Çanakkale Haber

Engin GÜRSU
Köşe Yazarı
Engin GÜRSU
 

BİGALI MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ NEDEN YAPILMAZ ?

HAYDİ BİGA! HAYDİ BİGALILAR! ÇANAKKKALE SAVAŞLARININ 103. YILINDA MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ YAPILAMAZ MI? TÜFEĞİNİN MEKANİZMASI BOZULUNCA, DÜŞMANA İSTİKAM KÜREĞİYLE SALDIRAN ÇANAKKALE KAHRAMANIGAZİ, BİGA-BAHÇELİ KÖYÜ'NDEN MEHMET ÇAVUŞ BİGALI MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ NEDEN YAPILMAZ ? HAYDİ BİGA! HAYDİ BİGALILAR! ÇANAKKKALE SAVAŞLARININ 103. YILINDA MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ YAPILAMAZ MI? TÜFEĞİNİN MEKANİZMASI BOZULUNCA, DÜŞMANA İSTİKAM KÜREĞİYLE SALDIRAN ÇANAKKALE KAHRAMANIGAZİ,                          BİGA-BAHÇELİ KÖYÜ'NDEN MEHMET ÇAVUŞ        Doğum tarihi köy kütüğünde 1297, mezar taşında 1294 olarak yazılmıştır. Damadı Hüseyin EREN "92 yaşında, bayrama 12 gün varken. Ramazan ayında vefat etti. (03.02.1964)." sözü ile mezar taşında yazılı olan doğum tarihi geçerlilik kazanmaktadır. Eşi Fatma Nine de: 12 gün sonra. Bayramın 1. günü 15.02.1964 tarihinde vefat etmiştir. Mehmet Çavuş Rumi 1294, Miladi 1878 yılında Bulgaristan’ın Filibe kasabasında dünyaya gelmiştir. Babasının adı Mustafa’dır. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Balkanlardaki Türkler Rus katliamına uğrar. Bu katliamdan kurtulmak için çok sayıda Türk yerini yurdunu bırakarak Anadolu topraklarına gelir. Geriye kalanlar ise 1912 Balkan Savaşlarında aynı katliama uğrarlar. Bahçeli Köyü’ndeki Kızanlık Muhacirlerin büyük kısmı 93 Harbi denen 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında gelip yerleşmiş olanlardır. Bir gecede neyi var neyi yoksa orada bırakıp yollara düşen bu insanlar içinde Mehmet Çavuş’un ailesi de vardır. Mehmet Çavuş bu göç sırasında bebektir. Mehmet Çavuş'un (TABAKOĞLU) 16 yıl askerlik yaptığı ve Balkan Savaşı'na da katıldığı söylenmektedir. Gençlik döneminde bizzat Atatürk un yaptığı maddi teklifleri kabul etmemiş. "Sizin sağlığınız yeter Paşam. Ben vatanım için savaştım. Para için savaşmadım" demişler. Yaşamının her döneminde, hiçbir karşılık beklemeden, herkesin yardımına koşan vefakar bir vatanseverdir. MEHMET ÇAVUŞ'UN ÖNEMİ ÜZERİNE                    İngilizler, 25 Mart 1915 günü öğleye doğru Çanakkale Boğazı'nın giriş tabyalarında bulunan topları tahrip ederek, ikindi vakti Boğaza girmeye başlamışlardı. Düşman Türklerin bu bataryalardaki topları onarmasına ve başka toplar mevzilendirmesine engel olmak üzere. 4 Mart 1915 tarihine kadar birkaç kez güçlü müfrezeler çıkararak, tahrip cephanesi ile topları yinelemeli olarak tahrip etmişti. İngilizler. 4 Mart 1915 tarihinde birer deniz tümeninin desteğinde, dörder ağır makineli tüfekle takviyeli, birer bölüğün koruması altında, topları bir kez daha tahrip ederek, müfrezeleri Kumkale ve Seddülbahir'e çıkarmışlardı. Bu tarihte Seddülbahir Bölgesi, 26. ve 27. Piyade Alaylarının 3. Taburlarınca savunuluyordu. Akşama kadar harekatı. Harapkale'den izleyen Maydos Bölgesi Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal saat 20.30'da Çanakkale Müstahkem Komutanlığı'na Gönderdiği raporunda şöyle diyordu:   "Seddülbahir'e çıkan İngilizler, mevzi alan piyadelerimizin ve obüs bataryalarımızın ateşi, özellikle 27. Piyade Alayı, 3 Tabur. 10. Bölük Çavuşlarından Mustafa oğlu Mehmet'in komutasında Seddülbahir Tabyası içinde bulunan yarım piyade takımının süngü hücumu ile püskürtülmüştür. Mehmet Çavuş, tüfeğinin mekanizması işlememesi üzerine, taşla yanındakilere örnek olacak biçimde düşmana saldırmışlar, kendisi başından ve göğsünden yaralanmıştır. İhtiyat çavuşlarından olan adı geçenin madalya veya başka biçimde ödüllendirilmesini dilerim." (Kaynak: ATAŞE Arşivi: Arş. No.6/ 1666. Dos. H.12.F 1/75)                                    Mehmet Çavuş Çanakale’de Asker                                Mehmet Çavuş Hastanede                                                                        M. Çavuş Çanakkale’de Subaylarıyla          OSMANLI GENEL KURMAYI’NIN 4-5 MART TARİHLİ ÇARPIŞMALAR VE ALINAN İSTİHBARAT İLE İLGİLİ RAPOR 5 Mart 1915 Osmanlı Ordu-yu Hümâyunu Başkumandanlığı Vekaleti                20 Şubat 1330 Şu'be Müdîriyyeti 2 Numro: 127 Ba'dezzevâl saat 2, Çanakkale - Kavaksuyu üzerindeki ahşab köprü sınûf-ı sülüsenin müruruna müsa'ittir. Ateşten müte'sir olmamıştır. 