, IŞİD gibi kafa kesicilere militan yetiştiren kaçak kursların açılmasına siz mi izin verdiniz? Bu kurslarda tecavüze uğrayan, yanarak can veren yavrularımızdan da mı utanmadınız? -Saraya gittiniz desteğinizi belirttiniz, Erdoğan ertesi gün “İsteseniz de istemeseniz de o kışlayı Taksim’e yapacağım” demedi mi! -Türk Ordusuna subay yetiştirecek, Cumhuriyetin Askeri Okullarını, Harp Akademilerini kapatırken sizlere sormadı bile değil mi! -15 Temmuz Darbesini yapan FETÖ militanlarını devlete Erdoğan değil de, siz mi soktunuz! -FETÖ ile 12 sene boyunca kumpasları, ihale birlikteliğini Erdoğan değil de siz mi yaptınız! -Demokrasiyi sizler de, günü geldiğinde inilecek bir araç olarak mı görüyorsunuz! -Erdoğan’ın yanında vereceğiniz üç’lü resimlerin yarın özellikle eğitim seviyesi düşük insanlara, ”Bakın, bunlar da Erdoğan’a destek veriyorlar, siz de verin” şeklinde kullanılacağını görmüyor musunuz? -17/25 ve Erdoğan için söyledikleriniz hala kulaklarımızda! Rıza Zarrab’ın parayla önüne yatırdığı Bakanlar, Erdoğan’ın değil de sizin Bakanlarınız mıydı? -Sıfırlama işini Erdoğan değil de, sizler mi yaptınız! -Sizin çocuklarınız mı bir defada 100 Milyon Dolar bağış alan vakıflara sahip! -Sizin çocuğunuz mu, yurtdışında kara para aklamaktan yargılanıyor! -Yarın, 15 Temmuz’un bir yerinde Hakan Fidan parmağı çıkarsa, Türk Milletine ne diyeceksiniz? Siz de, Erdoğan gibi; “Kandırıldık, çok safmışız” mı diyeceksiniz? Önce bu sorulara cevap verin, sonra gidin ikinizin de defalarca “Diktatör Bozuntusu” dediğiniz İmamın arkasında saf tutun! Tabii ki çarpılmazsanız… Değerli Okurlar; Türk Milletinin şanssızlığı sadece Erdoğan zihniyetiyle yönetilmesi değildir. Esas şanssızlığımız, bir türlü dik duramayan ve “Bu seçimde ben iktidar olacağım” diyemeyen muhalefet liderleridir. İnşallah bu günün üçleri, bu şanssızlıkların sonu olur… Sağlık ve başarı dileklerimle 06 Ağustos 2016 Rifat Serdaroğlu  
Ekleme Tarihi: 06 Ağustos 2016 - Cumartesi
Rıfat SERDAROĞLU

BU GÜNÜN ÜÇLERİ

12 Eylül 1980 darbesi sonrası, sıkıyönetim mahkemeleri ikinci mekânımız olmuştu!
Genel Başkan Yıldırım Avcı’nın yargılanması sebebiyle İzmir Üçkuyular Hava Hastanesi salonları, toplu davalar için hazırlanmıştı.
Dava sıramızı beklerken, bekleme salonuna yüz kadar “Dev-Genç sanıkları alındı. O zaman cezaevlerinde mavi renkli basit kumaştan “tek tip” elbise giymek zorunluydu. Tek tip kıyafete itiraz, darbe yönetimine itiraz demekti! Bekleme salonunda gazetecileri gören kızlı-erkekli gençler, giyimlerinin üst taraflarını yırtarak çıkarıp şu sloganı atmaya başladılar;
“Bu günün beşleri, yarının leşleri…” (Ülkeyi yöneten 5 Generale atfen)
Bu muhteşem sloganı hiç unutmadım. İnandığı davayı savunmaktan hiçbir şartta vaz geçmeyen gençlerin, Jandarma’ya karşı o salonda verdikleri mücadeleyi hep hatırladım.
Gençlerin sloganı, yıllar sonra gerçek oldu. Darbe döneminin güçlü generalleri, birer kaçak gibi yaşayıp, yok olup gittiler…
Demokrasi, aykırı düşüncelerin tartışıldığı, demokratik rejimin asgari müştereklerinde birleşildiği, yanlışlara ortak olunamayacağı, mevcut rejimler içinde özgürlüklerin en fazla kullanıldığı bir rejimdir. Daha iyisi bulununcaya kadar, bununla idare edeceğiz…
Pazar günü İstanbul’da 15 Temmuz Darbe Girişimini protesto etmek için Cumhur’un Başı Erdoğan Yenikapı Meydanında bir miting düzenleyecek.
