Çanakkale Haber

Erdoğan AKTAŞ
Köşe Yazarı
Erdoğan AKTAŞ
 

Mutluluk dediğimiz şey…

“Sadece bir an olsun mutlu olabilmek için her şeyi mi verirdim. Yıllardır içim kan ağlıyor. Hayat bana zehir oldu.” Ne kadar de bildik sözler değil mi? Oysa hepimiz herkes, dini, ırkı, milleti ne olursa olsun, insanlar hep mutluluğun peşinden koşmaz mı? Tek amaç mutlu bir hayat, mutlu bir aile, mutlu bir ilişki değil mi? Oysa nedir mutluluk dediğimiz şey? Neden mutlu oluruz? Ya da daha net soralım: “Mutlu olmak mümkün mü?” Gittikçe sözlerimizin, davranışlarımızın, düşünce ve hayallerimizin maddi dünyayı belirlediğini ve ona göre yaşamaya başladığımıza inanıyorum. Yani ne istiyorsak o, nasıl düşünüyorsak öyle. Karamsarlar, kap kara bir hayata, ağlayanlar göz yaşları içine, arabeskler acılı dünyaların içine düşüveriyor. Hapsoluyorlarlar oralara. Aslında kendi yarattıkları acılar içine düşüyorlar Biliyorum ki, bizlerin dışında gelişen olaylar, rastlantılar, kazalar ve acı gerçekler de var hayatın içinde. Ama insanoğlu da, bu acılara tutunarak, anlardan beslenerek yaşamayı çok seviyor. Varsa derdi, kurtulmak yerine ağlamayı, mutsuzsa uzun süredir, bir tünel kazacağına gülümsemeye, acılı arabeskler besteliyor. Biraz memnun, ama hep şikayetçi bulunduğu yerden. Yazının devamını okumak için lütfen tıklayınız.
Ekleme Tarihi: 23 Eylül 2015 - Çarşamba
Erdoğan AKTAŞ

Mutluluk dediğimiz şey…

“Sadece bir an olsun mutlu olabilmek için her şeyi mi verirdim. Yıllardır içim kan ağlıyor. Hayat bana zehir oldu.” Ne kadar de bildik sözler değil mi?

Oysa hepimiz herkes, dini, ırkı, milleti ne olursa olsun, insanlar hep mutluluğun peşinden koşmaz mı? Tek amaç mutlu bir hayat, mutlu bir aile, mutlu bir ilişki değil mi? Oysa nedir mutluluk dediğimiz şey? Neden mutlu oluruz? Ya da daha net soralım: “Mutlu olmak mümkün mü?”
Gittikçe sözlerimizin, davranışlarımızın, düşünce ve hayallerimizin maddi dünyayı belirlediğini ve ona göre yaşamaya başladığımıza inanıyorum. Yani ne istiyorsak o, nasıl düşünüyorsak öyle.
Karamsarlar, kap kara bir hayata, ağlayanlar göz yaşları içine, arabeskler acılı dünyaların içine düşüveriyor. Hapsoluyorlarlar oralara. Aslında kendi yarattıkları acılar içine düşüyorlar
Biliyorum ki, bizlerin dışında gelişen olaylar, rastlantılar, kazalar ve acı gerçekler de var hayatın içinde. Ama insanoğlu da, bu acılara tutunarak, anlardan beslenerek yaşamayı çok seviyor. Varsa derdi, kurtulmak yerine ağlamayı, mutsuzsa uzun süredir, bir tünel kazacağına gülümsemeye, acılı arabeskler besteliyor. Biraz memnun, ama hep şikayetçi bulunduğu yerden.

Yazının devamını okumak için lütfen tıklayınız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.