12/19'da Muarız(?) Körfezi'nde dolaşan zırhlılar saat 4 15'de Semâdirek istikâmetinde avdet eylemişlerdir Düşman saat 2 45'de beş zırhlı yedi zırhlı yedi torpido ile Seddülbahir'i şiddetle bombardıman ederek sahile yaklaşan bir zırhlının Çanakkale Boğazı'ndaki mitralyozler ateşi himauyesinde-askerle dolu üç büyük sandalı Seddülbahir İskelesi'ne yanaştırarak sahile altmış kadar asker çıkarmıştır. Buradaki obüs bataryasının ateşi ve bilhassa 27(T) 10(A) Çavuşlarından Mustafa oğlu Mehmed’in kumandasında ve Seddülbahir Kalesi içinde bulunan yarım takım askerimizin süngü hücumuyla düşman tard edilmiştir Mehmet Çavuş mekâini bozulan tüfenkinin işe yaramadığını görünce kaya parçaları atarak süngüsü ile düşmana saldırmış bütün efradına numûne-i imtisal olmuştur. Dört şehit 14 mecruhumuz vardır. Düşman Kumkale'ye asker ihrâc etmiş ve Seddülbahir'e çıkardığı müfrezenin adem-i muvaffâkiyeti üzerine Kumkale'deki müfrezesini takviye etmiş ve bütün sefinelerinden ateş ederek bu müfrezeyi himayeye çalışmıştır. Saat 7 öğleden sonra takviye edilen piyademizin yaptığı bir muharebeyi müteakip şiddetli bir ta'arûz sayesinde Kumkale ve civarı da düşmandan tathir edilmiştir. Sefâin bu gece de medhal yakınında tevkifde kalmıştır. Boğaz bombardımanında hasara uğrayan bir Fransız zırhlısının Dedeağaç Limanı'nda karaya ve Kavala Limanı önünde de diğer iki Fransız sefıne-i harbiyesinin battığını bir şimendifer me'muru söylemiş. (ikinci Kolordu'dan). Girit'teki İngiliz ve Fransız Konsolosu tarafından mahiyye yüzyirmi Frank maaş ile gönüllü efrâd toplanmakta olduğu ve bunların miktarı [30 000]'e iblâğ edilerek Sakız üssü'l-bahrine ittihâz olunmak üzere Anadolu'ya ihraç edileceğini sabık bir polis me'mûru İzmir Hükümeü'ne bildirmiştir. 28 Şubat efrenci Andros Adası'nın şimâl-i şarkî hizalarında cihet-i sevri şimal olmak üzere cesîm nakliye sefâini görüldüğünü Atina gazeteleri yazıyor. Boğaz için iki Avustralya ve iki Senegal Fırkası'nın takriben altmış bin kişinin de hazır olduğunu da aynı menâbi' bildiriyor (Roma Sefaretinden) Müttefikinin Gelibolu şibh-ği ceziresindeki karaya asker ihrâc-ı muvaffakiyetleri halinde Rusların 100.000 kişilik bir ordu ile İstanbul'a bir ihrâc yapmaya teşebbüs edeceğini itilâf-ı müsellese sadık bir gazete yazıyor. 12/20'de saat 8.30 sabah hava güzel deniz sakin düşman sefâini kısmen medhal yakınında ve kısmen İmroz ve Bozcaada civarındadır. Henüz bir teşebbüs yoktur (Roma Ateşemiliterinden) Paris'den gelen bir telgraf Boğaz'a tahsis olunan İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin 50.000 kişiden ibaret olduğu bildiriliyor.(Madrid Sefaretinden]) Asker dolu vesaiti esâmette yedi nakliye gemisi Cebel-i Tarık'dan 27 Şubat efrencide şarka nütevecihen geçmiştir. Şu'besi Müdîri                                              İstihbarat Erkân-ı Harbiye Binbaşısı                                         Seyfi                                                                                                                          Belgelerle Çanakkale Yar.Doç.Dr. Ahmet ALTINTAŞ (1997) (Kaynak: BOA.DH.EÜM VRK. 14/75 Maydos   Karargahı (Dardanelles) 17 Mart 133 1 (30 Mart 1915) Aziz Dostum Son kartınız Maydos' a Fethi'nin bir zarfı içinde geldi. Siz ki benim hayatımı takip etmekten zevk almak istersiniz. Nasıl oluyor da benim, muharebe meydanında olduğumu öğrenmediniz? Bunun benim hatam olduğunu mu söylemek istiyorsunuz17 Hakikaten, değil mi, cidden endişelenmişsiniz sanırım. Ben Maydos'ta bulunur, gece gündüz düşmanla savaşırım da, aziz dostum Corinne bunu bilmez ve kartlarıyla mektuplarını her zamanki gibi Sofya'ya gönderir, bunları da benim yerime hep Fethi Bey alır. Vaziyet Çanakkale Boğazı'nda biraz kritik bir hal alınca, aziz dostunuz Nuri'nin eski mevkisi olan Rhodosta'ya gidip orada bulunan bir tümenimizin kumandasını üzerime almamı isteyen gayet acil bir telgraf emri aldım. Yeni dostlarıma veda bile edemeden Sofya'dan ayrıldım. Biliyordum ki, bu benim tarafımdan bir nezaketsizlikti. Mısır'a gitmeden ve daha sonra Kudüs'te istirahate karar vermeden evvel sizde bir akşam yemeği yiyen ve size hararetle veda eden Nuri hiçbir zaman benim gibi hareket etmek istemezdi. Neyse, 24 saatte. Rhodosta'da hazırdım ve tümenin oluşturulmasıyla meşgul oldum. Sonra oluşturduğum tümenle Maydos'a gitmek ve orada bulunan bütün kuvvetlerin kumandasını üstlenmek emrini aldım. Bu kuvvetler, Çanakkale Boğazı'nı müdafaa eden iki topçu tümeniydi. Bir aydır buradayım ve Çanakkale Boğazı'nı müttefiklerin çıkarma teşebbüsünde donanmalarına ve kuvvetlerine karşı müdafaa ediyorum. Bu ana kadar, sevgili Corinne, hep başarılı oldum ve aynı yerde kalırsam, kuvvetle ümit ediyorum ki daima başarılı olacağım. Burada benim ismimin duyulmamasına şaşırmamalı, çünkü ben, mühim bir muharebenin kahramanı olarak Mehmet Çavuş' a şeref kazandırmayı tercih ettim. Tabii şüphe etmezsiniz ki, muharebeyi idare eden sizin dostunuzdu ve savaş gecesi muharebelerin saflarında Mehmet Çavuş'u bulan da o idi. MUSTAFA KEMAL MADAM CORİNNE' E MEKTUP (30 MART 95)                                                                                                                                                        