Çanakkale Haber

İyi ki Varsın Diyebileceğiniz İnsanların Kötülerle İmtihanı

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 12.04.2015 - 21:29, Güncelleme: 12.04.2015 - 21:29 3359+ kez okundu.
 

İyi ki Varsın Diyebileceğiniz İnsanların Kötülerle İmtihanı

Çocukluğumdan bu yana kötümser olamayışım ve dürüst davranıp zekamla insanlara verdiğim güven,bununla beraber kötü kişiliklerin ben ve benim gibiler için hazırlamış olduğu dipsiz kuyulara direnişim benim tam olarak yaşam kavgam haline geldi.Onlarda hep gözlemlediğim biri birinin kuyusunu mutlaka kazardı;o kazdıkları kuyulara iyiliği ve başarıyı mutlaka gömerlerdi, ve bu asla son bulmadı.İyi bir kişiliğin etrafında mutlaka kötü bir kişilik vardı.Kurbanlarını her zaman çıkarlarına ters düşen işlerine posta koyan veya egolarının tutsağı olduklarından kıskançlık denilen canavarı içlerinde barındırdıklarından en yakınlarından seçerlerdi.Bu duruma direnen iyi kişilikler kuyuya düşmemek için yanlız kalmayı fakat haksızlık karşısında mücadelesini ve başarısını devam ettirmeyi başardı, kuyuya düşense  o kuyudan bir daha hiç çıkamadı ve o kuyuda sessizce can Verdi kimse onu duyamadı. Geçenlerde okuduğum bir hikaye beni çok etkiledi ve  buna çok iyi bir örnek olabileceğini düşündüm. Şunu belirtmek istiyorum Karşılığı olmasa da insanlık için yapılan her fedakarlık, güzelliğe doğru atılan bir adımdır.Umarım bu hikaye anlatmak istediğim çok şeyi anlamanıza ve insanlığınızı kaybetmemenize neden olacaktır.   Hikaye (Jonathan Swift)   Tarih 1850. Viyana Hastanesi. Hastaneye kaos hakim.   Hastanede iki bölüm var ve bunlardan birinde doğum yapan her yüz kadından doksanı “lohusa humması” denen hastalıktan ölüyor.Bilim henüz mikropların, virüslerin ve bakterilerin keşfini yapmamış.Hastane profesörleri ölümlerin çokluğunu ebelerin ve asistanların uğursuzluğuna bağlama cehaletinde.Bir dahi bütün bu olanlara karşı çıkıyor.   Dr. Semmelweis, profesörlerle aynı fikirde değil. O, tıp öğrencilerinin, kadavraları kesip biçtikten sonra, ellerini hiç yıkamadan doğumhanelere girip çıktıkların görüyor ve kendi bölümünde, tüm doktor ve doktor adaylarının doğumhanelere girmeden önce ellerini kireçli su ile yıkamalarını istiyor.Bu küçük istek kısa zamanda etkisini gösteriyor ve lohusa hummasından ölüm oranı, çok aşağılara düşüyor.Ancak hastanenin ileri gelen profesörleri, Dr. Semmelweis’in bu küçük değişikliğine karşı çıkıp onu hastaneden kovuyorlar.   Bu da yetmiyormuş gibi onun bir doktor değil bir şarlatan olduğunu etrafa yayıyorlar.   Bu dahi doktor 47 yaşında yalnızlıktan ve açlıktan çıldırarak hayata gözlerini kapıyor.   Ama biz bu aptal profesörlerin hiç birinin ismini bilmezken, Dr. Semmelweis’in ismini tıp tarihinin altın sayfalarına yazıldığını görüyoruz.Dünyaya gerçek bir dahi geldiğinde, onu şu işaretten tanıyabiliriz; bütün ahmaklar ona karşı birleşmişlerdir.teşekkür ederim.           Kaynak:    Yazar Puna Güleçöz
Çocukluğumdan bu yana kötümser olamayışım ve dürüst davranıp zekamla insanlara verdiğim güven,bununla beraber kötü kişiliklerin ben ve benim gibiler için hazırlamış olduğu dipsiz kuyulara direnişim benim tam olarak yaşam kavgam haline geldi.Onlarda hep gözlemlediğim biri birinin kuyusunu mutlaka kazardı;o kazdıkları kuyulara iyiliği ve başarıyı mutlaka gömerlerdi, ve bu asla son bulmadı.İyi bir kişiliğin etrafında mutlaka kötü bir kişilik vardı.Kurbanlarını her zaman çıkarlarına ters düşen işlerine posta koyan veya egolarının tutsağı olduklarından kıskançlık denilen canavarı içlerinde barındırdıklarından en yakınlarından seçerlerdi.Bu duruma direnen iyi kişilikler kuyuya düşmemek için yanlız kalmayı fakat haksızlık karşısında mücadelesini ve başarısını devam ettirmeyi başardı, kuyuya düşense  o kuyudan bir daha hiç çıkamadı ve o kuyuda sessizce can Verdi kimse onu duyamadı. Geçenlerde okuduğum bir hikaye beni çok etkiledi ve  buna çok iyi bir örnek olabileceğini düşündüm. Şunu belirtmek istiyorum Karşılığı olmasa da insanlık için yapılan her fedakarlık, güzelliğe doğru atılan bir adımdır.Umarım bu hikaye anlatmak istediğim çok şeyi anlamanıza ve insanlığınızı kaybetmemenize neden olacaktır.   Hikaye (Jonathan Swift)   Tarih 1850. Viyana Hastanesi. Hastaneye kaos hakim.   Hastanede iki bölüm var ve bunlardan birinde doğum yapan her yüz kadından doksanı “lohusa humması” denen hastalıktan ölüyor.Bilim henüz mikropların, virüslerin ve bakterilerin keşfini yapmamış.Hastane profesörleri ölümlerin çokluğunu ebelerin ve asistanların uğursuzluğuna bağlama cehaletinde.Bir dahi bütün bu olanlara karşı çıkıyor.   Dr. Semmelweis, profesörlerle aynı fikirde değil. O, tıp öğrencilerinin, kadavraları kesip biçtikten sonra, ellerini hiç yıkamadan doğumhanelere girip çıktıkların görüyor ve kendi bölümünde, tüm doktor ve doktor adaylarının doğumhanelere girmeden önce ellerini kireçli su ile yıkamalarını istiyor.Bu küçük istek kısa zamanda etkisini gösteriyor ve lohusa hummasından ölüm oranı, çok aşağılara düşüyor.Ancak hastanenin ileri gelen profesörleri, Dr. Semmelweis’in bu küçük değişikliğine karşı çıkıp onu hastaneden kovuyorlar.   Bu da yetmiyormuş gibi onun bir doktor değil bir şarlatan olduğunu etrafa yayıyorlar.   Bu dahi doktor 47 yaşında yalnızlıktan ve açlıktan çıldırarak hayata gözlerini kapıyor.   Ama biz bu aptal profesörlerin hiç birinin ismini bilmezken, Dr. Semmelweis’in ismini tıp tarihinin altın sayfalarına yazıldığını görüyoruz.Dünyaya gerçek bir dahi geldiğinde, onu şu işaretten tanıyabiliriz; bütün ahmaklar ona karşı birleşmişlerdir.teşekkür ederim.           Kaynak:    Yazar Puna Güleçöz
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.