Çanakkale Haber

Metin AKGÜN
Köşe Yazarı
Metin AKGÜN
 

IRAK DA YAŞANAN KAOS...

Irak da Yaşanan Kaos… İslam’da ilk ayrılığın İslam aleminde yarattığı yıkımı, yıllar süren ve İslam alemini derinden yaralayan hüzünleri; İmam Hasan’ı, İmam Hüseyin’i, Kerbela’yı ve günümüze yansıyan tesirleri akademik çevreler yanı sıra sosyal çevrelerde de tartışılan, Ortadoğu’nun yumuşak karnı olup, ülkemizi de yakından alakadar eden bir yaradır… Tarihte Osmanlı-İran münasebetleri ile Osmanlı Devletinden günümüze dek uzanan bazı meselelerin küresel ölçekte kaşınır olması ülkenin birlik ve beraberliği önünde çözüm bekleyen önemli bir problem olduğunu düşünüyoruz. Bu sorun Türkiye’yi olduğu kadar Ortadoğu’nun tamamını alakadar eden samimi yaklaşımla, tarafların “Tevhid” ve islamın zorunlu kıldığı kardeşlik ("İNNEMEL MÜ'MİNUNE İHVETÜN", "Mü'minler ancak kardeştirler.")(Hucurat:10) merkezinde samimi özdeğerlendirme yaparak birlikte yaşamanın asgari müştereklerini keşfetmesi gereken bir süreçten geçtiğimiz hassas bir dönemdeyiz.  Mezhep çatışmalarına dayalı dün yaşanan sıkıntılar tarih boyunca ülkeler bazında yaşanmış, hüzün yönüyle toplumda yarattığı ve çalkantılar, ülke sınırları içinde çözüm bulma yönünde kalmaktaydı. Bugün IŞİD’in eylemleri ile Irakta yaşananlar ve küresel güçlerin etkili olmaya özen gösterdikleri ve küresel ölçekte ayrışmanın körüklenmesine dayalı taraflar (Şii – Sünni kesim) arasında yaratılan ayrışmanın derinleşmesi, mezheplere dayalı devletlerin kurulmasının körüklendiği, Şii Devletler bloğu, Sünni Devletler Bloğu gibi bir yola itildiğine dönük emarelerin görülmesi, yarın açısından Ortadoğu’nun bütününü etkileyeceğini, bugün yaşanan olayların dışında olan devletleri de derinden etkileyebilecek riskler taşıdığını düşünüyoruz. Küresel ölçekte başlayan ve bizde de hız kazanan şekilde medyada yer alan derin tahlillerin, kurulabilecek mezhep devletlerinin, haritalar eşliğinde olası sınırlarının tartışılması, bu sınırların yarına yansıyacak olumsuzluklarıyla çözümsüz bir yola itiliyor gibi… Yaşanan süreçte aklıselimin galip gelmesi, olaylara tarihi derinlikte bakılarak, tek boyutlu düşünmeden, İslam aleminin bütününü kapsayacak huzurun ve selamette olmanın nasıl sağlanabileceği merkezinde çözüm alternatifleri üretilmeye çalışılmalıdır. Bu süreçte başkanlığını Yusuf El Karadavi’nin sürdürdüğü “Dünya Müslüman Alimleri Birliği”;  "Irak'ta yaşananları, yalnızca İslami bir grubun olayı olarak açıklayamayız, bu büyük bir Sünni devrimidir" denilen açıklamalarında; Yaşanan devrimin,  Şiilere karşı olmadığını, bilakis meşru hakların elde edilmesi için gerçekleştirildi" ifadeleri kullanılan bildiride, bunun en büyük delilinin Şii bölgelere saldırı düzenlenmemesi ve tek bir sivil Şiinin öldürülmemesi" olduğu belirtilirken, "Milli Birlik Hükümeti" kurulması çağrısında bulunması, önemli bir tespit olup,  "Eğer Sünni halka yönelik kötü uygulamalar, adil, olgun ve mezhepçilikten uzak bir siyasetle tedavi edilseydi bunlar yaşanmayabilirdi" denilen açıklamalarında yarına dönük çözümün nirengi noktalarına da işaret etmekte olduğunu düşünüyoruz. Çözümün merkezinde Türkiye ve İran’ın önemli rol oynayabileceği tarihi realiteye dayalı çözüm stratejileri üretilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Küresel ölçekte bütün devletlerin ve insanlığın ortak paydası olan ekonomik münasebetler çıkış noktası olarak ele alınabilir, ortak projelerle ayrışmalar derinleşmeden taraflar arasında orta yol bulunarak sorunlara daha farklı bakış imkanı yakalanabilir. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetlisi olarak 9 -10 Haziran'da Türkiye’ye gelmesi sürecinde yapılan görüşmeler ve devamında ticaret ve sanayici iş adamlarımız kurum ve kuruluşları, resmi/tüzel kişilikleri tarafından bireysel/grup veya şirketler bazında ziyaretler de yapılarak, ithalat ve ihracat temelinde ticari ve müteahhitlik anlaşmaları yapılması belki de bu sürecin çözümünde bir kapı olabilir. Bireysel ve toplumsal meselelerde çözümün; tarafların nefsini yenmekte, önyargılarından uzaklaşıp, karşıdakini anlamaya çalışmakla başlayacağını, bu süreçte en önemli meselenin, tarafların karşıdaki kişiye kendini doğru anlatabilmekte olduğunu unutmadan, maskeler arkasına sığınmadan yalın bir şekilde münasebet kurmakta olduğunu düşünüyoruz. Metin AKGÜN Maarif Müfettişi Tem-Sen Malatya İl Temsilcisi Eğitim 2023 Derneği Elazığ İl Temsilcisi  
Ekleme Tarihi: 17 Haziran 2014 - Salı
Metin AKGÜN

IRAK DA YAŞANAN KAOS...