Atatürk'ün bütün eserleri Kaynak Yayınları   MÜSTAHKEM MEVKİİ KUMANDANLIĞINA (7 MART 1915) Ondokuzuncu Tümen Komutanlığı Maydos Tümen Karargahı, Kurmay Başkanlığı Sayı: 477                   22.12.330 (7 Mart 1915) Müstahkem Mevkii Kumandanlığı'na Bu ayın on dokuzuncu günü vuku bulan Seddülbahir Muharebesinin cereyan şekli aşağıdaki gibidir: Söz konusu gün öğleden evvel saat dokuzda düşmanın üç dridnot ve beş torpidosu tarafından Seddülbahir ve civarı bombardıman edilmeye başlandı. Bu sırada bir nakliye gemisi ile üç mavnası Seddülbahir iskelesine yanaşarak asker çıkarmaya başlamış ve bombardıman himayesi altında bir subay kumandasında yetmiş kişilik tahmin edilen bir kuvvet ve makineli tüfek iskeleye çıkmıştır. Yirmi Yedinci Alayın Onuncu Bölüğünden Mustafa oğlu Mehmet Çavuş kumandasındaki yarım takım tarafından, çıkan düşman üzerine Seddülbahir Tabyasından ateş açılıyor ve düşman da karşı ateşe başlar. Muhabere üç saat kadar devam etmiş, mesafenin azlığı ve askerimizin şiddetli ateşi altında ve en nihayet süngü hücumuna kalkması sayesinde düşman askeri sebat edemeyerek birçoğu vurulmuş oldukları halde sandallarına binerek kaçmışlardır. Bombardıman sırasında 27 Alay 10 Bölükten altı şehit ile on üç yaralımız vardır. Bunlardan üç şehit Seddülbahir'de, diğer üçü Harab Tabya'da bekleme mevzisinde bulunan kıtadandır, Seddülbahir'de şehit olan üç neferden Nuh oğlu Nuh'un cesedi bulunamamış ise de şehit olduğu kuvvetle muhtemeldir. İşbu muharebede 4 670 piyade mermisi sarf edilmiştir. Beş silah ile sekiz kasaturanın henüz bulunamadığı ve iki silahın kundaklarının harap olduğu ve bu konudaki zayiat listesinin ilişikte takdim edildiği arz olunur.                                                                                                                    19. Tümen Kumandanı                                                                     Yarbay M. Kemal                                           (Atatürk'ün bütün eserleri, Cilt 1 Kaynak Yayınları)                               ARIBURNU MUHAREBELERİ RAPORU'ndan "Seddülbahir mıntıkasında bulunan 26'ncı Alay komutanına "bizzat şimdi yanınıza hareket ediyorum. Benim oraya muvasalatıma kadar sahile çıkmış olan düşman behemehal denize dökülecektir" emri telefonla tebliğ edilmiştir. Ve dört nal yürüyüşle alay karargahı olan Kirte'ye ve oradan da doğrudan doğruya Seddülbahir'e gittim. Filhakika benim oraya muvasalatını da düşmanın karaya ayak basmış olan cüz'i bir kuvveti orada bulunan kuvvetimizin süngü ile düşman üzerine atılması suretiyle kamilen mahvedilmiş ve ihraç noktasının bu sureti ile ciddi müdfaa edilmekte olduğu düşman tarafından anlaşılması üzerine dolu olarak Seddülbahir'e teveccüh etmiş olan sandal ve mavnalar Kumkale'ye tebdil-i ve vech eylemişlerdir. Gece karanlıkta yaralıları dolaştığını sırada Mehmet Çavuş namında birin düşmana hücum esnasında elindeki silahının gayr-i kabl-i istifade bir hale gelmesinden hücuma taşla devanı ettiğinden anladığımdan teşvik-i emsale badi olacağımı lahazasıyla derhal orada merkumun nişanla taltifini arz ve istirham eyledim. Bilahare pek ziyade şöhret alan Mehmet Çavuş budur."                                                                                                             Mustafa Kemal ATATÜR MEHMET ÇAVUŞ "Mehmet Çavuş Bigalıdır. Ben kendisini bu savaştan bir kaş ay sonra tebdil-i hava için Biga'ya geldiği zaman gördüm ve savaşın hikayesini kendinden dinledim. Mehmet Çavuş şöyle anlatıyor: Ben mangamla nöbette idim. Düşman gemileri sahili, şiddetle bombardıman ettikten sonra çıkarma yapmaya başladılar Bu esnada gizlendiğimiz yerden çıkarak yere yattık ve düşmana ateşe başladık. Düşman da yere yatarak bize ateş ediyordu. Birbirimize çok yakındık. Bir ara benim tüfeğimin mekanizması işlemez oldu. Hırsımdan tüfeği attım. Bunu gören düşman neferi ayağa kalkarak bana ateş etmeye başladı. Hemen istihkam küreğini çekerek üzerine atladım. Kaç kişiyi vurduğumu hatırlamıyorum. Gözümü açtığım zaman kendimi sıhhiye çadırında buldum. (1919 yılında Çanakkale Öğretmen Okulunu bitirerek aynı yılsonunda Biga Osmangazi Numuneyi Zekür Okulunu'na atanan öğretmen ve daha sonra tarih profesörü) ARIBURNU MUHAREBELERİ RAPORU Uluğ İĞDEMİR ) MEHMET ÇAVUŞ’UN HASTANEDE YATTIĞININ BELGESİ 10 Mart 1331 (20 Mart 1915) Merkez Kumandanı'yla birlikte konakları dolaştık ve hastaneye gidip hasta ve mecruhları ziyaret ettim. Seddülbahir Kahramanı Mehmet Çavuş da Maydos Hastanesi'ndeydi.  (On Yıllık Savaşın Günlüğü Orgeneral izzettin ÇALIŞLAR'ın günlüğü,  Mustafa Kemal'in Kurmay Başkanı) MEHMET ÇAVUŞ SEVGİSİ Mehmet Çavuş'un kahramanlığı her yerde ligi ve kıvançla karşılanmıştır. Kayserililer tarafından Bigalı Mehmet Çavuş'un güven ve inançla dolu göğsüne takılmak üzere, bir altın saatin armağan olarak gönderildiğini, Çanakkale Müstahkem Mevlâ Komutanlığı'nın yayınladığı, 17 Mart 191… tarihli günlük emrinden öğreniyoruz.                                              (Kaynak: ATAŞE Arşivi: Arş. No.6/1666, Dd H.12. f 1/75) BENİMLE BERABER Mİ SAVAŞTIN! Mehmet Çavuş. Biga'nın Bahçeli Köyü'ndendir. Bu köyde oturan damadı Hüseyin EREN de Mehmet ÇAVUŞ'tan şöyle bahsetti: "Mütevazi bir hayat yaşadı. Varlıklı değildi, maaş almıyordu. Her yıl 18 MART DENİZ ZAFERİ törenlerine Çanakkale'ye çağırılırdı. Bir gün yine çağırmışlardı. 80 yaşını gecikti ve Köyü Biga-Bandırma yoluna 1 km. yaya yürüdük. Gitme dedim, "Sen karışma" dedi, dinlemedi. Kucakla kamyona bindirdim. Biga'ya gönderdim. O zamandan beri hep düşünürüm; Biga-Bahçeli Köyü 7 km. törenlerde hatırladıkları Mehmet ÇAVUŞ' u, köyden aldırmaya devletin parası ve gücü yok muydu? O, bu vatan için neler yapmış? Son zaman yoksuldu. Maaş almayı düşündü. Avukat kanalıyla girişimde bulundu.  Avukatın çıkacak toplu paranın yarısını talep etmesi karşısında, "Vay anasını be! Benimle beraber mi savaştın? Ben de almıyorum anasını satayım. Devletin parasını sana mı yedireceğim!" diyerek talebinden vazgeçmiştir. Daha sonra yetkililer uğraşır. Öldükten bir ay sonra maaş haberi gelir. (1964) Bir oğlu. bir kızı vardı. Çanakkale Savaşlarında gösterdiği kahramanlıklardan dolayı, kendisine madalya ve nişanların haricinde bizzat ATATÜRK tarafından köstekli gümüş saat ve gümüş tabaka hediye edilmişti. Tabakada tütün koyma yerinin dışında kahramanlık beratını koymak için ayrı bir bölüm vardı. Ölünce madalyasını, zincirli saat, gümüş tabakasını oğlu Hüseyin TABAKOĞLU'na verdirdim. Ailenin kalan tek erkeği o idi. Ona yakışırdı. Bir ara yetkililer gelip madalyasını sordular, aradılar. Galiba satılmış, sonrada geri alınmış diye duydum. Kesin olarak bilmiyorum." demiştir.                            Mehmet Çavuş’un damadı Hüseyin EREN                 Atatürk’ün hediye ettiği saatin  kurma kolu                                                                                           (şimdi Bilal Hoca’da. Foto Şennur ÇAKAR)                                      Mehmet Çavuş’un 2008 yılı öncesi mezarı                   Mehmet Çavuş’un sonradan yapılan mezarı  (Foto Şennur ÇAKAR) SONUÇ? 1982 Yılında yapılan araştırmalar sonucu madalyası antika koleksiyoncusu Bigalı Kani KÖSE'de bulunarak, Müze Müdürlüğü'ne teslim edilmiş olduğu söylense de, Çanakkale Müze Müdürlüğü’nde de madalya yoktur. Mehmet Çavuş’un madalyası, 2016 yılında yapılan Mehmet Çavuş’u anma günü etkinliklerinde, antika koleksiyoncusu Bigalı Kani KÖSE'nin oğlu Cahit KÖSE tarafından kurulan Mehmet Çavuş Galerisine armağan edilmiştir. Meğer Mehmet Çavuş’un madalyası, oğlu tarafından satılmak istemnmiş. Tarihi madalyanın başka bir yere gitmemesi için antika koleksiyoncusu Bigalı Kani KÖSE tarafından alınmış. Madalyanın Biga’da kalması sağlanmıştır. Bu duyarlı davranışından dolayı Cahit KÖSE’ye teşekkür ederiz. Çanakkale'de destan yazan böyle bir askerin madalyası satılacak, kaybolacak kadar ucuz muydu? Köy kahvesinde fotoğraflarıyla bir Mehmet Çavuş Köşesi düzenlenmiş. Mezarı köyünün mezarlığında BİGA-PEGAİ kitabının basım tarihi 2001 yılında çok kötü durumdaydı. Araştırmacı Engin GÜRSU’nun konuyu sürekli gündemde tutması sonucu, 2008 yılında mezar Biga Kaymakamlığı tarafından yeniden yaptırılmıştır. Daha sonra Biga Bahçeli Köyü’nde torunları ancak O’nu 100 yıl sonra anlayarak mahcubiyetle Bigalı Mehmet Çavuş Derneği kuruldu. Her yıl Mehmet Çavuş Anma Günü düzenlenmektedir. Cephede yaralanıp savaş hastanesinde tedavi gördükten sonra, bir süre hava değişiminde kalıp, yine cepheye giden bu kahraman Türk'e, zamanın önde gelen ismi Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ 1950 yılında Biga'yı ziyaretlerinde kendisini köyden aldırmıştır. O zamanki Halkevi sonra Hastane olarak hizmet veren eski Hastane balkonundan halka hitaben yaptığı konuşmada Mehmet ÇAVUŞ da yanında bulunmuş,  İsmet Paşa’nın kendisine bir ihtiyacı olup olmadığı ve diğer istekleri sorulduğunda onuru ve gururuyla  "SAĞLIĞINIZI DİLERİM PAŞAM" der. 250 TL. şeref ödülü olarak verilen paradan başka, bu devlet ve milletten hiçbir şey almamıştı. Bu büyük vatansever anısına ilçe merkezinin girişine veya köyünün girişine bir heykeli yapılamaz mı? Biliyorum ki bu millet bir şeye inanmaya görsün! Yeter ki inansın. Her şey yapar. ŞİMDİ HAYDİ BİGA! HAYDİ BİGALILAR! ÇANAKKKALE SAVAŞLARININ 103. YILINDA DÜŞMANA İSTİHKAM KÜREĞİ İLE SALDIRAN, MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ YAPILAMAZ MI? Nazmiye-Engin GÜRSU BİGA-Sidene Tarih Kültür ve Sanat Evi 
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2017 - Pazar
Engin GÜRSU