Erdoğan, adamlarına Kılıçdaroğlu ve Bahçeliyi davet edin emrini verdi.
Bahçeli, her zamanki gibi Erdoğan ve AKP’ye “Baston olma” çabası içinde,
“Ben gider, Erdoğan’ın sağ yanında sap gibi dururum” deyiverdi.
Kılıçdaroğlu önce nazlandı, cilve yaptı, sonunda yeni gelin gibi “Hem ağlarım, hem giderim” diyerek o da Erdoğan’ın sol yanındaki yerini alacağını açıkladı.
Böylece Pazar günü kürsüde, “Bu Günün Üçleri” yanyana duracaklar.
Erdoğan şiirler okuyup, ağlayarak şarkı sözlerinden örnekler verirken, ponpon kızları da hareketli gösteriler yapıp, demokrat dincileri (!) coşturacaklar…
Kılıçdaroğlu-Bahçeli Kardeşler, lütfen iyi dinleyin;
Siyaset bir inanç işidir. İddianız kadar yaşama hakkınız vardır.
Sizler iddialarınızdan vazgeçip, Erdoğan’ın emrine girdi iseniz, bunu mertçe kendi partilerinize söyleyin. Sizlere inanmış insanlarla hiç olmazsa alay etmeyin. Kapatın partilerinizi, katılın AKP’ye sizler de Karun olun…
-Darbelere karşı çıkmak için Erdoğan’ın yanında durmak gerekmez!
-TC Devletine sahip çıkmak farzdır ama Hükümete sahip çıkmak zorunda değilsiniz!
-“Çözüm Süreci” denen ihanet sürecini siz mi savundunuz? Binlerce vatan evlâdı bu süreç boyunca yapılan ihanetler yüzünden can vermediler mi?
Hadi milletten utanmadınız, şehitlerimizden de mi utanmadınız?
-Anayasanın açık emrine rağmen, IŞİD gibi kafa kesicilere militan yetiştiren kaçak kursların açılmasına siz mi izin verdiniz? Bu kurslarda tecavüze uğrayan, yanarak can veren yavrularımızdan da mı utanmadınız?
-Saraya gittiniz desteğinizi belirttiniz, Erdoğan ertesi gün “İsteseniz de istemeseniz de o kışlayı Taksim’e yapacağım” demedi mi!
-Türk Ordusuna subay yetiştirecek, Cumhuriyetin Askeri Okullarını, Harp Akademilerini kapatırken sizlere sormadı bile değil mi!
-15 Temmuz Darbesini yapan FETÖ militanlarını devlete Erdoğan değil de, siz mi soktunuz!
-FETÖ ile 12 sene boyunca kumpasları, ihale birlikteliğini Erdoğan değil de siz mi yaptınız!
-Demokrasiyi sizler de, günü geldiğinde inilecek bir araç olarak mı görüyorsunuz!
-Erdoğan’ın yanında vereceğiniz üç’lü resimlerin yarın özellikle eğitim seviyesi düşük insanlara, ”Bakın, bunlar da Erdoğan’a destek veriyorlar, siz de verin” şeklinde kullanılacağını görmüyor musunuz?
-17/25 ve Erdoğan için söyledikleriniz hala kulaklarımızda! Rıza Zarrab’ın parayla önüne yatırdığı Bakanlar, Erdoğan’ın değil de sizin Bakanlarınız mıydı?
-Sıfırlama işini Erdoğan değil de, sizler mi yaptınız!
-Sizin çocuklarınız mı bir defada 100 Milyon Dolar bağış alan vakıflara sahip!
-Sizin çocuğunuz mu, yurtdışında kara para aklamaktan yargılanıyor!
-Yarın, 15 Temmuz’un bir yerinde Hakan Fidan parmağı çıkarsa, Türk Milletine ne diyeceksiniz? Siz de, Erdoğan gibi; “Kandırıldık, çok safmışız” mı diyeceksiniz?
Önce bu sorulara cevap verin, sonra gidin ikinizin de defalarca “Diktatör Bozuntusu” dediğiniz İmamın arkasında saf tutun! Tabii ki çarpılmazsanız…
Değerli Okurlar;
Türk Milletinin şanssızlığı sadece Erdoğan zihniyetiyle yönetilmesi değildir.
Esas şanssızlığımız, bir türlü dik duramayan ve “Bu seçimde ben iktidar olacağım” diyemeyen muhalefet liderleridir.
İnşallah bu günün üçleri, bu şanssızlıkların sonu olur…
Sağlık ve başarı dileklerimle 06 Ağustos 2016
Rifat Serdaroğlu
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.