Irak da Yaşanan Kaos…

İslam’da ilk ayrılığın İslam aleminde yarattığı yıkımı, yıllar süren ve İslam alemini derinden yaralayan hüzünleri; İmam Hasan’ı, İmam Hüseyin’i, Kerbela’yı ve günümüze yansıyan tesirleri akademik çevreler yanı sıra sosyal çevrelerde de tartışılan, Ortadoğu’nun yumuşak karnı olup, ülkemizi de yakından alakadar eden bir yaradır…

Tarihte Osmanlı-İran münasebetleri ile Osmanlı Devletinden günümüze dek uzanan bazı meselelerin küresel ölçekte kaşınır olması ülkenin birlik ve beraberliği önünde çözüm bekleyen önemli bir problem olduğunu düşünüyoruz.

Bu sorun Türkiye’yi olduğu kadar Ortadoğu’nun tamamını alakadar eden samimi yaklaşımla, tarafların “Tevhid” ve islamın zorunlu kıldığı kardeşlik ("İNNEMEL MÜ'MİNUNE İHVETÜN", "Mü'minler ancak kardeştirler.")(Hucurat:10) merkezinde samimi özdeğerlendirme yaparak birlikte yaşamanın asgari müştereklerini keşfetmesi gereken bir süreçten geçtiğimiz hassas bir dönemdeyiz.

 Mezhep çatışmalarına dayalı dün yaşanan sıkıntılar tarih boyunca ülkeler bazında yaşanmış, hüzün yönüyle toplumda yarattığı ve çalkantılar, ülke sınırları içinde çözüm bulma yönünde kalmaktaydı.

Bugün IŞİD’in eylemleri ile Irakta yaşananlar ve küresel güçlerin etkili olmaya özen gösterdikleri ve küresel ölçekte ayrışmanın körüklenmesine dayalı taraflar (Şii – Sünni kesim) arasında yaratılan ayrışmanın derinleşmesi, mezheplere dayalı devletlerin kurulmasının körüklendiği, Şii Devletler bloğu, Sünni Devletler Bloğu gibi bir yola itildiğine dönük emarelerin görülmesi, yarın açısından Ortadoğu’nun bütününü etkileyeceğini, bugün yaşanan olayların dışında olan devletleri de derinden etkileyebilecek riskler taşıdığını düşünüyoruz.

Küresel ölçekte başlayan ve bizde de hız kazanan şekilde medyada yer alan derin tahlillerin, kurulabilecek mezhep devletlerinin, haritalar eşliğinde olası sınırlarının tartışılması, bu sınırların yarına yansıyacak olumsuzluklarıyla çözümsüz bir yola itiliyor gibi…

Yaşanan süreçte aklıselimin galip gelmesi, olaylara tarihi derinlikte bakılarak, tek boyutlu düşünmeden, İslam aleminin bütününü kapsayacak huzurun ve selamette olmanın nasıl sağlanabileceği merkezinde çözüm alternatifleri üretilmeye çalışılmalıdır.

Bu süreçte başkanlığını Yusuf El Karadavi’nin sürdürdüğü “Dünya Müslüman Alimleri Birliği”;  "Irak'ta yaşananları, yalnızca İslami bir grubun olayı olarak açıklayamayız, bu büyük bir Sünni devrimidir" denilen açıklamalarında; Yaşanan devrimin,  Şiilere karşı olmadığını, bilakis meşru hakların elde edilmesi için gerçekleştirildi" ifadeleri kullanılan bildiride, bunun en büyük delilinin Şii bölgelere saldırı düzenlenmemesi ve tek bir sivil Şiinin öldürülmemesi" olduğu belirtilirken, "Milli Birlik Hükümeti" kurulması çağrısında bulunması, önemli bir tespit olup,  "Eğer Sünni halka yönelik kötü uygulamalar, adil, olgun ve mezhepçilikten uzak bir siyasetle tedavi edilseydi bunlar yaşanmayabilirdi" denilen açıklamalarında yarına dönük çözümün nirengi noktalarına da işaret etmekte olduğunu düşünüyoruz.

Çözümün merkezinde Türkiye ve İran’ın önemli rol oynayabileceği tarihi realiteye dayalı çözüm stratejileri üretilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Küresel ölçekte bütün devletlerin ve insanlığın ortak paydası olan ekonomik münasebetler çıkış noktası olarak ele alınabilir, ortak projelerle ayrışmalar derinleşmeden taraflar arasında orta yol bulunarak sorunlara daha farklı bakış imkanı yakalanabilir.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetlisi olarak 9 -10 Haziran'da Türkiye’ye gelmesi sürecinde yapılan görüşmeler ve devamında ticaret ve sanayici iş adamlarımız kurum ve kuruluşları, resmi/tüzel kişilikleri tarafından bireysel/grup veya şirketler bazında ziyaretler de yapılarak, ithalat ve ihracat temelinde ticari ve müteahhitlik anlaşmaları yapılması belki de bu sürecin çözümünde bir kapı olabilir.

Bireysel ve toplumsal meselelerde çözümün; tarafların nefsini yenmekte, önyargılarından uzaklaşıp, karşıdakini anlamaya çalışmakla başlayacağını, bu süreçte en önemli meselenin, tarafların karşıdaki kişiye kendini doğru anlatabilmekte olduğunu unutmadan, maskeler arkasına sığınmadan yalın bir şekilde münasebet kurmakta olduğunu düşünüyoruz.

Metin AKGÜN

Maarif Müfettişi

Tem-Sen Malatya İl Temsilcisi

Eğitim 2023 Derneği Elazığ İl Temsilcisi

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

14
Şubat
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.