BİGALI MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ NEDEN YAPILMAZ ?

HAYDİ BİGA! HAYDİ BİGALILAR! ÇANAKKKALE SAVAŞLARININ 103. YILINDA MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ YAPILAMAZ MI? TÜFEĞİNİN MEKANİZMASI BOZULUNCA, DÜŞMANA İSTİKAM KÜREĞİYLE SALDIRAN ÇANAKKALE KAHRAMANIGAZİ, BİGA-BAHÇELİ KÖYÜ'NDEN MEHMET ÇAVUŞ

BİGALI MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ NEDEN YAPILMAZ ?

HAYDİ BİGA!

HAYDİ BİGALILAR!

ÇANAKKKALE SAVAŞLARININ 103. YILINDA

MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ YAPILAMAZ MI?

TÜFEĞİNİN MEKANİZMASI BOZULUNCA, DÜŞMANA İSTİKAM KÜREĞİYLE SALDIRAN ÇANAKKALE KAHRAMANIGAZİ,

                         BİGA-BAHÇELİ KÖYÜ'NDEN MEHMET ÇAVUŞ       

Doğum tarihi köy kütüğünde 1297, mezar taşında 1294 olarak yazılmıştır. Damadı Hüseyin EREN "92 yaşında, bayrama 12 gün varken. Ramazan ayında vefat etti. (03.02.1964)." sözü ile mezar taşında yazılı olan doğum tarihi geçerlilik kazanmaktadır. Eşi Fatma Nine de: 12 gün sonra. Bayramın 1. günü 15.02.1964 tarihinde vefat etmiştir.

Mehmet Çavuş Rumi 1294, Miladi 1878 yılında Bulgaristan’ın Filibe kasabasında dünyaya gelmiştir. Babasının adı Mustafa’dır. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Balkanlardaki Türkler Rus katliamına uğrar. Bu katliamdan kurtulmak için çok sayıda Türk yerini yurdunu bırakarak Anadolu topraklarına gelir. Geriye kalanlar ise 1912 Balkan Savaşlarında aynı katliama uğrarlar. Bahçeli Köyü’ndeki Kızanlık Muhacirlerin büyük kısmı 93 Harbi denen 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında gelip yerleşmiş olanlardır. Bir gecede neyi var neyi yoksa orada bırakıp yollara düşen bu insanlar içinde Mehmet Çavuş’un ailesi de vardır. Mehmet Çavuş bu göç sırasında bebektir.

Mehmet Çavuş'un (TABAKOĞLU) 16 yıl askerlik yaptığı ve Balkan Savaşı'na da katıldığı söylenmektedir. Gençlik döneminde bizzat Atatürk un yaptığı maddi teklifleri kabul etmemiş. "Sizin sağlığınız yeter Paşam. Ben vatanım için savaştım. Para için savaşmadım" demişler. Yaşamının her döneminde, hiçbir karşılık beklemeden, herkesin yardımına koşan vefakar bir vatanseverdir.

MEHMET ÇAVUŞ'UN ÖNEMİ ÜZERİNE                   

İngilizler, 25 Mart 1915 günü öğleye doğru Çanakkale Boğazı'nın giriş tabyalarında bulunan topları tahrip ederek, ikindi vakti Boğaza girmeye başlamışlardı. Düşman Türklerin bu bataryalardaki topları onarmasına ve başka toplar mevzilendirmesine engel olmak üzere. 4 Mart 1915 tarihine kadar birkaç kez güçlü müfrezeler çıkararak, tahrip cephanesi ile topları yinelemeli olarak tahrip etmişti. İngilizler. 4 Mart 1915 tarihinde birer deniz tümeninin desteğinde, dörder ağır makineli tüfekle takviyeli, birer bölüğün koruması altında, topları bir kez daha tahrip ederek, müfrezeleri Kumkale ve Seddülbahir'e çıkarmışlardı. Bu tarihte Seddülbahir Bölgesi, 26. ve 27. Piyade Alaylarının 3. Taburlarınca savunuluyordu. Akşama kadar harekatı. Harapkale'den izleyen Maydos Bölgesi Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal saat 20.30'da Çanakkale Müstahkem Komutanlığı'na Gönderdiği raporunda şöyle diyordu:

 

"Seddülbahir'e çıkan İngilizler, mevzi alan piyadelerimizin ve obüs bataryalarımızın ateşi, özellikle 27. Piyade Alayı, 3 Tabur. 10. Bölük Çavuşlarından Mustafa oğlu Mehmet'in komutasında Seddülbahir Tabyası içinde bulunan yarım piyade takımının süngü hücumu ile püskürtülmüştür. Mehmet Çavuş, tüfeğinin mekanizması işlememesi üzerine, taşla yanındakilere örnek olacak biçimde düşmana saldırmışlar, kendisi başından ve göğsünden yaralanmıştır. İhtiyat çavuşlarından olan adı geçenin madalya veya başka biçimde ödüllendirilmesini dilerim."

(Kaynak: ATAŞE Arşivi: Arş. No.6/ 1666. Dos. H.12.F 1/75)

                             

     Mehmet Çavuş Çanakale’de Asker                                Mehmet Çavuş Hastanede                   

                                                    M. Çavuş Çanakkale’de Subaylarıyla 

        OSMANLI GENEL KURMAYI’NIN 4-5 MART TARİHLİ ÇARPIŞMALAR VE ALINAN İSTİHBARAT İLE İLGİLİ RAPOR

5 Mart 1915

Osmanlı Ordu-yu Hümâyunu

Başkumandanlığı Vekaleti               

20 Şubat 1330

Şu'be Müdîriyyeti 2

Numro: 127

Ba'dezzevâl saat 2,

Çanakkale - Kavaksuyu üzerindeki ahşab köprü sınûf-ı sülüsenin müruruna müsa'ittir. Ateşten müte'sir olmamıştır. 12/19'da Muarız(?) Körfezi'nde dolaşan zırhlılar saat 4 15'de Semâdirek istikâmetinde avdet eylemişlerdir Düşman saat 2 45'de beş zırhlı yedi zırhlı yedi torpido ile Seddülbahir'i şiddetle bombardıman ederek sahile yaklaşan bir zırhlının Çanakkale Boğazı'ndaki mitralyozler ateşi himauyesinde-askerle dolu üç büyük sandalı Seddülbahir İskelesi'ne yanaştırarak sahile altmış kadar asker çıkarmıştır. Buradaki obüs bataryasının ateşi ve bilhassa 27(T) 10(A) Çavuşlarından Mustafa oğlu Mehmed’in kumandasında ve Seddülbahir Kalesi içinde bulunan yarım takım askerimizin süngü hücumuyla düşman tard edilmiştir Mehmet Çavuş mekâini bozulan tüfenkinin işe yaramadığını görünce kaya parçaları atarak süngüsü ile düşmana saldırmış bütün efradına numûne-i imtisal olmuştur. Dört şehit 14 mecruhumuz vardır. Düşman Kumkale'ye asker ihrâc etmiş ve Seddülbahir'e çıkardığı müfrezenin adem-i muvaffâkiyeti üzerine Kumkale'deki müfrezesini takviye etmiş ve bütün sefinelerinden ateş ederek bu müfrezeyi himayeye çalışmıştır. Saat 7 öğleden sonra takviye edilen piyademizin yaptığı bir muharebeyi müteakip şiddetli bir ta'arûz sayesinde Kumkale ve civarı da düşmandan tathir edilmiştir. Sefâin bu gece de medhal yakınında tevkifde kalmıştır. Boğaz bombardımanında hasara uğrayan bir Fransız zırhlısının Dedeağaç Limanı'nda karaya ve Kavala Limanı önünde de diğer iki Fransız sefıne-i harbiyesinin battığını bir şimendifer me'muru söylemiş. (ikinci Kolordu'dan). Girit'teki İngiliz ve Fransız Konsolosu tarafından mahiyye yüzyirmi Frank maaş ile gönüllü efrâd toplanmakta olduğu ve bunların miktarı [30 000]'e iblâğ edilerek Sakız üssü'l-bahrine ittihâz olunmak üzere Anadolu'ya ihraç edileceğini sabık bir polis me'mûru İzmir Hükümeü'ne bildirmiştir. 28 Şubat efrenci Andros Adası'nın şimâl-i şarkî hizalarında cihet-i sevri şimal olmak üzere cesîm nakliye sefâini görüldüğünü Atina gazeteleri yazıyor. Boğaz için iki Avustralya ve iki Senegal Fırkası'nın takriben altmış bin kişinin de hazır olduğunu da aynı menâbi' bildiriyor (Roma Sefaretinden)

Müttefikinin Gelibolu şibh-ği ceziresindeki karaya asker ihrâc-ı muvaffakiyetleri halinde Rusların 100.000 kişilik bir ordu ile İstanbul'a bir ihrâc yapmaya teşebbüs edeceğini itilâf-ı müsellese sadık bir gazete yazıyor. 12/20'de saat 8.30 sabah hava güzel deniz sakin düşman sefâini kısmen medhal yakınında ve kısmen İmroz ve Bozcaada civarındadır. Henüz bir teşebbüs yoktur (Roma Ateşemiliterinden) Paris'den gelen bir telgraf Boğaz'a tahsis olunan İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin 50.000 kişiden ibaret olduğu bildiriliyor.(Madrid Sefaretinden]) Asker dolu vesaiti esâmette yedi nakliye gemisi Cebel-i Tarık'dan 27 Şubat efrencide şarka nütevecihen geçmiştir.

Şu'besi Müdîri                                              İstihbarat Erkân-ı

Harbiye Binbaşısı                                         Seyfi                                                                                                                         

Belgelerle Çanakkale Yar.Doç.Dr. Ahmet ALTINTAŞ

(1997) (Kaynak: BOA.DH.EÜM VRK. 14/75

Maydos   Karargahı (Dardanelles)

17 Mart 133 1 (30 Mart 1915)

Aziz Dostum

Son kartınız Maydos' a Fethi'nin bir zarfı içinde geldi. Siz ki benim hayatımı takip etmekten zevk almak istersiniz. Nasıl oluyor da benim, muharebe meydanında olduğumu öğrenmediniz? Bunun benim hatam olduğunu mu söylemek istiyorsunuz17 Hakikaten, değil mi, cidden endişelenmişsiniz sanırım. Ben Maydos'ta bulunur, gece gündüz düşmanla savaşırım da, aziz dostum Corinne bunu bilmez ve kartlarıyla mektuplarını her zamanki gibi Sofya'ya gönderir, bunları da benim yerime hep Fethi Bey alır.

Vaziyet Çanakkale Boğazı'nda biraz kritik bir hal alınca, aziz dostunuz Nuri'nin eski mevkisi olan Rhodosta'ya gidip orada bulunan bir tümenimizin kumandasını üzerime almamı isteyen gayet acil bir telgraf emri aldım. Yeni dostlarıma veda bile edemeden Sofya'dan ayrıldım. Biliyordum ki, bu benim tarafımdan bir nezaketsizlikti. Mısır'a gitmeden ve daha sonra Kudüs'te istirahate karar vermeden evvel sizde bir akşam yemeği yiyen ve size hararetle veda eden Nuri hiçbir zaman benim gibi hareket etmek istemezdi.

Neyse, 24 saatte. Rhodosta'da hazırdım ve tümenin oluşturulmasıyla meşgul oldum. Sonra oluşturduğum tümenle Maydos'a gitmek ve orada bulunan bütün kuvvetlerin kumandasını üstlenmek emrini aldım. Bu kuvvetler, Çanakkale Boğazı'nı müdafaa eden iki topçu tümeniydi.

Bir aydır buradayım ve Çanakkale Boğazı'nı müttefiklerin çıkarma teşebbüsünde donanmalarına ve kuvvetlerine karşı müdafaa ediyorum. Bu ana kadar, sevgili Corinne, hep başarılı oldum ve aynı yerde kalırsam, kuvvetle ümit ediyorum ki daima başarılı olacağım.

Burada benim ismimin duyulmamasına şaşırmamalı, çünkü ben, mühim bir muharebenin kahramanı olarak Mehmet Çavuş' a şeref kazandırmayı tercih ettim. Tabii şüphe etmezsiniz ki, muharebeyi idare eden sizin dostunuzdu ve savaş gecesi muharebelerin saflarında Mehmet Çavuş'u bulan da o idi.

MUSTAFA KEMAL MADAM CORİNNE' E MEKTUP

(30 MART 95)                                                                                                                                                       

Atatürk'ün bütün eserleri Kaynak Yayınları

 

MÜSTAHKEM MEVKİİ KUMANDANLIĞINA (7 MART 1915)

Ondokuzuncu Tümen Komutanlığı

Maydos Tümen Karargahı, Kurmay Başkanlığı

Sayı: 477                   22.12.330 (7 Mart 1915)

Müstahkem Mevkii Kumandanlığı'na

Bu ayın on dokuzuncu günü vuku bulan Seddülbahir Muharebesinin cereyan şekli aşağıdaki gibidir:

Söz konusu gün öğleden evvel saat dokuzda düşmanın üç dridnot ve beş torpidosu tarafından Seddülbahir ve civarı bombardıman edilmeye başlandı. Bu sırada bir nakliye gemisi ile üç mavnası Seddülbahir iskelesine yanaşarak asker çıkarmaya başlamış ve bombardıman himayesi altında bir subay kumandasında yetmiş kişilik tahmin edilen bir kuvvet ve makineli tüfek iskeleye çıkmıştır. Yirmi Yedinci Alayın Onuncu Bölüğünden Mustafa oğlu Mehmet Çavuş kumandasındaki yarım takım tarafından, çıkan düşman üzerine Seddülbahir Tabyasından ateş açılıyor ve düşman da karşı ateşe başlar. Muhabere üç saat kadar devam etmiş, mesafenin azlığı ve askerimizin şiddetli ateşi altında ve en nihayet süngü hücumuna kalkması sayesinde düşman askeri sebat edemeyerek birçoğu vurulmuş oldukları halde sandallarına binerek kaçmışlardır.

Bombardıman sırasında 27 Alay 10 Bölükten altı şehit ile on üç yaralımız vardır. Bunlardan üç şehit Seddülbahir'de, diğer üçü Harab Tabya'da bekleme mevzisinde bulunan kıtadandır, Seddülbahir'de şehit olan üç neferden Nuh oğlu Nuh'un cesedi bulunamamış ise de şehit olduğu kuvvetle muhtemeldir.

İşbu muharebede 4 670 piyade mermisi sarf edilmiştir. Beş silah ile sekiz kasaturanın henüz bulunamadığı ve iki silahın kundaklarının harap olduğu ve bu konudaki zayiat listesinin ilişikte takdim edildiği arz olunur.                                                   

                                                                19. Tümen Kumandanı

                                                                    Yarbay M. Kemal

                                          (Atatürk'ün bütün eserleri, Cilt 1 Kaynak Yayınları) 

                          

  ARIBURNU MUHAREBELERİ RAPORU'ndan

"Seddülbahir mıntıkasında bulunan 26'ncı Alay komutanına "bizzat şimdi yanınıza hareket ediyorum. Benim oraya muvasalatıma kadar sahile çıkmış olan düşman behemehal denize dökülecektir" emri telefonla tebliğ edilmiştir. Ve dört nal yürüyüşle alay karargahı olan Kirte'ye ve oradan da doğrudan doğruya Seddülbahir'e gittim. Filhakika benim oraya muvasalatını da düşmanın karaya ayak basmış olan cüz'i bir kuvveti orada bulunan kuvvetimizin süngü ile düşman üzerine atılması suretiyle kamilen mahvedilmiş ve ihraç noktasının bu sureti ile ciddi müdfaa edilmekte olduğu düşman tarafından anlaşılması üzerine dolu olarak Seddülbahir'e teveccüh etmiş olan sandal ve mavnalar Kumkale'ye tebdil-i ve vech eylemişlerdir.

Gece karanlıkta yaralıları dolaştığını sırada Mehmet Çavuş namında birin düşmana hücum esnasında elindeki silahının gayr-i kabl-i istifade bir hale gelmesinden hücuma taşla devanı ettiğinden anladığımdan teşvik-i emsale badi olacağımı lahazasıyla derhal orada merkumun nişanla taltifini arz ve istirham eyledim. Bilahare pek ziyade şöhret alan Mehmet Çavuş budur."

 

                                                                                                          Mustafa Kemal ATATÜR

MEHMET ÇAVUŞ

"Mehmet Çavuş Bigalıdır. Ben kendisini bu savaştan bir kaş ay sonra tebdil-i hava için Biga'ya geldiği zaman gördüm ve savaşın hikayesini kendinden dinledim. Mehmet Çavuş şöyle anlatıyor: Ben mangamla nöbette idim. Düşman gemileri sahili, şiddetle bombardıman ettikten sonra çıkarma yapmaya başladılar Bu esnada gizlendiğimiz yerden çıkarak yere yattık ve düşmana ateşe başladık. Düşman da yere yatarak bize ateş ediyordu. Birbirimize çok yakındık. Bir ara benim tüfeğimin mekanizması işlemez oldu. Hırsımdan tüfeği attım. Bunu gören düşman neferi ayağa kalkarak bana ateş etmeye başladı. Hemen istihkam küreğini çekerek üzerine atladım. Kaç kişiyi vurduğumu hatırlamıyorum. Gözümü açtığım zaman kendimi sıhhiye çadırında buldum.

(1919 yılında Çanakkale Öğretmen Okulunu bitirerek aynı yılsonunda Biga Osmangazi Numuneyi Zekür Okulunu'na atanan öğretmen ve daha sonra tarih profesörü) ARIBURNU MUHAREBELERİ RAPORU Uluğ İĞDEMİR )

MEHMET ÇAVUŞ’UN HASTANEDE YATTIĞININ BELGESİ

10 Mart 1331 (20 Mart 1915)

Merkez Kumandanı'yla birlikte konakları dolaştık ve hastaneye gidip hasta ve mecruhları ziyaret ettim. Seddülbahir Kahramanı Mehmet Çavuş da Maydos Hastanesi'ndeydi. 

(On Yıllık Savaşın Günlüğü Orgeneral izzettin ÇALIŞLAR'ın günlüğü, 

Mustafa Kemal'in Kurmay Başkanı)

MEHMET ÇAVUŞ SEVGİSİ

Mehmet Çavuş'un kahramanlığı her yerde ligi ve kıvançla karşılanmıştır. Kayserililer tarafından Bigalı Mehmet Çavuş'un güven ve inançla dolu göğsüne takılmak üzere, bir altın saatin armağan olarak gönderildiğini, Çanakkale Müstahkem Mevlâ Komutanlığı'nın yayınladığı, 17 Mart 191… tarihli günlük emrinden öğreniyoruz.

                                             (Kaynak: ATAŞE Arşivi: Arş. No.6/1666, Dd H.12. f 1/75)

BENİMLE BERABER Mİ SAVAŞTIN!

Mehmet Çavuş. Biga'nın Bahçeli Köyü'ndendir. Bu köyde oturan damadı Hüseyin EREN de Mehmet ÇAVUŞ'tan şöyle bahsetti:

"Mütevazi bir hayat yaşadı. Varlıklı değildi, maaş almıyordu. Her yıl 18 MART DENİZ ZAFERİ törenlerine Çanakkale'ye çağırılırdı. Bir gün yine çağırmışlardı. 80 yaşını gecikti ve Köyü Biga-Bandırma yoluna km. yaya yürüdük. Gitme dedim, "Sen karışma" dedi, dinlemedi. Kucakla kamyona bindirdim. Biga'ya gönderdim. O zamandan beri hep düşünürüm; Biga-Bahçeli Köyü 7 km. törenlerde hatırladıkları Mehmet ÇAVUŞ' u, köyden aldırmaya devletin parası ve gücü yok muydu? O, bu vatan için neler yapmış? Son zaman yoksuldu. Maaş almayı düşündü. Avukat kanalıyla girişimde bulundu.  Avukatın çıkacak toplu paranın yarısını talep etmesi karşısında, "Vay anasını be! Benimle beraber mi savaştın? Ben de almıyorum anasını satayım. Devletin parasını sana mı yedireceğim!" diyerek talebinden vazgeçmiştir. Daha sonra yetkililer uğraşır. Öldükten bir ay sonra maaş haberi gelir. (1964) Bir oğlu. bir kızı vardı. Çanakkale Savaşlarında gösterdiği kahramanlıklardan dolayı, kendisine madalya ve nişanların haricinde bizzat ATATÜRK tarafından köstekli gümüş saat ve gümüş tabaka hediye edilmişti. Tabakada tütün koyma yerinin dışında kahramanlık beratını koymak için ayrı bir bölüm vardı. Ölünce madalyasını, zincirli saat, gümüş tabakasını oğlu Hüseyin TABAKOĞLU'na verdirdim. Ailenin kalan tek erkeği o idi. Ona yakışırdı. Bir ara yetkililer gelip madalyasını sordular, aradılar. Galiba satılmış, sonrada geri alınmış diye duydum. Kesin olarak bilmiyorum." demiştir.                        

 

 Mehmet Çavuş’un damadı Hüseyin EREN                 Atatürk’ün hediye ettiği saatin  kurma kolu

 

                                                                                        (şimdi Bilal Hoca’da. Foto Şennur ÇAKAR)    

                              

 

Mehmet Çavuş’un 2008 yılı öncesi mezarı                   Mehmet Çavuş’un sonradan yapılan mezarı

 (Foto Şennur ÇAKAR)

SONUÇ?

1982 Yılında yapılan araştırmalar sonucu madalyası antika koleksiyoncusu Bigalı Kani KÖSE'de bulunarak, Müze Müdürlüğü'ne teslim edilmiş olduğu söylense de, Çanakkale Müze Müdürlüğü’nde de madalya yoktur. Mehmet Çavuş’un madalyası, 2016 yılında yapılan Mehmet Çavuş’u anma günü etkinliklerinde, antika koleksiyoncusu Bigalı Kani KÖSE'nin oğlu Cahit KÖSE tarafından kurulan Mehmet Çavuş Galerisine armağan edilmiştir. Meğer Mehmet Çavuş’un madalyası, oğlu tarafından satılmak istemnmiş. Tarihi madalyanın başka bir yere gitmemesi için antika koleksiyoncusu Bigalı Kani KÖSE tarafından alınmış. Madalyanın Biga’da kalması sağlanmıştır. Bu duyarlı davranışından dolayı Cahit KÖSE’ye teşekkür ederiz.

Çanakkale'de destan yazan böyle bir askerin madalyası satılacak, kaybolacak kadar ucuz muydu? Köy kahvesinde fotoğraflarıyla bir Mehmet Çavuş Köşesi düzenlenmiş. Mezarı köyünün mezarlığında BİGA-PEGAİ kitabının basım tarihi 2001 yılında çok kötü durumdaydı. Araştırmacı Engin GÜRSU’nun konuyu sürekli gündemde tutması sonucu, 2008 yılında mezar Biga Kaymakamlığı tarafından yeniden yaptırılmıştır.

Daha sonra Biga Bahçeli Köyü’nde torunları ancak O’nu 100 yıl sonra anlayarak mahcubiyetle Bigalı Mehmet Çavuş Derneği kuruldu. Her yıl Mehmet Çavuş Anma Günü düzenlenmektedir.

Cephede yaralanıp savaş hastanesinde tedavi gördükten sonra, bir süre hava değişiminde kalıp, yine cepheye giden bu kahraman Türk'e, zamanın önde gelen ismi Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ 1950 yılında Biga'yı ziyaretlerinde kendisini köyden aldırmıştır. O zamanki Halkevi sonra Hastane olarak hizmet veren eski Hastane balkonundan halka hitaben yaptığı konuşmada Mehmet ÇAVUŞ da yanında bulunmuş,  İsmet Paşa’nın kendisine bir ihtiyacı olup olmadığı ve diğer istekleri sorulduğunda onuru ve gururuyla  "SAĞLIĞINIZI DİLERİM PAŞAM" der. 250 TL. şeref ödülü olarak verilen paradan başka, bu devlet ve milletten hiçbir şey almamıştı. Bu büyük vatansever anısına ilçe merkezinin girişine veya köyünün girişine bir heykeli yapılamaz mı? Biliyorum ki bu millet bir şeye inanmaya görsün! Yeter ki inansın. Her şey yapar.

ŞİMDİ

HAYDİ BİGA!

HAYDİ BİGALILAR!

ÇANAKKKALE SAVAŞLARININ 103. YILINDA

DÜŞMANA İSTİHKAM KÜREĞİ İLE SALDIRAN,

MEHMET ÇAVUŞ HEYKELİ YAPILAMAZ MI?

Nazmiye-Engin GÜRSU

BİGA-Sidene Tarih Kültür ve Sanat Evi 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.